George Herbert Walker Bush 94 yaşında hayatını kaybetti. Kısaca
“George W. Bush, George Bush ya da Baba Bush” olarak bilinen Bush
Körfez Savaşı ile Ortadoğu’da bugünkü istikrarsızlığın temelini
atan isim olarak tarihe geçti.
Kennedy ailesi Amerikan efsanelerinde daha çok yer tutar ama ABD
politik hayatında Bush ailesinin daha etkili bir yere sahip olduğu
belirtilir. Gerçekten de yaşadığımız bu yıllara baktığımız zaman
baba-oğul Bushların bugünleri şekillendiren politikalara imza
attığı görülür.
Bushlar kökleri Almanya ve İngiltere’ye dayanan ailelerden
geliyor. Ailenin ABD’de doğan ilk üyesi, (büyük dede) James Smith
Bush avukat, Anglikan kilisesine bağlı din adamı ve dini yazılar
yazan bir yazar. Bush’un dedesi Samuel Prescott Bush, babası ise
Prescott Sheldon Bush. Prescott Sheldon 1952–63 yıllarında
senatörlük yapmış.
Bush, “George Herbert Walker” adını dedesinden (annesinin
babasından) almış.
George Herbert Walker yanında esir çalıştıran, zamanının en
büyük iş adamı ve tefecilerinden. Goerge Herbert’n büyük dedesi
İngiliz Thomas Walker esir tüccarıymış.
Aile (Walker ile beraber) Nazi Almanyası öncesi ve sırasında
Almanya ile büyük işler yapmış. Çeşitli makalelerde, Nazilerin her
sıkıştıklarında Bush ve Walker ortaklığının Alman ortakları Thyssen
ile birlikte devreye girerek kurtarıcı olduğu yazılı.
Tarihine bakıldığında ABD siyasi ve toplumsal hayatında Bush
ailesinin yerel ya da ulusal çapta siyasi ve ekonomik alanlarda
daima etkili yerlerde rol aldıkları görülüyor.
Bush babadan zengin biriydi. Babasının işine devam etmek
istemedi ve kendi şirketini kurdu. Prescott Bush’un 22 yıl
yönettiği Dresser şirketinin başına geçti. Önce Bush – Obervey
petrol şirketini, ardından 1953’te petrol arama şirketlerine
donanım satan Zapata şirketini kurdu. 1954’te alt şirket Zapata
Offshore’un başına geçti. Zapata Offshore 1959’da bağımsız şirket
olunca hisselerini sattı. Artık milyonerdi.
ABD başkanlarının her zaman Amerikan sermayesini gözeterek
politika ürettiği malum, ancak raconun dışına çıkılarak sermaye
çevresinin politikayı doğrudan yönlendirdiği vahşi dönem Baba Bush
ile başladı denilebilir (sonrasında çevre de yetmedi bir iş adamı
(Trump) doğrudan yönetime geldi).
George W. Bush başkan olmadan önce 1971’de Nixon döneminde
ABD’nin BM temsilciliğini yapmış, çeşitli üst düzey görevlerden
sonra Gerald Ford döneminde CIA direktörlüğü ve Ronald Reagan
döneminde başkan yardımcısı olmuştu.
Bush’un ilk etkili dış icraatı Panama’ya oldu. ABD’nin
desteklediği Albay Manuel Ortega iktidara geldikten sonra “yanlış
yapmaya” başlayınca Bush göreve geldikten bir süre sonra Aralık
1989’da 20 bin kişilik bir güçle Panama’ya saldırdı. Bu saldırı
ABD’nin gelecekteki dış politikasının ilk işaretiydi.
Bush’un başkan yardımcılığı dönemi Sovyetler Birliği’nin
dağıldığı dönemdi ve eski CIA başkanı olarak Bush’un bu dağılmada
bir hayli katkısının olduğu belirtilir.
1989 – 1993 yılları arasında başkanlık yapan Bush’un yaşamı ve
iktidarı boyunca insanlığa iki “hediyesi” oldu: Oğlu George W. Bush
ve Körfez Savaşı.
Körfez savaşı Ortadoğu’da cehennemin kapılarının açıldığı
savaştır. Nitekim arada iki dönem başkanlık yapan Clinton’dan sonra
iktidara gelen oğul Bush babasının başlattığı savaşı devam ettirdi
ve 11 Eylül’ü bahane ederek Irak’a saldırdı.
Irak savaşı sadece “bir ülkeye karşı” yapılan bir savaş değildi.
Bu savaş, Baba Bush’un büyük dedesinin dini inancı doğrultusunda
olgunlaştırdığı politikaların hayata geçirildiği sürecin de
ilanıydı. ABD için Artık yerkürenin her köşesi “darül harptir” ve
bu savaş sermaye var oldukça en acımasız şekilde sürecektir.
ABD ve başkanları daha önce de onlarca ülkeye savaş açmış ya da
açık / gizli operasyonlara imza atmıştı. Ancak Mad Max filmine
benzer sahneleri insanlığa ilk olarak yaşatmak da Bushlar’a nasip
oldu.
“Kariyeri” George Walker Bush için fazla düşünmeye gerek
bıraktırmıyor. CIA direktörü, ABD başkan yardımcısı, savaşı
politika edinmiş ABD Başkanı. Başka söze gerek var mı?