Bahçeli: Biz mafyayı tanımayız, mafyayı takmayız
Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına tepki gösteren Bahçeli, "CHP Genel Başkanı, bize kalırsa önce kendine bakmalı" dedi.
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "CHP yönetimi bozguncudur, milletimiz 2023 Haziran ayında bozguncuları sandıkta bozuk para gibi harcayacaktır" dedi. Konuşmasında Kudüs'e de değinen Bahçeli, " BM veya İslam ülkelerinin katılımıyla teşekkül edecek bir koruyucu güç planlanmıyorsa devreye girelim. Çağrı olursa biz gidelim, gücümüzün yettiği yere kadar girelim. Şayet ABD bunun önünde engelse NATO üyeliğini derhal tartışmaya açalım, Kürecik'i de, İncirlik'i de boşaltalım" çağrısı yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhur İttifakı ile ilgili açıklamalarına tepki gösteren Bahçeli, "Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağının mafya olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı, bize kalırsa önce kendine bakmalı, irtibatlarını gözden geçirmelidir. Terör örgütüyle ittifak kuran bir partinin mafyadan dertlenmesi yüzsüzlüktür. Biz mafyayı tanımayız, mafyayı takmayız, mafyadan da anlamayız. Cumhur İttifakı, cumhurla birliktedir" dedi.
MHP liderinin açıklamalarından satır başları şöyle:
SALGINDAN SONRA TÜRKİYE'NİN YERİ NE OLACAK? Salgın hastalık bütün ezberleri bozmakla kalmamış, henüz tam kavranamayan, hatta kavramsal çatısı kurulamayan yeni bir dünyanın kapılarını da aralamıştır. İnsan insan ilişkileri, insan toplum ilişkileri; bununla mündemiç ekonomik, siyasal ve ticari ilişki ağları sonuçları önümüzdeki yıllarda daha net görülecek sancılı ve sisli bir kulvara girmiştir. Bizim üzerinde kafa yormamız gereken asıl konu salgın sonrası vasat bulacak dünya tablosunda Türkiye’nin yeri, konumu ve üstleneceği rolüdür. İnsanlık tarihinin akış istikametini etkileyen birbiriyle bağlantılı üç müessir unsurdan birisi mikropsa, diğerleri tüfek ve çeliktir. Günümüz şartlarında bunlara bilgi ve teknoloji tabanlı dijital devrim süreci de eklenmiştir. Bu nedenle gelişmeleri lehimize çevirmek için mutlaka dikkatli ve hazırlıklı olmalıyız. Medeniyetler ve milletler mücadelesinde muvaffak olabilmek, milli varlığımızı risk ve tehditlere karşı muhafaza edebilmek önemle altını çiziyorum ki, birlik ve dayanışma hasletlerimizin yanı sıra fazilet ve fedakârlık kültürümüzün gücüyle orantılıdır. Bizim inancımızda karamsarlık yasaklı alandır. İyimser olmak, hayata ve hadiselere denetimsiz bakmak veya şuursuz yaklaşmak değildir.
CHP UÇURUMUN DİBİNDE: Maalesef CHP’nin, İP’in ve diğerlerinin sakat, şaibeli ve sarsak muhalefet argümanları arasında Covid-19 da yerini almıştır. Zillet ittifakı, yeni ortak gördüğü bulaşıcı hastalıktan nemalanma sırasına girecek kadar basiretini kaybetmiştir. İnsan ve toplum sağlığını vahim derecede tehlikeye atan Covid-19’dan medet umanların, rant çetelesi tutanların, musibetten çıkar devşirmeye kalkışanların siyasetleri hastadır, zihniyetleri ağır hasarlıdır. Özellikle Türkiye’nin Covid-19 salgınını başarıyla yönettiğini ifade etmek vicdan sahibi herkesin görevi olmalıdır. Adaleti dilinden düşürmeyen CHP ve yandaşlarının nasıl bir adaletsizliğin, nasıl bir ahlaki zafiyetin içine yuvarlandığı bize göre bariz şekilde ortadadır. Hakikatleri gizleme telaşının sonu karanlık bir uçurumdur. CHP bu uçurumun dibindedir. Toplumun her kesiminin doğal olarak beklentisi vardır ve bu beklenti makuldür. Salgından dolayı mağdur olan insanlarımızın sesini duymak esas olmalıdır.
SAĞLIK BAKANIMIZA GÜVENİYORUZ: Sırtında yumurta küfesi olmayan CHP Genel Başkanı’nın tüm iddiaları boştur, dayanıksızdır. Nasıl olsa boşa sallayıp dolu tutmanın peşine düşmek kolaydır. Covid-19 hepimizin, herkesin ana meselesidir. Bu yükün kaldırılması için samimi ve sağduyulu duruş sergilemek varken; yapıcı, olumlu ve olgun muhalefet etmek duruyorken yalanı siyaset rotası haline getirmek su katılmamış bozgunculuktur. Nitekim CHP yönetimi bozguncudur, milletimiz 2023 Haziran ayında bozguncuları sandıkta bozuk para gibi harcayacaktır. Türkiye normalleştikçe zillet anormalleşecek ve kaybedecektir. Eninde sonunda Covid-19 kuşatmasından Allah’ın izniyle kurtulacağız. Bu musibeti her cephede yeneceğiz. Sağlık Bakanımıza ve bakanlık personeline güveniyoruz.
KILIÇDAROĞLU EŞBAŞKANLIĞA TALİP: Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi siyasal yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olarak ifade etmesi yalnızca akıl tutulması veya anlık bir gaflet haliyle tarif edilemez. Bununla da yetinmeyen Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’ın haksızlığa uğradığını ileri sürmesi bir dil sürçmesi olarak da değerlendirilemez. CHP Genel Başkanı HDP’nin adeta eşbaşkanlığına taliptir. Ahı gitmiş vahı kalmıştır. HDP’yle yatmış, PKK’yla uyanmıştır. Bu utanç, bu pespayelik, bu terör sevicilik Kılıçdaroğlu’nun alnına kazınmıştır. Bugünkü CHP yönetimi, HDP’nin arka bahçesi, Kandil’in ana kademesi, Türkiye düşmanlarının can suyudur. İP’in başkanının HDP ile Kürt kökenli kardeşlerimizi bir ve aynı görme densizliği ise kılavuzu CHP olanın ne hallere düşeceğinin ayan beyan göstergesidir. Bu meczup değerlendirme HDP’yi Kürt siyasi hareketi olarak tanımlama fesadının başka bir anlatımıdır. İP, siyasetini mağara deliklerinde aramaya başlamıştır. Aynı şahsın HDP üzerinden Kürtlere hakaret edildiğini iddia etmesi ise hem ayıplı, hem sakıncalı, hem de bölücü bir dildir. Türk milleti bu zillet diline müstahak değildir. İP’e oy veren kardeşlerim bu zehirli dilden de ziyadesiyle muzdariptir. CHP ile İP, HDP’nin acil servisine, ilk yardım çadırına dönüşmüştür. CHP’li Dursun Çiçek’in, “Millet İttifakı seçimi kazanırsa HDP’lilere bakanlık veririz” sözleri, bize göre malumun ilanı, karanlık maksadın kesin ilamıdır.
OYALAMAYA NE KADAR TAHAMMÜL EDECEĞİZ? BM Güvenlik Konseyi’nin, 20 Ağustos 1980’de 478 sayılı kararıyla Kudüs’ün statüsünü değiştiren bütün eylemlerin “geçersiz” ve yasadışı” olduğunu ilan etmesinin İsrail’e tesir ettiğini söylemek mümkün müdür? Önümüzdeki Perşembe günü de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplanarak İsrail-Filistin meselesini görüşecektir. Arap Ligi toplanıyor, çocuklar ölmeye devam ediyor. İslam İşbirliği Teşkilatı toplanıyor, hak ihlalleri devam ediyor. Birleşmiş Milletler toplanıyor, ihanet ve işgal süreci devam ediyor. Kınama mesajları yayımlanıyor, endişeyle izleyenler açıklama yapıyor, gelin görün ki İsrail’in ciddiye aldığı yoktur, umursadığı yoktur, yine cinayet, yine melanet aynısıyla sürmektedir. Sorarım sizlere, bu oylamaya nereye kadar tahammül edeceğiz? 14 Mayıs 2018’de ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’teki açılış programını protesto eden 55 Filistinli masumun İsrail askerlerinin kurşunları sonucu hayatını kaybetmesini kim hatırlıyor? Sahillerde misket bombalarıyla öldürülen çocukların acısını dürüstçe kim yüreğinde taşıyor? Türkiye’den başka 1,5 milyarlık İslam aleminin umudu kaldı mı? Varsa nerede, hangi petrol kuyusunun başında petro dolarlarını saymakla vakit geçiriyor? Askeri mağlubiyetlerle güvensizlik ve korku psikolojisine teslim olmuş İslam toplumları bugün ayağa kalkmayacaksa, bugün zalime meydan okumayacaksa bunları yapacak kudreti ne zaman kendinde bulacak? Kudüs, küresel barış ve huzurun anahtarıdır.
GEREKİRSE NATO ÜYELİĞİNİ TARTIŞMAYA AÇALIM, ÜSLERİ KAPATALIM: Kudüs'e BM veya İslam ülkelerinin katılımıyla teşekkül edecek bir koruyucu güç planlanmıyorsa tarihin sesine kulak verilmeli, medeniyetler şehri Kudüs'ün ruhunu ve dokusunu bilen Türk milleti yeni bir nöbet için devreye girmelidir. Çağrı olursa biz gidelim, biz koşalım, hızır gibi yetişelim, gücümüzün yettiği yere kadar girelim, nihai olarak akan kanı durduralım; huzur, istikrar ve güvenliği el birliğiyle, güç birliğiyle temin edelim. Kudüs'ün her karışında izimiz ve eserlerimiz vardır. Kudüs bizi bilir, biz Kudüs'ü biliriz. Şayet ABD bunun önünde engelse NATO üyeliğini derhal tartışmaya açalım, Kürecik'i de, İncirlik'i de boşaltalım. Onlardan korkan en az onlar gibi olsun. (HABER MERKEZİ)