'Ayasofya bizim değildi, olsaydı namaza izin verilirdi'
Kalabalığın içinde yürürken en çok duyduğunuz şey 'şükür'... 'Bugünü gördükleri için' şükreden erkekler ve kadınlar... Ayasofya’ya yürüyen kalabalık öfkeli mi neşeli mi ilk anda anlaması zor.
DUVAR - Metrolardan otobüslere bütün ulaşım araçları 'bugüne özel' bir yere kadar insanları taşıyor. Geri kalan yol yürünüyor. Ortalık mahşer yeri. Türk bayrağından üç hilale bayraklar, flamalar satılıyor çevrede. Ayasofya’ya yürüyen kalabalık öfkeli mi neşeli mi ilk anda anlaması zor. Bir bayram havası var. Sanki bir ülke elden giderken son bir hışımla vatan kurtarılmış.
Bütün Sultanahmet Meydanı'na seccadeler serili. Tepede güneş, gölgelik yer neredeyse yok. Seccade üstünden ayakkabı ile yürümek olmayacağından çıkartıyoruz. Erkekler ayrı kadınlar ayrı yerlerde öbek öbek sıcağın altındalar. Erkek cemaat içinden ilerlediğimiz için arada hoşnut olmayan sesler geliyor. Ayasofya’nın içi gösteriliyor meydandaki barkovizyonda. En çok görülen yüz Cumhurbaşkanı Erdoğan. 50’li yaşlarındaki bir beyefendi dualar ediyor ona: “Allah başımızdan eksik etmesin.”
Bütün bunlar olurken Ayasofya bütün haşmetiyle duruyor...
Kalabalığın içinde yürürken en çok duyduğumuz şey 'şükür'... 'Bugünü gördükleri için' şükreden erkekler ve kadınlar...
‘BİZİM OLSAYDI İÇİNDE NAMAZ KILMAYA İZİN VERİRLERDİ’
Trabzon Vakfıkebir’den gelen Akın Kocaman şunları söylüyor: “Bugün İstanbul’un dünyanın gözünde bir kez daha fethedildiği gün. Bizim için bayram. Bundan daha mutlu gün olamaz. Kaç yüz kilometre yol gelmişiz. Evet, zaten buradaydı ama bizim değildi. Bizim olsaydı içinde namaz kılmaya izin verirlerdi. Bizim olsaydı daha önce içinde namaz kılmaya çalışanlara ceza vermezlerdi. Demek ki bizim değilmiş.”
Bir grup kadınla konuşuyoruz. “Çünkü orası camiydi. Sonra müze yapıldı. Tekrar cami olarak açılmasını sevinçle karşılıyoruz” diyor Meryem Gülakközen.
Bir diğer kadın bugün için Almaya’dan geldiğini söylüyor: “Fatih Sultan Muhammed Han burayı fethettiğinde burayı cami olarak vakfetti. Müze olsaydı ne olurdu? İbadethanenin müze olmasına ne gerek var? Cami olarak ziyaret edebilir herkes.”
‘BİRÇOK BİLİM, İLİM ADAMI BUGÜNLERİ GÖRMEDEN GİTTİ’
Sinop’tan gelen 86 yaşındaki bir amcamız “Ölmeden göreyim” diyor. İçeriye giremediğinden yakınıyor...
Doğalgaz teknisyeni Murat Öztürk telefonla konuşuyor. Sesi ağlamaklı. Karşı tarafa, “burasını görmen lazım” diyor. Telefonu kapattıktan sonra konuşuyoruz:
“Kelimelerle tarif edilmez. Çok gurur verici bir şey. Çok duygulandım. Düşünün 86 yıldır birçok ilim, bilim adamı bugünleri göremeden vefat etti. Şu ana hasret gittiler yani. Elhamdülillah Rabbime bize de böyle güzel bir an yaşatıyor. Bu kelimelerle anlatılmayacak bir şey. Duygu dolu bir an. Görmüş olduğunuz gibi şu an Türkiye’nin her yerinden belki yurt dışından buraya gelenler var. Çok şükür. Böyle bir cemaatin içinde olmak gerçekten anlatılmaz, yaşanır yani.”