Barış ve demokrasi için mücadele çağrısı

İstanbul'daki Dünya Barış Günü mitingi Bakırköy miting alanında kutlanıyor. Yapılan konuşmalarda ve atılan sloganlarda, barış, özgürlük ve demokrasi vurgusu öne çıktı.

Abone ol

İSTANBUL - İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda miting gerçekleştiriyor. Tertip komitesi adına Kürtçe ve Türkçe okunan ortak metinde, "Din, dil, renk, milliyet ayrımı olmadan kardeşçe barış içinde yaşamak mümkün. Savaş, ölmek, öldürmek kültürü bir kader değil. Yaşasın demokrasi ve barış mücadelemiz" vurgusu yapıldı.

MİTİNG ÖNCESİ 'BENİ BUL'

"Barıştan, demokrasiden, özgürlükten vazgeçilemez" sloganıyla düzenlenen miting öncesinde Bakırköy İncirli Caddesi üzerinde Dikilitaş'ta toplanan kortejler Bakırköy Özgürlük Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. "Barışa sözümüz, değiştirecek gücümüz var", "Halk demokrasisi ve barış için mücadeleye", "Emekçiler barıştan, özgürlükten, demokrasiden vazgeçmeyecekler", "Egemenler savaş, emekçiler barış istiyor", "Sağlığa giden yol barıştan geçer" pankartları taşınırken, Cumartesi Anneleri için söylenilen 'Beni bul' şarkısı çalındı. Mitinge gelenlerin alana girmesi öncesi kontrol noktalarında üst araması yapıldı; polis pankart ve flamaları tek tek incelendi ve fotoğraf çekti.

'İNSAN İNSANI NEDEN KÖLE YAPAR?'

Mitingin başında, tertip komitesi adına Kürtçe ve Türkçe ortak bir metin okundu. Türkçe metni okuyan İHD İstanbul Eş Başkanı Gülseren Yoleri, barış içerisinde yaşayan bir toplumun mümkün olduğunu söyledi. Yoleri şu ifadeleri kullandı: "İnsan toplumu birbirlerini bombalamaya tankla tüfekle katliamdan geçirmeye devam etmekte. Dinler dinlere, mezhepler mezheplere, erkekler kadınlara düşman olmaya, sömürgeleştirmeye el koymaya devam etmekte. İnsan insanı neden köle yapar? Erkek toplumsallığı neden kadın toplumsallığından kendini daha üst olarak görür? Savaş evrensel hukuk normların dışında önce 'savaşacak mısın?' yazıyor. Kaç milyon insan öldürüldü şimdiye kadar savaşlarda? Kaç milyon insan yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı? Acaba kaç milyon kılıç, kalkan üretildi vakti zamanında? Ya kimyasal ve biyolojik silahların dünyayı yok etme gücü... Milyonlarca insan evsizken işsizken savaş sanayisine yatırılan sanayiye ayrılan toplam miktar kaç trilyon dolar, lira, sterlin? Demokrasi her yerde adım adım ortadan kaldırılıyor. Toplumsal kıyım yayılıyor. Irkçılık yaygınlaştırılıyor. Ortadoğu coğrafyası bunun en kanlı yerlerin başında geliyor.

'TÜRKİYE KENDİ İÇİNDE SAVAŞ YAŞIYOR'

24 Haziran seçimleriyle düğmeye basılan tek adam rejimi varlık zemini olarak görülüyor. En son 700 haftadır oturma eylemi yapan Cumartesi Annelerini düşman ettiler. Dünyanın gözü önünde işkence ettiler. Türkiye hem toplum olarak kendi içinde hem de komşularıyla bir savaş haline yaşayan bir ülke haline geldi. Sömürünün olmadığı bir toplum, bir ülke, bir dünya hayal değil. Din dil renk milliyet ayrımı olmadan kardeşçe barış içinde yaşamak mümkün. Savaş, ölmek, öldürmek kültürü bir kader değil. Yaşasın demokrasi ve barış mücadelemiz."

Cumartesi Anneleri de miting alanında. Cumartesi Anneleri adına konuşan Hanım Tosun, "Özgürlüğü mutlaka bir gün getireceğiz. Son damla kanımıza kadar özgürlüğü getireceğiz. Onlar bizi ne kadar dövseler kapıları kapatsalar mutlaka o kapıları açacağız. 'Savaşa geçit vermiyoruz' dedik polisler 'Türkiye'de savaş yok' dedi. Savaş yoksa çocuklarımızın kemikleri nerde? Savaş yoksa kapıları neden kapatıyorlar? Bizler mutlaka özgürlüğü bu topraklara getireceğiz. Geri adım atmayacağız. Sokaklarda, caddelerde olacağız. Bizim çektiğimizi kimse çeksin istemiyoruz. Bir gün özgürlüğü bu topraklara getireceğiz" dedi.

10 Ekim Ankara Katliamı'nda oğlunu kaybeden Korkmaz Tetik'in babası Erdoğan Tetik, "10 Ekim 2015 öncesi gerek ülkemiz gerek Ortadoğu hızla bir savaş ortamına sürüklenmekteydi. İşçilerin emekçilerin işsizlerin yoksulların sesini duyurmak için Ankara'ya gelmiştik. Analarımızın ağlamaması çocuklarımızın ölmemesi için Ankara'ya savaşa inat barış hemen şimdi demek için geldik. Savaş acı ve yoksulluk, göz yaşı demek. Savaş emekçi halklar için zulüm demek. 10 Ekim katliamı yapanlar sadece 36 IŞİD'li değil. Yaralıların üzerine gaz bombası sıkanlar ve diğerleri yargı önüne çıkartılmayana kadar adalet mücadelemiz devam edecek. Mahkeme süreci bitmedi devam ediyor. Biz bedenlerini siper eden 103 güvercinlerimizin pankartlarını yeniden asacağız. En yürekli duruşları kalbimizde olacak. Umutsuzluğa karamsallığa yenik düşmeyeceğiz. Adaletin herkese geldiği günler gelene kadar mücadelemiz devam edecek" şeklinde konuştu.

Gezi Şehitleri Platformu adına konuşan Volkan Kesen Bilici ise, "Barış Anneleri ile anılmak çok önemli. Çünkü bizim acılarımızı ayrıştırmaya çalışanlar var. Bunlar ayrıca barışın da düşmanları. Acılarımızı ayrıştırmaya çalışanlar barışın düşmanıdır. Düşmanı yenebileceğimiz bir şey bu ülkeye barışı getirmektir. Düşmanlarımızın ortak noktası eşitliğe barışa düşman. Düşmanlarımızın inadına bu topraklara mutlaka barış, kardeşlik gelecek" dedi.

Yapılan konuşmaların ardından BEKSAV bünyesinde faaliyet yürüten Grup Vardiya, Kürtçe ve Türkçe ezgilerini seslendirdi. Vardiya’nın şarkı söylediği bir sırada kitlenin içindeki erkeklerden birinin bir kadını taciz etmesi sonucu kadınlar öz savunma hakkını kullanarak erkeği polise teslim etti. Taciz eden erkek gözaltına alındı. Bu haberin duyulması üzerine kitle, “Kadın cinayetleri politiktir” sloganı attı.

'SİZDEN KORKMUYORUZ' 

Daha sonra sahneye Zeytinburnu Belediyesi’ndeki işine dönmek için eylem yapan Kenan Gündördü konuştu. Güngördü “Ey iktidar bu meydandan gelen sese kulak verin. Bugün KHK’larla muhalifleri susturmaya çalışanlara sesleniyoruz. Sizden korkmuyoruz. Size diz çökmeyeceğiz. Çökmedik, çökmeyeceğiz” dedi. “Biz korkmuyoruz” diyerek sözlerine devam eden Güngördü , burjuvazinin korktuğunu belirterek, “Biz de ona göre yaşayacağız” mesajı verdi.

Daha sonra HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr.Onur Hamzaoğlu konuştu. Herkesi HDK adına sevgi ve saygı ile selamlayarak konuşmasına başlayan Hamzaoğlu , 1 Eylül’ün neden başladığını, anlattı. Barış Günü’nün Birleşmiş Milletler tarafından 2 kez değiştirildiğini belirten Hamzaoğlu, “Barışa halklar sahip çıkacak. Barış, bilgisayar oyunu değildir. Barış bizim çabamızla gelecek. Barış talebi mücadelesi savaş karşıtlığı 21’inci yüz yıl insanının bir niteliği, insan olmanın bir özelliğidir” dedi.

Sınırların halkları birbirinden ayırdığını belirten Hamzaoğlu, Suriye savaşına bir an önce son verilmesi gerektiğini belirtti. Hamzaoğlu , "Oradaki barışı da bizler ortak mücadele ile almalıyız” dedi. Savaşın sadece silahla değil, eşitliklikle de alakalı olduğunu belirten Hamzaoğlu , "Herkes kendi cinsiyet, inancı ve etnik kökeni ile birbirinden bir adım geri kalmadan, eşitlik içinde yaşadığında bu topraklara barış gelecek. Toplumsal barış için de mücadele bizlerin bir görevidir. Barış emek istiyor” dedi. “Cumartesi Anneleri’ne, Barış Anneleri’ne verilen sözler söylemeden tutulmadan bu topraklara barış gelmeyecek. Kadınlarımız barışı doğuracak" dedi.

Daha sonra HDP Eş Genel Bakanı Sezai Temelli konuştu. Temelli, “Dünya 1 Eylül Barış Gününüz kutlu olsun. Dün Amed’deydim. Size Botan’dan, selamlar getirdim, direniş getirdim” dedi. 1 Eylül’ün Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgalinin günü olduğunu söyleyen Temelli, o yıldan beri barış mücadelesi sürdüğünü söyledi. Temelli, barış mücadelesinin Kürdistan’da da Türkiye’de devam ettiğini belirterek, “Dost ve düşman herkes bilsin ki mutlaka kazanacağız” dedi. Bu ceberut rejimin çaresizlikten ne yapacağını bilmediğini söyleyen Temelli, “Sanıyrolar ki annelerimizin alanlarını işgal ederek bu mücadeleyi durduracak. Selam olsun annelerimizin mücadelesine” dedi. Cumartesi Anneleri’nin ve Barış Anneleri’nin mücadelenin tam da kendisi olduğunu söyleyen Temelli “Amed'den Cumartesi Meydanı’na selam olsun. Barış emektir, sevgidir, gelecektir. Bizim emeğimizi, sevgimizi çalmak istiyorlar. Vermeyeceğiz. Dün Vedat Aydınlar, Ape Musalar, Sakine Cansızlar, bu mücadeleye sahip çıkacağız. Asla boyun eğmeyeceğiz. Diz çökmeyeceğiz. Bunu da böyle bilsinler” dedi.

'MÜCADELE BOYNUMUZUN BORCUDUR'

1 Eylül’de savaştan ve baskıdan konuşabildiğimizi, güzelliklerden konuşamadığımızı söyleyen Temelli, barışın ancak bizim kararlı mücadelemizle mümkün olacağını söyledi. “Bu tek adam rejimine karşı kararlı yürüyeceğiz” diyen Temelli, savaşın tercihle başladığını belirtti. Temelli, “Bu tecride son verdiğimiz gün bu savaşa da son vereceğiz. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit savaşın da başlangıcıdır. Türkiye iki fotoğrafa bakmalı. Sayın Öcalan’ın başlattığı çözüm dönemidir. İkinci fotoğrafta Suruç’ta başlatılan savaş dönemidir. Bu iki fotoğrafa iyi bakın. Ya savaş ya barış. Biz barış diyoruz. O nedenle bu tecride son verilmesini istiyoruz” dedi. Tecrit sürdü sürece tüm yaşamın kuşatıldığını belirten Sezai, “Savaş aşımızı, işimizi, çocuklarımızı çalıyor. Buna dur deme zamanıdır. Tecride karşı çıkmak aslında kulem savaşa karşı çıkmaktır. Hak gaspına karşı çıkmaktır. Binlerce yoldaşımız savaşa karşı çıktıkları için bugün tutsaklar. Siyasi tutsaklar, onurumuzdur, yoldaşımızdır. Siyasi tutsaklar özgür kalana kadar hiçbirimiz özgür değiliz. Buradan selamlarımızı, Edirne’ye Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a, Guldan Kışanak’a, Sebahat Tuncel’e iletiyoruz. Onlar serbest kalana kadar bu mücadeleyi bırakmayacağız. Bu bizim boynumuzun borcudur” dedi.

Hasta tutsaklara da değinen Temelli, Özal Koçer’in kelepçe ile yaşamını kaybettiğini söyledi. İktidarın hasta tutsaklar üzerinden intikam aldığını söyleyen Sezai, “Bu insanların sağlığına kavuşması için elimizden geleni yapmak da bizim boynumuzun borcu olsun. O kadar gözleri şiddetten kanlanmış ki artık cenazelere bile saldırıyorlar. İnsanların cenazelerini istedikleri defin etmesine izin vermiyorlar. Bunun adı faşizmdir” diye konuştu.

Afrin’deki savaş politikalarının Türkiye’nin farklı bölgelerinde halkları bulduğunu söyleyen Temelli, barışı inşa etmenin ortak yaşamda yan yana yaşamayı savunmak olduğunu belirtti. İktidarın halk sağlığını düşünmediğini belirten Sezai, “gelin yan yana duralım. Gelin omuz omuza verelim. Gelin sokağımıza, iş yerimize sahip çıkalım. Biz aramızdaki nefret tohumlarını söküp attıkça, biz ön yargıları yıktıkça bunun önüne kim durabilir? Hangi iktidar bunun önünde durabilir. Gelin yerel seçimler bu işin ikinci turu olsun” dedi.

Miting Bajar’ın sahneye çıkmasının ardından son buldu. (DUVAR)