Aşık oyunlarını kim icat etti?
Aşık kemiğinin bir oyunda kullanılmış olabileceğini gösteren en eski bulgu, Çatalhöyük’ün Neolitik Dönem tabakalarından gelir. Bir yapının içerisinde 129 aşık kemiği bir arada bulunmuştur.
Heval Bozbay*
Malum, Tarih Heredot ile başlar. Onun aktardığına göre Lidyalılar, 18 yıl süren kıtlık döneminde, açlıklarını unutmak için, aralarında aşık oyunlarının da olduğu bazı oyunları icat etmekle övünür. Ne var ki arkeolojik kalıntılar Heredot ve Lidyalıların söylediğinin aksini söyler. Aşık oyunlarının Lidyalılar tarih sahnesine çıkmadan çok daha önce oynandığını gösteren çok sayıda bulgu vardır.
AŞIK KEMİĞİ NEREDEDİR?
Aşık kemiği insanların ayak bileğinin iç kısmında, dört ayaklı memelilerin ise arka ayaklarının diz kısmında yer alır. Bu hayvanların etini tüketen insanların yaşam alanlarında, dolayısıyla arkeolojik kazılarda bolca aşık kemiği bulabiliriz. İnsanların aşık kemiği bir hayli biçimsizdir ancak koyun, keçi, geyik gibi çift toynaklı hayvanların aşık kemiğinin, dördü yere oturan altı yüzü vardır. Düzgün biçimi sayesinde avuç içinde veya parmaklar arasında tutmaya ve fırlatmaya çok uygundur. Bu özellikleri nedeniyle tarihöncesi dönemlerden itibaren, dünyanın aşağı yukarı her yerinde, çeşitli oyunlarda kullanılmıştır. Aşık kemiği çocuk oyunlarının yanı sıra; yetişkin oyunu kumar, fal, kehanet gibi faaliyetlerde de zar işleviyle kullanılmış, bu nedenle çoğu zaman şans / talih ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca mezarlara “ölü hediyesi” olarak da bırakılmıştır ki bu gelenek muhtemelen ilk iki kullanımıyla ilgilidir.
Aşık kemiğinin bir oyunda kullanılmış olabileceğini gösteren en eski bulgu, Konya’daki Çatalhöyük’ün M.Ö. 8. binyıla tarihlenen Neolitik Dönem tabakalarından gelir. Bir yapının içerisinde küçük, yuvarlak biçimli, siyah ve beyaz renklerde çakıl taşları ile koyun/keçiye ait, bir kısmı işlenmiş 129 adet aşık kemiği bir arada bulunmuştur. Bunlar bir oyunda kullanılmış olabileceği gibi fal amacıyla da bir araya getirilmiş olabilirler. Yunan ve Roma kültürlerinde de farklı büyüklük ve renklerdeki çakıl taşları, ok uçları, aşık kemikleri ve zarların hep birlikte bir tür kehanet faaliyetinde kullanıldığını biliyoruz.
KARKAMIŞ KABARTMASINDA AŞIK
Aşık oyununun betimlendiği en eski görsel eserlerden biri, Geç Hitit Dönemi krallık merkezlerinden Karkamış’ta ortaya çıkarılan bir duvar kabartmasıdır (GÖRSEL 1). Şehrin krallarından Kamanis ve kardeşlerini gösteren, M.Ö. 8. yüzyıla ait kabartmanın sol alt köşesinde iki kişi yere çömelmiş, aralarındaki sehpa benzeri bir eşyanın üzerinde, karşılıklı aşık oynarken gösterilmiştir. Hemen sağdaki sahnede ise ayakta duran iki kişi topaç benzeri bir oyun oynar.
Aşık oyunlarının Lidyalılardan önce de oynandığını göstermek için bu örnekler yeterli olacaktır sanırım. Herodot bu bilgilere sahip olsaydı, Lidyalıların övünmelerine rağmen, aşık oyunlarının çok daha önce icat edildiğini yazmaktan çekinmezdi!
YUNAN VE ROMA DÜNYASINDA AŞIK OYUNLARI
Yunan ve Roma dünyasında Yunanca astragalus, Latince talus adı verilen aşık oyunları çok yaygındı. Heykel, kabartma, resim gibi görsel sanat eserlerinde aşık oyunu oynayan kişiler sık sık betimlenirdi. Heredot gibi antik dönem yazarları da eserlerinde aşık oyunlarından ve nasıl oynandığından söz eder. Bu nedenle Yunan ve Roma dönemlerinde oynanan aşık oyunlarıyla ilgili daha detaylı bilgilere sahibiz.
Bir Antik Yunan mitine göre, 7 erkek ve 7 kız çocuğu olan Niobe; “Benim Leto’dan daha çok çocuğum var” diye övünerek, sadece 2 çocuğu olan tanrıça Leto’nun dedikodusunu yapar. Bunu duyan Leto çok sinirlenir. Zeus’tan olma iki çocuğu Artemis ve Apollo’ya tüm çocukları öldürtür, kendisi de anneyi taşa çevirir. İtalya’nın Napoli kenti yakınlarındaki, 79 yılında Vezüv yanardağının patlamasıyla lav ve küller altında kalan Herculaneum kentinde, bu hikayenin aktarıldığı bir mermer levha bulunmuştur. (GÖRSEL 2). En sağdaki figür Phoebe, özür dilemesi için Niobe’yi Leto’ya doğru itmektedir. Leto’nun ise affetmeye niyeti olmadığı açıktır. Üçünün ayaklarının arasında Niobe’nin kızları Aglaia ve Ileria çömelmiş, biraz sonra öldürüleceklerinden habersiz, aşık oyunu oynamaktadır.
2. yüzyılda yaşamış yazar Pollux, Onomasticon adlı eserinde, muhtemelen bu masum kız çocuklarının da oynadığı bir tür aşık oyununu şu şekilde anlatır: Aşık kemikleri havaya atılır ve elin sırtıyla yakalanmaya çalışılır. Eğer aşıkların bir kısmı yere düşmüşse, bu defa elin üzerindeki aşıklar yere düşürülmeden diğerlerinin yerden alınması gerekir. Bu oyun kadınlar tarafından oynanır. İtalya’daki Capua antik kentinde ortaya çıkarılan, Helenistik dönemden kalma kilden bir heykel grubunda da karşılıklı çömelmiş iki kadın, Pollux’un tarif ettiği oyunu oynar. (GÖRSEL 3)
PAN'IN AFRODİT'E UYARISI
Yunanistan-Korinth’te bulunan ve MÖ yaklaşık 370’lere ait tunçtan bir ayna kapağında Afrodit ve Pan, aşık oyunu olarak yorumlanan bir oyun oynarken betimlenmiştir (GÖRSEL 4). Oyunun harareti, Afrodit’in arkasındaki Eros ile birlikte üçünün de vücut ifadelerine yansır. Pan, bir elinin işaret parmağını havaya kaldırmış, bir şeye itiraz etmekte veya Afrodit’i uyarmaktadır. Güzellik tanrıçası Afrodit ise yine işaret parmağıyla oyundaki bir şeyi göstermektedir. Oyunun -amiyane tabirle- yancısı ise Eros’tur.
Aşık kemikleriyle oynanan barbut benzeri bir oyun / kumar da Yunan ve Roma dünyasında erkekler tarafından oynanırdı. Bu oyunda aşık kemiğinin birbirinden farklı olan yüzlerine birer puan atanmıştı. Dört adet aşık kemiği zar gibi atıldıktan sonra, her birinin üste bakan yüzüne göre oluşan puanlar, atan oyuncunun kazanıp kazanmadığını belirliyordu. Puanlara değerlerine göre tanrı, tanrıça, kahraman ve ünlü şahıs isimleri verilmişti. Bu oyuna benzeyen bir tür fal / kehanet ise dini geleneğin bir unsuru haline gelmişti. Tapınaklarda bu fal için aşık kemikleri bulundurulmuş, duvarlara puanların nasıl yorumlanacağına dair listeler asılmıştı.
DÜNYADA AŞIK OYUNLARI YA DA AŞIK KARDEŞLİĞİ…
Aşık oyunlarının Çatalhöyüklüler tarafından icat edilmiş olabileceğini söylesek de aşık kemiği, dünyanın çeşitli coğrafyalarında birbirinden bağımsız bir şekilde oyun aleti ve zar olarak kullanılıyordu. Hatta bazı “kırsal” bölgelerde günümüzde de aşık oyunları oynanıyor.
Örneğin Meksika’nın kuzeybatısında yaşayan Tarahumaralar, Yunan ve Roma’da olduğu gibi, aşık kemiğinin her bir yüzüne bir numara verdikleri bir oyun oynar. Yine Meksika’nın kuzeybatısında yaşayan yerli bir halk olan Papagoların, bizon aşık kemikleriyle yazı-tura benzeri bir oyun oynadığı belgelenmiştir. Orta Amerika’da Kosta Rika’da ve kuzeyde Mississippi Nehri çevresinde yaşayan yerliler de aşık kemiğini oyun aracı veya zar olarak kullanmıştır. Oyunlarda kullanılan kimi terimlerin benzerliği nedeniyle, Yeni Dünya yerlilerinin bu oyunları Avrupalılardan öğrendiği iddia edilir. Ancak aşık kemiği, kıta Avrupalılarca keşfedilmeden önceki dönemlere ait mezarlarda da ortaya çıkarılmıştır. Dolayısıyla muhtemelen Avrupalılardan önce yerliler tarafından oynanan bazı oyunlar, Avrupalıların getirdiği oyunlarla karışarak devam etti. Ayrıca Afrika, Doğu Asya ve Avustralya’nın eski kültürlerinde de aşık oyunlarının varlığını biliyoruz.
Avrupa’da aşık oyunları 100 yıl öncesine kadar yaygın olarak oynanmaya devam eder ve yine heykel, resim gibi sanatlarda izleri sürülebilir. Hollandalı ressam Pieter Bruegel Hollanda’da oynanan çocuk oyunlarından 80 tanesini resmettiği “Çocuk Oyunları adlı tablosunun sol alt köşesinde, aşık oynayan iki kız çocuğuna yer vermiştir. (GÖRSEL 5)
18. yüzyıl Fransız ressamlarından Jean-Baptiste-Siméon Chardin de tek başına aşık oynayan bir kadını, “Aşık Kemikleri” adlı tablosunda resmetmiştir (GÖRSEL 6). 20. yüzyıl başında yapılan bir araştırmada, Avrupa’nın birçok yerinde oynanan aşık oyunları belgelenmiştir. Avrupa’da bu dönemde metalden yapılmış aşık kemiği kopyaları da popüler oyuncaklardan biridir.
Ancak aşık oyunları belki de dünyanın hiçbir yerinde Orta Asya’daki kadar yaygın değildir. Eski Türkçe kaynaklarda aşık oyunundan sık sık bahsedilir. Hatta aşık kemiği ile bakılan bir tür fala savaşların bile kaderini etkileyecek kadar itimat edilirdi. Aşık kemiğinin kendisi ise şans ve uğur sembolüdür. Bu gelenek günümüzde de kültürün bir parçasını oluşturur. (GÖRSEL 7). Moğolistan’da oynanan bir aşık oyunu türü, Unesco tarafından 2014 yılında insanlığın somut olmayan kültürel miraslarından biri olarak kabul edilmiştir.
ANADOLU’DA AŞIK ATMAK
Aşık oyunları, çeşitleri ve terimleri bakımından Anadolu’daki en zengin oyunlardan biridir. Fal, niyet, kumar, katışık oyunlar olmak üzere, aşık kemiğiyle oynanan yüze yakın oyun belgelenmiştir. Kemiğin oyun içerisindeki kullanımına göre; misket gibi kullanıldığı, atmalı, vurmalı oyunlar; zar gibi kullanıldığı, fal, niyet, kumar oyunları ve taş gibi kullanıldığı, beştaş benzeri oyunlar olarak ayırmak mümkündür. Aşık oyunlarında aşığın hangi hayvana ait olduğundan, aşığın her bir yüzüne, atış şekillerine ve aşığın atıldıktan sonraki duruşuna kadar, bir hayli zengin ve çeşitli terimler kullanılır.
Aşık kemiğinin Anadolu’da sembolik bir yanı da vardır. Tedavi edici gücü olduğuna inanılır ve bazı hastalıkların tedavisinde kullanılır. Aşığın nazardan koruduğu inancı da yaygındır; bu sebeple çocukların sağ omuzuna aşık kemiği takılır. Bunun çocuktaki kemik gelişimine da katkı sağlayacağına inanılır. Yine nazardan korumak için beşiklere aşık kemikleri asılır. Antik dönemden kalma mezarlara aşık kemiği koyma geleneği ise 1950’li yıllara değin görülür. Bu zengin aşık oyunu geleneği, günümüzde neredeyse yok olmak üzereyse de atasözü, deyim ve beddualarda varlığını sürdürür:
Aşık daima bey oturmaz: İşler her zaman yolunda gitmez.
Aşığı cuk oturmak: İşi, şansı yolunda gitmek.
Biriyle aşık atmak: Yarış etmek, yarışmak, boy ölçüşmek.
Aşığın kırkı bir para amma, utulduğuma / ütüldüğüme yanarım: Kaybettiğim şeylerin bir kıymeti yok, ben yenildiğime üzülüyorum.
Aşığın kör olsun: İşin bozulsun.
Aşığın kınalansın: Elini attığın iş iyi olsun.
O halde, aşığınız kınalansın!
* Arkeolog.