Ayhan Bilgen: Kağıt çetesi Basın İlan Kurumu'na ne kadar sızdı?
HDP Milletvekili Ayhan Bilgen: Kağıt şebekesi Basın İlan Kurumu'na ne kadar sızdı?
DUVAR - HDP Grup Başkanvekili ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından cevaplandırılması talebi ile yönelttiği soru önergesinde Albayraklar İnşaat Grubu Başkanı İbrahim Karaca’nın kardeşi olan Yakup Karaca’nın Basın İlan Kurumu’na Genel Müdür olarak atanması ve SEKA'yı (Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları A.Ş.) Albayraklar'ın satın almasının kağıt kriziyle bağlantısı bulunup bulunmadığı sorularına yanıt istedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar'ın Cumhurbaşkanlığına sunduğu raporda yer alan kapatılan ve kapanan yayın organları nedeniyle gazeteciler arasında işsizliğin yüzde 30’a ulaştığını, son 10 yılda işsiz kalan gazeteci sayısının 10 bini aştığını, dövizdeki yükselme nedeniyle ithal edilen kâğıt fiyatlarında da önemli bir artış ile gazetelerin ve kitapların basılamaması gibi bir krize gidişi başladığını hatırlatan Bilgen, "Basın sektörüne yansıyan krizi özetleyen bu cümleler uzunca bir zamandır hükümetin yanlış politikalarını da net bir şekilde ortaya koymaktadır. 1961 yılında 195 Sayılı Kanun’la kurulan Basın ilan Kurumu basının her türlü ihtiyacını karşılamak zorunda. Bu husus, Basın İlan Kurumu’nun görevlerinin sayıldığı 195 Sayılı Kanun’un 2. Maddesi’nin 4. Fıkrasında şu ibare yer almaktadır: 4. Basının her türlü ihtiyaçlarını temin etmek (makine, kâğıt, mürekkep gibi)" dedi.
Bilgen bu çerçevede şu soruları yöneltti:
- Geçmişte “basının kara gün dostu” olarak bilinen Basın İlan Kurumu, kağıt krizi karşısında neden harekete geçmemektedir?
- SEKA’nın satıldığı Albayraklar’ın referansı ile Basın İlan Kurumu’na Genel Müdür olan, basında hiçbir geçmişi olmayan Albayraklar İnşaat Grubu Başkanı İbrahim Karaca’nın kardeşi olan Yakup Karaca’nın kağıt krizine müdahale etmemesinde Albayraklar’ın rolü var mıdır?
- Basın İlan Kurumu, kağıt krizi karşısında hangi önlemleri almayı düşünmektedir? Alınması düşünülen önlemler, sadece resmi ilan yayınlama hakkı bulunan bin 400 yayın organını mı kapsayacak? Resmi ilan yayınlama hakkı bulunmayan 7 bin yayın organı ve azınlık basını da alınacak önlemlerden yararlanabilecek midir?
- Yaşanan kağıt krizi neden sadece muhalif basını mı etkilemektedir? Kağıt krizi varsa hükümete yakın, yandaş yayın organlarının neden sesi çıkmamaktadır? Bin 400 gazeteden bin 325’inin basılmadan basılmış gibi, satılmadan satılmış gibi gösterildiği doğru mudur?
- “FETÖ” den yargılanan ve mahkumiyeti bulunan Alaeddin Kaya’nın sahibi olduğu gazetelerin kanunda belirtilen miktarda basılmadığı, denetim sırasında, istenen miktarda gazeteyi basamayan matbaasının patladığı ve bu olayın örtbas edildiği doğru mudur? “FETÖ” ortaya çıkmadan yaşanan bu örtbas olayı ile ilgili sorumlular hakkında işlem yapılmış mıdır? Bu olayın kapatılmasında “FETÖ” bağlantıları iddia edilen Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Yakup Karaca’nın rolü nedir?
- Gazetelere kağıt satmış gibi fatura kesip aslında satmayan, gazeteleri basmış gibi gösterip aslında basmayan kağıt ve matbaa şebekesinin Basın İlan Kurumu’nun yönetimine kadar sızdığı, hatta Genel Kurul’da temsil edildiği iddiaları doğru mudur?
- Basın İlan Kurumu’nun, kağıt krizine çare bulmak yerine hazırladığı tanıtım filminde, gazeteleri kağıt baskılarına son vermeye çağırması hangi mantıkla izah edilebilir?
- MİT’in bile faaliyet raporu kısmen erişime açık olduğu halde Basın İlan Kurumu’nun faaliyet raporu neden ısrarla kamuoyundan ve kurum personelinden saklanmaktadır?
- Gazetelerin tirajları Yakup Karaca genel müdür olduktan sonra neden kurumun yazılı belgelerinde yer almamaktadır?