'Arnavutköy İmrahor Mahallesi’nde hangi gerekçelerle yıkım kararı verildi?'
EMEP'li İskender Bayhan, Bakan Murat Kurum’a "Arnavutköy İmrahor Mahallesi’nde yıllardır yapımına izin verilen konutlar için seçim sonrası hangi gerekçelerle yıkım kararı verildi?" diye sordu.
DUVAR - EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, İstanbul Arnavutköy İmrahor Mahallesi'nde yaşayanların seçim öncesi verilen sözlerin tutulmasını, evlerinin yıkılmamasını ve yapı kayıt mağduriyetlerinin giderilmesini beklerken yıkım bildirimi ile karşılaştığını belirterek konuyu Meclis gündemine taşıdı.
EMEP'li Bayhan, verdiği soru önergesinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a şu soruları yöneltti:
"İstanbul/Arnavutköy İmrahor Mahallesi’nde yıllardır yapımına izin verilen, seçim öncesi ise oy getirmesi için yapımı özellikle teşvik edilen konutlar için, seçim sonrası daha üzerinden bir yıl bile geçmeden hangi gerekçelerle yıkım kararı verilmiştir?
11 binin üzerinde kayıtlı nüfusu olan, uzun yıllar boyunca bina vergisi başta olmak üzere doğrudan ve dolaylı vergileri alınan, elektrik, su, gaz vb. bağlanıp, faturaları tahsil edilen bir yerleşim yeri-mahalle olarak kabul edilen İmrahor’ un işçilerinin, emekçilerinin yaşadığı konutlar ne olmuştur da şimdi kaçak konut haline gelmiştir?
İmar planı incelendiğinde 30 bin insanın yaşadığı arazinin içinde 50 hisse sahibinin olduğu, büyük bir kısmının ise Katarlı şirketlere satıldığı görülmektedir. Mahallelilerin arazilerinin büyük bir kısmına İmar Kanunu’nun 18. maddesi kapsamında el konulması ve bu alanların rezerv yapı alanı olarak belirlenmesi, mahallelinin barınma ve kentte var olma hakkının ihlal edilerek bölgeden sürülmesi anlamına gelmiyor mu?
Parsellerdeki metrekare dağılımlarına bakıldığında Katar gibi Orta Doğu ülkelerinden şirketlerin payına devasa metrekareler düştüğü görülmektedir. Bu şirketler bu arazileri hangi yollarla edinmişlerdir? Yaşanan büyük arazi rantı vurgununda bakanlığınızın payı var mıdır?
Arnavutköy Belediyesi’nin, vatandaşın arsalarını bölerek her parselden kendine pay alması, yerel yönetim eliyle bir rant vurgunu değil midir? Belediye bu süreçte halka hizmet adına hangi yetkilerini kullanmıştır? Adalet bunun neresindedir?
Kanal İstanbul Projesi güzergahında bulunan bu taşınmazların sermaye sahiplerine peşkeş çekilmesine yönelik bu imar rantı operasyonun da Bakanlığınız herhangi bir inceleme başlatmış mıdır? Yoksa bu işlerin öncülüğünü bakanlığınız mı yapmaktadır?
İmrahor Mahallesi’nde yaşanan imar sorunları ve rezerv yapı alanı ilan edilmesi nedeniyle mağdur edilen mahalle halkının barınma hakkını nasıl korumayı düşünüyorsunuz? Bu bağlamda, imar planları halkın ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda yeniden düzenlenecek midir?"