Avukatları: Öcalan 'Türkiye tuzağa düşmemeli' dedi

İmralı’da 7 Ağustos'ta Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşmeyi anlatan avukatları, “Öcalan Türk-Kürt savaşı olarak bir tuzak kurulduğunu, bu tuzağa da Türkiye’nin düşmemesi gerektiğini söylemektedir. Ancak devlet akılının bundan uzak olduğunu ifade etmektedir” dedi.

Abone ol

DUVAR - PKK lideri Abdullah Öcalan, 7 Ağustos'ta avukatları Nevroz Uysal ve Rezan Sarıca ile beşinci kez görüştü. Asrın Hukuk Bürosu avukatları, görüşmeyle ilgili Mezopotamya Ajansı'na konuştu. Avukatlar, görüşmenin 2 saat sürdüğünü, Öcalan'ın sağlığıyla ilgili soruya "İyiyim" diyerek doğrudan gündemiyle ilgili konuştuğunu anlattı.

Öcalan’ın görüşmede temel gündeminin 'devlet aklı' olduğunu söyleyen avukatlar, daha önceki açıklamasında yer alan, "Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de, devlet aklı da gereğini yapmalıdır" ifadesinde 'devlet aklı' ile kast ettiği şeyin ne olduğu sorusuna şu yanıtı verdi:

TURGUT ÖZAL ÖRNEĞİ

"Sayın Öcalan son süreçte yaşanan tartışmaları izlerken ve Türkiye devleti adına ‘Yok oradan gireriz ve yok buradan gireriz’ diye konuşan uzmanları ve siyasetçileri gördükçe ‘Olacak akıl işi değil’ demektedir. Türk-Kürt savaşı olarak bir tuzak kurulduğunu, bu tuzağa da Türkiye’nin düşmemesi gerektiğini söylemektedir. Yıllardır çözümün çatışma ve savaşla olamayacağını rasyonalite ve hakikat ile görecek devlet aklına vurgu yaptığını, ancak devletin bu akıldan uzak olduğunu ifade etmektedir. Kuzey Suriye’ye yönelik olası bir saldırı durumuyla ilgili ‘Gözü kapalılar, akılla düşünmüyorlar, yaptıkları tam bir çılgınlık, 40 yılda 40-50 bin kişi öldü diyorlar. Trilyonlarca maliyet oldu, devam ederse çok daha ağır olur. Ekonomi maliyet, durum ortada’ demiştir. Türk-Kürt kardeşliği denildiği halde bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğinin hiçbir gereğinin de yapılmadığını vurgulamaktadır.

Kendisi rasyonel devlet aklını aradığını, doğru anlaşılmak için çaba sarf ettiği halde doğru anlamadıklarını, milliyetçi şovenist çizginin bir şekilde kendisini dayatıp yaşattığını ifade etmiş ve bu noktada da Özal’ı örneklendirmiştir. Özal’ın bir süre sonra özellikle darbe mekaniği ve savaş çizgisine karşı devlet aklını kavradığını, Özal’ın ifade ettiği ‘Savaşla çözüm olmaz’ belirlemesine bugün daha fazla katıldığını; Özal’ın da Sayın Öcalan ile iletişime geçeceği günlerde milliyetçi şovenist çizgi tarafından başına neler getirildiğini hatırlatmıştır."

'MİSAK-I MİLLİ BİRLİKTELİĞİN YANSIMASI'

Görüşmede Öcalan'ın 'Misak-ı Milli'den bahsettiğini de aktaran avukatlar, şunları söyledi: "Şovenist veya yayılmacı anlayışın aksine dönem itibariyle Misak-ı Milli’nin de Kürtler ve Türklerin birlikteliğinin bir yansıması olduğunu ve Kürtler olmasaydı Türkiye diye bir yerin mümkün olamayacağını söylemiştir.

Bugün özellikle Kuzey Suriye’ye yönelik saldırı tartışmalarının bir boyutuyla Misak-ı Milli alanının denetim ve hakimiyet altına alınması tartışmalarıyla birlikte yürütüldüğünü gözlemlemektedir. Kendisi Misak-ı Milli’nin bu şekilde ele alınmasından rahatsızlık duyarak tartışmaların ve tarihin istismar edildiğini belirtmiştir. Kendisi Türk-Kürt ilişkilerinin onurlu barış ve demokratik zeminde doğru anlaşılması ve geliştirilmesi için 2013-2015 tarihleri arasında önerdiği komisyonlardan birinin Misak-ı Milli komisyonu olduğunu hatırlatmıştır. Misak-ı Milli’nin şekillenme dönemlerinde Mustafa Kemal’in Erzurum’da bir Kürt delegenin geri çekilmesi sonucu Erzurum Kongresi üyesi olabildiğini belirtmiştir. Şovenist veya yayılmacı anlayışın aksine dönem itibariyle Misak-ı Milli’nin de Kürtler ve Türklerin birlikteliğinin bir yansıması olduğunu ve Kürtler olmasaydı Türkiye diye bir yerin mümkün olamayacağını söylemiştir."

HDP ELEŞTİRİSİ

Avukatlar, Anayasal ittifak çalışmalarıyla ilgili de Öcalan'ın görüşlerini "Bu konuda 1921 Anayasası ve Birinci Meclis'in hatırlatılmıyor veya tartışılmıyor olmasını da eksik görmektedir. HDP’nin Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel yönünü de yeterince tartışmadığını düşünmekte; bu konuları kendisine dert eden, yoğunlaşan, tarihsel değerlendirmeler yapan kişileri göremediğini söylemektedir" diyerek aktardı.

FETÖ'CÜLÜK VE GÜLEN HATIRLATMASI

Avukatlar, Abdullah Öcalan'ın FETÖ ve Fethullah Gülen konusunda da konuştuğunu anlattı: "İmralı sorgulamaları sırasında kendisinin Türkiye’ye tesliminden kısa süre sonra Gülen’in yurtdışına çıkmasına dikkat çekmiş ancak anlaşılmadığını söylemiştir. Bununla birlikte Ecevit’in de kendisinin teslimini uzun bir süre anlamlandıramadığını hatırlattı. 2010 yılında da paralel devlet uyarısının anlaşılmadığını; sonrasında gelişen darbe pratiklerinin kendisini haklı çıkarttığını söylemiştir. Bugün de anti-FETÖ'cülük propagandası yapıldığı iddia edildiği halde FETÖ'cülüğün bir savaş çizgisi olduğunu ve anti-FETÖ'cü olduğunu iddia edenler tarafından da FETÖ'nün büyütmeye çalıştığı bu savaş çizgisinin yürütüldüğünü ifade etmiştir."

Öcalan’ın avukatları 8 Kasım 2018’de başlayan süresiz açlık grevleri sonucunda 8 yılın ardından ilk defa 2 Mayıs’ta İmralı’ya giderek görüşme yaptı. Ardından 22 Mayıs, 12 Haziran ve 18 Haziran tarihlerinde de avukatlar, İmralı’da müvekkilleri Öcalan’la görüştü. En son görüşmeden 49 gün sonra Öcalan’ın iki avukatı tekrar İmralı’ya gitti. (HABER MERKEZİ)