Âşıklar Şehri: Gösterişçi basitlik

‘Whiplash’ filmiyle dikkatleri çeken Damien Chazelle’in şimdiden büyük övgüler alan filmi ‘Âşıklar Şehri’, masal ile gerçeği uyum içinde bir arada tutmayı başarıyor. Ama dikkatiniz masalda değil, masalcının gösterişli anlatımında olmalı.

Şenay Aydemir sinesenay@gmail.com

1985 doğumlu Damien Chazelle iki yıl önce izlediğimiz “Whiplash”ten sonra yine sansasyonel bir filmle karşımızda. İlk gösterimini gerçekleştirdiği Venedik Film Festivali’nden itibaren görenlerin dilinden düşmeyen, kimilerine göre yılın, kimilerine göre ise sinema tarihinin en önemli filmlerinden birisi olan “La La Land/ Âşıklar Şehri” için ilk elden söylenebilecek şey gösterişlilik.

Bu gösterişlilik halinin bir önceki filmi “Whiplash”in de alametifarikalarından olduğunun altını çizelim öncelikle. J.K. Simmons’un (burada da küçük bir rolü var) oyunculuk gösterisinden, öğrencisi Andrew’in solo performanslarına kadar birçok ayrıntı hikayenin içinde ustaca bir şova dönüştürülüyordu. Damien Chazelle’in mahareti, bu anları bir şov gibi göstermemeyi başarması, hikayenin içine yedirmesi ve filmin omurgalarından birisi haline getirebilmesi.

ETKİLEYİCİ BİR AÇILIŞ

“Âşıklar Şehri” ise anlarla değil, bütünüyle bir şova dönüştürülmüş yapıt olarak dikkat çekici. Daha ilk sahnesinden itibaren –kalabalık ve uzunca, görkemli bir tek planla ile seyirciyi ilk dakikadan avucunun içine alıyor- her sahnesi tasarlanmış, her bakışın, her duruşun seyircideki karşılığı ince ince hesaplanmış bir film “Âşıklar Şehri”. Gücünü de eski usul olmasından, hikayesinin basitliğinden değil; bütün bu bilindikleri, bu çağın seyircisinin ruhuna uydurma becerisinden alıyor. Nihayetinde yola çıkarken yönetmenin elinde, estetik olarak kullanmayı düşündüğü ve çoğu sinema tarihçisine göre “artık öldü” denilen müzikal geleneği ve Hollywood’un yüzlerce kez işlediği âşık olup yalnızlıklarını unutan, birbirlerine tutunarak ideallerini gerçekleştirmeye çalışan iki genç insan var malzeme olarak.

Oyuncu olmak isteyen ve yaşadığı başarısızlıklar nedeniyle özgüveni giderek sarsılan Mia ile eski usul bir Caz kulübü açmak isteyen Sebastian’la tanışma anı seyirci için çok bugüne dair. Mia trafikte ağır hareket eder, Sebastian arkadan korna çalarak yanından geçer, kadın orta parmak işaretiyle tepkisini gösterir. Mia’nın içeriden gelen piyano sesine vurulup girdiği restoranda ikinci kez göz göze geldiklerinde bugünün gerçeğinden çıkıp bir masalın içine düşeriz. Bundan sonrası artık Mia ve Sebastian’ın gerçek dünyanın başarı/başarısızlıkları ile uğraşma, kabullenmeler, reddiyeler ve bir noktada ‘çağın gerçekleri’ne sırtlarını dönüp ideallerini gerçekleştirme süreçlerine dair basit, görkemli ama etkileyici bir hikaye.

GERÇEĞİN İÇİNDEKİ MASAL

“Âşıklar Şehri”, temel olarak seyirciye gösterdiği karakterlerle ilgilenmiyor. Seyirciyle ilgileniyor daha çok. Bu iki gencin kimliğinde seyircisini bugünün dünyasında bir noktada alıp, hiç parçası olmadıkları bir müzik evrenine, geç kaldıkları bir sinema ruhuna ve başka filmlerde görseler çok ‘klişe’ bulacakları bir aşk hikayesine götürüyor. Bütün bunları yaparken bugün ile nostaljiyi dengeli bir şeklide bir arada tutmayı başarıyor. Seyirciyi filme bağlayan şey de tam bu kanımca. Yani gerçekliğin içinde bir masal kurulabileceğine dair filmin ikna edici gösterişliliği.

Damien Chazelle, “Whiplash”te ortaya koyduğu ‘seyirciyi avucunun içine alma’ maharetini burada bir kez daha gösteriyor. Üstelik anlattığı masalı tam olarak bitirmiyor da. Seyirci bir tür ‘ertesi yarın’ duygusuyla çıktığı filmin etkisinde bir süre kalacaktır hiç kuşku yok ki. Kendi adıma masalcının gösterişli anlatımına dikkat kesilsem de masalda ne anlatıldığına odaklanınca gerçek dünyaya hızlıca döndüm. Damien Chazelle’in mahareti seyirciyi hikayede değil, gösteride tutmayı başarması. Gösterişin cilası silinmeye başladığında bu filmden hafızalarda bir masal kalır mı? Bunu zaman gösterecek hiç kuşku yok ki.

Ryan Gosling ve Emma Stone’un kusursuz uyumuyla etkisini daha da artıran “Âşıklar Şehri”ni, iki saatlik kendinden ve gerçeklikten kaçış filmi olarak bu dönemde izlemenin herkese iyi gelebileceğini belirtelim.

Ama masalın ne anlattığına değil, masalcının nasıl anlattığına odaklanırsanız!

ORİJİNAL ADI: La La Land

YÖNETMEN: Damien Chazelle

OYUNCULAR: Ryan Gosling, Emma Stone, John Legend, J.K. Simmons

YAPIM: 2016, ABD

SÜRE: 128 dk.

VİZYON TARİHİ: 30 Aralık 2016

Tüm yazılarını göster