Asuman Kafaoğlu-Büke: Kadınlar kültür aktarımında çok önemli rol oynuyor

Asuman Kafaoğlu-Büke ile 'Tablodaki Kadın' kitabını konuştuk. Kafaoğlu-Büke, "Okuyan kişiyi izlemek, onun zihninden neler geçtiğini hayal etmek her zaman izleyen kişi için ilginç olmuş" dedi.

Abone ol

Abdullah Ezik

DUVAR - Asuman Kafaoğlu-Büke'nin yeni kitabı 'Tablodaki Kadın: Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları', Epsilon Yayınevi tarafından yayımlandı. Kafaoğlu-Büke kitapta, "kadının okuma serüveninin izini" geçmişten bugüne ele aldığı tablolar üzerinden sürüyor.

Geçmişte toplumsal yaşama katılmaları engellenen kadınların ancak kitaplar sayesinde dünyayı keşfedebildiğini ifade eden Asuman Kafaoğlu-Büke, ele aldığı tablolarda kitap okurken resmedilen kadınların hikâyelerini dile getiriyor.

Asuman Kafaoğlu-Büke ile kadınların sanattaki yerini, bir denemeci olarak bir imge üzerinden hareket etmenin yazınına sunduğu katkıyı ve 'Tablodaki Kadın: Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları'nı konuştuk.

'Tablodaki Kadın: Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları', her şeyden önce erkek egemen dünyada kadınlara biçilen rolü göstermesi, onların resmeden değil de resmedilen tarafta, dolayısıyla etken değil edilgen bir yerde konumlandırılışını göstermesi bakımından önemli bir çalışma. Bu noktada öncelikle şunu sormak istiyorum: Bu çalışma, kitapta yer alan ressamlar ve tabloları bağlamında okura nasıl bir perspektif sunar? Neden resmeden değil de resmedilen kadınlar?

Aslında kitapta kadın ressamlara da yer verdim ama biliyorsunuz kadınların akademilere kabul edilmeleri, erkek yaşıtları gibi sanat eğitimi görmelerine izin verilmiyordu. Ancak yirminci yüzyıl başlarında laik eğitimden yararlanmaya başladı kız çocukları. Erkek meslektaşları anatomi çalışırken onların nü resim yapması tabuydu. Onların konuları erkek ressamlardan biraz farklı doğal olarak; daha çok ev içinde aile fertlerinin resimlerini yapmakla kısıtlanmışlar. Yani, kadın hem resmedilen hem de resmeden bu kitapta.

Her şeyden önce, “kadın, sanat ve kitap” üçgeni bir yazar olarak size nasıl bir yol gösterdi?

Kitabın tarihsel gelişiminin izinden gittim. Kitaplar yüzyıllar içinde nasıl gelişmiş, araştırmam böyle başladı fakat daha sonra kadının kitapla kurduğu ilişki ilgimi çekti ve bunun sanat tarihi boyunca nasıl resmedildiğini göstererek kadının da toplumsal konumundaki değişimleri gösterebileceğimi fark ettim.

'KADININ OKUMA SÜRECİ ÇAĞLAR İÇİNDE ÇOK DEĞİŞİME UĞRUYOR'

Kitapta birçok farklı çağdan, birçok farklı ressam/sanatçı elinden çıkmış birçok farklı sanat eseri söz konusu. Peki farklı çağlardan ressamlar, kadınları resmederken nelere dikkat etmiş? Bu konu, bir izleyici/denemeci/düşünür olarak sizi nasıl etkiledi, neler düşündürdü?

Çağlar içinde kadının okuma süreci çok değişime uğruyor. Ortaçağ ve Rönesans resimlerinde azizelerin ve Meryem Ana’nın elinde sadece dua kitabı ya da kutsal metinleri görüyoruz. Başka deyişle, bu çağda okumadan anlaşılan, ibadetin göstergesi olması. Tanrının sözünün kuluna ulaştığını göstermek üzere azizelerin ellerinde kitap var. Matbaa geliştikten sonra, okuma yazma toplumun alt kesimlerine de ulaştığında, okuma eyleminin değiştiğini görüyoruz. Örneğin Van Gogh, bir köylü kızını büyük bir hevesle ve merakla roman okurken resmediyor. Artık hem bilgilenmek için hem de eğlenmek için kitap kadının hayatına giriyor, kutsal metin dışında okumalar öne çıkıyor.

Tablodaki Kadın - Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları, Asuman Kafaoğlu-Büke, 188 syf., Epsilon Yayınevi, 2021.

Bunlarla birlikte okuyan kişiyi izlemek, onun zihninden neler geçtiğini hayal etmek her zaman izleyen kişi için ilginç olmuş. Ressamlar gibi aslında biz de kitap okumaya derin dalmış birine rahat bakarız, izlemeye açıktır. Ve izlerken de nasıl bir metin okuduğunu çıkartmaya çalışırız. Okuduğu bir ders kitabı mı, erotik bir hikâye mi, sevgiliden gelen bir mektup mu? Bunların hepsi farklı bedensel duruşlarla, farklı mimiklerle okunacağı için izleyen kişiye görünenin ötesinde bilgi verir. Sanırım bu nedenle bu denli çok kitap okuyan kadın resmi yapılmış.

Uzun yıllardır denemelerini, farklı konulardaki yazılarını çeşitli mecralarda okuduğumuz, takip ettiğimiz bir isimsiniz. Peki bu tür spesifik okumalar yapmak/geliştirmek, bir yazar olarak sizi nasıl besliyor? Sizin düşünme pratiklerinize nasıl etki ediyor?

Sanatlar arası bağlantılar hep ilgimi çekmiştir. Felsefeyle, plastik sanatların, müziğin ve edebiyatın kesiştiği yerlerde gezinmek çok ufuk açıcı; aynı zamanda odaklandığımız eseri de daha zengin açılarla görmemize yarıyor. Felsefe eğitimi gördüğüm için benim özellikle estetik kuramlar bağlantısıyla eserleri değerlendirmek hoşuma gidiyor. Dediğiniz gibi, beni yazar olarak da çok geliştirdiğini söyleyebilirim bu bakış açısının.

'ARAŞTIRMA SÜRECİNİN BANA EN BÜYÜK KATKISI KADININ TOPLUMSAL DEĞİŞİMİNİ GÖRMEK OLDU'

'Tablodaki Kadın’ın arka planında özel bir araştırma sürecinin söz konusu olduğu verdiğiniz referanslardan, bilgi ve dipnotlardan takip edilebilir. Bu bağlamda, kitabın yazım sürecinde ve öncesinde nasıl bir araştırma/çalışma süreci yürüttünüz? Öğrendiğiniz (yeni) bilgiler, kitaba ve size nasıl bir katkı sundu?

Kitabı yazarken binlerce resim indirdim ve resimleri günlerce bazen de haftalarca inceledim. İnternet sayesinde bu resimleri sadece müzelerde görmekten öte, dilediğimce büyütüp detaylara bakmak ayrıca büyük bir zevk verdi. Sanırım en büyük katkısı kadının toplumsal olarak gelişimini ve değişimini görmekti. Bana bu konuda katkı sağladı ve sonucunda feminist bir açıyla bakmamı sağladı resimlere.

Seçtiğiniz tablolar, tablolardaki kadın figürler ve onların yüzlerine, jest ve mimiklerine yansıyan duygular/duygulanımlar bazen hemen, bazen bir süre sonra izleyiciyi de etkisi altına alıyor. Bu noktada onlarla temasa geçmek ve üzerlerine düşünmek kişiye farklı bir deneyim de sunuyor ki siz de bir noktada bu duruma vurgu yapıyorsunuz. Peki siz bu tablolara estetik bağlamda mı yoksa size vadettiği duygulanım noktasında mı yaklaştınız?

Her resim farklı bir duygu bırakıyor geride. Bazı resimleri seçerken sadece neden o resmi sevdiğim, beni neyin etkilediği peşinden gittim bazen de ressamın hayat öyküsünün peşinden giderek gizli simgelere ilgi duydum. Sonuçta her resmin altında yatan sanatın öyküsü, kadının öyküsü, sanatçının öyküsü… derken imgelerin çoğaldığını fark ediyor insan.

'Tablodaki Kadın’ı ilginç kılan bir diğer nokta, ele aldığınız eserlere üretildikleri çağ ve coğrafyaya paralel bir şekilde yaklaşmanız. Bu tutumla okura sunduğunuz perspektifin genişlediği de söylenebilir. Peki ele aldığınız tabloları biricik kılan, çağı ve coğrafyasıyla özdeşleştiren temel dürtü nedir? Bu yaklaşım sizi ve kitabı nasıl yönlendirdi, nasıl bir katkı sundu?

Her resminden söz ederken yapıldığı çağda dünyada neler oluyordu, sanatçının hayatında ne gibi değişimler vardı ayrıca araştırmam gerekti. Örneğin Hollanda’da tüccarların para kazanmasıyla sanatın tek hamisi kilise ve saray olmaktan çıkıyor, orta sınıftan insanlar evlerine sanat eserleri almaya, duvarlarına resim asmaya başlıyorlar. Bunun nedeni orta sınıfın ekonomik güç kazanması. Bu ekonomik durum tablolara yansıyor. Halktan insanlar kendi portrelerini yaptırabiliyorlar ve bir de ev içinde sıradan işler yaparken resmedilmeye başlanıyor. Daha önce sadece soyluların ve azizlerin resimleri yapılırken, resimde büyük bir dönüm noktasına neden oluyor.

'OKUYAN FİGÜR HER ZAMAN BELLİ BİR GİZEM TAŞIYOR'

Son bir soru olarak, tablolarda ele aldığınız kadın figürleri arasında ne tür farklılıklar gözlemlediniz? Tarihsel süreç boyunca kadın ve okuyan kadın imgesi nasıl dönüşmüş, zamanla yerini başka bir imgeye bırakmış mıdır?

Kadının kendi başına seyahat etmesi, para kazanması, mülk sahibi olması, savaşması, dilediğince gezmesi, istediği işte çalışması mümkün olmadığı için kitapların ve öykülerin yaşamsal bir önemi var kadınlar için. Tüm hayat bilgisini kitaplardan ve dinlediği öykülerden alıyor. Kadınlar kültür aktarımında da çok önemli rol oynuyorlar. Nineler torunlarına önceki nesillerden duydukları hikâyeleri anlatarak masalların, destanların, kurmacanın ve bilgilerin aktarımını sağlıyor. Bu nedenle tarihsel süreçte temel bir rolü var. Sözel aktarımdan yazılı metinlere geçtiğimizde de kitaplardan alıyor hayat bilgisini ve deneyimini. Okuyan kadın imgesi sanatlarda bu yönleriyle yansıtılmış. Bir de okuyan figür belli bir gizem taşıyor her zaman. Sanatçı bu gizemi, kendi halinde olmayı, dalgınlığı ve içe dönüşü yansıtırken yeni bir boyut katıyor figüre.