AYM'den Berkin Elvan başvurusuna ret
AYM, Berkin Evlvan'ın ölümüyle ilgili dönemin İstanbul valisi ve emniyet müdürüne soruşturma izni verilmemesine karşı yapılan başvuruyu "dayanaktan yoksun" gerekçesiyle reddetti.
DUVAR - Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı eyleminde başına gaz kapsülü isabet ederek hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın ailesinin, dönemin valisi ve il emniyet müdürü için soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaptığı başvuruyu reddetti.
Berkin Elvan'ın ölümüyle ilgili davada, vali ve il emniyet müdürü hakkında soruşturma izni verilmemesi ve yaralanan kişiye gerekli sağlık hizmetinin ulaştırılmaması nedenleriyle yaşam hakkının; yakının vefatıyla ilgili olarak yaşanan üzüntü nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği gerekçesiyle AYM'ye başvuru yapıldı. 30 Mart 2015'te yapılan başvuru, 9 Mayıs 2019'da karara bağlandı.
Kamu görevlileri hakkında ceza soruşturması yürütülmemesinden dolayı yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasını "açıkça dayanaktan yoksun olması", sağlık hizmetlerine ulaşmasına güvenlik güçlerince yardım edilmemesinden dolayı yaşam hakkının ihlal edildiği suçlamasını "başvuru yollarının tüketilmemesi" ve ayrımcılık yasağının ihlali iddiasını ise yetkisizlik gerekçesiyle, oybirliği ile kabul edilemez bulundu.
Mahkeme, kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin başvuruyu da "kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle" kabul edilemez buldu. Oyçokluğuyla alınan karara, AYM üyesi Engin Yıldırım karşı oy kullandı. Yıldırım, karşı oy gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:
"Çoğunluk görüşünün aksine başvurucular çocuklarının hangi koşullarda yaşamını yitirdiğine acı ve çaresizlik içinde tanık olmuşlardır. Gerek koma sürecinde, gerekse de vefatından sonra merhum çocuk üzerinden kamuoyunda bir takım siyasi tartışmalar yaşanmış ve durumuyla ilgili çeşitli spekülatif değerlendirmelerde bulunulmuştur. Çocuklarının 269 gün boyunca komada ölümle pençeleşmesine ve 15 kg’ye düşmesine şahit olan başvurucular bunun getirdiği üzüntüyle elem ve ıstırap çekerken bir de çocukları üzerinden kendilerini kamusal bir tartışma içinde bulmuşlardır. Bu tartışma sırasında başvurucular çocuklarıyla ilgili ortaya atılan bazı itham ve iddialara da katlanmak zorunda kalmış, haysiyetleri de zedelenmiştir. Bütün bunların başvurucuların yaşadıkları üzüntüye farklı bir boyut ve şekil kazandırmayarak kötü muamele yasağı bakımından mağduriyetlerine neden olmadığı söylenemez. Komada can çekişen çocuklarının durumuna doğal olarak üzülen başvurucuların durumu merhum çocuk etrafında yapılan tartışmalardan dolayı salt üzüntünün de ötesine geçerek farklı bir şekil almıştır.
Belirtilen gerekçelerle başvurunun kabul edilebilir olduğu ve başvurucunun Anayasanın 17. maddesinin 3. fıkrasında güvence altına alınan haklarının ihlal edildiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmadım." (HABER MERKEZİ)