Ateşe karşı ateşle savaşanlar!
Korkusuzlar, bir şekilde akan ve rahatça izlenen ancak sonrasında seyircinin aklında hiçbir iz bırakmayan ‘uslu’ bir yangın filmi. Sadece bu tür filmlerin koşulsuz meraklılarına salık verebiliriz.
DUVAR - Korkusuzlar, büyük orman yangınlarına müdahale eden bir grup itfaiyecinin hikayesini anlatıyor. Daha önce işlenmiş ancak heyecanlı ve sürükleyici olabilecek bu film ne yazık ki hantal senaryosunun ve beklenen düzeye ulaşamayan görselliğinin kurbanı oluyor. Film ara sıra etkileyici görüntüler taşıyor ancak genelde sırtını güçlü oyuncu kadrosuna yaslamış sıradan bir yapım izlenimi veriyor.
Eric Marsh (Josh Brolin) ve ekibi belediyeye bağlı olarak çalışan, orman yangınlarını söndürmekle görevli bir grup itfaiyecidir. Her ne kadar canla başla işlerini yapsalar da hala birinci sınıf yani resmi elit itfaiyeci grubu olamamışlardır. Yangından yangına koşan bu grup hem bu terfiyi almaya hem de ihmal etmek zorunda kaldıkları aileleriyle ilgilenmeye çalışırlar. Gruba en son katılan genç McDormough (Miles Teller) için de durum farklı değildir…
İTFAİYECİ AİLESİNİ TANIYAMIYORUZ!
Bizce itfaiyeciler gibi çok tehlikeli bir mesleği olan insanların hayatını anlatan filmlerin güçlü olması için iki ana ögeye ihtiyaç vardır. Bunlardan ilki bu itfaiyecilerin portrelerinin iyi çizilmesi (yani onları seyirci olarak tanımamız) dolayısıyla onlarla beraber her gün tehlikeyi yaşayan ailelerini detaylı bir şekilde tanıtılması, ikincisi ise filmin ana konusunun, yani bu tür filmlerde yangın sahnelerinin görsel açıdan güçlü olması ve bu sahnelerdeki korkunun ve tehlikenin seyirciler tarafından güçlü bir şekilde hissedilmesidir. Korkusuzlar, bu iki önemli görevden birini vasat, diğerini ise başarısız bir şekilde gerçekleştiriyor.
İlk olarak filmdeki itfaiyecilerin başı olan Marsh ve yeni katılan McDormough dışındaki karakterler hakkında minimum düzeyde bilgi sahibi oluyoruz. Bu belki karakterlerin önemi ve hikayedeki yerleri açısından açıklanabilir ancak bu olumsuz durumu kabullensek de bu kahramanların aile sekansları da sıradan ve yeni bir şey taşımayan sahneler olarak geçiştiriliyor. Örneğin Marsh’ın karısı Amanda’nın kocasını sevdiğini, onun her gün hayatını ortaya koymasını kabullendiğini fakat yine de yerleşik bir düzen ve çocuklu bir aile özlemi çektiğini görüyoruz. Dediğimiz gibi bunlar son derece öngörülebilir ve sıradan durumlar. Aynı şekilde kahramanlarımızın büyük bir aile gibi her şeyde beraber hareket etmeleri ve sevgilileri ve eşleriyle bir arada oldukları kutlama sahneleri daha önce bu tür filmlerde çok sık gördüğümüz sekanslardan pek farklı değil.
Zaten bu filmlerde bilinen, biraz basmakalıp ancak yine de ilgi çekebilecek bir reçete vardır: Çok tehlikeli bir görevi normal bir iş gibi yapan bir grup kahraman, onların her gün eve dönemeyecek olma fikrine alışmaya çalışan aileleri, kahramanlarımızın hayatın her anında sadece birbirlerini sıkı sıkıya bağlanmaları ( Backdraft filmindeki ‘Düşüyorsun ! Düşüyoruz!’ sahnesini hatırlayalım) ve guruba sonradan katılan bir çaylığın bu deneyimli aileye getirdiği değişik hava… Film bu reçeteyi elinden geldiğince uygulamaya çalışıyor fakat yönetmenin es geçtiği şey bu reçetenin bu tür filmlerin omurgasını oluşturuyor olması, her şeyini değil! Filmde hikayeyi hızlandıran yan öyküler, tempo kazandıran iç çekişmeler, bir belgesel izliyormuş hissini silen entrikaların yerinde yeller esiyor! Üstelik dediğimiz gibi filmin hantal senaryosu, başkahraman itfaiye şefi fedakar Marsh ve özel hayatı baş aşağı giderken bu işi ikinci bir şans gibi gören çaylak McDormough dışında hiçbir karakteri bize yeterince tanıtmıyor.
‘USLU' BİR YANGIN FİLMİ...
Korkusuzlar’ın asıl zayıflığı, filmin vaat ettiği asıl görevi görsel açıdan yerine getirememesi. Bu filmlerin asli başarılarından biri de karakterlerin yaşadığı kabus gibi bir dünyayı yani bu durumda yangın sahnelerini çok etkileyici bir şekilde seyirciye aksettirebilmekte yatar. Örneğin Ron Howard’ın 1991 yılında çektiği Backdraft filminde seyirciler kahramanlarla beraber mahşer yerlerini andıran binalara dalar, onlarla beraber alevlerle boğuşur ve onların hayatlarının pamuk ipliğine bağlı olma hissiyatını iliklerine kadar hisseder. Bu filmdeki belki geniş ancak bizce ‘uslu’ orman yangını sahnelerinde ise bu hisse tamamen yabancı kalıyoruz. Kuşkusuz Marsh ve arkadaşlarının yaptıkları iş de çok tehlikeli ve hayatlarını ortaya koyuyorlar fakat bu tehlikeyi ve onların deyimiyle bu ‘Canavara’ ( yangına!) tamamen dışarıdan bir gözle bir belgesel seyreder gibi bakıyoruz. Kim bilir, belki de binalar dururken, orman yangınlarını göstermek bu tür filmler için ideal alan değildir!
Korkusuzlar, bir şekilde akan ve rahatça izlenen ancak sonrasında seyircinin aklında hiçbir iz bırakmayan ‘uslu’ bir yangın filmi. Sadece bu tür filmlerin koşulsuz meraklılarına salık verebiliriz.
Yönetmen: Joseph Kosinski
Oyuncular: Josh Brolin, Miles Teller, Taylor Kitsch, Jennifer Connelly, Jeff Bridges, Andie MacDowell, James Badge, Ben Hardy…
Ülke: ABD