Avrupa Seçimleri Almanya siyasetini sarstı
Merkel'den sonra büyük koalisyonun devam etmesinin de zorlanacağı AP seçimlerinin ortaya çıkardığı bir başka sonuç. İki partinin de gerilemesinin devam etmesi durumunda Almanya'da yeni ve stabil bir koalisyonda hangi partiler yer alacak şimdiden kestirmek zor. Şimdilik Yeşiller'in AP seçimlerinde elde ettikleri başarı onlar adına umut vaad ediyor. Yeşiller, Almanya'da ikinci parti olarak yüzde 20.5 oy almayı başardı. Mülteci, silahsızlanma ve iklim değişikliği gibi ana konular hakkında net bir duruş sergiliyorlar.
KÖLN - Avrupa Parlamentosu seçimleri 26-29 Mayıs tarihleri arasında yapıldı. 28 AB ülkesinde yaklaşık 400 milyon seçmenin yüzde 51'i AB'nin yasama organı olan parlamentoda kimlerin yer alacağına karar verdi. Seçimlerde ilk göze çarpan oy kullanma oranının oldukça yüksek olmasıydı.
Birleşik Krallık'ın AB'den çıkma kararına rağmen İngiltere seçimlere katıldı. Avrupa Parlamnetosu seçimleri, Başbakan Theresa May'in istifasını getiren, kaosa dönüşen Brexit için bir çeşit referandum sonucu gibi oldu. İngiltere'de Brexit Partisi Avrupa seçimlerinde en çok oy alan parti oldu.
Seçimlerde aşırı sağ popülist partiler beklenenin altında oy alsalar da Fransa'da Marine Le Pen'in partisi Rassemblement National, İtalya'da da sağ popülist parti Lega birinci parti oldular. Almanya'da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi yüzde 11 alarak dördüncü sırada yer aldı.
Bu seçimlerin bir çok açıdan önemi büyüktü. Seçimlere artan genel ilgi, insanların, örneğin iklim koruma veya mülteci politikaları gibi konularda AB'den çözümler umduğunu gösteriyor. Seçmenler, küresel sorunlara verilecek cevabın her durumda Brüksel'de olduğunu düşünüyor. Fakat ülkeler bazında çıkan sonuçlara bakılacak olursa hemen her ülke seçmeni bir taraftan da kendi iç siyasetindeki problemlere göre oy vererek hükümet ve muhalefet partilerine de uyarıda bulunmuş oldu.
AP seçimlerinin Avrupa Birliği'nin lokomotif gücü olan Almanya siyasetine etkisi çok daha büyük oldu. Almanya'da seçimlere yüzde 60'lık rekor bir katılım oldu. Sol Parti (Die Linke) çok motive yürüttüğü seçimlerde beklediği başarıyı kaydedemediği gibi üstüne üstlük yüzde 2'lik oy kaybına uğradı. Ancak asıl hezimeti Başbakan Angela Merkel'in daha yeni parti genel başkanlığını devrettiği Anette Annegret Kramp-Karrenbauer'nın partisi Hristiyan Demokratlar Birliği(CDU/CSU) ile hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) yaşadı. Hem her iki parti de başarısızlıklarının sebepleri hakkında tartışmalar sürüyor hem de ciddi sarsıntı yaşıyorlar.
Şimdiden ilk istifa SPD'den geldi. Merkel'in ortağı partinin genel başkanı Andrea Nahles parti liderliğinden istifa ettiğini açıkladı. Sadece genel başkanlıktan değil, partisinden tamamen istifa ettiğini ve politikadan çekildiğini açıkladı. 2005 yılından bu yana yedinci kez SPD'de parti başkanı değişiyor. Avrupa Seçimleri'nde SPD çok az farkla AfD'nin önüne geçebildi. SPD çok uzun süredir seçmende güven kaybetmiş durumda. Bunun çok çeşitli nedenleri var. Bunların başında da özellikle Almanya vatandaşlarının hala çok önemsediği sosyal adalet ve sosyal güvenlik konusunda inandırıcı bir program sunamamış olması geliyor. Buna bir de gerçekten kapsayıcı, bütünleştirici bir uyum ve entegrasyon politikası üretememiş olması eklemek gerekiyor. Sorun parti liderinin kim olduğu değil sorun sosyal demokrasi ilkelerini savunan bir partinin ortaya çıakardığı pratiğin bu ilkelerle örtüşmüyor olmasında. CDU-SPD koalisyonu devam edecektir ama ciddi bir yara aldığı da su götürmez.
Bir başka fırtına da hükümet partisi CDU'da kopuyor. CDU'nun genel başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer AP seçimlerinde partisinin yaşadığı büyük oy kaybının ardından, 70 YouTuber'ın seçimler öncesi yayınladıkları CDU ve SPD'ye oy vermeyin çağrısının yer aldığı klibe kızarak düşünce özgürlünün yeniden ayarlanması gerektiğini söyleyince basından ve kamuoyundan sert eleştiri aldı. Kramp-Karrenbauer için basın ve fikir özgürlüğü hakkında asıl düşüncelerinin ortaya çıktığı gibi ağır cümleler kuruldu. Ülkenin hükümet partisinin lideri, eleştiriye, protestolara katlanamadığı, eleştirilere cevap olabilecek politika üretmek yerine sansür ve kontrol hedeflediği gibi bir izlenim yaratmış oldu. Bu tutumu Merkel'den sonra CDU'nun artık gerçekten hükümette kalıp kalamayacağını da sorgulatıyor. Kramp-Karrenbauer'nın partinin başına geldikten 6 ay sonra AP seçimlerinde aldığı düşük oy oranı parti içinde karşıtlarını da harekete geçirdi. Bu gerilemeyi engelleyemezse Almanya'nın yeni şansölyesi olma ihtimali oldukça düşük görünüyor.
Merkel'den sonra büyük koalisyonun devam etmesinin de zorlanacağı AP seçimlerinin ortaya çıkardığı bir başka sonuç. İki partinin de gerilemesinin devam etmesi durumunda Almanya'da yeni ve stabil bir koalisyonda hangi partiler yer alacak şimdiden kestirmek zor. Şimdilik Yeşiller'in AP seçimlerinde elde ettikleri başarı onlar adına umut vaad ediyor. Yeşiller, Almanya'da ikinci parti olarak yüzde 20.5 oy almayı başardı. Mülteci, silahsızlanma ve iklim değişikliği gibi ana konular hakkında net bir duruş sergiliyorlar. Hatta yapılan kamu oyu araştırmalarında Yeşiller'in SPD'den daha iyi bir sol olduğunun düşünüldüğünü gösteriyor. 2021 bazı eyaletlerde seçimler yapılacak. Koalisyon ortaklarının geriye gidişi bu seöimlerde de devam ederse Almanya erken seçime de gidebilir. Bir sonraki seçimlerde Almanya'da ortaya CDU ve Yeşiller koalisyonu çıkabilir.