25 Ocak 1923’te doğan gazeteci-yazar Hıfzı Topuz, 100 yaşında. Gençliğinden bu yana sosyalist bir kişi olduğunu vurgulayan Hıfzı Topuz, “Sosyalist olmaktan mutluyum, gururluyum. Ben göremeyeceğim ama sosyalizm mutlaka gelecek” diyor.
Gazeteci-yazar, iletişim alanının duayeni Hıfzı Topuz, 100
yaşında. 25 Ocak 1923’te dünyaya gelen Hıfzı Topuz, bu bir asırlık
ömrüne çok şey sığdırdı. İstanbul’da doğan ve Galatasaray Lisesi
ile İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitiren Topuz,
Strasbourg Üniversitesi’nde de gazetecilik alanında doktora
yaptı.
Dr. Hıfzı Topuz, 1947-1958 yılları arasında Akşam gazetesinde
önce muhabir, sonra da yazı işleri müdürü olarak çalıştı. 1952’de
İstanbul Gazeteciler Sendikası’nın kurucuları arasında yer aldı ve
başkanlık görevinde de bulundu.
Değerli hocam Hıfzı Topuz, sendikayı kurarlarken şu ilginç
anekdotu da anlatmıştı:
“Sendikanın kuruluş sürecinde, iktidardaki Demokrat Parti (DP)
kendi bilgi ve denetimi çerçevesinde bir sendikanın kurulmasını
istiyordu. Bu amaçla zamanın İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay,
bizleri vilayete davet etti. Vali Gökay dedi ki; basınla ilgili
yasa çıktı, demokrasinin gereği olarak artık siz de bir sendika
kurun. Bize de bilgi verin ama sakın komünistlik yapmayın.”
Hıfzı Topuz, Fransız Gazeteciler Sendikası’nın tüzüğü hakkında
bilgi sahibiydi. Ülkemizde yeni kurulacak sendika için öncelikle
bir tüzük hazırlanması gerekiyordu.
1960 sonrası Türkiye Gazeteciler Sendikası ismini alacak olan
İstanbul Gazeteciler Sendikası’nın tüzüğünü üç kişi hazırladı. Bu
kişiler; Hıfzı Topuz, İhsan Ada ve Burhan Arpad’dı. Bu üç kişi de
Marksist kökenliydi.
Topuz, anekdotunu şöyle bitiriyor: “Yani İstanbul Valisi, bize
‘komünistlik yapmayın’ derken sendikanın tüzüğünü bu konuda bilgi
sahibi olan biz sosyalistler hazırlamıştık. Hayatın bir ironisi
işte…”
GAZETECİLER SENDİKASININ KAPATILMASI
Hıfzı Topuz, sendikadaki görevi sırasında gazetecilerin ekonomik
ve sosyal hakları için ciddi bir mücadele yürüttü ve 1955 yılında
da sendika “Türkiye Gazeteciler Konferansı” adıyla bir toplantı
düzenledi. Bu konferansta basın özgürlüğü ve gazetecilerin sosyal
hakları büyük bir tartışma yarattı.
Konferansta gazetecilere istifa halinde kıdem tazminatı
ödenmesi, fazla mesai ve grev hakkı gibi konular gündeme geldi. DP
hükümeti, sendikanın ve gazetecilerin bu girişiminden ürktü.
Başbakan Adnan Menderes, İstanbul Valisi F. Kerim Gökay’dan
sendikanın kapatılmasını istedi. Vali Gökay da, sendikanın yönetim
kurulunu vilayete çağırarak "Menderes’e bir bağlılık telgraf çekin
yoksa sendika kapatılacak" dedi.
Sendikanın yönetimindeki çoğunluk bu talebe uyunca o sırada
genel sekreter olan Hıfzı Topuz, görevinden düşürüldü, muhasip üye
olan İhsan Ada da bu görevinden çekildi. 1955’ten itibaren basın
özgürlüğünü kısıtlayan yasalar çıktı, gazetelere yayın yasağı
getirildi ve birçok gazeteci hapse atıldı.
Bu arada İstanbul Gazeteciler Sendikası, 1957 yılında
Kırşehir’de polisin muhalefet partisi liderlerini izleyen
gazetecileri coplaması ve foto muhabirlerinin fotoğraf makinalarını
alması üzerine eleştirel bir bildiri yayınladı.
DP Hükümeti, bu bildiri üzerine sendikayı "milli menfaatlere
aykırı siyasi faaliyette bulunma" gerekçesiyle dokuz ay süreyle
kapattı. Hıfzı Topuz da, bir süre sonra Fransa’ya gitti.
UNESCO’DA HABER ŞEFİ
Dr. Hıfzı Topuz, 1959 – 1983 yılları arasında Paris’te Unesco
(Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) Genel
Merkezi’nde iletişim sorunları ve gazetecilik eğitimi projelerini
yürüttü, daha sonra da bu kuruluşta Özgür Haber Dolaşımı Şefi
görevini üstlendi.
Hıfzı hocam, bu süreçte 1974-1975 yıllarında da TRT’de
Radyolardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı görevini yürüttü. O
dönemde Bülent Ecevit başbakanlığında CHP-MSP koalisyon hükümeti
görevdeydi. Tanınmış gazeteci İsmail Cem de TRT Genel Müdürü
olmuştu. Topuz da, onun yardımcılığı görevini üstlenmişti.
Hıfzı Topuz’un ismini ilk kez 1970’li yılların başında Kara
Afrika isimli kitabıyla duymuştum. Daha sonra kendisi TRT’de iken,
bizler de (ben, Ali Kırca, Ayşenur Arslan ve diğer arkadaşlar) aynı
kurumda muhabir olarak göreve başlamıştık.
Hem İsmail Cem, hem Hıfzı Topuz, yine Cem’in danışmanlarından
Haluk Şahin gibi yönetici ve uzmanlar TRT’de akşamları bizlere
habercilik dersi veriyorlardı. Orada kendisini yakından görme ve
tanıma imkânım oldu.
Hıfzı Topuz, UNESCO'daki görev bittikten sonra Türkiye'ye
döndü, Galatasaray ve İstanbul üniversiteleriyle Eskişehir’deki
Anadolu Üniversitesi’nde uluslararası iletişim, siyasal iletişim ve
gazetecilik dersleri verdi.
İLAD BAŞKANLIĞI
Dr. Topuz, İLAD (İletişim Araştırmaları Derneği) adıyla bir
derneğin kurulmasına öncülük etti ve uzun süre bu derneğin
başkanlığını yaptı. Ben de 1990’lı yılların sonunda bu derneğe üye
olduktan sonra Hıfzı hocamla daha yakın bir ilişki içinde
oldum.
2004 yılında Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci adıyla doktora
tezimi kitap olarak yayınlamıştım. Hıfzı Topuz da, bu kitabıma
önsöz yazdı, beni çok onurlandırdı.
Hıfzı Topuz, Atilla Özsever
2006-2008 yılları arasında da İLAD’ın genel sekreterliği
görevini yürüttüm, başkanımız Hıfzı Topuz, 84, 85 yaşında olmasına
rağmen her zamanki enerjik tavrıyla yeni gündem maddeleri saptar,
toplantılara başkanlık yapar, bizleri motive ederdi.
Bu süreçte kendisi bizleri, tanıdıklarını, gazeteci dostlarını
evine davet eder, günün konuları üzerinde konuşur, daha sonra
birlikte yemek yiyip şarkılar, türküler söylerdik.
Hıfzı Topuz’un diğer bir özelliği de yakınlarına, sevdiklerine
bu toplantılarda Afrika’dan ya da başka ülkelerden getirdiği özel
hediyeleri vermesidir, bu da bizleri çok mutlu eder. Hıfzı hocam,
dostlarına çok değer veren, vefalı bir insandır.
SOSYALİZM SEVDALISI
Hıfzı Topuz, sosyalist olduğunu saklamayan ve bu görüşte
olduğunu her zaman ifade eden bir kişidir. Cumhuriyet'le yaşıt olan
Hıfzı hocam, bir yaş günü toplantısında şöyle demişti:
"Sosyalist olmaktan mutluyum, gurur duyuyorum. Ben görmeyeceğim
ama mutlaka sosyalizm gelecek.” Hıfzı Topuz, sosyalist olduğu
belirttikten sonra şunları ifade etmişti:
"Ülkemize aydınlanma Tevfik Fikret’le birlikte gelmiştir. Bu
aydınlanmayı gerçekleştiren de Atatürk olmuştur. Şuna inanıyorum
ki; hiçbir gericilik dünyada kalamaz, duramaz. Dünya eninde sonunda
aydınlık günlere kavuşacaktır.”
Hıfzı Topuz, gazetecilik ve iletişim alanındaki çabalarının yanı
sıra yazdığı kitaplarla da genç kuşaklara Cumhuriyet tarihini
öğretmeye çalışan eserler vermiştir.
100 yaşındaki Hıfzı hocam, yaşının sırrını da
şöyle açıklıyor:
1- Gençlerle birlikte olmak: Daima gençlerle
birlikte olup onlarla arkadaşlık yapmak, onların görüşlerine önem
vermek,
2- Aşık olmak: Sevgi ve aşkın kıymetini
bilmek,
3- Çalışmak: Sürekli üretmek, etkin bir çaba
içinde bulunmak ve entelektüel kapasiteyi geliştirmek, okumak…