Babacan: Kanal İstanbul sorunları derinleştirir
DEVA lideri Ali Babacan Kanal İstanbul'un ekonomideki sorunları daha da derinleştireceğini belirterek kaynağın tarıma yönlendirilmesi gerektiğini söyledi.
DUVAR - Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da partisinin 1. Olağan Çankaya İlçe Kongresi’nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Merkez Bankası’nın yedek akçe ve rezerv hesabını soran Babacan, Kanal İstanbul projesinin vatandaşın sırtına getireceği yükü anlattı. Babacan’ın gündeminde öğrenci yurdu yönetmeliğinde yapılan düzenlemeler de vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı:
MEŞHUR SÖZÜ HATIRLATIYORUM: Sayın Erdoğan yeni sistemle birlikte istikrar, ekonomik büyüme ve huzur getireceğini vaat etmişti. Sistem geldi geleli zerre kadar kazanç yok. Hep zarar. Böyle olunca ne yapsın? O da çıkıyor, bizim dönemin başarılarını anlatmak zorunda kalıyor. Siyasi tarihimize geçen meşhur bir sözü hatırlatıyorum; dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz. Geçmiş başarıları tekrar tekrar konuşarak sorunların üstünü örtemezsiniz.
YÜK VATANDAŞIN SIRTINA: Kanal İstanbul’un imar projesi askıda. İmar planı ne zaman yapıldı? Son aylarda. İmar planı yapılmadan önce nasıl bir planın yapılacağını hangi arazinin kaç para edeceğini kim biliyordu? Bu salonda bilen bir kişi var mı? Bu projenin rantı dar bir gruba gidecek, yükü vatandaşın sırtına kalacak. Kâr eden 3-5 kişi, zarar eden 84 milyon. Bu projenin muhasebesi bu.
KAMU MALİYESİ ÇÖKER: Halkımızın sırtına Kanal İstanbul gibi bir rant projesini yıkma çabasındalar. Projenin maliyetiyle ilgili tahminler 20 milyar dolardan başlayıp, 60 milyar doların üzerine çıkıyor. Halkımız altında yıllarca ezileceği ağır bir borç yükünün altına sokulmak isteniyor. Kanal İstanbul, Hazine kaynaklarından finanse edilirse, bütçe açığı ve kamu borç yükü artacak. Borç-faiz sarmalı derinleşecek. Kamu maliyesinde tam bir çöküş yaşanacak. Yap-işlet-devret modeliyle yapılırsa, bu sefer özel sektör borçlanacak. Bu kadar yüksek tutardaki projenin finanse edilmesi için Hazine’den garanti istenecek. Özel sektörümüzün verimli yatırım için kaynak teminini zorlaştıracak. Özel sektör çok daha yüksek maliyetle karşı karşıya kalacak. Kreditörler ‘Türkiye’nin limiti doluyor, Kanal İstanbul’a bir sürü kredi verdik’ diyecekler.
HAZİNE'YE İPOTEK PROJESİ: Memur ve emekli gelirinde iyileştirme beklerken, gelecekteki gelirlerine bugünden ket vuran bir rant projesi için hükûmet yangından mal kaçırma çabasına girdi. Bu proje yapılırsa bunun borcunu ödemek için daha çok vergi sağmak zorunda kalacaklar. Kanal İstanbul’a harcayacakları parayı daha çok vergi olarak vatandaştan ve gelecek nesillerden alacaklar. Adını açık koyalım. Bu proje Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’ne ve bütçesine ipotek koyma projesidir.
MONTRÖ VURGUSU: Karadeniz eğer bir barış deniziyse bunda Montrö’nün rolü büyüktür. Dışişleri ve AB Bakanlığı yapmış bir arkadaşınız olarak uyarmaya mecbur hissediyorum. Riskler görüyorum. Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim dikkate alındığında, Karadeniz’deki dengeleri ve ülkemizin güvenliğini ve çıkarlarını korumak için Montrö Anlaşması’nın tavizsiz uygulanması gerekmektedir. Sakın ola kısa vadeli hevesler peşine düşüp bölgenin jeopolitik dengelerini bozmayın. Onlar ne dediğimi iyi anlıyorlar.
ÖĞRENCİLERE CEZA: Yurtta kalmak isteyen öğrencilere ‘cumhurbaşkanına hakaret etmeme’ şartı getirildi. 18-22 yaş arası üniversite öğrencilerinden bahsediyoruz. Hakaret dediklerinin çoğu da ufak tefek eleştiriler. Gençler elbette cumhurbaşkanına muhalif olabilir, ne var bunda? Bu zihniyet gençlere bile ‘Benim hakkımda olumsuz konuşuyorsan sana yatacak yer yok’ diyor. Aynı suçtan iki kez cezalandırıyor. Zihniyet şu: ‘Bunlar benim yurtlarım. Bana muhalif olanlar bu yurtlarda kalamaz’. Sayın Erdoğan o yurtlar şahsınızın değil, tüm milletin. Tabii ki muhalif görüşlü gençler de yurtlarda kalacak. Siz de tahammül edeceksiniz. Koruma kalkanı olarak kullanılan yasa tek bir siyasi partinin genel başkanına özel bir yasa haline geldi. Burada adalet, eşitlik yok.
MERKEZ BANKASI: Sayın Erdoğan, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin sıfırlandığını ve eksiye düştüğünü söyleyenlere sahtekâr diyor. Önüne gelene hakaret davası açana bakın. Ağzından düzgün kelime çıkmıyor. Hakikati söyleyeyim. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri sıfırın altına düştü. Merkez Bankası borçlandı. Rezervler tam eksi 60 milyar. Cumhurbaşkanı sadece cüzdanındaki parayı gösteriyor. Aynı cüzdandaki kredi kartının bir borç batağında olduğundan, bloke edildiğinden bahsetmiyor. Merkez Bankası’nın web sitesinde 90 milyar dolarlık rezerv görünüyor. Ama buna karşı tam 150 milyar dolar borç var. Bankalara borç var. Swap anlaşmalarıyla dışarıdan borç almış. Dediği rezerv de Hazine’nin borç ödemesi için tuttuğu para, günü geldiğinde dış borç ödemesi için kullanılacak. Merkez Bankası’nın kendi parası değil. Bunları düşünce, rezerv iniyor eksi 60 milyar dolara.
REZERVLERE NE OLDU?: “Merkez Bankası’nın döviz rezervlerine ne oldu? 130 Milyar Dolar rezerv nereye gitti? Açın bakın, en son internet sitesindeki en son müdahale benim görevde olduğum tarihte görünüyor. Ondan sonra hiçbir şey açıklanmamış. Nerede bu kayıtlar? Ne zaman, kime, hangi kurdan, hangi yöntemle sattınız? Her şey hukuka uygunsa niye açıklamıyorsunuz? Bu paralar kimseye babasından miras kalmadı. Rezervleri 28 Milyar Dolar’dan alıp, tam 136 Milyar Dolar’a çıkarttık. Bu ülkenin ekonomisini ayağa nasıl kaldırdığımızı görselerdi çuvallamazlardı. Hazır yemek önlerine kondu, servisini yaptılar. Mutfağa girmediler ve başarının sırrını anlayamadılar. Merkez Bankası’nın yedek akçelerini de soruyoruz. Yıllarca biriktirilen yedek akçe. Nereye, nasıl harcadınız? Tam da salgın gibi kara günlerde vatandaşlara destek vermek için o ak akçeleri biriktirmiştik. Pandemi öncesinde sıfırladınız. Biz bir kuruşuna dahi dokunmadık. Sayın Erdoğan, akraba bakanınızla el ele verip har vurup harman savurdunuz. Nereye harcadınız? Hesabını vermek zorundasınız. (HABER MERKEZİ)