Babalanma!

Kronos, zaman anlamına gelen 'khoronos'tan gelme. Zaman muktedirlerin aleyhine işliyor! Babalanma!

Özkan Özgür oozgur@gazeteduvar.com.tr

"Zaman, efsanelerin olgunlaştırdığı bir gövdedir." – Amin Maalouf, Işık Bahçeleri

Nerede pısmış, sinmiş topluluk varsa, orada onlara ‘babalanan’ birileri olduğu aşikâr. ‘Kabadayılık etmek, diklenmek’ anlamındaki ‘babalanmak’ ifadesine niye babayı bulaştırmışlar diye düşündüm, kendi babalığım ve necip ceddim adına telaşa kapıldım. Meseleyi en dibinden, te Yunan Mitolojisinden geniş aldım.

Erkek olan Uranos. Gökyüzünün cisimleşmiş hali. Kadın da Gaia, yeryüzünün cisimleşmiş hali. Yunan mitolojisinde, olup biten her şey, yerle göğün samanlığı seyran etme azminden dolayıymış. Tabii bunlar tanrı ve tanrıça. Doğal olarak kimseye hesap verme mecburiyetleri yok. Durum harbiden 'olağanüstü'.

Uranos'u yani gök tanrısını Gaia, yeryüzü tanrısı icat etmiş. İcat dediysem, yaratmış. Üstelik öyle yüzde elli küsuruyla değil, tüm sevgisini katarak…

Efsaneye göre, Uranos, ilk çocuklarını ki bunlar böyle yüz kollu, elli başlı, tek gözlü yavrularmış, yerin yedi kat dibine hapsediyormuş. Başlarına da akrep kuyruklu, insan başlı dişi bir canavarı bekçi diye dikiyormuş. Tedbir manyağı bi nevi. Güya bu çirkin yaratıkları evlat olarak benimseyememiş, sevilecek bi yan görememiş. Vicdansız Uranos, kendinden düşen, olmuş ve sevilmemiş bu evlatların bir gün başına iş açmalarından tedirginmiş. Öyle de tırsak...

Gaia, Uranos'un öz evladına yaptığı zalımlıkları affedememiş. “Sen duur, yetti gaari senin ettiklerin, bak gör sana neler edecem!” diye bilenmiş. Oğullarını yamacına toplayıp, alttan alttan babalarına karşı fişteklemiş. İşlemiş ha işlemiş... Oğlanlarda ilkin tıs yok. Başlarını önlerine eğip:

“Babaya, ataya karşı gelinmez, duyarsa bizi Sibirya’ya sürer. Orada da sabun ederler bizi” diye korkmuşlar. Kimseyi kınamamış Gaia. “Hepsi benim evladım, hangisini atayım?” demiş. Fakat oğullarının en yiğidi, cengâveri Kronos, anasının “Vuracaksın o it soyunu!” teklifini kabul etmiş.

Gaia “Yiğidim benim!” diyerek onunla gurur duymuş. “Aha beyle erkek ol, iki gün ömrün olsun!” demiş. İçeriye gidip, sandıktan bir bohça çıkarıp getirmiş. Katlı dört ucunu oğlunun yanı başında açmış. İçinde büyük, ağzı elmas kadar sert, tırtıklı bir orak varmış. Kronos'un eline vermiş.

Hemen işe koyulmuş Kronos. Dünyanın merkezinde, muhtemelen çeşmenin az ilerisinde bir yerde, elinde orakla pusuya yatmış. Diğer kardeşleri de gözcüymüş. Bir süre sonra Uranos, kostak kostak o yandan gelmiş. Böyle bacaklarını ayıra ayıra. Canı Gaia'yı çekmiş yine. Çökmüş bunu üzerine hayvan. Tam zamanı diyerek, gözcüler Uranos'un üstüne çullanıp onu derdest etmişler. Aklı şeyinde Uranos, neye uğradığını anlamadan, “aneyy!” diye feryat etmiş. Gözcüler:

“Ya nassı ya, kımılda da görek!” demişler keyifle.

Yiğit Kronos' taymış sıra. Anasının verdiği keskin orağı, var gücüyle sallayıp babasının erkeklik organını uçurmuş. Baba Uranos, çalışan esas organı gittiği için olmuş 'heç!'…

Yönetim değişmiş. Mahpustaki kardeşlerini salmışlar, Kronos'u başa geçirmişler.

Kronos, zaman anlamına gelen 'khoronos'tan gelme.

Zaman muktedirlerin aleyhine işliyor!

Babalanma!

Tüm yazılarını göster