'Aydın’da bir tane daha jeotermal santral istemiyoruz'
Aydın’da yapılacak Jeotermal Enerji Santrali'ne tepki gösteren CHP'li Evrim Karakoz, "Biz artık Aydın’da artı bir tane daha jeotermal santral istemiyoruz. Jeotermal işgaline 'dur' diyoruz" dedi.
DUVAR - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili Evrim Karakoz, Aydın’ın Kuyucak ilçesinde kurulacak Jeotermal Enerji Santrali’ne karşı direnen Kurtuluş Mahallesi'nde yaşayanlarla bir araya geldi. Geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararıyla Aydın’ın Kuyucak ilçesinde 3 bin 900 metre karelik bir alanın Jeotermal Enerji Santrali yatırımı için acele kamulaştırılması kararı alınmıştı. Kararın ardından Aydın’da çevre kirliliğine sebep olan ve tarımsal üretime zarar veren jeotermal santrallere karşı bir kez daha sesler yükseldi.
Kuyucak Belediye Başkanı Uğur Doğanca, CHP Kuyucak İlçe Başkanı Özgür Yöreli ve beraberindeki heyetle birlikte Kuyucak’ın Kurtuluş Mahallesi'ni ziyaret eden CHP Milletvekili Evrim Karakoz, gerçekleştirdiği toplantıda, Aydın’da 30’un üzerinde jeotermal enerji santralinin varlığına dikkat çekerek, “Biz artık Aydın’da artı 1 tane daha jeotermal santral istemiyoruz. Ve açıkça şunu da söylüyoruz; biz Aydın’da bundan sonra ne jeotermal için ne maden için bir tane daha zeytin ağacımızın, bir tane daha incir ağacımızın, bir tane daha ceviz ağacımızın kesilmesini istemiyoruz.” dedi.
Milletvekili olduğu günden beri Aydın’da maden sahalarıyla alakalı ve özellikle jeotermalle alakalı yurttaşların sesini gerek Ankara’da Meclis’te gerekse basında duyurmaya çalıştığını belirten CHP’li Karakoz açıklamasında şunları söyledi:
“Aydın’da 30’un üzerinde jeotermal santral var. Genel olarak baktığımızda bu santrallerin Aydın ilinde vergi ödemediğini görüyoruz. Aydın’ın zenginliğinden Aydınlının faydalanamadığını defalarca dile getirdik. Örneğin Aydın’da jeotermale dayalı bir sağlık turizmi yok maalesef. Biz jeotermalin sağlığa dair yararlarından faydalanamıyoruz. Aydın’da jeotermal var fakat biz jeotermale dayalı seracılık yapamıyoruz. Aydın’da jeotermal var fakat biz jeotermale dayalı ısınma yapamıyoruz. Yani kentlerimizi, şehirlerimizi, köylerimizi jeotermalden ısıtamıyoruz. Üstüne üstlük bu jeotermalden faydalanamadığımız gibi bu jeotermal havayı, toprağı, suyu kirletiyor.
'AYDIN GÖKYÜZÜNÜN ALTINDAKİ EN GÜZEL YER YÜZÜDÜR'
AKP iktidarı 20 yılın üzerinden beri iktidarda. Aydın’a hizmet üretmek yerine maalesef Aydın’ın her yerine jeotermal santral dikiyor. Bu jeotermal işi o kadar ileri boyutlara geldi ki neredeyse evlerimizin avlularına, mezarlıklarımıza sondaj çakacak hale geldiler. Hep söylüyoruz bu söz lafta kalmasın bunun mücadelesini vereceğiz; diyoruz ki Aydın gökyüzünün altındaki en güzel yer yüzüdür.
Bakın bir pandemi geçirdik. Pandemide dünyada en önemli şeyin enerji değil gıda ve sağlık olduğu ortaya çıktı. Aydın Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip. Ama bu verimli topraklarımız madenler eliyle, jeotermal santraller eliyle maalesef her gün yok edilmeye çalışılıyor. Bu bölgede dedelerimizin diktiği zeytin ağaçları, ceviz ağaçları, incir ağaçları kaç kuşağa baktı, kaç nesle baktı ve bu ağaçlar bizden sonra çocuklarımıza çocuklarımızın çocuklarına torunlarımıza bakacak. Biz öyle düşünüyoruz, öyle hesap ediyoruz ama, geldiğimiz noktada bu jeotermal yüzünden bizim çocuklarımız ileride dalından zeytini koparamayacak, dalından portakalı koparamayacak, dalından cevizi koparamayacak hale getirilecek.
'JEOTERMAL İŞGALİNE DUR DİYORUZ'
Biz artık Aydın’da artı 1 tane daha jeotermal santral istemiyoruz. Ve açıkça şunu da söylüyoruz; biz Aydın’da bundan sonra ne jeotermal için ne maden için bir tane daha zeytin ağacımızın, bir tane daha incir ağacımızın, bir tane daha ceviz ağacımızın kesilmesini istemiyoruz. Aydın’ın her yerinde vatandaşlarımız aynı fikirde. Biz artık bu jeotermal işgaline “dur” diyoruz. Bundan önce yapılmış santrallerin de dünya normlarına uygun bir şekilde denetlenmesini istiyoruz.”
Enerji bir ihtiyaçtır, enerjiye karşı değiliz. İktidardaki parti her fırsatta şunu dile getiriyor söylüyor, gerçi fiiliyatta görmüyoruz ama; 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' diyor. Ama bu vahşi jeotermal saldırısı insanlarımızı sağlıklarından ediyor. Önce insan diyoruz, önce doğa diyoruz; önce insan hayatı, insan sağlığı diyoruz. Sonrasında diğer şeyler geliyor. Biz toprağımızı, ağacımızı, havamızı, suyumuzu korumak zorundayız.
Eskiden derlerdi enerji savaşları; şimdi dünya çapında uzmanlar diyor ki, 25-30 yıl sonra temiz suyla alakalı dünyada savaşlar çıkacak temiz suyla alakalı büyük problemler çıkacak. Biz bu dünyanın en güzel topraklarında bu toprağımıza, suyumuza, havamıza sahip çıkmazsak maalesef kötü ve karanlık bir gelecek bizi bekliyor. Ve altını çizerek söylüyorum yine; sizinle beraber, vatandaşlarımızla beraber, hemşehrilerimizle beraber, kamu kurumlarımızla belediyelerimizle beraber biz toprağımızı, havamızı ve suyumuzu korumaya devam edeceğiz.”