Ayarlı, duyarlı, donanımlı olmak
Aydınlanma Çağından beri memnuniyet ideolojisi, yaşlılarla ilgili olarak, barışı, düzeni, uyumu ve verimli olanın kabulünü garanti eden bir tahakküm aracıdır.
İsmail Tufan*
Bugün yaşlı olmak ile yüzyıl önce yaşlı olmak çok farklı şeylerdir. Buna rağmen eski ve yeni yaşlılıklar karşılaştırılır. Kimilerine eskisi kimilerine göre yenisi daha iyidir. Oysa aralarındaki farklılık o kadar büyüktür ki, yeni ve eski yaşlılığı birbiriyle kıyaslamak çok zordur. Eskinin ardından ağıt yakmaya, yenisinden şikâyet etmeye gerek yoktur. Yaşlılık, her dönemde zor bir yaşam dönemiydi. Sadece geriye bakıldığında, uzaktaki yaşlılık iyi seçilemediği için, silueti göze hoş görünüyor.
Günümüzün üretim toplumunda da yaşlının imajı oldukça düşüktür. Yaşlıya saygı talebinde de zaten bunu görüyoruz. Hiç kimse yaşlılara saygı talep etmek kadar başka bir kimse için bunu dile getirmiyorsa, o zaman ortada giderilmesi gereken bir sorun vardır.
Ancak üretime odaklı toplumun yanı sıra artık büyük kırsal, köylü ya da küçük kasaba zanaatkâr ailesinde yaşlıların geleneksel gündelik rollerinde çözülmeler meydana gelmiştir. Eski yaşlılık, belki bu yönden daha iyi gibi görünmektedir. Hiç olmazsa yaşlıların takdir edilen işlevleri vardı.
Bugün yaşlılar, minimum prestij ve minimum etkileşim ile tanımlanan marjinal bir konuma itilmiştir. Yaşlıların rahatından çok rahatsız edici nitelikleri tartışılmaktadır. Hastalıkları, bakım ihtiyaçları, yalnızlıkları, akla hangi sorun gelirse, yaşlılarla açıklanabilmektedir. Yaşlılar bugün her sorunun günah keçisi yapılabilir. Sağlık giderlerindeki artışın, sosyal giderlerdeki artışın, aile geçimsizliğinin, kuşaklararası çatışmaların suçlusu olarak yaşlılar adeta gözlerine sokar gibi parmakla gösterilebilirler.
Bu yapılıyor mu? Hayır, onlara saygılı olmamız öneriliyor. Çünkü yaşlıya saygı kalmadı. Kıt olan şeye rağbet vardır. Altın ve elmas gibi yaşlıya saygı da çok kıt hale geldiği için sürekli talep ediliyor.
Hız, uyum ve modernizasyon günümüzün ideal modelleri olarak kabul edilir. Bunlar ve mevcut üretim koşulları altında, yaşlılar, fiziksel ve zihinsel yönden verimsiz kişiler olarak görünür. Randıman getirmeyen bir yük şeklinde algılanırlar. Bu algı aileden topluma doğru hızla yayılıyor.
Fakat yaşlıların yine de işlevsiz olmamaları isteniyor. Kenara konulmuş bir eşya parçası gibi kendilerini hissetmesinler, sanki işe yarıyor gibi görünsünler diye yaşlılara öngörülen işlevler vardır. Fakat bunlar daha yakından incelendiğinde, suni, göstermelik işlevler oldukları hemen anlaşılıyor. Toplumda işlevli gibi görünen işlevsizler hızla çoğalırken, üretim, büyüme, gelişme odaklı toplum olarak birkaç hafta önce adeta bunun altını çizercesine Formula-1 yarışını İstanbul’da düzenledik. 150 milyon dolar kazanç getirmiş diyorlar. Herhalde İstanbullular buna sevinmiştir. Havalara uçmuştur.
Aydınlanma Çağından beri memnuniyet ideolojisi, yaşlılarla ilgili olarak, barışı, düzeni, uyumu ve verimli olanın kabulünü garanti eden bir tahakküm aracıdır. Memnuniyetten ne anlaşıldığı ise tanıma bağlıdır. Bazen mutlulukla bile tarif edilmeye çalışılır ve tabii ki bunu yapanlar kendi kendini ele verir. Hangi konuda mı? Başkalarının memnuniyetini ve mutluluğunu değil, sadece kendi mutluluğu ve memnuniyetini düşündüklerini!
Kısaca: Devamlı çoğalıyorlar diyoruz, ama toplum olarak, yaşlılara ne ayarlı ne duyarlı ne de donanımlıyız.
*Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü