Babacan’dan Altılı Masa’ya ön koalisyon protokolü önerisi
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Yozgat mitingi sonrası yaptığı açıklamalarda Cumhurbaşkanı adayının söylemine katkı sunacak temel konularda tematik çalışmalar içeren bir protokol önerisinde bulundu.
YOZGAT – Seçimlere 10 ay kala muhalefet saha çalışmalarını artırdı. Her hafta en az birkaç kente giden liderler esnaf ziyaretleri düzenliyor, mitingler yapıyor. İlk mitingini geçtiğimiz mayıs ayında Gaziantep'te düzenleyen Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Gebze’nin ardından üçüncü mitingini dün Yozgat’ta düzenledi. Kentin merkezindeki Cumhuriyet Meydanı’ndan seçmenlere seslenen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan isim vererek AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi eleştirdi.
Mitingin ardından programı takip eden gazetecilerle bir araya gelen Babacan, burada da Altılı Masa toplantısı, ortak aday tartışmaları, Suriye’ye operasyon olasılığı ve ekonomiyle ilgili soruları yanıtladı.
21 Ağustos’ta son turunu yapacak Altılı Masa toplantılarının devam etmesi gerektiğini söyleyen Babacan, Cumhurbaşkanı adayı konusunu ise henüz hiç konuşmadıklarını anlattı. Aday belirleme süreci için önce geçiş sürecinin yol haritası ve Cumhurbaşkanı adayının ortak söylemine katkı sunacak temel konularda tematik çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Babacan bu çalışmayı “ön koalisyon protokolü” olarak nitelendirdi.
Aday belirleme sürecinin geciktiğine dair eleştirilere, “Amerika'da bile başkan adayları seçime üç ay kala belirleniyor” yanıtı veren Babacan, bu konuyu kendisinin yer aldığı parti içi toplantılarda dahi konuşmadıklarını belirtirken, “Bu işin geyiği olmaz. Hani oturunca ciddi ciddi konuşmak lazım. Bana göre henüz o safhada değiliz. Kanaat ifade etmiyoruz. Hiçbir ismi dışlamıyoruz. Ama zamanı geldiğinde konuşulur, tartışılır” dedi. Babacan ekonomiyle ilgili ise büyük çöküş yaşayan Sri Lanka’yı örnek gösterip uyardı.
Babacan’ın gazetecilerin sorularına yanıtları özetle şöyle oldu:
ALTILI MASA TOPLANTILARIN DEVAM ETMESİ KANAATİNDEYİZ: 21 Ağustos’ta yapılacak toplantı öncesi Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu gündem konusunda görüş alışverişi için genel başkanları ziyaret etti. Daha ortak gündemimiz, ortak çalıştığımız konular bitmediğine göre, -başta ortak cumhurbaşkanı adayı hedefimiz var- herhalde bir şekilde bu toplantıların devam etmesi lazım. Ama zamanlaması konuşulabilir. Frekansı konuşulabilir. Bu toplantıda muhtemelen ortak karar, kanaat oluşturmaya çalışırız. Seçim güvenliğiyle ilgili mesela bir komisyon kurduk. Bu komisyon kesinleşmiş resmi sonuçlar açıklanana kadar çalışacak. Memleketin sürekli yeni meseleleri ortaya çıkıyor. İstişare edilmesi gereken sürekli yeni konular var. Yani bunları ara ara oturup değerlendirmek faydalı oluyor. Dolayısıyla bizim kanaatimiz bu toplantıların bir şekilde devam etmesi. Ama ayda bir mı olsun, başka türlü mü olsun, bunların oturup kararını veririz. Ama bu irtibatı biz faydalı görüyoruz.
GEÇİŞ SÜRECİ İÇİN KOMİSYON KURULMAYACAK, KONU GENEL BAŞKANLAR DÜZEYİNDE ELE ALINACAK: Geçiş sürecinin iki çalışma alanı var. Birincisi şubat sonunda yayınladığımız belgenin anayasa kodifikasyonuna dönmesi. Bu belge içinde yaklaşık on kadar yasayı ilgilendiren düzenleme var. Şu an siyasi etik yasası, Meclis İçtüzüğü, anayasayı ilgilendiren konularda hazırlık yapılıyor. Ama geçiş sürecinin bir de siyasi tasarımının çalışılması var. O çok kritik bir konu. Geçiş sürecinde seçilecek Cumhurbaşkanı'nın ve Meclis'in parlamenter sisteme geçene kadar ülkeyi nasıl yöneteceğinin esasları. Burada Cumhurbaşkanı'nın yetkileriyle ilgili hususlar asıl konular. Biz mesela bu geçiş sürecinde Cumhurbaşkanı karar alırken ve bu yetkilerini kullanırken bir katılımcılığı esas almasını önemsiyoruz. İki yetki paylaşımını esas alan bir düzenlemenin de önemli olduğunu düşünüyoruz. Ama bunun bir sürü detayı var. Bu konunun sadece genel başkanlar tarafından ele alınması kararı aldık. Çünkü orada siyasi karar gerektiren çok husus var. Teknik bir konu değil. Bu konu günü geldiğinde Altılı Masa'da sadece genel başkanlar arasında konuşulur. Şu an herkes hazırlığını bitirdi, Altılı Masa’da konuşmaya hazırız noktasında değiliz.
ORTAK ADAY KONUSUNU AÇMAMA KARARI ALDIK: Ortak adaylık konusunu hiç açmıyoruz. Bunu açmama kararı aldık. Ama bu konu geçiş süreciyle alakalı. Bazen laf arasında gündeme geliyor. Şimdi duvar inşa eder gibi, böyle tuğla üstüne tuğla koya koya gidiliyor Daha önce böyle bir şey hiç olmamış. 2018’deki Millet İttifakı'na bakacak olursanız bir ortak doküman dışında bir şey yok. Ortak aday yok. Seçimden sonra ülkenin nasıl yönetileceğiyle alakalı ortak vizyon da yok. Bu seferki Altılı Masa herhangi bir ittifaktan çok daha öte bir iş birliği çalışması içerisinde. Türkiye'yi ortak yönetme iradesiyle hareket ediliyor.
AMERİKA'DA BİLE BAŞKAN ADAYLARI SEÇİME ÜÇ AY KALA FALAN BELİRLENİYOR: Cumhurbaşkanı adayının erken aşamada açıklanmasıyla ilgili iki önemli sorun görüyoruz. Birincisi bu geçiş sürecinin yol haritası üzerinde siyasi partilerin mutabakatı önemli ama cumhurbaşkanı adayının da bu mutabakat içerisinde söz söylemesi, rol alması, hatta bu mutabakatı mümkünse adayın açıklaması gerek. Bunun için geçiş sürecinin yol haritasının belirlenmesi önemli. İkincisi, benim en çok çekindiğim husus ki, Cumhurbaşkanı adayı belirlendiği anda her şeyi ona soracaklar. Cumhurbaşkanı adayı kendi kafasına göre mi konuşacak? Ya da bu aday bir partinin genel başkanıysa kendi partisine programından, politikalarından mı konuşacak? Yoksa ben bilmem, Altılı Masa’ya mı sorayım mı diyecek. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinden önce bazı temel alanlarda ortak hedef ve ilkelerin yer alacağı 2-3 sayfalık ortak dokümanların önemli olduğunu düşünüyoruz. Her konuda bir ortak söylem notu üzerinde çalışmak gerek. Aksi halde yönetmesi zor bir tablo ortaya çıkabilir ve o tablo da seçmene güven verme açısından arzu ettiğimiz bir tablo sunmayabilir. Ortak dil önemli. Bunu biraz ön koalisyon protokolü gibi düşünmek lazım. Çünkü ortak adayla gidilecek seçim ilk defa yaşıyor Türkiye. Amerika'da bile başkan adayları seçime üç ay kala falan belirleniyor.
ÖN KOALİSYON PROTOKOLÜ: Hedefler ve ilkeler açısından ortak, birkaç sayfalık özet dokümanın olması ve onların toplamı da bir bakıma hem ortak seçim beyannamesi hem de cumhurbaşkanı adayı açısından bir bakıma bir ön koalisyon protokolü. Avrupa demokrasilerinde ön koalisyonlar oluyor. Bunun şu an yürüyen model için uygun olacağını düşünüyoruz. Yoksa ortak aday belirlendiği anda işler karışabilir diye ciddi ciddi endişeliyim yani.
ADAYLIK KONUSUNUN GEYİĞİ OLMAZ: (DP Başkanı Uysal’ın aday Altılı Masa’dan çıkmalı sözleri) Biz altı lider bir aradayken şöyle olsun, böyle olmasın demedik. Kendi görüşleri olabilir. Biz hiç kanaat ifade etmiyoruz. Parti içinde, benim olduğum ortamlarda bu konunun konuşulmasına razı olmuyorum. Tabii arkadaşlarımız kendi aralarında sosyal birlikteliklerde muhabbet edebilirler. Şu olur, bu olmaz diye ama ben olunca, yani bu işin geyiği olmaz. Hani oturunca ciddi ciddi konuşmak lazım. Bana göre henüz o safhada değiliz. Ne kendi içimizde bunu konuşuyoruz ne de toplantılarda. Dışarıdan olur, altı liderden birisi olur… Bunların hepsi teorik olarak mevcut. Biz kanaat ifade etmiyoruz. Hiçbir ismi dışlamıyoruz. Hiçbir isim üzerinde de, özellikle bu olsun diye bir duruşumuz yok. Bugün için yok. Ama zamanı geldiğinde kuşkusuz bunların hepsi konuşulur, tartışılır. Hiçbir genel başkan masada bugüne kadar hiçbir görüş ifade etmedi bu işle alakalı.
7’Lİ MASA İLE DİYALOGUMUZ OLUR AMA İŞ BİRLİĞİ AYRI KONU: Sayın Sancar'ın partimize ziyaretinde bir sol ittifak oluşturma niyetlerini anlatmıştı. Biz de hayırlı olsun dedik. Biz prensip olarak her partiyle diyaloğa açığız. Ama bizimle diyalog kurmak istemeyen iki parti var. Bayramlaşma taleplerini bile geri çeviriyorlar. Siyaset diyalog demek. Bu yeni oluşacak ittifakla da bizim iletişimimiz, diyaloğumuz olur. Ama işbirliği ayrı bir konudur. Konuşuyor olmak, birbirini anlıyor olabilmek önemli. Şu anda öyle bir şey hiç gündemde yok yani. Hiç gündemde yok. günü geldiği zaman bilemiyorum bunlar gündeme gelir mi olduğunu ama şu anda böyle bir şey hiç yok.
ALTILI MASA İLE DALGA GEÇTİKLERİNE BAKMAYIN: (Erdoğan’ın Çorum mitinginde Altılı Masa eleştirisi) Böyle küçümsediklerinle dalga geçtiklerinde bakmayın aslında altılı masayla yatıp kalkıyorlar. Zihinlerinde o kadar çok yer işgal ediyor ki altılı masa. Rakip olan partiler bir araya gelip ülkenin geleceğiyle ilgili ortak çalışmalar yapıyor. O zihin yapısının Altılı Masayı anlaması mümkün değil ama bir yandan da ciddi bir tehdit olarak da görüyorlar. Yakın siyasi tarihimizde ilk defa oluyor.
BİR GECE ANSIZIN YAPILACAK OPERASYON BÖYLE OLMAZ: (Suriye’ye operasyon olasılığı) Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusu gündeme geldiğinde bir açıklama yaptık. Bu olası operasyonun iç, siyasi endişelerle, özellikle ekonomik sorunların üzerine örtmek için yapılabileceğiyle ilgili bir endişemiz, kuşkumuz var. Dolayısıyla iktidarın acilen ilgili devlet birimlerinin başındaki insanları partilere gönderip brife etmesi lazım dedik. Yani bu operasyon gerçekten gerekli mi, değil mi? Hükümet olarak hukuki meşruiyetiniz, seçime kadar devam etse de siyasi meşruiyetiniz artık zayıflamıştır. Bugün seçim olsa kazanıp kazanmama konusunda zayıf durumda olan bir hükümetin ülkenin başını büyük dertlere sokacak işleri kendi başına yapması doğru değildir. Bu işin siyasi meşruiyeti olmaz, dedik. Dolayısıyla ilgili birimler anlatsın. Yani bu operasyonun kapsamı, hedefi nedir? Gerçekten gerekli mi, değil mi? Sayın Erdoğan'ın “bu operasyonu yapacağız” demesiyle, bu operasyonun gerekli olup olmadığı konusunda ben ikna olmuyorum açıkçası. Çünkü çok sıkışmış bir hükümet var karşımızda. Bu sıkışmış hükümet bir şekilde kamuoyunu etkilemek için akla hayale gelmeyen işleri rahatlıkla yapabilir. Burada tutarlılık da yok. Bir gece ansızın gelebiliriz, diyor. Ondan sonra operasyon yapılacak şehirlerin ismini veriyor. Bir gece ansızın yapılacak operasyon böyle yapılmaz. Adeta karşı tarafa diyor ki hazırlanın. Askerlerimizin de canını tehlikeye atacak bir yöntemle gidiyor bu iş. Rusya'yla görüşmeden bir hava harekatı mümkün değil. Hava sahasının kontrolü Rusya'da. Uçak sokmadıktan sonra da karadan yapılacak operasyonların yine askerimizin can güvenliği açısından çok riskli olabileceğini bütün askeri uzmanlar bilir. Onun için Rusya'yla bir şekilde konuşup Rusya'dan izin alma çabası var. Gözlemlediğimiz kadarıyla Rusya buna yeşil ışık yakmadı. Ülke güvenliğiyle alakalı konuda bu kadar deklare edilen davul zurna çalına çalına ben geliyorum diye diye yapılacak bir operasyonun nihayetine dönüp dolaşıp bir başka ülkenin iznine tabi bir operasyon olması o da gerçekten kötü bir durum. Ülke olarak itibarımızı olumsuz etkiliyor. Hem de askeri gücümüzün caydırıcılığına da çok büyük zarar veriyor.
SRİ LANKA UYARISI: Türkiye'nin ekonomisi, ekonomi politikasıyla düzelmez. Ekonomi politikamız hazır. Ama bunu yargı reformuyla beraber yaptığınızda bir anlam kazanır. Eş zamanlı olarak eğitimde de adımlar attığınızda bir anlam kazanır, başarı yakalanır. Ekonominin temelinde hukuk var, adalet var, demokrasi var, insan hakları var, özgürlükler var. İki tane acil adım atılmasını önerdik. Merkez Bankası ve TÜİK’in üst yönetimini değiştirip ehil ve dürüst insanları koyun. Ondan sonra da elinizi, ayağınızı çekin. Tam bağımsız çalışsın bu iki kurum. Bununla ülke kalkınmaz, birden kriz geri döndürülmez ama en azından tepetaklak giden bir kötü gidiş bir noktada durdurulmuş, frenlenmiş oluruz. Ki seçimde en azından daha makul bir tablo devralmış oluruz. Aksi halde -Allah korusun- o temerrüt çukurunun içine ülke bir düşerse oradan çıkış çok zor, çok sancılı oluyor. İşte Sri Lanka yaşadı. Devlet başkanı ülkeden apar topar bir gece kaçmak zorunda kaldı. O temerrüt çok karıştırıyor ortalığı. Allah korusun inşallah o noktaya gelmez. Hükümetin çok dikkatli olması gerekiyor. Merkez Bankası'nın rezervlerini, yedek akçeleri tükendi. Bankaların bilançolarını tükettiler. Ülkenin dayanacağı bir güç kalmadı. Onun için artık çok daha hassas bir ortamdayız. İnşallah şu ülkeyi batırmadan seçim gelir, devralırız da hızlı bir toparlama başlar diye ümit ediyoruz.