AYM'den gözaltında kaybedilen Nezir Tekçi davasında hak ihlali kararı: Yeniden görülecek

Yüksekova'da 28 yıl önce gözaltında kaybedilen Nezir Tekçi'nin davasında AYM yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğini belirterek davanın yeniden görülmesine karar verdi.

Abone ol

DUVAR - Anayasa Mahkemesi (AYM) Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Aşağı Ölçek (Yekmal) köyünde çobanlık yaparken 26 Nisan 1995 günü Gelibolu Piyade Tugayı’na bağlı askerlerce gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Nezir Tekçi'nin kaybedilmesiyle ilgili yapılan bireysel başvuruyu karara bağladı. 

AYM, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vererek davanın yeniden görülmesine hükmetti. Mahkeme ayrıca aileye 90 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

'ASKERİ SAVCILIK KOVUŞTURMAYA YER YOK DEMİŞTİ, AİHM SUÇLU BULMUŞTU'

Tekçi'nin 1995'te kaybedilmesinin ardından 1997’de babası Halit Tekçi'nin başvurusu üzerine askeri savcılık soruşturma başlatmış, “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verilmişti.

Nezir Tekçi’nin babası Halit Tekçi, annesi Ayşan Tekçi ve kardeşleri Süleyman Tekçi, Sara Tekçi, Havva Tekçi, Lokman Tekçi, Osman Tekçi, Salime Tekçi, Abdurrahman Tekçi, Asya Tekçi, Mehmet Tekçi ve Ömer Tekçi iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine AİHM’e başvurdular. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Nezir Tekçi’nin ailesinin başvurusuyla ilgili verdiği kararda Türkiye’yi hem yaşam hakkını ihlal etmekten hem de bu ihlalle ilgili etkin soruşturma yapmamaktan suçlu bulmuştu.

18 YIL SONRA AÇILAN DAVADA BERAAT

2010’da Yunus Şahin, askerlik yaptığı dönemde Tekçi'nin ölümüne tanık olduğunu söylemiş ve savcılığa ifade vermişti. İfadesinde, PKK'ye düzenlenen operasyonda Nezir Tekçi'nin gözaltına alındığını söylemişti. Şahin'in ifadeleri üzerine emri verdikleri iddia edilen emekli Albay Ali Osman Akın ile Yarbay Kemal Alkan hakkında Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Davada sanıkların beraat etmesi ve Yargıtay’da sonucun kesinleşmesi sonrası Nezir Tekçi’nin ailesi yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiği yönünde AYM’ye başvurdu.

AYM’nin oy birliği ile aldığı kararda AİHM kararında belirtilen eksiliklerden biri  olmasına rağmen M.E.Y.nin beyanı alınmadığını, olay tarihinde bölgede görev yapan tüm askeri birlikler ile bu birliklerde görevli askerlerin tespit edilmediğini ve olay hakkında görgüye dayalı bilgi sahibi olabilecek Yun.B.nin beyanına başvurulmadığını belirtilerek; “Ayrıca 1995 yılı Nisan-Mayıs aylarında Aşağı Ölçek ve Yukarı Ölçek çevresinde görev yapan askerlerin hangi seri numaralı silahları kullandıklarına dair kayıtların mevcut olup olmadığı, mevcut ise bu silahların hâlen envanterde bulunup bulunmadığı ve keşif sırasında bulunan kovanların bu silahlardan atılıp atılmadıkları araştırılmamış, keşif sırasında bulunan bez parçalarının N.T.ye ait biyolojik örnek taşıyıp taşımadıkları yönünde bir inceleme yaptırılmamış ve olay hakkında bilgi sahibi oldukları anlaşılan tanıklara olayın gerçekleştiği yer ile öldürüldüğü iddia edilen N.T.nin gömüldüğü yeri gösterip gösteremeyecekleri sorulmamıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir” denildi.

AYM yaşam hakkının usul boyutunun ihlalinden doğan sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine 5 karşıoyla karar verirken başvuruculara net 90.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. (HABER MERKEZİ)