Bahçeli'den AK Partililere: Sistemi kendi aranızda tartışın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den AK Partili yöneticilere uyarı: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kendi aranızda tartışın ama kamuoyunda tartışıp CHP'nin değirmenine su taşımayın.
DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, isim vermeden eleştirdiği bazı AK Parti yöneticilerini 'cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tartışarak CHP'nin değirmenine su taşımak'la suçladı. Bahçeli sistem tartışmasının bittiğini MHP'nin sistemin devamı için her türlü fedakarlığı yapacağını söyledi.
Bahçeli'nin Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu gibi isimleri de eleştirdiği konuşmasından satırbaşları şöyle:
SİSTEM KUCAKLAŞMA SAĞLADI: 15 Temmuz’da parlamenter sistemle sonuç alamayacağımız belli olmuştu. Yasama yürütme ve yargı arasında silikleşen çizgilerin belli edilmesi, bu üç erk arasındaki demokratik ayrımın belirginleşmesi zorunluluktur. Milli güvenliğimiz ağır baskı altındaydı. Devlet yönetiminde varlığı malum olan fiili düğümün çözülmesi gerekiyordu. Sonuç olarak Türk milleti 16 Haziran’a cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine evet demiş, geleceğini görmüş ve kabullenmiştir. Cumhurbaşkanı hükümet sistemi keyfi olarak kurulmadı. Cılız ve çıkarcı emellerle çatısı örülmedi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi T.C.’nin yaşama azminin, payedarlık iradesinin, bölünmez bütünlüğünün aynen tescilidir. İlaveten siyasi istikrarın teminatıdır. Barajın yüzde 50+1'e çıkması müstesna bir uzlaşmayı, muazzam bir kucaklamayı sağlamıştır. Değişim rejim değildir. Aksini iddia edenler müptezeldir. Sistem değişikliğini ‘rejim elden gitti’ diyerek kötülemeye çalışanlar kötü niyetli bozgunculardır. Kuskusuz cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilke ve esaslarıyla oturması, kurumlarının oturması zaman alacaktır. Sistem tartışmasını yeniden açmanın ne ülkeye ne demokrasiye hiçbir yararı olmayacaktır. Bunlar ne istiyorlar, neyi amaçlıyorlar, koalisyonlar dönemine geri mi dönülsün,. Bu şaşkın ve şuursuzlar nereye ulaşmayı düşünüyorlar?
DURUP DURUP REFERANDUM MU YAPILACAK: Türkiye durup durup referandum mu yapacak? 16 Nisan’da halk iradesini göstermedi mi? Daha neyden bahsediyor. Kılıçdaroğlu aklı varsa kendine saklasın. HDP ile aynı yerde olandan bizim öğreneceğimiz bir şey olamayacaktır. FETÖ’ye itiraz edemeyen, S-400 konusunda Türkiye’nin tezlerini savunamayan Kılıçoğlu’nun tarafsızlık çağrısı bize göre nevrotik bir vakadır. CHP önce suyu bulandırmakta sonra da bundan rahatsız olduğunu açıklamaktadır. Bu siyaset tarzı düdüktür, çürüktür. 31 Mart seçimlerine derin anlamlar yüklemiş, her ortamda seçim ortamında stratejik analizlerimizi samimiyetle ifade etmiştik. Zillet ittifakı tutunacağı bir dal bulursa 31 Mart’tan sonra bir kez daha sistem tartışması başlatacak, bu nedenle 31 Mart seçimi önemliydi. Mahalli iradeler yönetimleriyle merkezi yönetim arasında gerilim ve çelişkinin olmaması toplumsal huzur açısından önemliydi.
KENDİ ARANIZDA KONUŞUN: AKP’li partili bazı yöneticilerin cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin eğer varsa aksayan yönleriyle ilgili kendi aralarında tartışması normaldir. Nitekim bunu kamuoyu önünde dile getirmeleri CHP’nin yoluna su taşıyacaktır, yanlıştır, bunu yapmalarına onayımız yoktur. Sudan bahane üretenleri aziz milletimiz bilmekte ve görmektedir. Sistem tartışmaları demokratik vasıtalarla bitmiştir. 31 Mart ve 23 Haziran’da sadece mahalli iradeler seçilmiştir. CHP’nin fırsatçılık yapması, İP’in bundan medet umması gafilliktir.
NE ÇORAPLAR ÖRDÜĞÜNÜ HERKES BİLİYOR: (Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül'ü işaret ederek) Bir dönem Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmış isimler birden bire yüksek sesle konuşmaya, kamuoyu hazırlamaya başlamışlardır. Bunların eleştirdikleri iktidar partisinin düne kadar tam göbeğinde yer alan isimler olması garip ve tuhaf bir çelişki olarak karşımızdadır. Ya yeni bir hal ya da izmihlal diyen zatın, bugün susma vakti değil çıkışı, yeni bir siyasete vurgu yapması zamanlama itibariyle oldukça manidardır. Bugüne kadar sanki hiç konuşmamış, yıllarca susma orucu tutmuş birisi gibi sızlanan bu eski siyasetçinin ülkemizin başına ne çoraplar ördüğü herkesin malumudur. Türkiye’nin çok cepheli sürdürdüğü mücadelesine bigane kalan, bunun yerine yeni bir halden bahseden eski başbakanın sistem eleştirileri gerçekten talihsizliktir, traji komiktir. Ülkemizi dipsiz uçurumların kıyısına kadar sürükleyip stratejik derinlikte boğulmasının atmosferini hazırlayanların farklı zeminlerde ortaya çıkmaları yalnızca yeni bir hale duyulan arzuyla açıklanamaz.
TRUMP HAKKIMIZI VERDİ: Trump’ın S-400 konusunun karmaşık olduğunu söylemesine rağmen Türkiye’ye adil davranılmadığını vurgulaması yerindedir, hakkımızın teyit ve teslimidir. ABD yönetiminin, ikili ilişkilere zarar vermeyecek şekilde S-400 meselesinin çözümüne hazır görüntü çizmesi siyasi ve ekonomik tansiyonu normale çekebilecektir. Bize göre ABD Başkanı’nın tutumu ve Türkiye’ye mesajları umut verici olsa da, temkini elden bırakmamak, her seçeneğe hazır olmak şarttır. Çünkü bu ülkenin verdiği sözleri çok çabuk unuttuğu bilinen bir gerçektir. S-400 hava savunma sistemi hem güvenliğimizi doğrudan ilgilendiren hem de egemenlik haklarımızla bağlantılı çok yönlü bir konudur. Ortaya çıkan mutabakat zeminini korumak, reel-politik dayatmalarla bu zeminin kaymasına mani olmak iki ülkenin çıkarınadır. Trump’ın Türkiye’nin tezlerini destekler nitelikte açıklama yapması, Obama yönetimini suçlaması Türkiye ile ABD arasındaki sertleşen ve soğuyan ilişkilere yeni bir sayfa açabilecektir. Ülkemizin S-400’den vazgeçmesi artık imkansızdır.
BUNLAR UZAKTAN KUMANDALI: Alacağımız ve hakkımız olan 116 adet F-35 savaş uçağının planlanan zaman içinde Türkiye’ye getirilmesi başlıca temennimizdir. Şu işe bakınız ki, hala S-400’ü almayın, felaket olur, sorun ve sıkıntı doğar yaygarası koparan içimizdeki müstevli hayranları, manda ve himaye özlemi çeken işbirlikçiler dedikodularını sürdürmektedir. Bunların alayı bir Amerikalıdan daha fazla Amerikancıdır. Bunlar görevlidir, köksüzdür, uzaktan kumanda edilmektedir. Türkiye’nin milli ve tarihi duruşunu savunmaktan aciz bu kişilerin siyaset ve bürokraside köşe başlarını tutmaları nasıl bir kuşatma altında olduğumuzu acıklı şekilde göstermektedir. Yabancıların ağzına bakanlar, emperyalizmin dümen suyunda hayat sürenler bu ülkeye, bu millete, bu devlete içten içe tuzak kuran vatansızlardır, bunların oyunları da mutlaka bozulacaktır.