Avukatlar 5 yıl sonra sokağa iniyor
Ankara’da 2015 yılında İç Güvenlik Yasası’nın geri çekilmesi talebiyle cübbelerini giyerek Meclis'e yürüyen avukatlar, 5 yıl sonra yeniden sokağa iniyor. “Yargı bağımsızlığını, hukuk devletini ve adil yargılamayı aramak ve yürütmenin yargıya müdahalesini kınamak” için Yargıtay’a yürüyecek olan avukatlar, Türkiye’de yaşanan yargı krizini topluma anlatarak bu alanda bir adalet talebi oluşturmayı amaçlıyor.
ANKARA - Ankara’da Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nun da aralarında bulunduğu binlerce avukatın İç Güvenlik Paketi’ne karşı cübbelerini giyerek Meclis'e yürümelerinin üzerinden 5 yıl geçti. Aradan geçen sürede yargı bağımsızlığının ortadan kalktığını ve yürütmenin hukuk üzerindeki baskısının giderek artığını belirten avukatlar bir kez daha sokağa iniyor.
2 Mart Pazartesi günü saat 13.00’de “yargı bağımsızlığını, hukuk devletini ve adil yargılamayı aramak ve yürütmenin yargıya müdahalesini kınamak” için Ankara Adliyesi önünde toplanacak olan avukatlar cübbeleri ve ellerinde fenerlerle Yargıtay’a yürüyecek. İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’nın da aralarında bulunduğu 25 baronun katılacağı yürüyüş kararı geçtiğimiz hafta sonu İzmir’de yapılan Ege, Akdeniz, Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nda alındı. Barolar, Türkiye’de yaşanan yargı krizini topluma anlatarak bu alanda bir adalet talebi oluşturmayı amaçlıyor.
'BİZİ SOKAĞA ÇIKARAN OLGU MECBURİYET'
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, avukatları sokağa çıkaran olgunun mecburiyet ile birlikte toplumda adalet talebini sağlamaya çalışmak olduğunu söyledi. Yürüyüşün Ege, Akdeniz, Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nda 25 baro tarafından alınan ortak bir karar olduğunu işaret eden Durakoğlu, diğer barolara da çağrıda bulunduklarını ifade etti. Türkiye’de yargı bağımsızlığının tamamen ortadan kalktığını ve mevcut HSK yapısının yürütmenin tahakkümü altına alındığını söyleyen Durakoğlu, bu duruma karşı yayınladıkları bildirilerin, yaptıkları basın açıklamalarının durumu değiştirmediğini söyledi. Tarihin en ağır yargı krizi ile karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken Durakoğlu, “Yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti adına ileri giden bir süreç değil, geriye giden bir süreç var. Mahkemeler verdikleri kararlar sonrasında dağıtılıyor, karar veren yargıçlara hemen soruşturma açılıyor. Yürütme yargı üzerinde baskı kuruyor. Biz basın açıklaması da yapsak, bildiri de yayınlasak bir sonuç ve reaksiyon alamıyoruz. Bizi sokağa çıkaran olgu mecburiyet ile birlikte toplumda adalet talebini sağlamaya çalışmak. Türkiye’nin yaşadığı en ağır yargı krizini topluma anlatmak” ifadelerine yer verdi.
'TBB, YARGI BAĞIMSIZLIĞINA İLİŞKİN MÜCADELE VERMEDİ'
Ankara’da TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun da aralarında bulunduğu binlerce avukatın cübbeleri ile Meclis’e yürümesinin üzerinden geçen 5 senede ülkede yargı ve adalete ilişkin bir iyileşme sağlanamadığını ifade eden Durakoğlu, “Hatta daha da kötüye doğru bir gidiş var. Türkiye Barolar Birliği, bu süreçte yargı bağımsızlığı ve avukatlık haklarına ilişkin mücadele vermedi. Bu 5 senede Türkiye Barolar Birliği değişti, Metin Feyzioğlu değişti. Orada bir eksen kayması var, artık düzelmez. O yüzden TBB’ye bir çağrıda bulunmadık” dedi.
İZMİR BAROSU: BASIN AÇIKLAMALARI KAMUOYUNDA YER BULMUYOR
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel de yargı bağımsızlığı üzerindeki baskının kabul edilemez bir hal aldığını, yapılan çağrılarının sonuçsuz kaldığı, bu kapsamda da toplumun adalet talebinin yükseltilmesi gerekliliği doğduğunu anlattı. Son olarak Gezi davasında yaşanan sürecin bardağı taşıran son damla olduğunun altını çizen Yücel, şöyle konuştu: “Gezi dosyasındaki karar, karardan sonra gerçekleştirilen eylemler, beraat kararı veren bir mahkemenin dağıtılması, beraat kararı almış bir kişinin dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen şekilde tutuklama kararıyla karşılaşması bardağı taşıran son damla oldu. Artık basın açıklamaları da kamuoyunda yer bulmuyor. Bir basın açıklaması ile geçiştirilecek bir durum kalmadı. Yargının idarenin müdahalesine çok açık bir noktada olduğunu, yargı biterse bu ülkede her şeyin biteceğini anlatmak istedik. O yüzden 2 Mart’ta Ankara’da olacağız. Yargı bağımsızlığını savunan meslektaşlarımızı alanlara bekliyoruz.”
ANTALYA BAROSU: SİYASİ OTORİTE YARGIYI TUTUKLADI
Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan da, siyasi otoritenin yargıyı tutukladığını ve yargının adalet ve hukukla bağını kopardığını söyledi. Gezi Davası’nda yaşanan sürecin buna bir örnek teşkil ettiğine işaret eden Balkan, “Gezi davası süreci bardağı taşıran son nokta oldu. Tuzun koktuğu bir noktaya geldik, ne yazık ki. Bu durum hiçbir noktada anlaşılabilir ve kabul edilebilir değil. Siyasi otorite yargıyı tutukladı ve yargının adalet ve hukukla bağını kopardı. Dilim varmıyor ama söylemek durumundayım; bu yangın herkesi yakar!” dedi.
TBB ROTASINI SİYASAL İKTİDARA ÇEVİRDİ
Türkiye Barolar Birliği’nin bu süreçte kuruluş amacından uzaklaşarak rotasını siyasi iktidara çevirdiğini belirten Balkan, mücadele alanında avukatların yalnız bırakıldığını savundu ve şöyle konuştu:
“Türkiye Barolar Birliği kuruluş amacından uzaklaştı ve insan hakları mücadelesinden vazgeçmiş görünüyor. TBB rotasını siyasi iktidara çevirdi. Bu anlaşılır gibi değil. Biz her şeyden önce hem avukatlık mesleğini hem de yargının onurunu ve saygınlığını korumak için sokağa iniyoruz. Hiç kimse olmasa da avukatlar yargının bu hale gelmesinin hesabını soracak. Bizim derhal sistemsel bir tartışma içerisine girmemiz yeni bir anayasa tartışmasını açmamız gerekiyor. Bu sistem düzenin kendisine zarar verdiği bir sistem haline geliyor. Değiştirmezsek bu ateş herkesi yakacak” dedi.