AYM'den cezaevinde ölüme hak ihlali kararı

Oğlunun cezaevinde vefatına ilişkin Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) giden İbrahim Moran'ın başvurusu değerlendirildi. AYM, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.

Abone ol

DUVAR - Anayasa Mahkemesi (AYM) İkinci Bölümü İbrahim Moran başvurusunda, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşamı koruma yükümlülüğünün ve yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.

Davaya konu olan olayda, İbrahim Moran'ın oğlu S.M., 19 Ocak 2015 tarihinde tutuklanarak Ankara 1 No.lu L Tipi Ceza İnfaz Kurumu'na yerleştirilmiş, beş gün sonra saat 03.00 sıralarında rahatsızlanmıştı. S.M'ye önce koğuşta bulunan diğer tutuklular müdahale etmiş, S.M'nin durumunun iyi olmaması üzerine saat 04.50 sıralarında acil çağrı butonuna basılarak durum yetkililere iletilmişti.

Bunun üzerine Ceza İnfaz Kurumu C Blok görevlileri koğuşa gelerek S.M.'yi revire götürmüş, burada S.M.'nin nabız ve tansiyon kontrolü yapılmıştı. Muayene sırasında S.M.'nin sağlık memuruna "uyuşturucu madde bağımlısı olduğunu, krize girdiğini" belirterek kendisine uyuşturucu madde verilmesini istediği iddia edilmişti. Sağlık memuru, daha önce ilaç tedavisine başlandığını, doktorun yazdığı ilaçları değiştirme yetkisinin bulunmadığını söyleyerek ilaç vermemiş ve S.M.’yi koğuşuna göndermişti.

Aynı gün öğleden sonra S.M. yeniden rahatsızlanınca kendisine ilk müdahale soğuk su dökülerek koğuş arkadaşları tarafından yapılmış, S.M.'nin sağlık durumunun düzelmemesi üzerine koğuş arkadaşları tarafından yeniden acil çağrı butonuna basılarak yetkililere haber verilmişti. S.M. aynı gün saat 14.39 sıralarında olay yerine ulaşan 112 Acil Servis ekiplerinin müdahalesine rağmen vefat etmişti.

TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMİŞTİ

Başsavcılık yürüttüğü soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş, baba İbrahim Moran'ın karara karşı itirazı Sulh Ceza Hâkimliği'nin kararıyla reddedilmiş ve takipsizlik kararı kesinleşmişti. İbrahim Moran, ceza infaz kurumunda tutulan oğlunun ölümünü önlemeye yönelik tedbirlerin alınmaması ve bu olayla ilgili etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu.

Ceza infaz kurumu yetkililerinin S.M'nin 'rahatsızlığını bilmediğinin söylenemeyeceğine' dikkat çekilen AYM kararında, “Somut olayda S.M'nin genel durumu güvenlik kameraları ile kontrol edilmişse de S.M'ye bir tedavi uygulanmadığı gibi S.M.'nin herhangi bir sağlık kuruluşuna sevki de yapılmamıştır. Bu tespitler karşısında ceza infaz kurumu yetkililerinin makul ölçüler çerçevesinde yaşama yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde önlem almadığı yaşamı koruma yükümlülüğünün İdare tarafından yerine getirilmediği anlaşılmaktadır” denildi.

Başsavcılığın, ceza infaz kurumuna kabul edildikten sonra madde bağımlısı tanısı konulan S.M’nin rahatsızlığına yönelik herhangi bir tedavinin uygulanmamasını değerlendirmediğine vurgu yapılan AYM kararında, “Sağlık kuruluşuna sevk edilmeyen S.M'nin durumunun tıbbi müdahaleye imkân verebilecek şekilde yakından takip edilmemesinin basit bir muhakeme hatası veya ihmal olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği hususları Başsavcılık tarafından dikkate alınmamıştır. Sonuç olarak S.M'nin ölümüyle ilgili olarak yürütülen ceza soruşturması etkili yürütülmemiştir” ifadeleri yer aldı.

Anayasa Mahkemesi yaşamı koruma yükümlülüğünün ve yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. Gerekçeli karar bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. (HABER MERKEZİ)