Atatürk'ün ve Kraliçe Elizabeth’in tanışmak istediği sporcu: Mr. Hello

1936'da Türkiye'nin ilk olimpiyat madalyasını kazanan Ahmet Kireççi, 1948 olimpiyatlarında ise hem madalya hem de Mr. Hello lakabını kazandı. Hem Atatürk'le hem de Kraliçe Elizabeth'le tanıştı.

DUVAR - Türkiye’nin olimpiyat tarihindeki ilk madalyasını kimin kazandığını biliyor muydunuz?

Olimpiyatlara ilk kez 1924 yılında Paris’te katılan Türkiye, ilk madalyasını 1936’da Berlin’de düzenlenen oyunlarda kazandı. İleriki yıllarda dünya güreşine damga vuracak Türkiye’nin ilk olimpiyat madalyasını Ahmet Kireççi boynuna taktı.

1914’te dünyaya gelen Mersinli Ahmet, boks ve atletizmle başladığı spor hayatında son olarak güreşe yöneldi. Bu spordaki yeteneği iyiden iyiye fark edilince İstanbul’a gitti ve Kumkapı Güreş Kulübü’ne kaydoldu. 17 yaşında seçildiği milli takıma 17 yıl hizmet etti.

Kireççi, 1970’te TRT’ye verdiği röportajda o günleri şöyle anlatmıştı:

“1927’de başladım. Bir fırıncı çırağıyım. 100 okkalık çuvalları kaldırırken gördüler. Dediler 'İstanbul’a gelir misin?’. ‘Gelirim' dedim. Ne yapacaksın? ‘Güreşçi’. ‘Güreş ne yapacağım?’ dedim. ‘Pehlivan’. ‘Giderim’ dedim. Dosdoğru İstanbul’da ilk defa Kumkapı’ya girdim.”

Berlin 1936 Olimpiyatları’nda 79 kiloda mücadele eden Kireççi, Alman, İtalyan, İsveçli ve İsviçreli rakiplerini mağlup etti ve ABD’li Richard Lawrence Voliva ile karşılaştı. Rakibine sayıyla yenilen Kireççi, bronz madalya kazanarak, daha kurulalı 13 yıl olmuş Türkiye Cumhuriyeti adına olimpiyatlardaki ilk madalyayı kazanma başarısı gösterdi. Kireççi’nin şanssızlığı ise çok tecrübeli sporcularla karşılaşması ve bir gün içinde 5 maç yapmak zorunda kalmasıydı.

Sekiz kez de Balkan Şampiyonu olan Kireççi, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

“Yaver dedi ‘Böyle olmuyor, gel seni Atatürk istiyor’. ‘Ne yapacağım Atatürk’ün yanında?’ dedim. Oturdum, bir meyve suyu verdi, bir daha verdi, dedim ‘Yeter şiştim’.

Ben korkumdan içemiyorum. 10 tane olsa içeceğim. Onları bitirdikten sonra ‘Ben gideceğim’ dedim. ‘Otur’ dedi bir daha. Oturdum oturdum. ‘Ben gideyim Atam, yeter, yorgunum’. Cebime bir zarf koydu. Açtım baktım 500’lük mü 1000’lik mi bilmiyorum. Bir adama sordum dedim ‘Bu kaç?’ Orada öğrendim.”

1939 yılında İkinci Dünya Savaşı patlak verince 1940 ve 1944 yılında yapılması gereken oyunlar iptal edildi. Ahmet Kireççi’nin yeni olimpiyat madalyası için 8 yıl daha beklemesi gerekecekti.

Londra 1948 Yaz Olimpiyatları’nda Türkiye güreşte madalyaları adeta sildi süpürdü. 8 sıkletin dördünde şampiyonluğa ulaşarak altın madalyaların yüzde 50’sini aldı. Dünya kamuoyu Londra’da Mr. Hello ile tanıştı.

Mersinli Ahmet Kireççi Uxbridge Olimpiyat Köyü’nde bütün yabancı sporcuları “Hello!” diye selamladığı için ‘Mr. Hello’ diye anılmaya başlanmıştı. Tecrübeli pehlivanın ustura tıraşlı kafası, sporcular için ‘uğur’ sayıldı. Yarışmaya giden sporcuların kafasına bir öpücük kondurduğu Kireççi, İsviçreli, İsveçli, Finli ve İtalyan rakiplerini yenerek altın madalyaya uzandı. 

Rivayet o ki; İngiltere Kraliçesi Elizabeth bile onu görmek için özel olarak gelmiş, ‘Mr. Hello’ya sarılıp öpmüş.

Londra’daki olimpiyatlar sonrasında Ahmet Kireççi, Türkiye’nin ilk Olimpiyat madalyalı sporcusu unvanının yanına, iki farklı olimpiyatta madalya alan ilk Türk sporcu unvanını da ekledi.

Londra’nın madalyalı sporcuları, yurda dönüşlerinde İstanbul’da onbinlerce kişi tarafından çiçeklerle karşılandı. Binlerce kişi Taksim’deki Atatürk anıtının önünde İstiklal Marşı’nı okudu, sporcular Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Hasan Saka tarafından kabul edildiler.

Kireççi, Olimpiyatlar sonrası İstanbul’a dönüşlerini şöyle anlatıyor:

“Geldikten sonra İstanbul’a bizi öyle bir karşıladılar ki, havalara şeker atan, para atan…’Yaşa aslanlar, yaşa kaplanlar…’ Öyle bağırıyorlar… ”

Arkasında sayısız başarı ve anı bırakan efsane pehlivan Kireççi, 1978 yılının ağustos ayında, memleketi Mersin’de geçirdiği bir trafik kazası sonrası hayatını kaybetti.

(HABER MERKEZİ)

Ağabeyinden etkilenerek başladı, dünyanın en iyilerinden oldu Aldığı cezayla koşmaya başladı, yolu olimpiyatlara kadar uzandı Judonun altın çocuğu: Mert Şişmanlar Yüzmede Türkiye'nin geleceği: Merve Tuncel Euro 2024'ün ardından: İspanya nasıl kazandı, İngiltere başarısız mı? Nisanur Erbil: Türkiye'nin ilk kadın olimpik kılıççısı