AYM'nin gazetecilere yönelik kararına tepki
Gazetecilerin zamanında ödenmeyen fazla mesai ücretlerinin yüzde 5 faizle ödenmesi hükmünü iptal eden Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını değerlendiren avukat Meliha Selvi “Anayasa’nın işverene yüklediği basın özgürlüğünün ve işçinin korunması borcunun ihlalidir” diyor.
DUVAR - Bakırköy 13’üncü İş Mahkemesi’nin itirazını inceleyen Anayasa Mahkemesi, gazetecilerin fazla mesai ücretinin zamanında ödenmediği her gün için işverenin yüzde beş fazla ödeme yapmasını öngören kanun maddesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Kararda, “Basın sektöründe çalışanlar için diğer çalışanlara göre nesnel ve makul bir nedenle de olsa orantısız bir farklı muamelenin getirilmesinin önlenmesinin” amaçlandığı belirtildi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), gazetecilere zamanında ödenmeyen fazla mesai ücretlerinin her bir gün için yüzde beş zamlı ödenmesini öngören kanun maddesini, işverene aşırı yük getireceği gerekçesiyle Anayasa'ya aykırı buldu. Kararda, gazetecilere verilen günlük yüzde beş gecikme ödemesinin yıllık yüzde bin 825'e ulaşabildiği belirtildi ve bu oranın işverenin ekonomik varlığını ve geleceğini ağır şekilde etkilediği ifade edildi.
2008’DE DE İTİRAZ EDİLMİŞTİ
Yüzde beş kuralıyla ilgili ilk itiraz, 2008 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı. İtirazı inceleyen Anayasa Mahkemesi, oy çokluğuyla kanun maddesinin ölçülülük ilkesine aykırı olmadığını ve basın özgürlüğünü koruduğunu belirterek ilgili maddenin aynı şekilde korunmasına karar vermişti.
Bu kez, Anayasa Mahkemesi kararında “Gazeteciler için fazla çalışma ücreti alacaklarının zamanında ödenmemesi durumunda temerrüt şartı dahi aranmaksızın günlük yüzde beş, yıllık yüzde bin 825’e varabilen yüksek oranda fazla ödeme yapılması zorunluluğunu öngörmekte olup bu fazla ödemeye ayrıca yasal faiz uygulanmaktadır. Bu haliyle kural basın sektöründe çalışanlar için diğer çalışanlara göre nesnel ve makul bir nedenle de olsa orantısız bir farklı muamelenin getirilmesine yol açmaktadır. Bu itibarla kuralla gazeteciler lehine kabul edilen farklı muamelenin ölçülü olduğu söylenemeyeceğinden kural eşitlik ilkesi ile de bağdaşmamaktadır” denildi.
AYM BAŞKAN VEKİLİ YILDIRIM: İŞVEREN İKTİSADEN GÜÇLÜ KONUMDADIR
Oy çokluğu ile alınan karara 4 üye karşı oy kullandı. Bu üyelerden Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Engin Yıldırım, “Her şeyden önce gazete işvereni çoğu durumda büyük bir holding veya gruptur ve gazeteciye göre iktisaden çok daha güçlü bir konumdadır” dedi. İşverenin, gazetecinin fazla çalışma ücretinin zamanında ödememesinin kendisine ne gibi mali külfetler yükleyeceğinin farkında olması gerektiğini belirten Yıldırım, “Böyle bir öngörüde bulunmayarak işletmesini zora sokması tamamen kendi hatasından kaynaklanacaktır. İtiraz konusu kuralın çalışma hürriyetine ölçüsüz bir müdahalede bulunmadığı kanaatindeyim” ifadesini kullandı.
ÖZGÜLDÜR: YÜZDE 1825 GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Karşı oy kullanan üyelerden Serdar Özgüldür ise, işverenin gazeteciye ödenmesi gereken tutarın yıllık yüzde bin 825 oranına ulaşacağı savının gerçeği yansıtmadığını belirtti. Özgüldür, Yargıtay’ın uygulamada Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden yararlanarak yüksek tazminat tutarlarından hakkaniyet indirimi yaptığını vurguladı.
'HAKLAR GAZETECİNİN ŞAHSINA DEĞİL BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KORUMAYA YÖNELİK'
Gazete Duvar’a konuşan avukat Meliha Selvi, kararı Anayasa’nın işverene yüklediği basın özgürlüğünün ve işçinin korunması borcunun ihlali olarak değerlendiriyor: “Gazetecilik tamamen kamusal bir görev. Gazeteci halkın haber alma hakkının koruyucusu. O yüzden yargı bu kararla hem kendi ayağına hem de vatandaşın ayağına çelme takmış oluyor. Basın özgürlüğünü hiçbir şeyle kıyaslayamazsınız. En üst noktada bir özgürlüktür. Gazeteciye verilen hakların tamamı gazetecinin şahsına değil basın özgürlüğünü güçlendirmeye yönelik haklardır. Dolayısıyla gazetecinin hakkına her göz dikildiğinde aslında basın özgürlüğüne göz dikilmiş oluyor.”
Selvi, kararda geçen gazetecilerin ödenmeyen fazla mesai ücretlerinin yüzde beş zamlı ödenmesinin, işverene mali yük getirdiği ve işverenin teşebbüs hürriyetini kısıtladığı ifadesini şöyle değerlendiriyor: “Gazetecilerin fazla çalışma ücretleri zamanında ödenmediği için fazla mesai davaları açılıyor ve yargı ödenmeyen mesai ücretleri için uygulanması gereken yüzde beş zammı zaten yüzde 90 indirimle veriyor. Dolayısıyla burada Anayasa Mahkemesi kararında sanki Yargıtay hiç indirim yapmadan bu haklar ödeniyormuş gibi gösteriliyor ve bu miktarı fazla buldum deniliyor.”
'GAZETECİLER BU GÜVENCEDEN YOKSUN KALACAKLAR'
DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, kararın gazetecilerin özlük haklarını geriye götürdüğünü ifade ediyor. Eren, gazetecilerin haklarının fiili olarak patronlar tarafından gasp edildiğini dikkat çekerek şöyle diyor:
“Yüzde beşlik gecikme faizi, fazla mesai yapan ve mesai paraları ödenmeyen gazeteciler için bir güvenceydi. İşveren en azından bundan çekinerek fazla mesai ücretini zamanında vermek zorundaydı. Ama Anayasa Mahkemesi’nin bu kararıyla, gazeteciler bu güvenceden de yoksun kalacaklar.”
Eren, gazetecilerin haklarının fiili olarak patronlar tarafından gasp edildiğini ve söz konusu kararın bu durumu pekiştireceğini söylüyor: “Patronlar, özellikle işten çıkarmalar sırasında tazminat ve fazla mesai verirken yasal hükümlere uymamaya çalışıyor. Bu yüzden neredeyse işten çıkarılan her bir gazeteci mahkemeye gitmek zorunda kalıyor. Fazla mesailerini alamıyor, izin ücretleri eksik hesaplanıyor. Bu yüzden gazetecilerin, özlük hakları konusunda uyanık olmaları ve örgütlenmeleri gerekiyor.”
'ANAYASA’YA AYKIRI'
Avukat Fikret İlkiz ise, kararı “Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı Anayasa’ya aykırıdır” ifadesiyle değerlendiriyor. İlkiz, zamanında ödenmeyen fazla mesai ücretlerinin yüzde 5 faizle ödenmesi ölçülülük ilkesine aykırı olmadığını söylüyor: “Herhangi bir şekilde gazetecinin fazla mesaisini zamanında ödememek işverenler açısından ölçülü davranmaya aykırılıktır. Ödenmediği takdirde asıl ölçüsüzlük budur.”
Basın İş Kanunu’nun, gazetecilerin daha rahat ve özgür çalışmasını sağlamak ve bu durumunu garanti altına almak amacıyla düzenlendiğine dikkat çeken İlkiz, şöyle devam ediyor: “Gazetecilerin çalışmalarına ve gazetecilik mesleğine baktığınız zaman gazetecilerin mesaileri herhangi bir şekilde belirli bir süreyle sınırlı değildir. Gazeteciler 24 saat görev başında olan kamuoyunu bilgilendirmek konumunda olan insanlardır. O nedenle çalışma koşullarında rahat olmaları gerekir ve bu bir ayrıcalık, bir imtiyaz değildir. İş koşulları gereği, işveren ödenmeyen fazla mesaileri yüzde beş gecikme tazminatıyla ödemek mecburiyetindedir. Özellikle sosyal, idari ve çalışma koşullarında aleyhte değişiklik yapılmaması gerekir” diyor.
'KİMSE HAK EDİLMEYEN BİR ŞEYİ VERMİYOR'
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş, kararla gazetecilerin bir hakkının daha budandığını söylüyor: “Bu uygulamalar, ay sonunda yazdıklarımdan dolayı patron bana maaş verir mi, evime ekmek götürebilir miyim kaygısı olmadan gazeteci, kalemini özgürce kullanabilsin diye var. Anayasa Mahkemesi’nin kendisinde bu hakkı gasp etme yetkisini görüyor olması hukuk sisteminin düzgün işlemediğinin bir örneği. Burada kimse fazladan ya da hak etmediği bir şey vermiyor, kanunun tanıdığı hakkı Anayasa Mahkemesi şu anda gasp etmiş bulunmakta. Burada asıl iş gazetecilere düşüyor. Artık gazeteciler haklarını yeniden kazanmanın yollarını aramak zorunda. Bu da ancak toplu sözleşmeyle ve sendikal bir çalışmayla mümkün olabilir.”