Bahçeli: MHP 50 milletvekiliyle Türk siyasetinin kilit aktörü haline geldi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim sonrası partisinin ilk grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bahçeli, "Bir zamanlar hasbelkader aramızda bulunup tefrika ve tezvirat imalatından başka bir şeye yaramayanların davamız üstünden at pazarlığı ve siyaset cambazlığı yapmaya cüret etmeleri öncelikle kendi acziyetleri ve çürümeleridir" dedi.
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:,
TÜRKİYE SİYASİ KRİZ YILLARINI GERİDE BIRAKMIŞTIR: Temennim odur ki, müspet ve müstesna mesajlarla açılmış olan Meclis’in, milletvekili ant içme metnindeki ulvi sözlerin gerçek anlamları ile temsil edilen bir yer olmasıdır. 3 Haziran 2023 tarihinde de Sayın Cumhurbaşkanımızın ant içme töreni gerçekleşmiş, aynı günün akşamında Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin açıklanmasıyla birlikte seçimli demokratik süreç noktalanmıştır. 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan ikinci tur Cumhurbaşkanı Seçiminin, lütfen dikkat buyurunuz, altıncı gününde yeni Kabine’nin göreve başlaması ülkemiz adına mühim ve müthiş bir gelişmedir. Bu tablo aynı zamanda kökleşen siyasi istikrarın somut bir yansımasıdır. Türkiye siyasi kriz yıllarını geride bırakmıştır. Dipsiz anlaşmazlıklar, sert gerilimler ve gergin bekleyişler raf ömrünü doldurmuştur. Kurulamayan, kurulsa bile yürümeyen, yürüse de tavı, tavrı ve takati tartışmalı olan koalisyon hükümetlerinden ne iz ne de eser kalmıştır. Bu yüzden Parlamenter Sisteme geri dönme hayalleri suya düşmüş, milletimiz bu siyasi hedef sahiplerine itibar etmemiştir. 14 Mayıs Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerini aynı zamanda referandum olarak gören ve gösteren partiler tarihin yanlış yerinde konuşlanmışlar ve kaybetmişlerdir. Milletimiz iki seçimde de, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni teyit ve tescil etmiş, parlak geleceğini bu sistemsel mimaride gördüğünü iyice netleştirmiştir. Türkiye’mizin önü açılmakla kalmamış, yönetim hayatımızdaki denge ve düzen kurumsallaşmıştır. Bir rejim içinde teşekkül eden siyasi iktidar yapısı meşruluğunu doğrudan doğruya inançlardan ve tecelli eden iradeden almaktadır. Geldiğimiz bu aşamada Cumhur ile Cumhuriyet’in kucaklaşması, devlet ile milletin kaynaşması, insanla toplumun bütünleşmesi, geçmişle geleceğin eklemlenmesi yeni yönetim sistemiyle daha da pekişmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin munzam ve muntazam avantajları siyaset ve demokrasi kültürümüze bahar havası getirmiştir. Yeni sistemde hükümet bizzat millettir, millet de hür ve egemendir. Parlamenter Sistem’in arıza çıkaran, su kaynatan, sorun üreten, huzur ve istikrara pranga vuran, dahası mutabakat yerine kronik münakaşaları kesintisiz tırmandıran mahsurları hepten giderilmiş, Türkiye’miz deyim yerindeyse ayak bağlarından tümüyle kurtulmuştur. Türk demokrasisi tarih, kültür ve sosyolojik kodlarımıza muvafık yönetim reformuyla daha da olgunlaşmış, bir üst lige sıçramıştır.
PARTİMİZ 50 MİLLETVEKİLİYLE TÜRK SİYASETİNİN KİLİT VE STRATEJİK AKTÖRÜ HALİNE GELMİŞTİR: Konuşmamın bu aşamasında bilhassa 14 Mayıs öncesi partimize karşı yapılan sistematik tahriklerle, husumet tonu bir hayli fazla olan azgınlaşmış kara kampanyalara kuşkusuz temas etmek ve huzurlarınızda tarihe not düşmek mecburiyetindeyim. Milliyetçi Hareket Partisi toplamda 5 milyon 484 bin 820 oy sayısı ve yüzde 10,07 oy oranıyla şeytani planları alt üst etmiş, şiddetli iftiraları boşa çıkarmış, şirret saldırı dalgasını kırıp atmıştır. Partimiz 50 milletvekiliyle Türk siyasetinin kilit ve stratejik aktörü haline gelmiştir. Elde ettiğimiz bu sonuç başarıdır ve saygındır. 14 Mayıs Milletvekili Genel Seçimini bütün boyutlarıyla analiz edip incelemek, milletvekili çıkaramadığımız seçim çevreleri başta olmak üzere, çok daha fazla milletvekili sayısına ve siyasi desteğe ulaşmak için neleri yapmamız gerektiğini değerlendirmek ve bunun üzerine kafa yormak elbette bir ihtiyaçtır. Bunu da yapıyor ve lazım gelen tedbirleri almak için çalışıyoruz. Hiç şüpheniz olmasın ki, yerimizde sayamayız, olduğumuzla yetinemeyiz, bu bize yeter diyemeyiz. Her zaman ve her şart altında daha fazlasına talip olmalıyız ve bunun için de insanüstü bir emek harcamalıyız. 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi elimizden gelen her türlü gayreti heyecan içinde gösterdik. Başarıya inandık, milletimize itimat ettik. 4 Eylül 2021 tarihinden itibaren adım adım 2023’e hazırlandık. Türk milleti hamdolsun bizleri mahcup etmedi, yeminli Türkiye düşmanlarını güldürmedi. Dünya siyasetinde bu kadar komploya, bu kadar suçlamaya, bu kadar kötülemeye ve bu kadar haksızlığa maruz kalıp da ayakta durabilen, oyun içinde oyun kuranları hallaç pamuğu gibi fırlatıp atan ikinci bir partiden asla bahsedilemeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi bu vasfıyla nadide bir siyaset ekolüdür.
ÇEKİÇLE ÖRS ARASINA SIKIŞMIŞ BİÇARELİKLE SİYASET YAPILAMAZ: Türk milliyetçiliğinin entelektüel sermayesini talan ve yağma peşine düşenler unutmayınız ki, çuvallamaya, çil yavrusu gibi dağılmaya mahkum ve müstahaktır. Bir işletme; tedarikçiler, pazarlar, müşteriler, rakipler başta olmak üzere, dışarıdan içeriye doğru tanımlanmaktadır. Siyaset ve fikir bünyesinin tanımı ise içeriden dışarıya doğru olacak, yani merkezden çevre istikametine yayılacak, sonra çevreden merkeze doğru da milletin arzu ve amaçlarıyla birleşip olgunlaşarak karar haline gelecektir. Merhum Ziya Gökalp’in dediği de budur. Siyaset, sırf oturulacak koltuk, kazanılacak paye, ulaşılacak makam arayışı değildir. Siyaset, şöhret ve servet ikmali için bir fırsat şantiyesi, bir çıkar santrali hiç değildir. Siyaset akıl, ahlak, inanç ve fikir hazinesine erişmiş olanlar için anlamlı, değerli, kalıcı, sürekli bir eylem ve erdem sahasıdır. Çete mantığıyla, çelişkiler manzumesiyle, çekiçle örs arasına sıkışmış biçarelikle siyaset yapılamaz, bununla mündemiç insan onuru sahiplenilemez, millet ve devlet bekası savunulamaz. Tarlası sırtında dolaşanlar, yağmur yağsa da ıslanmayanlar, tipi vursa da etkilemeyenler için siyaset ve fikir mücadelesi diye bir şey yoktur ve olmayacaktır. Bu kategoride olanlar sadece aymaz, sadece gafil, sadece çıkarcı değil, aynı zamanda yüreksizdir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin yüreksizlerle, yükte hafif pahada ağır menfaatlerinin kölesi olmuş siyasi devşirmelerle ne bugün ne de gelecek de işi ve ilgisi olmayacaktır. Bir zamanlar hasbelkader aramızda bulunup tefrika ve tezvirat imalatından başka bir şeye yaramayanların davamız üstünden at pazarlığı ve siyaset cambazlığı yapmaya cüret etmeleri öncelikle kendi acziyetleri ve çürümeleridir. Bizim çürüklerle yolumuz da yönümüz de ayrıdır, Yunus’un dediği gibi, “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası.”
PİRUS ZAFERİ METAFORUYLA GÖLGELEMEYE ÇALIŞANLAR...: Bizlere güvenen, bizlere inanan, yüzümüzü kara çıkarmayıp muhannete muhtaç etmeyen aziz vatandaşlarımıza, dava ve gönül insanlarımıza, bütün teşkilat mensuplarımıza, seçilsin veya seçilmesin her milletvekili adayımıza içtenlikle teşekkür ediyorum. Birlikte çok daha güçlü olduğumuzu özellikle hatırlatmayı bir vazife addediyorum. Kurt dondurucu kışı geçirmiş, fırtınalara direnmiş, velakin yediği ayazı da hiç unutmamış, unutmayacaktır. Baharı getireceğiz diyenlerin şimdi damı karla kaplanmış, ne Pensilvanya’da ne de Kandil’de güneş açmıştır. Direne direne kazanacağız diyenlerin ocağına incir ağacı dikilmiş, zillet cephesi süngü düşürmüştür. Birleşe birleşe kazanacağız diyenler, dağıla dağıla sağa sola savrulup gitmiş, CHP’ye yuva yapan siyasetin guguk kuşları seçimlerin hemen ardından taşıyıcı bedenlerine sırt dönmüştür. Cumhur İttifakı’nın başarısını Pirus Zaferi metaforuyla gölgelemeye çalışanlar da çizgili pijamalarını giyip Türkiye’nin yükselişini tırnaklarını yiyerek izlemeye başlamışlardır.
OYUMUZU YÜZDE 2-3 GÖSTERDİLER: Milletimizden aldığımız destekle haşin, hain ve habis bir kuşatmayı yardık. Boyalı medyanın kirli manşetlerini yendik. Gayri ahlaki algı operasyonlarını geçtik. Kiralık anket şirketlerinin kuyruklu yalanlarını ezip çiğnedik. Tuzak kurdular, bozduk. Çöktü dediler, dimdik doğrulduk. Oyumuzu yüzde 2-3 gösterdiler; hiç aldırmadık, hiç de oralı olmadık. Baraja takılacağımızı söylediler, coşkun ırmaklar gibi taştık, yangın yerinde gül olup açtık, karanlık gecede hilal olup parladık. Bitti dediler, yeni ve yeniden güç devşirerek koşmaya başladık. Onlar bizi tanımıyor, fakat biz menfur ve melun niyet sahiplerinin alınlarına yapışmış etiket fiyatlarında kaç kuruş yazdığını, bunların ne kadar ucuzlaştığını gayet iyi biliyoruz. Onlar bizi görmezden geliyor, fakat biz alayını birden görüyor, yaklaşan hesap gününü dört gözle bekliyoruz. Varsın biraz daha oyalansınlar, varsın biraz daha avunup kendilerini kandırsınlar. İnanıyorum ki, Türk milletinin kudretini eninde sonunda görecekler. MHP’siz Meclis düşü kuranların hepsi birden, Türksüz millet özlemi çeken alçaklar güruhudur.
LOBİLERİN İŞTAHLANMASI ONLARIN İÇ SORUNU: Artık dünyanın tek kutuptan ibaret olmadığı, farklı coğrafyalarda kutup başı ülkelerin serpilip sivrildiği, salkım ve yonca tipi ittifakların yeşerdiği nevzuhur bir insanlık döneminin içindeyiz. Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Genelkurmay Başkanı da bu gerçeği ikrar ve ifade etmiştir. Kabil’den Bağdat’a, Şam’dan Beyrut’a, Hartum’dan Trablus’a, Sana’dan Manila’ya, Bombay’dan Keşmir’e, Karaçi’den Kaşgar’a, Kırım’dan Kıbrıs’a, Kiev’den Priştine’ye varıncaya kadar çevremizde kargaşa, kutuplaşma, kriz ve çatışma iklimi egemendir. İkinci Dünya Savaşı sonrası tesis edilen küresel nizam ve silah zoruyla dayatılan kurallar hiyerarşisi sorgulandıkça huzursuzluğun çapı ve çeperi genişleyip yönetilemez gerilimler artış kaydetmektedir. Ukrayna’nın Üçüncü Dünya Savaşı’nın test sahası olduğu iddiaları son zamanlarda etkinlik kazanmıştır. Yüksek hassasiyetli silahlar, hipersonik füzeler, özel operasyonel kuvvetler, robotik sistemler, insansız kara, deniz ve hava araçları ya kalıcı bir barış kuşağının kurulmasına hizmet edecek ya da korkunç bir sonu hazırlayacaklardır. Aslında insanlık bıçak sırtı bir durumdadır.
Bundan sonra kenetlenmeyi ve kucaklaşmayı her sahada, her aşamada sağlamalıyız. Türk milleti tek ses, tek bilek ve tek yürek olduktan, Türkiye bütün güzellikleriyle ve değerleriyle tek nefes haline geldikten sonra zulmün feriştahı, zilletin ağa babası, düşmanın kıralı gelse göreceği yalnızca hezimet ve hüsrandır. İnanıyorum ki, uyanan ve ayaklanan devin tekrar uyuşup uyuklamasına hiçbir vicdan sahibi insanımız tamam demeyecek, yanlışa taraf olmayacaktır. Türkiye; ekonomisiyle, siyasetiyle, diplomasisiyle, milli birlik ve kardeşlik ruhuyla, tarihi ve kültürel müktesebatıyla, kavga yerine kucaklaşmayı öne alan sarsılmaz iradesiyle önümüzdeki yüzyılı lehine çevirebilecektir. Dileğim muhalefet partilerinin girdikleri tünelden, düştükleri türbülanstan bir an evvel çıkmaları, milli ve ahlaki siyaset ilkelerini gecikmeksizin benimsemeleridir. Maalesef ülkemizin öncelikli sorun alanlarından birisi fikirsiz, temelsiz, kimliksiz, istikametsiz, hedefsiz, heyecansız, milli ve manevi değerlere hazımsız muhalefet anlayışıdır. Bu anlayış demokrasimiz için de bir kambur ve külfettir. Muhalefet partilerinin kaynayan kazanı kapak tutmasa da, bu bizim meselemiz değildir. Birbirlerini yiyip tüketmeden orta yolu bulmaları tavsiyemdir. Kulislerin ateşlenmesi, lobilerin iştahlanması onların iç sorunudur.
SAYIN KILIÇDAROĞLU’NU DEFALARCA UYARDIM: Üzüntümüz CHP Genel Başkanı’nın hala milletimizin mesajını algılayamamış, hala anlam verememiş olmasıdır. Bir televizyon kanalında, “kazanamadık, ama ağır bir yenilgi de almadık” sözleri, köylülerimizi ve TRT’yi suçlayan ve hakir gören tarihi hatası şuur kaybının yanı sıra hala şoku atlamadığına delildir. Köylülerimizi suçlamak, aşağılamak, horlamak bir defa demokrasiye, milli iradeye, insani değer ve mirasa çok kesif bir saldırıdır ve failinin derhal özür dilemesi lazımdır. Bu ayıplı sözler milletimizi derinden yaralamış, aynı şekilde CHP’ye oy veren vatandaşlarımızı da şaşırtmıştır. Anadolu’nun kavruk yüzlü, nasır tutmuş elli, tarlasında ve ağırında nafakasının mücadelesinde olan şerefli insanlarımızı anlamadan, haklarını teslim etmeden, onların gönüllerine girmeden yapılacak hiçbir mücadeleden sonuç alınamaz. Sayın Kılıçdaroğlu’nu defalarca uyardım: “Güvenme dostuna, saman doldurur postuna” dedim. CHP’nin üzerinden 40’a yakın milletvekilini kapan doğruca kendi evine gitti. CHP’nin önünden rastlantıyla geçene Cumhurbaşkanı yardımcılığı vaat edildi. Bakınız daha birkaç gün önce Ankara’yı sel götürdü, mazgallar tıkandı, araçlar sular altında kaldı, vatandaşlarımız mağdur oldu, her yer göle dönüştü, ama CHP’li Belediye Başkanı il il, meydan meydan dolaşarak asıl görevini unutmuş, şehrin yüzüstü bırakmıştı. Emanete tıpkı İstanbul Belediye Başkanı gibi ihanet etmişti. Ankara’ya çivi çakılmadı, belediye hizmetleri uzun zamandır askıya alındı. 14 Mayıs akşamı bu iki belediye başkanı beşinci sınıf bir çadır tiyatrosunda gösteriye çıkarak kazandık diyorlardı, ama sorumluluğunu taşıdıkları kentlerine kaybettirdiklerini çok geçmeden herkes görüp anlamış oldu. Dolduruşa geldiler, itibar ve inandırıcılıklarını spot piyasaya düşürdüler. Nefsine söz geçiremeyenden siyasetçi olmayacağı gibi adam da olamayacaktır. Yine Kılıçdaroğlu’nu Hz. Mevlana’nın sözüyle uyardım ve dedim ki: “Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin; çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.” Sayın Kılıçdaroğlu ve diğer ortaklarının milletin çağrısına kulak verip, en azından yeni bir anayasa konusunda olumlu ve yapıcı yaklaşmaları önümüzdeki en belirgin samimiyet testidir.
100 MADDELİK ANAYASA TEKLİF METNİMİZ DE ÇOKTAN HAZIRLANMIŞTIR: Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı Türkiye’mize geniş katılımlı, kapsayıcı, demokratik nitelikli, milletimizin özlemlerini yansıtan, devlet ve millet dengesini titizlikle kuran bir anayasa kazandırabilmek için elini taşın altına koymaya hazırdır. Bu kapsamda Cumhuriyet’in 100’ncü yıldönümünde 100 maddelik Anayasa teklif metnimiz de çoktan hazırlanmıştır. Yeni yüzyılda, 100 il, 1000 ilçeden müteşekkil idari yapısıyla gücüne güç katmış bir Türkiye’yi inşa ve ihya etmemiz mümkündür. 18 Mart 2021 tarihinde gerçekleşen 13’üncü Olağan Büyük Kurultayımızda milletimle paylaştığım beş stratejik hedeften birisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli’ne sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmektir. Bir başka stratejik hedef olarak da; sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir yeni bir anayasa hazırlığını göstermiştim. Demiştim ki, “Milliyetçi Hareket Partisi bu kapsamda gerekli çalışmalarını sürdürmektedir ve önümüzdeki birkaç ay içinde hazırlıklarımız Allah’ın izniyle tamamlanacaktır.” Milliyetçi Hareket Partisi yeni anayasa konusunda sık sık dile getirdiği çalışmalarını Allah’a şükürler olsun ki 4 Mayıs 2021 tarihinde bitirmiş ve metin yazımı sonuçlanmıştır. “Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Maddelik Yeni Anayasa” teklif metnimiz müzakere edilmek için hazırdır. (HABER MERKEZİ)