Atanıp göreve başlayamayan öğretmenler: Ülkeme inancımı yitirdim
Memuriyete girişte güvenlik soruşturması şartını Anayasa Mahkemesi iptal etti ama karar uygulanmıyor. Ataması yapıldığı halde görevine başlatılmayan binin üzerinde doktorun yanı sıra yaklaşık 500 de öğretmen bulunuyor. Göreve başlatılmayan öğretmenlerden D.K., “Ben göreve başladığımda çocukları bir şeyleri başardıklarında hayatlarının güzel olacağına nasıl inandırabilirim? ‘Okuyalım emek verelim ve emeğiniz boşa gitmeyecek’ nasıl diyebilirim?” diye sordu.
ANKARA - Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) memuriyete girişte güvenlik soruşturması şartını iptal eden kararının ardından Meclis’e getirilen yeni teklif tepkiler üzerine geri çekildi. Ancak AK Parti ve MHP bu düzenlemeden vazgeçmiş değil. 14 Ocak’ta açılacak Meclis’in ilk gündem maddelerinden birinin yine güvenlik soruşturması ile ilgili yeni bir kanun teklifi olması bekleniyor. Sürecin uzaması, ataması gerçekleşen ama güvenlik soruşturması nedeniyle aylardır göreve başlatılmayan binlerce kişiyi olumsuz etkiliyor.
6 ay önce atamaları gerçekleşen, okulları bile belli olan yaklaşık 500 öğretmen AYM’nin iptal kararına ve uygulamada bir madde olmamasına karşın göreve başlayamıyor. Öğretmenler, her sabah il milli eğitim müdürlüklerinden gelecek ‘işinize başlayabilirsiniz’ telefonunu bekliyor.
Güvenlik soruşturması sürecinde psikolojilerinin bozulduğunu, ekonomik olarak her geçen gün bütçelerinin kötüye gittiğini ve çevreleri tarafından kendilerine “şüpheyle” bakıldığını ifade eden öğretmenler sorunun bir an önce çözülmesini istiyor.
‘ARKADAŞLARIMA GÖREVE BAŞLAYAMADIĞIMI SÖYLEYEMEDİM’
Güvenlik kaygısıyla isimlerinin açık bir şekilde yazılmamasını talep eden öğretmenlerden D.K. araştırma görevlisi olarak çalıştığı üniversiteden hastalığı gerekçesiyle ayrılarak KPSS’ye girdi ve geçtiğimiz ağustos ayında Fen Bilgisi öğretmeni olarak atandı. Beş yıl devlet üniversitesinde çalışan fakat atamasının yapıldığı öğretmenliğe hala başlayamayan D.K. bu süreçte psikolojisinin bozulduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Benim üniversiteye araştırma görevlisi olarak atanmam bile ailem için mucizeydi. Ben okulu olmayan bir köyde büyüdüm ve ailemde ilk üniversite okuyan bendim. Trabzon’da yaşıyordum, atamam da Rize’ye yapıldı. İzmir’de yaşayan ailemin yanına ‘atamam gerçekleşecek’ diyerek dönmedim. Aylardır işsizim ve arkadaşlarıma göreve başlayamadığımı söyleyemedim. İnsanlar suçlu gözüyle bakacaklardı. Beş yıllık üniversite geçmişim var ve öğrencilerimle karşılaşmamak için evden çıkmıyorum. İnsanlarla karşılaşmamanın yanı sıra maddi kayıpları azaltmak için de dışarıya çıkmıyorum, evin içerisinde vakit geçirmeye çalışıyorum.”
‘ÜLKEMİ ELEŞTİRMEYE BAŞLADIM’
Atamasının ardından nişanlısıyla evlilik planları yaptıklarını ve ailesinin ekonomik durumunun iyi olmaması nedeniyle masrafları için kredi çektiğini ifade eden D.K. “Çektiğim krediyle, kredimin taksitlerini ödüyorum” dedi. Her gün milli eğitim müdürlüğünden gelecek “göreve başlayabilirsiniz” telefonunu beklediğini söyleyen D.K., “Madem ben ülkemde tutunamıyorum, atamam gerçekleşmezse yurt dışına gitmeyi düşünüyorum. En azından orada daha kolay bir hayat kurabilirim, akademik olarak hayatıma devam ederim. Yeniden başlamak daha kolay geliyor çünkü ben ülkeme olan inancımı yitirdim. Ben okulu olmayan bir köyde doğdum ve buralara kadar geldim. Görevime başlamamın hakkım olmadığını düşünüyorlar ve ‘Neden ben hala bir şeyler için savaş vermek zorundayım’ diyorum. Artık ülkemi eleştirmeye başladım” diye konuştu.
‘ÇOCUKLARA ‘EMEĞİNİZ BOŞA GİTMEYECEK’ NASIL DİYEBİLİRİM?’
Ataması gerçekleştiği halde göreve başlayamayan öğretmenlerin psikolojisinin her geçen gün kötüye gittiğini söyleyen D.K. sözlerini şöyle noktaladı:
“Ben bilerek Rize’de bir köy okuluna atanmak istedim. Gittim köyü ziyaret ettim ve o çocukları gördüm. Sevdiğim insanlar hayatta ama benim bir hasret duygum var. O köye, çocuklara hasret duyuyorum. Ben de zamanında köyden okula giden bir kız çocuğuydum. Beni bekleyen kız çocuklarını düşünüyorum ve sonra kendime, ‘Okudun ama emeğinin karşılığını alamadın’ diyorum. Ben göreve başladığımda o çocukları bir şeyleri başardıklarında hayatlarının güzel olacağına nasıl inandırabilirim? ‘Okuyalım emek verelim ve emeğiniz boşa gitmeyecek’ nasıl diyebilirim? Ben bu cümleyi kurabileceğimi düşünmüyorum. Bu ülkede bazı gençlerin emekleri boşa gidebiliyor.”
‘İNSANLAR İPTAL EDİLMİŞ BİR GARABETİ YAŞAMAK ZORUNDA KALIYOR’
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak Ağustos 2019’da atanan öğretmen M.D. de altı aydır güvenlik soruşturmasının sonucunu bekleyenler arasında. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının ardından görüştükleri yetkililerin kendilerine sözler verdiğini fakat bu sözlerin tutulmadığını belirten M.D. “Yetkililerle görüştük, kanun bizden yana, mevzuatlar bizden yana ama pratikte hiçbir şey yok. Yatmadan önce telefonumun sesini açıyorum belki sabah aranırım diye. Haftalardır ben ve arkadaşlarım bu durumda ve her hafta sonuna yaklaşınca aynı hüsran” dedi.
Ailesinin yanında kaldığını ve başladığı yüksek lisans eğitimine “belirsizlik” nedeniyle devam edemediğini söyleyen M.D., “Güvenlik soruşturması Türkiye’nin tamamını ilgilendiriyor. Mezun olanlar devlet memuriyeti istiyor ama insanlar tırnak içinde sorunlu olsun ya da olmasın aylarca bekletiliyor. Bu bekleme bile baştan aşağı saçmalık. İnsanlar yıllarını, emeğini veriyor ve iptal edilmiş bir garabeti yaşamak zorunda kalıyor. İnsanlar gündemlerine almıyorlar ama zor şartlarda okuttukları çocuklarının başlarına da bunların gelebileceğini unutmasınlar” diye konuştu.
‘DİĞER ÖĞRETMENLER YAKINLIK KURMAKTA ÇEKİNİYOR’
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık öğretmeni V.Ç. 2016 yılından bu yana atama puanı almasına rağmen mülakatlarda elendi. KPSS sınavında alanında Türkiye’de ilk 25’e giren V.Ç. yaklaşık 5 aydır güvenlik soruşturmasının sonucunu bekliyor. Yetkililerin kendilerine sözler verdiğini ifade eden V.Ç., “Bize bu pazartesi, yarın, öbür gün diyerek beş aydır oyaladılar. Ben biraz daha sürece alışkınım ama psikolojik olarak travma geçiren arkadaşlarımız var. Üç yıldır aynı şeyleri yaşıyorum ama ilk defa bunu yaşayanlar kötü durumdalar ve hayata dair olumlu beklentileri yok” dedi.
Yetkililerle görüştüklerinde soruşturmanın ardından atamalarının gerçekleştiği okulların değiştirilmesini talep ettiklerini ifade eden V.Ç. sözlerini şöyle sürdürdü:
“Süreç sosyal olarak izole olma sonucunu doğurdu. İnsanlar, ‘Bir şeyi var ondan başlatmıyorlar’ diyor. Özellikle atandığımız okullardaki müdürler bizleri haftada bir arayıp ‘Ne oldu?’ diye soruyor. Biz de bir şey diyemiyoruz. Bir şey mi var acaba diye ön yargı oluşuyor. Eylül ayında ilk gün okul müdürü beni çağırmıştı. Sonrasında da diğer öğretmenlerle tanıştım. Bir ayda güvenlik soruşturması tamamlanan öğretmenler başladı ben ise beş aydır bekliyorum. Böyle olunca direkt etiket yapıştırılıyor. Ortada da bir şey yok. Gerekli açıklamayı biz de yapamıyoruz. Başlasam da ne olacak ve öğretmenlere ne diyeceğim bilemiyorum. Süreçte diğer öğretmenler bizimle yakınlık kurmaktan çekiniyor.”
GERGERLİOĞLU: GÖREVİNE BAŞLAYAMAYANLAR ORTADA KALDI
Güvenlik soruşturması nedeniyle görevine başlatılmayan doktor ve öğretmenleri Meclis gündemine taşıyan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Çok büyük bir mağduriyet pek çok farklı meslek dalında yaşanıyor. Şu an yüzlerce öğretmen atandıkları halde göreve başlatılmıyor. Anayasa Mahkemesi güvenlik soruşturması yasasını iptal etti. Mahkemelerin ve bakanlıkların AYM kararına uyması gerekiyor. Hükümet yeniden bir yasa teklifi getirmeye çalıştı, tepki çekti ve diretemedi. Görevine başlayamayanlar ortada kalmış durumda. Bakanlık mahkemeler hiçbiri karar vermiyor. Yeni yasa gelecek diye sorumluluk almıyorlar” dedi.
‘TEL TEL DÖKÜLEN BİR DEVLET ANLAYIŞI VAR’
Bu süreç içerisinde öğretmenlerin durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile makamında görüştüğünü ifade eden Gergerlioğlu, şunları kaydetti:
“Milli Eğitim Bakanı, bakanlığın bir müddet kişilerin yakınlarından dolayı güvenlik soruşturmasına olumsuz kararlar verdiğini söyledi. ‘Ben bunu kaldırdım ve olumsuz kararı kendisinden dolayı veriyoruz’ dedi. Bunu açıkça itiraf ediyorlar. Tel tel dökülen bir devlet anlayışı var. Yeni bir yasa ne zaman gelecek, kabul edilecek mi, yeni teklif mahkemelerdeki davaları da kapsayacak mı bilinmiyor. Bunların yanı sıra uçuk kaçık nedenlerle güvenlik soruşturmaları olumsuz sonuçlananlar da var. Kişinin en ufak bir muhalifliği, sosyal medya paylaşımı güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden oluyor. Maalesef mağduriyet katlanarak devam ediyor.”