Ataköy cinayetinde 'İkinci Susurluk' izi!
Ataköy'de geçen hafta öldürülen Kemal Serdar Stoçi uyuşturucu ile ilgili suçlardan farklı davalarda yargılanmış bir isimdi. Uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin'in Türkiye'deki kolunda yer aldığı belirtilen Stoçi, 20 yıl hapis cezası da almış fakat dosyası zamanaşımdan dolayı düşürülmüştü.
DUVAR - İstanbul Ataköy'de geçen hafta spor yaparken silahlı saldırıya uğrayan 70 yaşındaki Kemal Serdar Stoçi'nin ölümü 1990-2000 yılları arasındaki uluslararası uyuşturucu ticaretini tekrar gündeme getirdi. Stoçi'nin İstanbul'da 'uyuşturucu ticareti yapmaktan' yargılandığı birden çok dosya mevcut. Stoçi soyadı, bir dönem uyuşturucu ticaretiyle ilgili haberlerde sık sık gündeme gelmişti. Öldürülen Kemal Serdar Stoçi son olarak 2014 yılında Bakırköy Adliyesi 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'uyuşturucu ticareti yapmak', 'uyuşturucu bulundurmak' ve 'uyuşturucu imal etmek'ten yargılanmıştı.
Tuncelili Stoçi ailesi üyeleri arasında yer alan Musa ve Serdar Stoçi, 1990’lı yıllarda uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin’in 'Türkiye kolu' olarak isimlerini duyurmuştu. Geçen hafta öldürülen Kemal Serdar Stoçi'nin ölümünün üzerindeki sır perdesi henüz kalkmış değil.
YARGITAY 20 YIL HAPİS CEZASINI DÜŞÜRDÜ
Uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin’le birlikte çalıştıkları öne sürülen Kemal Serdar Stoçi'nin isminin duyulduğu ilk büyük olay 1995 yılında Hollanda polisi ile Türk polisinin ortaklaşa yaptığı ve 1 ton uyuşturucunun yakalandığı operasyon oldu. Bu soruşturmada Stoçi ailesinin birçok üyesi cezaevine girdi. Türkiye’den Hollanda’ya uzanan uyuşturucu ağının Türkiye ayağını Kemal Serdar Stoçi’nin yaptığı iddia edildi.
Kemal Serdar Stoçi'nin İstanbul'da yargılandığı birden çok dosya mevcut. Stoçi, son olarak Bakırköy Adliyesi 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2014 yılında 'uyuşturucu ticareti yapmak, uyuşturucu bulundurmak, uyuşturucu imal etmek' suçlamalarından yargılandı. Stoçi bu dosyadan 20 yıl hapis cezası ve 6 bin 3 yüz 234 TL adli para cezasına çarptırıldı. Ancak Yargıtay dosyayı 'zaman aşımı' gerekçesiyle düşürdü.
Kemal Serdar Stoçi'nin isminin geçtiği başka olaylar da var... 2000 yılının Nisan ayında polisin yaptığı bir operasyonla 107 kilo eroin ele geçirildi. Stoçi kardeşlerin isimleri bu olayda yeniden gündeme geldi. Türkiye'de yapılan uyuşturucu ticaretini Hollanda’dan idare ettikleri ortaya çıkan Stoçilerin bir bölümünün polis takibinden kurtulmak için soyadlarını 'Sarıtaş' olarak değiştirdiği de biliniyor.
ENİS BERBEROĞLU: İNŞALLAH SONU BENZEMEZ
Şu an tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili, gazeteci Enis Berberoğlu, 1990'lı yılların ortalarında uyuşturucu ticaretiyle ilgili haberlerde adları sık sık duyulan Stoçilerle ilgili bir dizi yazı kaleme almıştı. Berberoğlu, 1998 yılında, Hürriyet gazetesindeki köşesinde yayınlanan 'Çete var sanık yok' başlıklı yazıda şunları dile getirmişti:
“İstanbul Emniyeti'ndeki uyuşturucu skandalına 'İkinci Susurluk Vakası' diye ad takıldı... Ne diyelim, inşallah sonu benzemez. Çünkü biliyorsunuz, Susurluk'ta çete var, sanık yok.”
Berberoğlu, ayrıca İzmir ve İstanbul Kurtköy'de iki alüminyum tesisi sahibi olan Kemal Sarıtaş'ın ölümünden sonra ortaya çıkan ve polislerin karıştığı iddia edilen uyuşturucu çetesinden de bahsetmişti.
Berberoğlu, Kemal Serdar Stoçi ile ilgili şunları yazmıştı: “Atabilir Sitoçi'ye (Öldürülen Stoçi'nin akrabası) göre, Türkiye'de yaşayan Kemal, uyuşturucuyu İspanya'daki ağabeyi Cemal'e yolluyordu. Uyuşturucu ticaretinde Korkmaz ve Uzun ile üç polis şefinin de parmağı vardı...”
Berberoğlu ortada 3 ölüm vakası ve 766 kilo uyuşturucudan elde edilen kayıp paraların olduğuna, uyuşturucu ticaretine karıştığı iddia edilen polislerin bulunduğa işaret ederken, "Bunlara rağmen ortada sanık yok" diyordu.
HÜSEYİN BAYBAŞİN KİMDİR?
Öldürülen Kemal Serdar Stoçi, ismini 1990’lı yıllarda Hüseyin Baybaşin'in kurduğu uluslararası uyuşturucu şebekesinin Türkiye'deki adamı olarak duyurdu. Şu an Hollanda’daki Vught Cezaevi’nde tutulan Baybaşin, henüz 15 yaşındayken kaçak sigara satışı işine girdi. 1976 yılında üzerinde 11 kilo uyuşturucuyla yakalandı. Daha sonra medyaya yaptığı açıklamada uyuşturucu işine nasıl girdiğini anlattı. Baybaşin, 1995 yılında katıldığı bir televizyon programında 'uyuşturucu kaçakçılığını Türk hükümetinin organize ettiğini' söyleyerek devlet yetkililerine ağır suçlamalarda bulundu. Resmi kayıtlara göre, Baybaşin, Türkiye'de uyuşturucu kaçakçılığı, cinayete azmettirme ve adam kaçırma ile suçlanıyor.