Demokrasi, sınırını ancak sanat belirlediğinde gerçek bir demokrasi olur ve sanat, siyasetin en uzağında ve siyasetten mutlak bağımsız olduğu yerde bile demokrasinin sınırını belirleyecek yegâne alan olarak siyasidir.
Şu sıralar Almanya sanat ve siyaset çevrelerinde giderek kamuoyunun geniş bir kesiminin de katıldığı bir tartışma sürüyor. Kassel kentinde beş yılda bir düzenlenen documenta modern sanat sergisi kapsamında geçen cumartesi (18 Haziran) kent merkezine asılan Endonezyalı sanat grubu Taring Padi’ye ait dev bir resim, siyasi iktidarın en üst makamlarının da müdahil olduğu tartışmalar henüz sürerken başta Yahudi toplumu olmak üzere çeşitli topluluk ve kurumların protestoları üzerine pazartesi akşamı siyah bir örtüyle kapatıldı, salı günü de söküldü. Sebebi resmin inkâr edilemeyecek kadar bariz antisemitizm sembolleri içermesiydi. Sosyolog Heinz Bude, resmin sergi yöneticileri tarafından iyi incelenmeyerek asılmasını, documenta’ya tarihi boyunca verilmiş en büyük zarar olarak tarif ederken, 30 yıldır her documenta’yı ziyaret eden şimdiki Başbakan Scholz’un bu defa Kassel’e gitmeyeceği açıklandı. Siyasi iktidar ve sanat çevreleri documenta’nın yöneticisi Sabine Schormann’ın kendi isteğiyle istifasını beklerken, Almanya’da bir kez daha sanatsal özgürlüğün sınırları tarif edildi: İnsanlık onurunu yaralama, ırkçılık, ayrımcılık ve nefret ve insanlık suçu eylemi ve propagandası olarak antisemitizm. Ki bunlar Almanya anayasasına göre de suç kabul ediliyor.
Sanatsal özgürlüğün sınırlarının nerede olduğu, toplumları tarif eder.
Sanat, demokrasiyi tanımlarsa…
Demokrasi, sınırınıancaksanat belirlediğinde gerçek bir demokrasi olur ve sanat, siyasetin en uzağında ve siyasetten mutlak bağımsız olduğu yerde bile demokrasinin sınırını belirleyecek yegâne alan olarak siyasidir.
Demokrasi bir biçimdir ve siyasetin demokrasiye yüklediği her içerik demokrasinin mantığına aykırıdır, demokratik yaşam kültürünü yoldan çıkarır.
Demokrasinin sınırlarının belirleneceği yer sanatsal özgürlüğün kendisini sınırladığı yerdir.
Doğası ve tanımı gereği en geniş özgürlüklerle var olan sanatsal yaratımın kendisini sınırladığı yer, demokrasinin de sınırı olduğu takdirde, biçimsel demokrasi biçimini yitirmeden bir içerikedinir.
Sanatsal özgürlük, demokrasiyi her sanat yapıtında yeniden tarif eder.
Her sanat yapıtı, estetik bir demokrasi tanımıdır bir yandan da.
Demokrasinin bina edildiği ve üzerinde işlediği tartışma platformu, gerçek anlamını ve yöntemsel sınırını sanatsal tartışma ve dışavurumda bulur.
Sanat, demokrasinin içeriksel sınırlarını aşarak, demokrasinin sınırını yeniden çizer ve kaybettiği biçimini ona geri kazandırır.
Sanatın evrensel işlevlerinden biri de, demokrasiyi biçimlendirmek, ona içerik kazandırmak, sınırlarını zorlamak, genişletmek ve çelişki gibi görünse de gerektiği yerde sınırlamaktır.
Siyaset, doğası gereği ayrıştırır, sanat ise birleştirir. Siyaset düşmanlaştırır, sanat kardeşleştirir.
Sanat, tüm insanlığı muhatap aldığı için, sanatçı, sanatsal özgürlüğünün sınır çizgisini insanlık suçunun karşısına çeker.
Sanatçının kendini sınırladığı bu yerde, toplumun demokratik yaşamının da sınırları belirir.
Resmin siyah şöhreti
Amoako Boafo, 1984, Gana doğumlu bir ressam. Kısa sürede dünyanın en önemli müze ve sanat galerilerinin favorisi oldu, her resmi servet karşılığı alıcı buluyor ve eleştirmenlerin yoğun övgüsüne mazhar oluyor. Boafo, dünya sanatı ırkçı önyargılardan arındıkça, daha fazla insanın dikkatini çeken Afrikalı ressamların en ünlülerinden biri konumunda şu anda. Toplumsal hayatın her alanına sızmış bir ideoloji olan ırkçılık yerini çoğulculuğa bırakırken, resim sanatındaki beyaz deri hegemonyası da yıkılıyor ve siyah ressamlar deri rengine indirgenme çekincesi ile uzun bir süre sıkışıp kalmış oldukları soyut resmi terk ederek figüratif yapıtlara, siyah derili insan figürlerine yöneliyorlar.
Boafo, canlı renklerle yoğun bir yaşama sevincini yansıttığı tablolarında politik temaları bile moda fotoğraflarının üslubu ile stilize ederken, figürlerinin giysi ve fonlarını fırça ile boyuyor, çehrelerini ve tenlerini ise tuvale direkt temas eden parmaklarını fırça yerine kullanarak çiziyor.
Viyana’daki Leopold Museum’dan New York’taki Guggenheim Museum’a kadar birçok önemli müzede resimleri sergilenen Amoako Boafo’nun eserleri Dior modaevinin erkek giysilerinde motif olarak kullanılacak derecede yaygın bir ilginin odağı oldu.
Toplumlar ırkçı önyargılardan uzaklaştıkça zenginliklerini keşfediyor. Sanatta da. Öncelikle sanatta.
Haftanın şarkısı
Bu haftanın şarkısı, en sevdiğim birkaç rock şarkısından biri. Şu sıralar Avrupa turnesinde olan Seattle’lı grup Pearl Jam’in Black adlı parçası. Pearl Jam, 1996 yılında İstanbul’da da bir konser vermişti, ben de konseri en önden izleyenlerden biriydim. O dönemlerden beri çok severim Pearl Jam’i. Hele ki bu şarkısını…