Avukat Sevil Ceylan Erkat: 'Israrlı takip' yasada ama caydırıcı olması için ceza miktarı artmalı
"Israrlı takip" suçu mayıs ayında TCK’ye eklendi. Avukat Sevil Ceylan Erkat’a göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis öngören suçun caydırıcı olması için yaptırımın daha üst sınırdan düzenlenmesi gerekiyor.
Nur Kaplan
ANKARA – 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde kadınlar hayatın farklı alanlarında yaşadıkları şiddet türlerine karşı yürüttükleri mücadeleyi çeşitli etkinlik ve eylemlerle daha yüksek sesle dile getiriyor. Kadınların maruz kaldığı şiddet biçimleri arasında en fazla fiziksel şiddet öne çıksa da, hukuki davalara konu olan pek çok farklı şiddet türü mevcut.
Türkiye’de kadın örgütlerinin uzun yıllar vermiş olduğu mücadele sonucu ‘ısrarlı takip’ geçtiğimiz mayıs ayında Türk Ceza Kanunu’na suç olarak girdi. Bu suç kapsamında faile 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.
Bir kişinin ısrarlı biçimde takip ediliyor olmasının kanunda tanımlanması, kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi adına önemli bir adım olarak yorumlanırken, yasada bazı düzenlemelere ihtiyaç olduğu değerlendirmeleri de yapılıyor.
‘ISRARLI TAKİP İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İLE HUKUK SİSTEMİMİZDE DAHA ÖNCE YER ALDI’
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Sevil Ceylan Erkat ile mevzuata giren ısrarlı takip suçunu, cezaların caydırıcılık yönünü ve yasada yapılması gereken değişiklikleri konuştuk.
Kadınların yıllardır verdiği mücadelenin neticesinde “Israrlı takip” TCK’ye girdi. Bu suç nasıl tanımlanıyor?
Türk Ceza Yasası'nda, “Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olmaktır" şeklinde düzenlenmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin 34’üncü maddesindeki tanımı ise "Başka bir şahsa yönelik olarak gerçekleştirilen ve bu şahsın kendisini güvende hissetmesini önleyecek şekilde korkutacak, kasıtlı bir biçimde tekrarlanan tehditkâr davranışlar" şeklindedir. Her ne kadar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı verilmiş ise de aslında ısrarlı takibin İstanbul Sözleşmesi ile hukuk sistemimizde daha önce yer aldığını ifade etmek yerinde olacaktır.
‘SİSTEMATİK EYLEMLER BÜTÜNÜ’
Israrlı takip; sürekli telefonla aramak, mesaj, e-mail göndermek, mağduru sokakta, caddede, dijital araçlarla takip etmek, sosyal medya platformlarında sürekli takip isteği atmak gibi birçok eylemle meydana gelebilir. Kişinin kendini güvende hissetmesini engelleyen, yaşamını korku ve tehdit altında geçirmesine sebep olan sistematik eylemler bütünü olarak ifade edebiliriz. Bu suçun faili de mağduru da herkes olabilir. Ancak elbette, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet nedeniyle bu suçun mağduru daha çok kadınlar olmaktadır.
‘6 AY İÇİNDE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULABİLİR’
Israrlı takip suçunun oluşması için bu eylemin ne kadar süreyle devam ediyor olması gerekiyor? Buna maruz kalan kişi en geç ne zaman şikâyetçi olabilir?
Önemli olan failin eylemini tekrarlayan şekilde en az iki defa yapmasıdır. Süreye ilişkin yasada bir düzenleme bulunmamaktadır. Şikâyete bağlı bir suç olduğundan, son eylem tarihinden itibaren 6 ay içinde suç duyurusunda bulunulabilir.
‘FARKLI HAREKETLER, ZAMAN VE MEKÂNLAR ISRAR İRADESİ’
Israrlı takip suçunda sürekli aynı davranışın sergilenmesi mi gerekir yoksa takibin farklı eylem türleriyle devam ediyor olması da suç olarak kabul edilir mi?
Suçun oluşması için, maddede belirtilen seçimlik hareketlerin ısrarlı şekilde yapılması gerekmektedir. Israr, fiilin haksızlık içeriği bakımından cezayı gerektirecek boyuta erişmesini ifade eden bir ölçüttür. Fail, maddede belirtilen seçimlik hareketlerden birini ısrarla tekrarlayacağı gibi, farklı seçimlik hareketleri farklı yer ve zamanlarda tekrarlamak suretiyle de ısrar iradesini gösterebilir. Ayrıca, bu suçun oluşabilmesi için ısrarlı takip fiilinin mağdurun üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olması gerekir.
‘ISRARLI TAKİBİN CEZASI CAYDIRICI NİTELİK TAŞIMASI AÇISINDAN YETERLİ DEĞİL’
Israrlı takip suçunun cezası sizce yeterli mi?
Israrlı takibin basit hali için 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası kanunda düzenlenmiştir. Suçun nitelikli halinde ise faile 1 yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Suçun, çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi, mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması, hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi hâlinde nitelikli hali söz konusu olur. Israrlı takibin cezası caydırıcı nitelik taşıması açısından yeterli değildir. Türk Ceza Kanunu’nda bu suçu işleyen faile verilecek olan ceza, iki yıl, daha az veya adli para cezası olursa sanığın da kabulüyle mahkemece Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verilebilecektir. Bu nedenle, hükmün açıklanmasının ertelenmesi kapsamında olmaması için ceza miktarının artırılması gerekir. Aksi durumda verilen cezanın caydırıcı olma özelliği az olacaktır.
UZLAŞMA YOK, PARA CEZASI VE ZAMAN AŞIMI VAR
Israrlı takip suçunda taraflar arası uzlaşma olabilir mi?
Yasal düzenleme uyarınca, ısrarlı takip suçu uzlaştırma kapsamında değildir.
Suç, para cezasına dönüşebilir mi?
Yargılama sonucunda verilecek ceza 1 yıl ve daha az süreli bir ceza ise, cezanın adli para cezasına dönüştürülerek infaz edilmesi mümkündür.
Israrlı takip davalarında zaman aşımı süresi var mı?
Evet, 8 yıl…
27 Mayıs 2022 tarihinde yürürlüğe giren ısrarlı takip suçundan bugüne kadar kaç kişi ceza aldı?
Adalet Bakanlığı'nın yayınladığı en yeni “adalet istatistikleri raporu” 2021 yılına aittir. Suçun TCK’ya girdiği tarih itibariyle henüz bir veri bulunmamaktadır.
‘YAPTIRIM DAHA ÜST SINIRDAN DÜZENLENMELİ’
Türkiye’de kadına yönelik şiddetin önlenmesi adına ısrarlı takip suçunun yasalaşması önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Siz buna katılıyor musunuz?
Kadına Yönelik şiddeti önleme kapsamında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na, 27/05/2022 tarihli 7406 sayılı kanun ile suç olarak düzenlenmiştir. Ceza yasasında yaptırıma bağlanan bir suç tipi olarak düzenlenmesi elbette olumludur. Önemli olan yasa hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı hususudur. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını takip eden süreçte ısrarlı takip suçunun Türk Ceza Kanunu’nda yer alması, kadın mücadelesinin önemli kazanımlarından biridir. Her ne kadar kadın haklarına yönelik umutsuzluğa yol açan gelişmeler yaşansa da; ısrarlı takibin TCK’da bir suç olarak yer alması mücadelenin kazanımlarına devam ettiğinin göstergesidir. Kadının, kadın olması sebebiyle maruz kaldığı şiddetin görünümlerinden biri olan ısrarlı takibin bir yaptırımla düzenlenmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte yaptırımın daha üst bir sınırdan düzenlenmesi ihtiyacı açıktır.