Avrupa Birliği’nin kimyasal yaptırımı: Ne anlama geliyor?
AB, Pazartesi günü gerçekleşen toplantısında kimyasal silahların kullanımına dönük bir dizi tedbir kararı aldı. Karar ve açıklamada Rusya açıktan hedef alınmadı. AB-Rusya ilişkilerindeki gerilim ve aralarındaki siyasi-ekonomik ilişkiler Rusya konusunda ABD’den farklı bir yol izlenmesine de zemin hazırladı.
ANKARA - Lüksemburg’da bir araya gelen Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin dışişleri bakanları, 15 Ekim’de Skripal davasının adı anılmadan kimyasal silahlar konusunda yaptırım kararı aldı. AB’nin mart ayında İngiltere’de kimyasal zehir kullanılarak suikasta uğrayan eski Rus ajanı Sergey Skripal konusunda net tutum almaması sık sık gündeme geliyor. Yaptırımlar incelendiğinde ise her ne kadar söz konusu dava ve Rusya işaret edilmese de benzer bir durumda AB’nin elindeki yaptırım kılıcını kullanmaktan çekinmeyeceğine dönük net bir mesaj okunuyor.
KARARI AB DIŞİŞLERİ BAKANLARI ALDI
Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının katılımıyla yapılan Dış İlişkiler Konseyi toplantısı, 15 Ekim’de Lüksemburg’da gerçekleşti. Toplantıda kimyasal silahların kullanımını önlemek için, “Kimyasal Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması”na göre AB ölçeğinde tedbir alınmasına karar verildi.
Kimyasal zenginleştirmeye başvuran ve bunu silah olarak kullanan kişilerin AB içerisinde dolaşımı yasaklanacak. Ayrıca bu kişilerin mal varlığı ve hesapları dondurulacak. Kararda kimyasal silah kullandığından şüphe edilen kişilere dönük uygulanacak yaptırımların, kişinin ya da grubun ülkesine ve milletine bakılmadan karara bağlanacağının altı çizildi. Dahası söz konusu kişilerin veya oluşumların AB yardımlarından faydalanması da engellenecek.
SKRİPAL DAVASI NEDİR?
AB’nin kimyasal silahların yayılmasını ve kullanımını engellemeye dönük tedbirleri, Rusya ile İngiltere arasında büyük gerilime neden olan Skripal davasını akıllara getirdi. Skripal davasına esas oluşturan gelişmeler şöyleydi:
Yüksek düzey bir Rus askeri memur olan Sergey Skripal’in, 1990 ve 2000’li yıllarda çift taraflı ajanlık yaptığı tespit edildi. Skripal, Avrupa'da faaliyet gösteren Rus ajanların adlarını İngiltere dış istihbaratına vermişti. Rusya’da yargılanan ve 2004 yılında 13 yıl hapis cezası alan Skripal, ajan mübadelesiyle 2010 yılında gönderildiği İngiltere'ye yerleşti. Kızı ile birlikte İngiltere’de yaşayan eski ajanın 4 Mart 2018’de zehirlendiği ortaya çıktı. Skripal ve kızının zehirlenmesine neden olan madde incelendi ve 1970’lerde SSCB tarafından askeri saldırı amacıyla geliştirilen, sinir zehri olarak da bilinen, dünyadaki en etkili zehirlerin başında gelen 'Novicik' olduğu anlaşıldı.
İngiltere, bu saldırıdan Rusya’yı sorumlu tuttu ve bir grup Rus diplomatı sınır dışı etti. İngiltere’nin ardından, aralarında ABD, Fransa, Almanya, Polonya gibi ülkelerin de bulunduğu 23 ülke, Rus diplomatları sınır dışı etti. Rusya misliyle karşılık verme stratejisi uygulayarak 23 ülkenin diplomatlarının bir kısmını sınır dışı etti. BM Güvenlik Konseyi’nin Skripal davasını araştırmasını isteyen Moskova, suikast iddiasını kesin bir dille reddediyor.
Skripal davası ve sonrasında AB’nin nasıl bir tutum alacağı merak konusuydu. Almanya, Fransa, İtalya gibi önde gelen AB üyelerinin yanında Polonya, Letonya gibi göreli olarak yeni üyeler Rusya’ya bu konuda tavır aldılar. Ancak AB örgüt düzeyinde ilk defa isim vermeden de olsa Rusya’yı hedef almış oldu.
BRÜKSEL 'ORTA YOL'U SEÇTİ
AB ve Rusya ilişkilerinin tarihi eskilere dayanıyor. Ancak Brüksel ve Moskova’nın birbirine dönük yaptırımdan medet uman politikaları yeni. Ukrayna Krizi’ndeki payı ve Kırım'ın ilhakı nedeniyle AB, Rusya’ya 2014’ten bu yana enerjiden ekonomiye pek çok alanda yaptırım uyguluyor. Benzer biçimde Rusya da AB’nin yaptırım kararının ardından AB’ye dönük mal ihracatı başta olmak üzere bazı alanlarda yaptırımlara başvurdu. Karşılıklı uygulanan bu yaptırımlar sadece Rusya-AB ticaretine değil siyasi ilişkilere de olumsuz yansımaya devam ediyor. Bu olumsuzluğu daha da tırmandırmak istemeyen Brüksel, son Lüksemburg toplantısında adeta bir karmaşaya dönen Skripal davasında suçlunun Rusya ya da başka bir ülke olduğunu ima etmeden söz konusu kararı aldı.
AB’nin aksine ABD, Skripal davası sebebiyle Rusya’ya dönük yaptırımların dozunu artıran bir adımı ağustos ayında atmıştı. Buna karşın Rusya ile enerji başta olmak üzere komşuluk ve ekonomik ilişkileri olan AB bu kadar sert bir tedbir almaktan kaçınıyor. Yani AB’nin bu adımı aslında olana değil gelecekte olabileceklere yönelik bir tedbir. Skripal davasının karmaşıklığı, Rusya ve İngiltere’nin açıklamalarındaki farklılık dikkate alındığında zehirlenmenin ardındaki eli tespit etmek zor. Davanın seyri ve bu faktör düşünüldüğünde Brüksel 'orta bir hattan' ilerledi ve Skripal davası konusunda Rusya’ya dönük bir adım atmayacağını bir nevi ortaya koydu. Bununla beraber gelecekte benzer bir girişimin kendi üyeleri dahil bir ülkeden kaynaklandığının kanıtlanması durumunda değinilen yaptırımları uygulamaktan kaçınmayacağını ve 'hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını' da hatırlattı.