Astana görüşmelerinde ortak bildiri yayınlandı: Gazze'de 'derhal ateşkes' çağrısı
Kazakistan'da düzenlenen 'Suriye' konulu görüşmelerin ardından yayımlanan ortak bildiride, mültecilerin 'gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için gerekli koşulların oluşturulması' istendi.
DUVAR - Kazakistan'daki Suriye konulu 21'inci Astana görüşmelerinin ortak bildirisi yayımlandı. Görüşmelerin ardından yayımlanan bildiride, 'terörle mücadele konusunda ve Suriye'den sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil, komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı işbirliğini sürdürme' kararı alındığı bildirildi.
Türkiye'yi Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız başkanlığındaki heyetin temsil ettiği görüşmelerde, Rusya heyetine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentiyev, İran heyetine ise İran Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Kıdemli Danışmanı Ali Asgar Hacı başkanlık etti. Toplantılara, Suriye, Dışişleri Bakanı Yardımcısı Bessem Sabbag, muhalefet ise Ahmet Tuma başkanlığındaki heyetlerle katıldı.
'FİLİSTİN-İSRAİL KRİZİ SURİYE'DEKİ DURUMU OLUMSUZ ETKİLİYOR'
AA'nın aktardığına göre, Filistin-İsrail krizinin tırmanmasının Suriye'deki durumu da olumsuz etkilediği kaydedilen bildiride, silahlı çatışma alanlarının yayılmasının ve bölgedeki diğer ülkelerin bu çatışmaya sürüklenmesinin engellenmesinin öneminin altı çizildi.
Bildiride, Gazze'deki insani krizden duyulan endişe ifade edilirken İsrail'in Filistinlilere saldırılarının sonlanmasının ve Gazze'ye insani yardımın gönderilmesinin gerektiği vurgulandı. Derhal ateşkes ilan edilmesi ve tüm tarafların uluslararası hukuka uymasına dair Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kararlarının uygulanması çağrısında bulunulan bildiride, Suriye'nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğünün desteklendiği; BM Şartı uyarınca hareket edilmesi gerektiği de kaydedildi.
TEK TARAFLI YAPTIRIMLARA KINAMA
Ortak bildiride ayrıca şu ifadelere yer verildi:
"(Taraflar) Terörizmin tüm şekilleriyle ve tezahürleriyle mücadelede, Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermeyi amaçlayan ve sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil komşu ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı durmada birlikte çalışmayı sürdürmekteki kararlılıklarını ifade etti. Sivil kayıplara neden olan sivil tesisleri hedef alan saldırılar dahil Suriye'nin çeşitli noktalarındaki terör örgütlerinin ve onların farklı adlar altında faaliyet gösteren bağlantılarının faaliyetlerini kınadı. Suriye'nin kuzeyiyle ilgili tüm düzenlemelerin tamamen uygulanması gerektiğini vurguladı."
Bildiride Suriye'ye ait olması gereken petrol kaynaklarının yasa dışı şekilde ele geçirilmesi ve transferinin devam etmesine karşı olunduğu yinelenerek uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve BM Şartı'nı ihlal eden tüm tek taraflı yaptırımlar kınandı.
'İSRAİL'İN SURİYE'YE SALDIRILARI BÖLGESEL BÜTÜNLÜĞÜ İHLAL EDİYOR'
İsrail'in Suriye'ye saldırılarının da ele alındığı bildiride, bu saldırıların 'uluslararası hukukun, insancıl hukukun, Suriye'nin egemenliği ile bölgesel bütünlüğünün ihlali' olduğu değerlendirmesi yapıldı. Bunların bölgede istikrarsızlaştırıcı ve gerilimi yükseltici eylemler olarak görüldüğü vurgulandı ve saldırıların sonlandırılması çağrısı yapıldı.
Evrensel olarak kabul gören uluslararası kararlara uyulmasına duyulan ihtiyacın altının çizildiği bildiride, Golan Tepeleri'nin işgalini reddeden ilgili BM kararlarının hükümleri ve BMGK'nin 242 ile 497 sayılı kararlarına uyulması gerektiğine dikkat çekildi. Bildiride İsrail'in bu konudaki eylem ve kararlarının 'hükümsüz' sayıldığı ifade edildi.
'AYRIMCILIK OLMADAN TÜM SURİYELİLERE İNSANİ YARDIM SAĞLANMALI'
Suriye'de askeri çözümün mümkün olmayacağı kanaatinin ifade edildiği bildiride, BMGK'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda, Suriyelilerin liderliğinde, BM'nin kolaylaştırdığı, sürdürülebilir ve kalıcı siyasi süreci geliştirme konusundaki kararlılık teyit edildi. 6 Şubat 2023'te yaşanan depremlerin Suriye'de yol açtığı yıkıcı sonuçlara da dikkat çekilen bildiride, ülkedeki insani durum konusundaki ciddi kaygı ifade edildi.
Suriye yönetimi tarafından BM insani yardım kuruluşlarının, ülkenin kuzeybatısına yardım ulaştırması için Türkiye ile sınır geçiş noktası olan Babülhava Sınır Kapısı'nı kullanma yetkisini 13 Ocak'tan 13 Temmuz'a, Çobanbey (Al Rai) ve Öncüpınar (Babüsselam) sınır kapılarının kullanımının 13 Şubat'a kadar uzatılmasına dikkat edildiği belirtilen bildiride, 'ayrımcılık, siyasallaştırma ve ön koşullar olmadan ülke çapındaki tüm Suriyelilere insani yardımın artırılmasına ve engellerin kaldırılmasına duyulan ihtiyaç' vurgulandı.
'MÜLTECİLERİN GÜVENLİ, ONURLU VE GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞÜ...'
Bildiride, mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin Suriye'deki ikamet yerlerine güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerinin kolaylaştırılması ve geri dönüş haklarının güvence altına alınması ihtiyacına da işaret edildi.
Uluslararası topluma, Suriyeli mültecilere ve ülke içinde yerinden edilmiş kişilere gerekli desteği sağlama çağrısında bulunulduğu aktarılan bildiride, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Ofisi (BMMYK) ve diğer uzmanlaşmış uluslararası kuruluşlar da dahil olmak üzere ilgili tüm taraflarla etkileşimi sürdürmeye hazır oldukları bir kez daha teyit edildi.
Bildiride, Suriyelilerin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için Suriye'de gerekli koşulların oluşturulmasına yönelik çalışmaların sürdürülmesinin önemine işaret edildi.
Tutukluların ve alıkonulanların karşılıklı serbest bırakılma faaliyetlerinin devam edilmesinde kararlı olunduğu ifade edilen bildiride, cesetlerin teslim edilmesi ve kayıpların belirlenmesi için kurulan mekanizmanın da Suriyeli taraflar arasında güven inşa etmek için etkili olduğunun kanıtlandığı belirtildi. Bildiride, tutukluların ve rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak için ortak çabaların yoğunlaştırılmasına karar verildi.
Bir sonraki üçlü zirvenin Rusya'da düzenleneceği konusunda anlaşmaya varıldı. 22'inci Astana görüşmelerinin, bu yılın ikinci yarısında Astana'da yapılması konusunda mutabık kalındı. (DIŞ HABERLER)