Tek tanrılı dinler adı üstünde yaratıcının tekliği üzerine
kurulu ancak fıkıh dini onlardan birisi değil. Milyarlarca ilah
edinmişlerin dini fıkıh. Bunca ilahın tekliği sadece ortak
özelliklerinde. Hasbelkader erkek cinsiyetinde doğmuş olanları
yeryüzünün ilahları kabul edilir bu dinde. “Allah mısın be adam?”
diye sorana da acayip köpürürler. “Şüphen mi var?” kabilindendir o
köpürme sanmayın ki “haşa” diyecek olsunlar. Geçmişte yani İslam’da
fıkıh, hukuk sistemiyken zaman içinde yaygınlaşıp keskinleşen
patriyarkal din yorumları Müslüman kadının bugünkü cehennemine yol
açtı. Ancak o zamanlar bile erkeklerin tek Allah’ı varken kadınlara
sadece iki Allah tahsis etmişti fıkıh. “Kocaya secde…” vs
uydurmalar kurdu bu düzeni. Zamanla değişti. Şimdilerde aklına
esen, ipini koparan her erkek bütün kadınların kendini Allah olarak
tanımasını ister gibi. Gaybı biliyorlar, cennete, cehenneme
hükmediyorlar falan da işte mesele o tehditleri önemseyecek kadın
bulunursa, sözleri geçer akçe. Kur’an’ı okuyan, bilen bunların
ağzına “anne terliği” yapıştırıp susturur. Hoş şimdi kendileri
“Allahlık” tasladıkları hale bunu yazan beni dini duygulara zarar
vermekle de suçlayabilirler ya neyse. Seçime 31 gün kalmışken
susmalarını beklemek olmaz. Giderek bu söylemlerin artacağını,
kadın düşmanlığını İslam’ın edebi-adabı saymamız gerektiğini iddia
edenlerin, sosyal medya podyumunda daha çok arz-ı endam edeceğini
biliyoruz. Fırıncı küreğini, anne terliğini ya da acı biberi elde
hazır edeceğiz. Sabır direniştir malum, direnişle her seferinde
laflarını ağızlarına tıkayacağız elbet.
Sabır dedimse o sabrın tek yönlü olmadığı da bilinmeli.
Hizbullahçı yaklaşımları benimseyip kadınlara “Allahlık
taslayanların” ittifakına karşı, kadınlarla birlikte kazanılır.
Muhalefetin ana akımı Millet İttifakı, seçim yarışına girerken
“kadın kotasını doldurduk” anlayışıyla sevinmemizi bekliyor. Bu
siyasi akıl değişmeli. Kadın kotası doldurulup ağzı bağlanacak bir
çuval değil! Onca düşük oranda tutulan o kadın kotası, siyasette
kadın varlığı için olmazsa olmaz koşul, alt sınır demek. Fakat
siyasi akıl, toplumun yarısına dörtte bir temsiliyet vermekle “çok
şükür doldurduk” havasına girip bir de alkış bekliyor gibi. Mealen
“bu kadar kadın yeter” yaklaşımına rıza üretmek istiyorlar. Dini
diktatörlük ile demokrasi ihtimali arasında seçim yapılacak kritik
dönemeçte olduğumuz gerçeğini kadınlar çok iyi biliyor ya, işte
buna güveniyorlar.
Milli görüş ve AKP, kadınları evin mutfağından çıkarıp,
siyasetin mutfağında çalıştırdığı için kadın emeğini sömürerek
iktidar kurdu ya ona özeniyor gibi Millet İttifakı da. "Kadınlar
seçimlerin kritik öneminin farkında, “el mahkum” kendilerine oy
verecek" anlayışıyla hazırlanmış listeler. Yazık. Eşit temsili
hedeflemek yerine kadınları bir çuvala tıkmak misali kota
doldurmakla övünenler, kadın adayları birbiriyle kapıştıracak
şekilde liste hazırlamış. Örneğin Giresun aday listesi böyle.
Cumhuriyet tarihinde hiç kadın vekili olmayan 20 ilden birisi
Giresun. Hani seçilebilir sıralarda kadın aday bulundurmanın
parametrelerinden birisi ilk sırada kadın aday görmektir ya. İşte
Millet ittifakının iki büyük partisi bu şartı yerine getirmiş
görüntüsü vererek büyük alkış bekliyor. İyi Parti Giresun’da Kadın
Politikaları Başkanı Ünzile Yüksel’i birinci sıradan aday
göstermiş. Kıymetli bir politikacı Ünzile Yüksel çok çalıştı, çok
iş başardı, partisinde kadın bilincini yükseltmek adına. Umarım
seçilir. Umarım çünkü ittifakın büyük ortağı CHP de Giresun’da
Elvan Işık Gezmiş’e yer verdi. İki parti, iki kadın vekil adayına
birinci sıradan yer verdiği için büyük alkış bekliyor olmalı. E, az
şey değil Cumhuriyet tarihinde hiç kadın vekil çıkarmamış Giresun
için yüzüncü yılda iki kadın aday liste başı.. Hiç az şey değil.
Liste başı olan her aday kazanacak olsa ve bir de 4 vekilden üçünü
AKP’nin aldığı ilde CHP ve İyi Parti vekil sayısını arttırırsa;
fermuar sistemi kadın adaylar lehine kullanılırsa ne ala. Ancak
listelerde dörtte bir şans tanıdıkları kadın adayları birbirleriyle
yarışmak zorunda bırakan liste düzeni güven vermiyor. Yeni meclis,
kadın vekil oranı açısından önceki döneme kıyasla daha yoksul
kalacak gibi. Neyse umarım yanılan ben olurum. Hem Ünzile Yüksel
hem Elvan Işık Gezmiş ve diğer kadın vekil adayları kazanır.
Önceki dönemlerde HDP sayesinde kadın vekil oranı yüzde on
yediyi bulabiliyordu. Yeni mecliste de TİP ve YSP listesinden giren
HDP sayesinde 28’inci dönem milletvekili seçimlerindeki kadın
adayların oranı, eşit temsil hedefine yönelen iki parti dışında
içler acısı: TİP yüzde 40,5; YSP yüzde 39,4; CHP yüzde 25,5; İYİP
yüzde 25,3; AKP yüzde 18,8; MHP yüzde 15. Üstelik CHP yüzdesine
ittifakın diğer dört partisi dahil bilindiği üzere. Aday
listelerindeki oranların seçim sonrası mazbatalara nasıl
yansıyacağı ayrı bir mesele elbette. Kadın düşmanlığını temel seçim
politikası haline getiren iktidarın eşitlik karşıtı vaatlerine
karşı seçim yarışına giren muhalefetin hedefi eşit temsil
olmalıydı. Seçim kazanmak için eski siyasi akıldan kurtulup seçmene
yeni bir hikâye sunmanın gerekli olduğu ortada. Sunulacak yeni
hikâye için eşitlik ve ayrımcılık yasağıyla işe başlanmalıydı.
Olmadı. Kadın seçmeni çantada keklik olarak gördükleri izlenimi
veriyor bu eski siyasi akıldan vazgeçemeyişleri. Cumhuriyetin
ikinci yüzyılına yakışmayan listelerine rağmen ne denli keskin bir
dönemeçte olduğumuzu gören kadınların tüm toplum için fedakârlık
yaptığına güveniyor partiler. Hadi bakalım bu seçimin sonucu
demokrasiye doğru yol alabileceğimiz şekilde çıksın karşımıza. 15
Mayıs sabahından itibaren kadın hareketinin muhalefetine hazır
olsun herkes. Kendi adıma söyleyim öyle ilk yüz günlük prim verme
ihtimalimi listeler sıfırladı. Yok öyle tanınacak bir şans.
En başta o bakanlığın adı, vaatlerde geçtiği gibi değil, "Kadın
ve Eşitlik Bakanlığı" olmalı. Her türlü ayrımcılığın önlenmesi ve
eşitliğin sağlanması için olmazsa olmazımız Kadın ve Eşitlik
Bakanlığı. Kadın hareketiyle, sivil toplumla birlikte yönetilip
yönlendirilecek bir bakanlık teşkilatı oluşturulmalı ve koordinatör
işlevi görmeli. Ortaya kadın, aile, çocuk bakanlığı ismiyle
çıkılırsa eğer şu an sineye çekilen listelerin bedeli ödettirilir
yeni yönetime. Aile, çocuk ve diğer tüm toplumsal konular Sosyal
Politikalar Bakanlığı adı altında teşkilatlansın o da ayrıca
gerekli elbette ve üstelik orada da sosyal politikaları kadın
eşitlik bilinciyle oluşturmak esas alınmalı. Bir de sakın ola ki
kadın bakanların sayısı Kadın bakanlığı ve sosyal politikalar
bakanlığı ile sınırlı tutulup bugünkü değiştirmek için
birleştiğimiz kadın düşmanı iktidarın yolundan gidilmesin.
Unutulmasın böyle bir tutumun da affı olmaz.
İktidar değişikliğinden beklentilerimi saymaya başlayınca hemen
İstanbul Sözleşmesi hatırlatılır. Ben de derim ki “onun kaçarı yok,
ilk anda uygulanacak.” Çünkü İstanbul Sözleşmesi Anayasa gereği
hala yürürlükte. Etkin uygulanması talimatı verecek siyasi irade
bekleniyor, Sözleşme ve 6284 sayılı şiddet yasası için. Avrupa
Konseyinde İstanbul Sözleşmesi bakımında tekrar taraf ülke olmak
için gerekli prosedürel çalışmalar başlatılırken iç hukukumuzun bir
parçası olduğu için uygulanma başlamalı. Tırmanan şiddet kimsede
beklemeye tahammül bırakmadı herkesin bilgisine. Bir ay sonra seçim
sonucuna göre bir mücadele zemini kazanalım. Sonrası, sonra…