Babacan: Adayın şimdiden açıklanması çok riskli
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan altılı masada, 'Aday isminin şimdiden açıklamasının son derece riskli olacağını, ciddi karışıklık olacağını düşünüyoruz' dedi.
DUVAR - DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul'da gazete, televizyon ve internet haber sitelerinin genel yayın yönetmenleri ile bir sohbet toplantısı düzenledi. Soruları yanıtlayan Babacan, ‘Altılı Masa’nın çalışmaları ve ortak adaya’ ilişkin bilgi verdi.
Cumhurbaşkanı adayının ismi konusunda baskı hissetmediklerini söyleyen Babacan, "Aday isminin şimdiden açıklamasının son derece riskli olacağını, ciddi karışıklık olacağını düşünüyoruz. Şu anda kamuoyunda ismi az ya da çok tartışılan isimler değişiyor. Geçen sene çok tartışılan isimler bu sene değişti. Yine değişir. Bize de çarşıda pazarda çeşitli isimler söylüyorlar. ‘Vakti değil’ diyoruz" ifadelerini kullandı.
Babacan'ın açıklamalarından başlıklar şöyle:
HERKES FERYAT EDİYOR: Vatandaşlarımıza en büyük sorunlar ne diye sorduğumuzda “ekonomi” yanıtı veriliyor. Özellikle sabit gelirliler ve varlığı olmayanlar, son kur artışından olumlu etkilenmeyen çok geniş bir kesim var. Herkes feryat ediyor. Tablo gerçekten çok çok üzücü. Günlük hayata olumsuz etkisini görüyoruz ama yarınlara dair de büyük riskler ve maliyetler görülüyor. Merkez Bankası’nın rezervlerinin tüketilmiş olması, Hazine’nin borç sorununun çok hızlı bir şekilde artıyor olması sadece günlüğü değil gelecek nesillere de çok büyük yükler bırakacak bir tablo. Çok büyük sıkıntılarla karşı karşıyayız. Şeffaflıktan uzak ve piyasa mekanizmalarından tamamen kopmuş, komutayla yönetilen bir dönemi maalesef yaşıyoruz. Ekonomideki sorunların temeli sağlamlaştırılmadan asla düzelemeyeceğini söylüyoruz. O temelde de hukuk, adalet, özgürlükler, insan hakları, demokrasi var. Temel sağlamlaşmadan ekonominin düzelmesini asla mümkün görmüyoruz. Eş zamanlı ülkenin toparlanmaya, onarılmaya ihtiyacı var.
BAKANLARA EYLEM PLANLARINI GÖNDERDİK: Türkiye’de bugüne kadar yapılmayan bir çalışma başlattık. Eylem planları hazırlamaya başladık. İktidardan sonra yapılacak adımların hazırlandığı çok detaylı raporlar. 12 tane eylem planı hazırladık, bir 10 tane daha geliyor. İlk sırada Dış İlişkiler ve Güvenlik eylem planımız geliyor. Ardından kültür sanat eylem planı geliyor. Bunların sayısı 22’ye ulaştığında 360 derece bütün alanları kuşatan bir eylem planı serisini tamamlamış olacağız.
Şu anda bu dokümanın kanun diline tercümesini yapıyoruz. Bu dokümandan bir anayasa değişikliği politikasyon çalışması yapıyoruz. Buradan 10 ayrı yasayla ilgili değişiklik veya yeniden düzenleme çalışması yapılıyor. Seçimlerden sonra anayasa değişiklik metninin hemen Meclis’e sunacak bir paketi elimizin altında olacak. Bugünden bu mutabakatı oluşturmak, seçimden sonra anayasa değişikliği için gereken 360 ya da 400’ü bulmak konusunda işimizi kolaylaştıracak diye düşünüyoruz. Seçimden sonra zaman kaybetmeyelim, doğrudan sonuca ulaşalım diye. Altılı Masa’nın bir başka konusu seçim güvenliği. Kurulan komisyonumuz bir çerçeve oluşturdu.
ORTAK ADAYLIK MODELİYLE BU İŞİ GÖTÜRMEK ZORUNDAYIZ: 2 Ekim’de ikinci tura başlayacağız. Ortak aday hedefimiz var. Neden önemli? Seçimleri birinci turda ve açık ara kazanmak istiyorsak, herhangi bir siyasi partinin kendi adayıyla bunu yapması mümkün değil. Şu andaki iktidar tarafındaki partilere bakın onlar da yapamaz. İlk turda yüzde 50’nin azcık değil, yüzde 50’nin hatırı sayılır üzerinde bir oyla ilk turda cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak ancak partiler arasındaki iş birliğiyle olur. Şu andaki sistem bunu mecbur hale getiriyor. Madem hiçbir parti tek başına yapamıyor ortak adaylık modeliyle bu işi götürmek zorundayız.
GEÇİŞ SÜRECİ NE DEMEK? Madem ortak aday önemli, Saadet Partisi’nin ev sahipliğindeki toplantıda da ifade ettim, ortak aday belirlenmeden önceki çalışmalarımızı öneli hususta tamamlamamız gerekiyor. Bunların birincisi geçiş sürecinin yol haritası. İkincisi de temel politika alanlarında asgari müştereği sağlayabilmek. Müşterek demek ortak adayın bir anlamda seçim beyannamesi demek. Geçiş sürecinin yol haritasıyla ilgili altı parti ortak yaptığımız açıklamada, geçiş süreciyle ilgili ortak çalışma yapmak kararımızdır demiştik. Geçiş süreci ne demek? Biz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi hedefliyoruz ama ilk seçim mevcut sisteme göre yapılacak. İlk seçimde mevcut sisteme göre seçilecek cumhurbaşkanı ve mevcut sisteme göre seçilen milletvekillerinden oluşan Meclis, ülkeyi parlamenter sisteme geçene kadar nasıl yönetecek? Madem biz parlamenter sistem hedefliyoruz, geçene kadar ülkenin hedeflediğimiz sistemin ruhuna uygun yönetilmesi. Oradaki ruh ne? Ülke yönetirken katılımcılık anlayışını ve yetki paylaşımının esas alınması. Katılımcılık dediğimiz istişare. Karar verme sürecinde mümkün olduğunca çok paydaşı işin içine katma. Yetki kullanırken de bu yetkiyi paylaşma esasına göre kullanma. Bu iki prensibi karşılayacak bir geçiş süreci yol haritası gerekiyor. Ortak aday olan, seçilecek cumhurbaşkanı, seçildikten sonra, “Parlamenter sisteme geçeceğiz ama imza yetkisi bende, aklıma ben geleni yapayım” demeyecek. İstişareyle, katılımcılık anlayışıyla yetkilerini kullanacak.
BÖYLE BİR TABLODA ORTAK ADAYDA TEREDDÜTLERİMİZ OLUR: Temel politika alanlarında asgari müşterek gerekiyor. Eylem planları açıkladık. Bunlar birleştirilir, ayrılır. Çok temel politika alanlarında cumhurbaşkanı adayının ortak söylemi sağlamasını istiyoruz. Bu kadar detaya gerek olmayabilir. Göçle alakalı biz eylem planımızı açıklamamızın ardından iki siyasi parti (Gelecek Partisi ve İYİ Parti) daha eylem planlarını açıkladı. Baktık çalışmalara öyle çok da uzak şeyler değil. Altı parti olarak oturup gelin bu meselelerle ilgili iki sayfalık mutabakat metni oluşturamıyor muyuz? Ben bunun olabileceğine inanıyorum. Merkez Bankası’nın, TÜİK’in bağımsız olması. Bu konularda anlaşırız, buralarda sorun çıkmaz. Temel politikalarda asgari müşterek arayışı bizim için önemli. Bu olmadan ortak aday açıklanırsa ilk günden sorular sorulacak. Ortak aday kendi dağarcığıyla bu sorulara cevap verse kendini destekleyen partilerle ilgili çelişme ihtimali var. “Bu soruların cevabını bilmiyorum, partilere sormam lazım” dese, o zaman da vatandaşlarımızdan destek alması konusunda çok iyi bir tavır ortaya çıkmayabilir. Altı parti ve adayın asgari söylem birliğini yakalamasını çok kıymetli görüyoruz. Ortak adayın seçim beyannamesi olacaktır. Aynı zamanda da seçimden sonra kurulacak hükümet programının omurgası olacaktır. Bunlar yapılmadan seçime gitmenin sıkıntılar getirebileceğini düşünüyoruz. Böyle bir tabloda ortak aday belirlemede çok ciddi tereddütlerimiz olur. Altılı Masa’nın bundan sonraki süreçte bu gündem maddelerinin kıymetli olacağını düşünüyoruz.
GELİN NE YAPACAĞIMIZA ÇALIŞALIM: İsimler üzerinden giden bir tartışma var. Bu tartışmalar isimler üzerinden gittiği sürece de kimliklerin ya da ideolojilerin tartışıldığı bir mecraya giriyor. Halbuki şu anda yapılması gereken bu ülkenin derin sorunları var. Altı partide sadece seçimden önce değil seçimden sonra ülkeyi ortak yönetme iradesi var. Gelin ne yapacağımızı çalışalım. Ondan sonra kim sorusunun cevabına gelelim diyoruz.
ADAY ALTILI MASADAN ÇIKAR MI? Biz bugün itibariyle teorik olarak her türlü seçeneğe hazırız. Yani altı partinin cumhurbaşkanı ortak adayı altı partinin genel başkandan biri olabilir, altı genel başkanın dışında da bir isim olur. Biz de DEVA Partisi olarak ne kendi içimizde isimlerle ilgili somut bir değerlendirme yaptık ne de ‘Altılı Masa’ya oturduğumuzda, sadece biz değil hiçbir parti, somut bir değerlendirme yapmadık. Şu isim olur bu isim olmaz gibi bir diyalog trafiği ‘Altılı Masa’da da başlamış değil. Bizim sıralamamız önce bu iş nasıl yürüyecek, sonra beraber ne yapacağız. Bunlar konusunda mutabakata varalım ondan sonra adayın ismini konuşmaya başlayalım diyoruz.
İSİMLER DEĞİŞİYOR: Aday isminin şimdiden açıklamasının son derece riskli olacağını, ciddi karışıklık olacağını düşünüyoruz. Şu anda kamuoyunda ismi az ya da çok tartışılan isimler değişiyor. Geçen sene çok tartışılan isimler bu sene değişti. Yine değişir. Bize de çarşıda pazarda çeşitli isimler söylüyorlar. ‘Vakti değil’ diyoruz.
GEÇİŞ SÜRECİNE İLİŞKİN KÜÇÜK KABİNE MODELİ Mİ PLANLANIYOR? Geçiş sürecinin yol haritasıyla ve temel politikalarla ilgili bizim altı ay öncesinden çalıştığımız bir şablon var. Yani karar verilmesi gereken başlıklar. Son bir haftadır genel başkanlarla yapmış olduğum görüşmelerde bu çerçeveyi tekrar paylaşmış oldum. Her parti kendi içinde bu konuda çalışmalar yapacaktır. Bu çalışmalar Altılı Masa’da da istişare edilecektir. Biz istişare zemini olabileceğini düşündüğümüz bir çerçeve ortaya koyduk. Bir sürü başlık var. “Geçiş süreciyle ilgili ne kadar süre öngörülüyor? Acele mi etmeliyiz yoksa birkaç sene götürelim sonra parlamenter sisteme geçeriz” mi diyeceğiz. Karar verilmesi lazım.
MASADAN BİR ADAY SEÇMEZSENİZ, ORTAK POLİTİKALARI DİĞER ADAYA DA ANLATMANIZ GEREKECEK: Dışarıdan bir aday olursa, göç konusunda mesela başka fikirleri olursa söyle sen de fikirlerini diyeceğiz. Biz iki aya kadar çalışmalarımızı bitireceğiz. Altılı Masa’nın yaptığı her şey mutabakatla yürüyor. Hazırlıklar iyi olursa çabuk yürürüz. İki ayda bu işler biter. Biz aday tartışmıyoruz. Aday tartışmaya başlayınca iş yanlış yere gidiyor. Önce ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı kararlaştıralım diyoruz. Ondan sonra bunu kim en iyi yaparı belirleyelim. Tabii bunlar adayın mutabakatını gerektirir, adayın farklı fikirleri varsa söyler. Belki enteresan fikirleri olur kabul edilir. Yalnız kalırsa da altı partini düşüncesi var.
ADAYINIZ NEDEN YOK BASKISI HİSSETMİYORUZ? Geçiş sürecine ilişkin her parti kendi içerisinde çalışmalarını sürdürüyor ancak altı parti bu konuya ilişkin henüz bir araya gelmedi. Biz “hâlâ neden adayımız yok” gibi bir baskı hissetmiyoruz. Adayı bugün tespit etmenin son derece sıkıntılı olacağını ve büyük sorunlar oluşturacağını düşünüyoruz. Biz sokağa çıktığımızda insanlar bu konuyla ilgili birçok görüş beyan ediyor. Kamuoyunda ismi az ya da çok tartışılan kişiler değişebiliyor. Mesela geçen sene bu zamanlar tartışılan isimlere baktığınızda değiştiğini göreceksiniz. Seçime kadar yine değişebilir. İnsanlar da kamuoyunda ismi tartışılan kişileri bize soruyor. Biz de “daha zamanı değil” diyoruz.
ORTAK ADAYDA UZLAŞILAMAZSA DEVA’NIN ALTERNATİFİ HAZIR MI? A planımız elbette ortak aday. Türkiye için doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz. Ama olmazsa ne yapacağımızı şaşırmayacağız. Adayda uzlaşma olmazsa da altına imza attığımız taahhütlere uyarız. Uzlaşma olmazsa kendi adayımız olacağını söylemiştik. Biz DEVA Partisi olarak bugün kadar söz verdiğimiz, altına imza attığımız ne varsa arkasında sonuna kadar dururuz. Ortak aday olsun ya da olmasın seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçiş için planlanan anayasa değişikliğine destek veririz. Ortak aday çıkmasa da seçim güvenliği noktasında altı partinin de ortak çalışması gerekir.
BABACAN’IN LİDERLERLE YAPTIĞI BİR HAFTA İÇİNDEKİ GÖRÜŞMELER: Son bir hafta içerisinde genel başkanlarla yaptığım görüşmeler aslında bir tur. Çok ilan etmedik. İlan edince ve genel merkezlerde olunca başka anlamlar yükleniyor. Gizli görüşmeler de değil. Ama basına kapalı ve baş başa görüşmeler. Beş genel başkanı da cep telefonuyla aradım ve önümüzdeki bir hafta içerisinde görüşelim dedim. Taleplerin hepsi benden geldi. Başka görüşmelerin taleplerini bilmiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Arkasından Sayın Karamollaoğlu, Sayın Uysal, Sayın Akşener ve Sayın Davutoğlu’yla görüştüm. Gündemimde geçiş sürecinin yol haritası vardı. Temel politika alanlarında bir ortak çalışma hedefi vardı. Çalışmakta olduğumuz anayasa yazımı metni devam ediyor. Seçim güvenliğini konuştuk. Bunlar da iki üç saatlik görüşmelerdi. İstiyoruz ki ikinci turda bazı konularda hızlanalım, somutlaştıralım. Geçiş sürecinin yol haritasını çalışmadığımız zaman “Altılı Masa ne yapacak, bu ülkenin sorunlarını nasıl çözecek” soruluyor. “Aday kim aday kim” diye soruluyor ve bu sağlıklı bir süreç değil.
SON TUR TOPLANTILARINDA HDP GÜNDEME GELDİ Mİ? Son tur toplantısında benim ziyaret ettiğim genel başkanlar oldu, beni ziyaret eden genel başkanlar oldu; ancak bu konu hiç gündeme gelmedi. Daha önce yaptığımız ikili görüşmelerde gündeme geldiği zamanlar tabi ki oldu ama son turda benim gündemimde yoktu. Şu an bizim masadaki gündemimizde ‘Altılı Masa’yı sağlam tutmak, üretken hale getirmek. Benim gündemimde iki konu var: Geçiş sürecinin yol haritası ve temel politika alanları. HDP konusu benim gündemimde yok.
DEVA OLARAK HDP İLE GÖRÜŞÜYORUZ: Biz DEVA Partisi olarak HDP ile görüşüyoruz. HDP Eş Başkanları bizim partimizi en az iki kez ziyaret ettiler. Bizim genel başkan yardımcılarımız da arada bir buluşup pek çok konunun istişaresini yapıyorlar. Bizim HDP ile diyalog kanadımız sürekli açık ancak henüz bir iş birliği alanımız yok.
178 BİN ÜYEMİZ VAR: Biz Deva Partisi’ni kurduğumuzda kullandığımız ifade ‘ana akım’ ifadesiydi. Eski ideolojik sınıflandırmaya göre ortak sorunlara ortak çözümler üretmek için yola çıktık. Bizim demokratlıktan başka kullandığımı başka terim yok. Şu anda 178 bin resmi üyemiz var, gönüllerimiz ayrı.
BUGÜN OLSA GREVLERİ YİNE ERTELERDİK: (AK Parti hükümetlerinde sizin de görevde olduğunuz dönemlerde 17 grev yasaklandı, bugün hükümette olsanız bunlar yine olur mu? sorusu üzerine.) Grev yasağı değil grev erteleme. Yasak ayrı erteleme ayrı. 17 ama bunlar hangi sektörden? Tedarik zincirinin kritik olduğu sektörler. Anayasada ve yasada yeri var. Milli güvenlik gerekçe olmadı hiçbir zaman. Uluslararası tedarik zinciriyle ilgili aksama olma ihtimali olan sektörler. Bunların hepsi Bakanlar Kurulu kararıyla oldu. İlgili bakanlığın Bakanlar Kurulu’na getirdiği öneriler oldu. Hatırladığım kadarıyla bunlar 30 günlük falan sürelerdi. 30 gün içerisinde sendika ile işverenin müzakere edebilmesi için bir kapı daha açıldı. Hem sendika hem de işveren üzerinde anlaşma baskısı var. Bunu uzatmaya bilir de. Bunlar anayasada istisnai uygulamalar. Türkiye’deki istihdamı düşünün, sendikalı işçi sayısını düşünün. Sendikal haklar önemli. Grev hakkı çok önemli bir konu. Parti programımızda sendikalı çalışan sayısının artırılması hedefi var. Bunlarla alakalı da sendikalı olmayı kolaylaştıran uygulamalar da var. Gerekçesi vardı yani. Bugün olsa tekrar yapar mıydınız? Evet yapardık. Bunu her ülke yapıyor çünkü. Milli güvenlik gerekçesi bizim hiçbir zaman olmadı ama uluslararası tedarik zincirinin aksama ihtimali olduğu anda konu geldi. Konuyla ilgili Bakan ben değildim. İlgili Bakan Bakanlar Kurulu’na konuyu getiriyor, “Benim sektörüm aksayacak, 30 gün daha süre verin fabrika çalışsın müzakereler devam etsin’ diyor, biz de Bakanlar Kurulu olarak “Tamam” dedik. 25 tane Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı’nın imzası var yani.
ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİN HİÇBİR TUTARLILIĞI YOK: Hükümet dış politika adımları tamamen iç siyasette bana prim sağlar mı sağlamaz mı üzerine kuruludur. Ben buna dış politika da demiyorum, dış ilişkiler diyorum. Dış politika böyle olmaz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Özbekistan ziyaretinde sarf ettiği Şanghay İş birliği Örgütü'ne 'üye olmayı hedefledikleri' yönündeki sözlerinin hiçbir tutarlılığı yok. İçerideki sorunu çözememe, çaresizlik duygusunu kapatmak için dünya liderleri ile fotoğraf veriyorum algısı yaratmaya çalışıyorlar.
12 EYLÜL’DEN SONRA BANKALARDA VE BORSADA YAŞANAN ÇÖKME SÜRECİNİN NEDENİ NE? Türkiye’de hiçbir konu eskisi gibi şeffaf ve kural bazlı bir yönetime tabi değil. Bütün bu işlemlerin denetlenebilir işlemler olması gerekiyor. Ancak bizim uzaktan izlediğimiz ve piyasadan aldığımız bilgiye göre başta Varlık Fonu olmak üzere kamu kuruluşlarının hisse senetleriyle alakalı bazı bilinmeyen işlemler var. Böyle değilse de açıklasınlar. Ben hiç hatırlamıyorum, herhangi bir Bakan çıksın yatırım danışmanlığına soyunsun. Sizin göreviniz güveni sağlamak ve insanların önüne yatırım için seçenek sunmak. Bu kadar büyük inişlerin çıkışların olduğu yerde mutlaka haksız kazanç oluyordur. (HABER MERKEZİ)