Bahçeli: Anayasa Mahkemesi Başkanı istifa etsin
MHP lideri Bahçeli "Bundan sonra Gara öncesi ile Gara sonrası aynı olmayacaktır. PKK'nın yanında saf tutan kim varsa tepeden tırnağa tutuşturulacaktır" dedi. Bahçeli, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'a da istifa çağrısında bulundu: "Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa derhal kendisini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin."
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada muhalif kesimleri eleştirdi, HDP'nin Meclis'ten tasfiye edilmesini istedi.
Bahçeli'nin açıklamaları özetle şöyle:
KAN VERDİK, CAN VERDİK: Ölürsem şehit, kalırsam gazi diyen bir milletin mukavetini kıracak, muvaffakiyetini kısıtlayacak bir kuvvet henüz görülmemiştir. Bu vatan inanmış vicdanların şükür duasıdır. Tarihi varlığımızı birilerinin lütfuna borçlu değiliz. Bu coğrafyayı bonus diye almadık. Kan verdik, can verdik, bu topraklara vatan dedik. Üzerimizde hesap yapanların ışık diye ateşe koştuklarını, cayır cayır yandıklarını gördük.
TERÖRÜN KOÇBAŞLARI: Şuur varsa akıl vardır, fikir vardır, çare vardır, atılgan ve çevik bir irade vardır. Milli birliğimizi ve bekamızı muhafaza ettik. Dün yedi düven topraklarımıza saldırmıştı. Bugün de kiralık tetikçileriyle karşımızdadır. Bu tehdidi ciddiye almayan, bölücülük sorununu örtbas etmeye çalışan, beka mücadelesini küçümseyen kim varsa eli silahlı terörist kadar adidir, alçaktır. Hıyanet ile haysiyet arasında bir seçenek veya ara durak yoktur. Ama'ları, fakat'ları el yapımı patlayıcı gibi konuşlandıran, kanlı örgütün adını anmaktan imtina edenler sadece korkak ve kokuşmuş değil, terörün koçbaşlarıdır.
GARA HAREKATI: Bu koçbaşları Türk milletine ve Türkiye'ye ait her değere mesafelidir. Bunların hüviyetini biliyoruz. 10 Şubat 2021'de Gara bölgesine yapılan harekat, geçtiğimiz cumartesi günü tamamlanmıştır. Çok sayıda terörist hıyanetlerinin bedelini canlarıyla ödemiştir. Dileğimiz teröristlerin peşinin bırakılmaması, döktükleri kanların varlıklarından sorulmasıdır.
MAHMUR YIKILMALI: Kandil'e bir şafak vakti Türk'ün şanlı bayrağı dikilmeli, terör elebaşları mağaralara gömülmelidir. Mahmur'da terör kampları yıkılıp yakılmalıdır. Sincar'ın kısa süre içinde yerle bir edilmesi artık hayat memat konusudur. Millet ve vatan bu kahraman şehitlerimize minnettardır. 13 vatandaşımız, 13 kahraman kardeşimiz bir mağara deliğinde şehit edildiler. Bu katliam bir canavarlık örneğidir. Suçsuz, günahsız ve savunmasız insanlara kurşun sıkmak terörün ilkel yönünü teşrfi etmiştir.
HAİNLERİN KAFASI KOPARILACAK: Bu kadar mı alçaldınız, bu kadar mı insanlıkla aranızı açtınız? Sözde insan hakları savunucuları şimdi ne diyeceksiniz, ne yazacaksınız? Bu cinayetleri nasıl tevil edeceksiniz? Gara'da akan kan hepinizi boğacak. Bundan sonra Gara öncesi ile Gara sonrası aynı olmayacaktır. PKK'nın yanında saf tutan kim varsa tepeden tırnağa tutuşturulacaktır. Türk milletinin izzet-i nefsiyle oynamanın bedeli ağır sonucu, silahlı eşkıyaya, siyasi ortakçılarına felaket olarak yansıyacaktır. Hainlerin kafaları koparılacaktır. O meşhum mağarada Türk milletinin tamamına ateş açılmıştır. Biz göreceğimizi gördük, çekeceğimizi çektik. Acılara dayandık, sıramızı savdık. Bundan sonra gerisini bölücüler, işbirlikçiler, teröristler düşünmelidir. Herkes kulağını açsın ve bizim kim olduğumuzu dinlesin.
HDP'Yİ HEDEF ALDI: Herkes nerede durduğunu gözden geçirmelidir. Pozisyonunu, niyetini, düşüncesini, ilişki ağlarını yeni baştan kontrol etmelidir. Demokrasiyi yozlaştıranlara sessiz mi kalacağız? Yoksa hakkın ve hukukun safında toplanarak milletin çelikten iradesiyle günahkar bölücüleri doğduklarına pişman mı edeceğiz Bilinmelidir ki, dağda elde edilen stratejik ve mukayeseli üstünlüğü TBMM’de kaybetmeye, TBMM’de eritmeye ne sabrımız ne de tahammülümüz kalmıştır. Türk devletinin ekmeğini yiyip havasını soluyan, hazinesinden geçinip imkânlarından yararlanan, sonra da dönüp bu devletin varlığına diş bileyen, nifak saçan, suikast düzenleyen teröristlere güzellemeler yapan siyasi terör safralarının yakasından tutmak millet vekaletinin iffetini taşıyan her muhterem milletvekili için namus meselesidir.
İP İNCELDİĞİ YERDEN KOPACAK: Bebek katiline sayın diyen milletvekilleri istemiyoruz. Teröriste gerilla diyen milletvekillerine katlanamıyoruz. Sırtını PKK’ya, YPG’ye dayayan, terörist cenazelerine katılan, icazeti Kandil ve İmralı’dan alan hainlere milletvekilliği haramdır görüşündeyiz. Yeter artık, sabır taşı çatladı, bıçak kemiğe dayandı. Bu mesele var oluş yok oluş meselesidir. İp inceldiği kadar incelmiştir, kopacağı varsa zaten kopacaktır. Gözümüzün içine baka baka hala provokasyonlarını devam ettiren mazbatalı teröristlerin bulundukları mekan; dualarla, Kuran-ı Kerim tilavetleriyle, kurbanlarla ve bir Cuma günü açılan Gazi Meclis olamaz, olmamalıdır. Ordular kurup ordular yöneten, Milli Mücadele’den yüz akıyla çıkıp Cumhuriyet’i ilan eden bu kutlu çatı altında düşmana methiyeler düzen suçluların ne işi vardır? Gara’da, savunmasız evlatlarımızın kafalarına kurşun sıkan şerefsizlere sempati besleyenlerle, tasmaları Kandil tarafından tutulan günahkar müptezellerle aynı yerde nasıl bulunacağız?
HDP'NİN KAPATILMASI İÇİN ZAMAN KAYBEDİLMEMELİ: Peki tüm bu olan bitenler karşısında HDP’nin kapatılmasına yönelik kısa metrajlı üç maymun oyunu sahne almaya inat ve ısrarla devam edecek midir? HDP kapatılmadan, PKK’nın ayağını TBMM’den kesmenin bir başka formülünü bilen ve bizi de bilgilendirmeye hazır olan aslan parçası bir demokrat var mıdır? Gara katliamıyla ilgili Türkiye’yi suçlayan, mağaranın bombalandığını ileri süren bölücü milletvekillerinin Gazi Meclis’ten tasfiyesi bugün değilse ne zaman yapılacaktır? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu kapsamda açtığı soruşturmayı hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriyor, taviz verilmeden alayının üstüne gidilmesini temenni ediyorum. Bu milletvekillerinin ve diğer HDP’lilerin milletin vergileriyle aldığı maaş haramdır, zıkkımdır. Ve bu HDP’nin kapatılması için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarına ileri düzeyde zarardır.
HALK TV'YE PKK TV SUÇLAMASI: Sipariş haberciliğin önde gideni, bölücülüğün amigosu Halk TV’nin sosyal medyadan Gara’yla ilgili yaptığı şu paylaşıma lütfen kulak veriniz: “Başlarından vurulmuşlar: Irak’ta bir mağarada 13 vatandaşın naaşı bulundu.” Bir başka paylaşımı da şu şekildedir: “PKK’nın öldürdüğü 13 esirle ilgili kimlik tespitleri başladı.” Bölücü terör örgütünün kaçırıp alıkoyduğu vatan evlatlarına esir demek halkın ağzı değil, hıyanetin, hüsranın, husumetin ağzıdır. Halk TV, tıpkısının aynısıyla PKK TV’si haline gelmiştir.
CHP LANETLEMEDİ: Ya HDP’nin dostu olan CHP’ye ne demeli, bu partinin yönetimine musallat olan HDP lobisini nasıl değerlendirmeli? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, kes kopyala yapıştır türünden taziye mesajı yayımlayan CHP’li yöneticilerin PKK’yı açıkça, dosdoğru biçimde ve ismini zikrederek lanetlemediği anlaşılmıştır. PKK’yı afişe etmeden, yalnızca terör örgütü sözleriyle melanet terör saldırısını kınamak kirli ve kurnaz bir taktiktir. Akıllarınca ittifak ortaklarını rahatsız etmek istemiyorlar, ama şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktan da gocunmuyorlar. Böylelikle dostlar birbirlerini yalnızca alışverişte görürken, alınganlık gösteren, darılan, kırılan veya küsen de akıllarınca olmayacaktır. Hesap budur, plan budur, danışıklı dövüş açıklamalar buna hizmettir.
CHP KAZANAMAYACAK: CHP yönetimine sesleniyorum; Gara katliamcısı PKK’yı saklamak ne size ne de gayri meşru dostunuza hiçbir şey kazandırmayacak, bilakis aziz milletimizin gözünden ve gönlünden daha da düşürecektir. Korkmayın, çekinmeyin, HDP’ye ve bölücü terör örgütüne verilmiş bir sözünüz yoksa PKK’ya katil demek, eşkıya demek, terörist demek, cani demek size ancak onur, ancak şeref, millet nezdinde de itibar kazandıracaktır. Fakat arkadan dolanarak, kapı kapı dolaşarak ne kızı vereyim ne de dünürü küstüreyim havasındaysanız, biliniz ki, ya nal toplarsınız ya da yal paklarsınız. Türk milleti böylesi bayat numaraları yutmaz. Ucuz etin yahnisinin yavan olacağını gayet iyi bilir.
ORTALIKTA GÖRÜNMÜYORSUNUZ: CHP’yle birlikte terörist Demirtaş’ı neredeyse demokrasi kahramanı haline getiren sözde aydınlar, merak içindeyiz, Gara’ya ne diyorsunuz? Bakıyorum da hiç gıkınız çıkmıyor, ortaklıkta görünmüyorsunuz. Hiçbir zaman unutulmayacak Gara katliamına Boğaz’ın iki yanına yuvalanmış kaymak tabaka, ayrıcalıklı kesim, mutlu azınlık nasıl yaklaşıyor? Beyzadelere soruyorum, nasıl, manzara güzel mi oralarda? Martılar uçuşuyor mu ortamlarınızda? Boğaz’a bakıp bakıp demlenirken insan hakları ve özgürlük edebiyatını da meze yapıyor musunuz? Salgından dolayı yaşanan ekonomik zorlukları siyasi faturaya tahvil etmek için fellik fellik ortalıkta gezen, partimizde görev yaparken tek bir esnafın dahi elini sıkmadan duvar diplerinden gidip gelen İP’in başkanı terörist Demirtaş ile kahvaltı programında buluşmanın hala hevesinde midir?
TARİHİ MÜRACAATIMIZI YLERİNE GETİRECEĞİZ: HDP’yle hesaplaşmadan, PKK’yı bitirdik, yok ettik, mahvettik diyemeyiz. Bu itibarla HDP’nin kapatılması elzemdir, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı inanıyorum ki gereğini yapacaktır. Ve tarih önünde yapmak durumundadır. İP’in başkanı, HDP’nin kapatılması konusunda avam bir dil kullanarak üçkâğıt yapıldığını iddia etmiş. Üslubu beyan, ayniyle insandır. Biz kimin üçkâğıt yaptığını, kimin sinsi sinsi siyasi film setlerinde figüranlığa özendiğini geçmiş tecrübelerimize istinaden iyi biliyoruz. İP’in başkanı, HDP’yi Kürt siyasi hareketi olarak değerlendiriyor. Kapatılmasının da kendileriyle alakalı olmadığını söylüyor. Öyle ya, ittifak ortakları birbirinin ayağına hiç basar mı? Birbirlerinin tavuğuna hiç kış der mi? Bu şahıs, cehaletine yanmıyor da, bize ne yapacağımızı anlatıyor. Hiç merak buyurulmasın, CHP ile İP rahat olsunlar, olacaklar da zorlarına gitmesin. Şayet bize bir görev düşerse, ki bu zaman yakındır, Milliyetçi Hareket Partisi Siyasi Partiler Kanunun 100’üncü maddesinden kaynaklanan hakkını tam ve eksiksiz kullanarak tarihi müracaatını mutlaka yerine getirecektir.
BERBEROĞLU KARARI: 20 Mayıs 2016 tarihli ve 6718 sayılı Kanun’un 1’inci maddesiyle Anayasa’ya eklenen geçici 20’inci maddenin kabul tarihi itibariyle, TBMM Karma Komisyon Başkanlığı’na ulaşmış dosyalar hakkında Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yasama dokunulmazlığına ilişkin hükmün uygulanmayacağı düzenlenmişti. Bilahare İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 19 Ağustos 2016 tarihinde CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında iddianame hazırlamış, nihayetinde İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açılmıştır. Bahse konu mahkeme tarafından 14 Haziran 2017 tarihinde verilen kararda, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla ya da iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçundan sözü edilen CHP Milletvekiline 25 yıl hapis cezası verilmişti. Bu kararı ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’inci Ceza Dairesi 13 Şubat 2018’de kaldırmış, fakat devletin güvenliği ya da iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçunu kabul ederek 5 yıl 10 ay hapis cezasına hükmetmişti. Temyiz sürecinin devam ettiği zaman diliminde bu kişi tekrardan milletvekili seçilmiş, milletvekilliğinin kesinleşmesini müteakip Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesi yargılamanın durdurulma talebini reddetmişti. Arkasından Yargıtay’ın anılan dairesi Bölge Adliyesi Mahkemesi’nin mahkûmiyet kararını onamıştı.
ANAYASA MAHKEMESİ'NE ELEŞTİRİ: Bu CHP’linin milletvekilliği 4 Haziran 2020 tarihinde mahkûmiyet kararının Genel Kurul’da okunmasıyla sona ermiştir. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 17 Eylül 2020 tarihinde konuyla ilgili olarak, kişi hürriyeti ve güvenliği ile siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlaline hükmetmiştir. İlk derece mahkemesi ise 13 Ekim 2020 tarihinde ilgili şahıs hakkında yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığı kararıyla ilk görüşünde direnmiştir. Anayasa Mahkemesi 21 Ocak 2021 tarihinde tekrar hak ihlali kararını açıklayarak tutumunda ısrar etmiştir. Buna dayanarak İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi infazı durdurmuş, yeniden yargılama talebini kabul etmiş, dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili fezlekeyi hazırlayarak Adalet Bakanlığı’na göndermiştir. CHP Milletvekili de geçtiğimiz hafta Perşembe günü TBMM’de görevine başlatılmıştır. Bu anlattıklarım konunun hukuki mazisinin özetinden ibarettir. Anayasa Mahkemesi’nin bir kereye mahsus kabul edilen geçici 20’inci maddeyi yanlış yorumladığı açıktır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi’nin yerindelik denetimi yapamayacağı da bilinen bir yasa kuralıdır.
ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI'NA İSTİFA ÇAĞRISI?: Ne hikmetse hak ihlalleri hep şaibeli ve hakkında soru işaretleri olan isimlerle ilgili verilmektedir. Aynı Mahkeme, 25 Şubat 2016 tarihinde Can Dündar, 9 Haziran 2020 tarihinde terörist Demirtaş hakkında hak ihlali yapıldığını kararlaştırmıştır. 22 Mayıs 2019 tarihinde de Osman Kavala’nın tutuklanmasının hukuki olmadığı gerekçesiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı da oybirliğiyle kabul etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararlarını fütursuzca verirken milletin haklarını hiç hesaba katmadığı, dikkate almadığı çok net bir şekilde görülmektedir. Bu Anayasa Mahkemesi kime hizmet etmektedir? Kimin mahkemesidir? Hak konusu sırf Türkiye’nin anayasal düzenini bozmak için uğraşan ve ihanete kapı kulluğu yapanlar için mi geçerlidir? Bizim görüşümüz şudur: Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa, Türkiye’nin egemenlik ve tarihsel haklarını çiğneyenlere ihlal gerekçesiyle destek vermeyi sürdürecekse, derhal kendini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin.
BABACAN'I HEDEF ALDI: Kimin devası olduğu, kimlere deva olacağı az çok belli olan ipotekli bir partinin başkanı, Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışılabileceğini söylemiştir. Anayasa’nın ilk dört maddesini tartışmaya hazır olan şahsa tavsiyem, sen git önce kendini tartışmayı dene, sicilini ve siyasi dönekliğini tartışmayı iste. Anayasa’nın ilk dört maddesi Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuki kimliği, kuruluşunun ve kurtuluşunun simgesidir. Bu kimliği tahrip etmeyi hayal edenler veya aklından geçirenler ya HDP’ye kapağı atsınlar ya PKK’nın dağ kadrosuna katılsınlar ya da Pensilvanya’da soluğu alsınlar. İlk dört maddeyi tartışacak babayiğit henüz doğmadı, tartışmaya hazırlanan, buna meyleden Babacan’ı ise uyarıyorum, böyle giderse tarihin ve milletin hışmından asla kurtulamaz. (HABER MERKEZİ)