Babacan'dan, Kılıçdaroğlu'na seçim sonrası ilk konuşma önerisi: Ey basın mensupları...

Babacan bakan Nebati'ye 'epistemolojik kopuş' göndermesi yapıp Kılıçdaroğlu'na seslendi: Sayın cumhurbaşkanımıza yemin töreni sonrası konuşması için önerim; Ey basın mensupları, derin nefes alın...

Abone ol

DUVAR - İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, beşinci gününde devam ediyor.

“Geleceğin Türkiye’sini inşa ediyoruz” sloganıyla başlayan kongrenin "Millet İttifakı Genel Başkanlar Buluşması” başlıklı oturumunda Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale katıldı.

Buluşmada İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Gençlerin kaçmak istediği değil, yaşamak istediği Türkiye’yi hedefliyoruz ve bunu da başaracağız" dedi.  

NEBATİ'YE EPİSTEMOLOJİK KOPUŞ GÖNDERMESİ

Konuşmasına Nureddin Nebati’ye yönelik "Epistemolojik kopuş" göndermesi yaparak başlayan Babacan: "Ekonomik terimlerin biliyorsunuz anlaşılması zor olabiliyor; neo klasik, epistemolojik kopuş, heterodoks yaklaşım gibi ama ben fazla rakamlar ve grafiklerle sizi yormayacağım. Bunlar da TÜİK verileri, artık ne kadar inanıyorsanız” ifadelerini kullandı.

KILIÇDAROĞLU'NA ÖNERİ

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu'na seslenerek "Sayın cumhurbaşkanımız (Kılıçdaroğlu) yemin töreninden sonra bir konuşma yapar diye tahmin ediyorum. İki üç cümle önereceğim...

Ey basın mensupları, köşe yazarları, düşünürlerimiz, yazarlarımız, çizerlerimiz. Artık derin bir nefes alın. Artık özgürsünüz.

Yargının bağımsızlığı… Değerli hakimlerimiz, değerli savcılarımız anayasaya bakın, gerekli kararları alın. Yargının bağımsızlığı bu kadar basit” diyen Babacan, konuşmasından satır başları şöyle: 

- Enflasyonu düşük ve öngörülebilir hale indirdiğinizde ekonomi büyüyor. Şeffaflık ne kadar yükselirse, ekonomi o kadar büyüyor. Şeffaflık azaldığında ülke fakirleşiyor.

- Hukuk ve eğitim olmazsa olmaz. 2013'te en son benim katıldığım İzmir İktisat Kongresinde bir konuşma yaptım dedim ki, eğitim ve hukukta gerekenleri yapmazsak orta gelir tuzağına düşeceğiz. Ve şu an Türkiye orta gelir tuzağında. Endişeye mahal yok. Bu tuzaktan nasıl çıkacağımızı biliyoruz. Ne kadar çok demokrasi o kadar ekonomi, ne kadar eğitim o kadar ekonomi, ne kadar adalet o kadar ekonomi.

- Bu ülkedeki sorunların çözümü gerçek anlamda güçlü bir demokrasiden geçiyor.

- Dünyada bütün enerji denklemi değişmiş durumda. Türkiye gibi büyüyen enerjiye ihtiyacı olan bir ülkenin dünyayı iyi takip etmesi gerekiyor. 

- Dünyada da gelir dağılımı bozuldu. Dünyada da zengin daha zengin, yoksul daha yoksul oldu. Liberal bir demokrasi mücadelesi devam ederken devletin rolünün ne olması gerektiği de tartışmalı. 

- Maalesef orta gelir tuzağına düştük ama bu tuzaktan çıkış mümkün. Endişeye mahal yok. Doğruları yaptığımız sürece Türkiye bu tuzağı kırıp atar.

- Ülkemizde de otokrat yönetime karşı bir haysiyet mücadelesi var. Kurumların yok edildiği, kuralların tanınmadığı, hukuk devletinin ayaklar altına alındığı bir yönetime karşı geniş mahallelerin ortak mücadelesi var. Bizler, bu demokrasi feryadının sesiyiz. (HABER MERKEZİ)