Bakan Göktaş: Sadece kreş değil, kadın konuk evlerinin açılması için de yerel yönetimler elini taşın altına koymalı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, Plan Bütçe Komisyonu’nda konuştu: Sadece kreş değil, kadın konuk evi açılması konusunda da yerel yönetimlerin ellerini taşın altına koymalarını bekliyoruz...

Abone ol

DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP yönetiminin bakanlarla yaşadığı 'kreşleri kapatma' polemiği sürüyor.

Karşılıklı açıklamalar ve suçlamalar devam ederken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş, tartışmaya farklı bir şekilde dahil oldu. 

ANKA'nın aktardığına göre TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2025 yılı bütçe görüşmeleri sona erdi. Bakanlık bütçesi kabul edildi.

Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bakan Mahinur Göktaş, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin, "Yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadelemizin İstanbul Sözleşmesi üzerinden dar bir çerçeveyi hapsetmeye çalışan bir yaklaşım görüyoruz. Geri çekilme kararı hiçbir şekilde ülkemizin kadınların korunmasından ve şiddetle mücadeleden taviz verdiğimiz anlamına asla gelmemektedir. Bu iddia herhangi bir bilimsel veriye dayanmadığı gibi İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmanın şiddeti arttırdığını iddia etmek art niyetli bir yorumdur" dedi. 

Bakan Göktaş'ın açıklamaları özetle şöyle: 

HANE BAZLI ERKEN MÜDAHALE SİSTEMİ: Bakanlığımız 85 milyonluk vatandaşımıza hizmet götüren her haneye temas eden bir kurum. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını en doğru şekilde tespit etmeye çalışıyor ve bu ihtiyaçları yerinde hızlı ve etkili çözümler üretiyor. Önceliğimiz toplumun tüm kesimlerine eşit şekilde ulaşmaktır. Kadın, çocuk, yaşlı ve engelli gibi hassas grupların haklarını korumak, onların yaşam kalitelerini arttırmak, toplumsal hayata tam ve eşit katılımlarını sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bakanlık olarak toplumsal dayanıklılığımızı arttırmak için bu sorunları titizlikle değerlendiriyoruz. Bu kapsamda iki önemli mekanizmaya devreye soktuk; bunlardan ilki sosyal risk haritası. Bu çalışmamız ile toplumdaki bir arada yaşama kültürünü bozmak ve aileyi sağlıksız zeminlere taşıma ihtimali olan olası sosyal olguları belirliyoruz. Şiddet vakalarının önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bu sosyal olgulara dair risk faktörleri hesaplayarak hane bazlı erken müdahale sistemi kuruyoruz.

TÜM DAVALARDA VARIZ: Bazı milletvekillerimiz özellikle şiddet vakalarını atıf yaparak 'haberiniz yok, umurunuzda değil, yanlarında değilsiniz' gibi ithamlarda bulunuyor. Bakın, bu ithamlar kesinlikle haksız ve gerçek dışıdır. Bunu yapmanız çok büyük bir haksızlık. Bu ithamları yapmadan önce insanları doğru tanıyın ve böyle yersiz ithamlarda lütfen bulunmayın. Her bir ailenin yanında ben oldum. Türkiye'nin hangi köşesinde olursa olsun meydana gelen her olayı bakanlık olarak yakından takip ediyoruz. Davalara müdahil oluyoruz. Gerektiğinde ise takipsizlik kararlarına bile biz itiraz ediyoruz. Mağdurların haklarını korunması için tüm hukuki süreçleri titizlikle takip ediyoruz. Milletvekillerimizin bahsettiği tüm davalarda bakanlık olarak biz varız.

NARİN GÜRAN DAVASI: Narin sekiz yaşında bir kız çocuğu. Böylesi elim bir hadisede hayatını kaybetmesi millet olarak hepimizi çok derinden üzdü. Narin, tüm Türkiye'nin hepimizin kızı oldu. Şu an dava süreci devam ediyor. Hatta Narin kızımızın mahkemesinde onun hukukçu olarak hakkını arayan bizleriz. Avukatlarımızın savunmasını herkes tarafından takdir gördü. Kadına yönelik şiddet ve mücadele konusunda eleştiriler sunan milletvekillerimiz oldu. Biz kadına yönelik şiddeti açık bir insan hakkı ihlali olarak görüyoruz. Tekrar vurgulamak istiyorum; tek bir vaka bile bizim için çok fazladır. Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz.

ETKİLİ BİR MEKANİZMAYA SAHİBİZ: Bugün küresel bir sorun olan şiddet karşısında, evet küresel bir sorun, gerek hukuki gerekse politika düzeyinde etkili bir mekanizmaya sahibiz. Çok yönlü bir sorun olan kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için tüm bakanlıklarımızda, kurumlarımızda, STK’larımızla bu konuda topyekun bir seferberlik anlayışıyla hareket ediyoruz. Toplumun tüm kesimlerini topyekun mücadelemize de dahil ediyoruz. Şiddeti siz, biz hep birlikte el ele vererek kazıyacağız. Bu konuda kurumsal kapasitemizi her geçen gün daha da güçlendiriyoruz.

KADIN KONUKEVLERİNDE DOLULUK YÜZDE 70'TE: Birkaç milletvekilimiz kadın konuk evlerinin sayısının artmamasını eleştirdiler. Şu an halihazırda Şanlıurfa, Diyarbakır, Hatay, Adıyaman, İstanbul ve Kocaeli'de kadın konuk evi açmak için çalışmalarımız devam ediyor. Bugün kadın konuk evlerinde doluluk oranımız yüzde 70. Temennimiz odur ki şiddet sona erip kadınlar konuk evlerine ihtiyaç duymasın. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ: Yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadelemizin İstanbul Sözleşmesi üzerinden dar bir çerçeveyi hapsetmeye çalışan bir yaklaşım görüyoruz. Kadına yönelik şiddeti en geniş çerçevede bir insan hakları mücadelesi olarak görüyoruz ve ülkemiz bu mücadeleyi pek çok ülkeden uluslararası sözleşmeden çok daha önce başlamış, güçlü ve başarılı bir şekilde sürdürmüştür, sürdürmeye de devam ediyor. Bu anlamda kadına yönelik şiddetle mücadelemiz tek bir sözleşmeyle başlamadığı gibi onun olmaması durumunda da kesintiye uğraması gibi bir durum söz konusu asla dahil değildir. Kadına yönelik şiddetle mücadelemizin somut araçları 6284 sayılı kanun başta olmak üzere mevzuat ve ihtisaslaşmış kurumsal mekanizmalarımızdır. Bir kez daha vurgulamam gerekir ki; kadına yönelik şiddetle mücadelede dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki düzenlemeye sahip. Yıllarca bu konularda çalışmış bir bakan olarak bu konulara bizzat yakından takip eden birisi olarak dünyadaki uygulamaları inceleyin. Bu kanun gibi bir kanun dünyanın başka hiçbir yerinde yok.

KREŞLERİN DENETİMSİZ OLMASI BÜYÜK RİSK: Kreşler konusunda milletvekillerimizin ifade ettiği görüşler oldu. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki; bu konunun yanlış bir zeminde tartışırsak en fazla çocuklarımıza ve ailelerine haksızlık etmiş oluruz. Hangi yaş grubu olursa olsun, hangi adla açılmış olursa olsun içerisinde çocuklarımıza bakım ve eğitim veren her buluşum standartlarının fiziki koşullarının ve müfredatın yasal düzenlemeye uygunluğunun denetlenmesini gerekiyor.

SİYASET ÜSTÜ TARTIŞMALIYIZ: Belediyelerin özel sektörün belirlediğimiz çerçevede hareket etme kaydıyla bu tür kuruluşların yaygınlaştırılmasını da elbette isteriz. Hatta sadece kreşler değil, kadın konuk evlerinin açılması konusunda da yerel yönetimlerin ellerini taşın altına koymalarını bekliyoruz. Aksine kapatmalarını değil. Ancak maalesef şu anda sahada belediyeler tarafından ruhsat verilen 'oyun evi' altında 'kreş' adı altında anaokulu işi yapan kuruluşlar olduğuna dair Milli Eğitim Bakanlığımız bir yazı yazmış. Konu tamamen anaokulu işlemi yapan farklı isimler adı altındaki kurumlardan bahsediyoruz. Bu konuyu siyaset üstü tartışmamız lazım çünkü bu yazı bütün belediyelere gitti. Denetimsiz olması aileler ve çocuklar için büyük bir risktir.

(ANKA HABER AJANSI)