Basın Konseyi, Cumhuriyet kararını verdi: ‘Etik dışı anlaşma yapıldı, GYY şikâyeti yersiz’
Basın Konseyi, Cumhuriyet gazetesi hakkında, bir e-ticaret firmasından para alarak manipülatif haberler yaptığı gerekçesiyle iletilen şikâyeti karara bağladı.
DUVAR - Basın Konseyi, Cumhuriyet gazetesinin bir e- ticaret şirketi lehine kayıt dışı para karşılığında manipülatif haberler yayınladığı gerekçesiyle yapılan şikayeti karara bağladı. Gazetenin ‘etik dışı bir anlaşma yaptığına’ işaret eden Basın Konseyi, Genel Yayın Yönetmeni hakkındaki şikayeti ise yersiz buldu. Cumhuriyet.com.tr’nin eski Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Büyüksipahi, yaptığı şikayet üzerine verilen bu karara itiraz edeceğini açıkladı.
BÜYÜKSİPAHİ: MESLEK ETİĞİNE AYKIRI HABERLER YAYINLANDI
Mustafa Büyüksipahi, Basın Konseyi’ne verdiği şikayet dilekçesinde olayı şöyle özetledi:
“E- ticaret firması e- ticaret yasası karşıtı haberler yayınlaması karşılığında Cumhuriyet Gazetesi’nin o dönemdeki genel yayın yönetmeni Arif Kızılyalın’a makamında 500 bin TL para vermiştir.
Olay, Cumhuriyet Vakfı’nın hukuk işlerinden sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. Turan Karakaş’ın 05.06.2023 tarihinde savcılığa yaptığı suç duyurusuyla ortaya çıkmıştır.
İki çikolata kutusu içinde kayıt dışı verilen para karşılığında Cumhuriyet’te, meslek etiğine aykırı haberler yayınlanmıştır. Bu olay, medyada çıkan haberler ve bizzat Cumhuriyet Vakfı Başkanı Sayın Alev Coşkun’un gazetenin yazarlarından Ahmet Yavuz’a yaptığı açıklamayla kesinlik kazanmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi’nde para karşılığı manipülatif haber yayımlayan en üst düzey yazı işleri sorumlusu olan Genel Yayın Yönetmeni Arif Kızılyalın ve diğer ilgililer haklarında Basın Meslek İlkeleri’ni ihlalden yaptırım uygulanmasını talep ediyorum.”
BASIN KONSEYİ: 'OLAY YARGILAMASI' YAPMAK GİBİ BİR MİSYONUMUZ YOK
Basın Konseyi Yüksek Kurulu, yapılan şikayeti karara bağlarken şu değerlendirmeyi yaptı:
Basın Konseyi Yüksek Kurulu (BKYK) belirli ve spesifik yayın(lar)a ilişkin olarak Basın Meslek İlkeleri’ne (BMİ) uygunluk denetimi icra edebilir. Belirli ve spesifik bir yayına ilişkin olmayan şikayetler – etik konulara ve hatta gazetecilik etiğine ilişkin olsa bile- inceleme yetkisi kapsamında değildir. Keza, Basın Meslek İlkeleri’nde yer alan konu ve kurallara temas etmeyen meseleler de – bunların etik bir boyutu veya gazetecilik mesleğinin icrasıyla bağlantısı olsa bile- BKYK tarafından Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde şikâyet yoluyla incelemeye alınması mümkün değildir. BKYK’nın ‘olay yargılaması’ yapmak gibi bir misyonu bulunmamaktadır. Bu bakımdan, başvurucu Mustafa Büyüksipahi’nin işten çıkartılması ve buna götüren süreçte karşılaştığını iddia ettiği ve temelde iş hukuku ve özlük haklarına ilişkin olan meselelere dair şikâyetlerini incelemek BKYK’nın görevi dışındadır.
Şikâyette adı geçen ve işten çıkartılan diğer kişiler açısından da durum aynıdır. Cumhuriyet Gazetesi’nin belirli yayınları yapmak için para aldığı iddiası ise Basın Meslek İlkeleri kapsamına girer. Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir husus vardır: BKYK, etik incelemesini genel olarak bir basın organının tutum ve davranışlarına karşı değil, ancak ve ancak bir veya birden fazla spesifik ve somut yayınına karşı yapabilir. Bu bakımdan, belirli haberlerin para karşılığı yapıldığı iddiası söz konusu ise, bunların BKYK tarafından ele alınması mümkündür.
Yapılacak incelemede, incelemenin konusunu söz konusu spesifik bir veya birden fazla yayın oluşturacağı için, iddiaların muhatabı ve hakkında karar verilen kişi veya organ, sadece gazetenin genel yayın yönetmeni (GYY) ve/veya ilgili haberi yapan veya yazan yazar olacaktır. Zira, yukarıda izah edildiği üzere, ilgili gazetede görev yapan diğer şahısların tutum ve tavırlarının genel olarak etik denetime tarafımızca tabi tutulması Basın Konseyi çalışma kuralları gereği mümkün değildir. Yukarıdaki temel tespitler ışığında yapılan incelemede, BKYK üyelerinin büyük çoğunluğu ortada bir para alışverişi olduğuna ikna olmuşlardır. Diğer bir deyişle, belirli konularda ve belirli şekilde haber yapılması için maddi menfaat teminini içeren bir anlaşmanın yapıldığına kanaat getirilmiştir. Bu paranın daha sonra iade edilip edilmediğini incelemek BKYK’nın görevi değildir, zaten etik ilkelere uygunluk denetimi açısından buna gerek de yoktur. Çünkü salt böyle bir paranın alınması (ve hatta salt böyle bir anlaşmanın yapılması bile) basın meslek etiği açısından kabul edilemez bir durumdur ve ciddi bir etik ihlaldir.
Buna karşılık, yukarıda açıklanan nedenlerle, söz konusu şikâyet bakımından bir bütün olarak Cumhuriyet Gazetesi veya onun yöneticileri hakkında genel olarak bir karar almak mümkün değildir. Basın Konseyi çalışma kuralları böyle bir yöntem öngörmemektedir. Bu nedenle, BKYK’nın iç mevzuatı karşısında, inceleme konusu şikâyet bakımından hakkında karar verilecek olan kişi, ancak Arif Kızılyalın olabilir. Dolayısıyla araştırılması gereken husus, şikâyet edilen Arif Kızılyalın’ın belirli yönde haber yapmak için maddi çıkar karşılığı bir anlaşma yapıp yapmadığı, ya da bunun yapılmasına katılıp katılmadığı ve bunun sonucunda, belirli yönde yayınların yapılmasını sağlayıp sağmadığı hususudur.
Çoğunluk görüşüne göre mevcut iddia ve savunmalar dikkate alındığında Cumhuriyet gazetesi nezdinde iddia edilen türden bir para alışverişinin yapıldığı hususu, şikâyet edilenin tek başına bu alışverişin içinde olduğunu ve maddi menfaat karşılığında belirli haberleri yaptığını kabul etmeye yeterli gözükmemektedir.
Bu noktada da, BKYK’nın olay yargılaması yapmadığının, Cumhuriyet Savcılığının şikayet edilen hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verdiğinin, şüpheden soruşturulan yararlanır şeklindeki hukuk ilkesinin gözetilmesi gerekmektedir. Şikâyet edilen kişiye dönük iddiaların doğru olup olmadığı konusunda kesin bir kanaat oluşmadığından kendisine isnat edilen fiilleri işleyip işlemediği hususunda şüphe varsa, bu şüphe onun lehine yorumlanmalıdır.
Bir üst paragraftaki temel ilkeler ışığında, BKYK üyelerinin çoğunluğu, iddia edilen türden bir para alışverişinin vuku bulduğuna kanaat getirseler bile, şikâyet edilen Arif Kızılyalın’ın bu işe katılımı ve bu husustaki kusuru ve kastı konusunda kesin bir kanaate varamamışlardır. Bu nedenle, şüpheden suçlanan kişinin yararlanması gerektiği ilkesi dikkate alındığında, Arif Kızılyalın’a yaptırım uygulamak için yeterlidelilin ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.
SONUÇ:
Yukarıda gerekçesi ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle Basın Konseyi Yüksek Kurulu; belirli yönde haberlerin yapılması yönünde etik dışı bir anlaşmanın yapıldığına çoğunluk tarafından kanaat getirilmiş olmakla birlikte, Basın Konseyi’nin iç mevzuatı ve yapılan şikâyetin ışığında, bu olaydaki incelemenin ve kararın sadece Genel Yayın Yönetmenini kapsaması gerektiğini dikkate alarak;
1- Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Arif Kızılyalın hakkındaki başvurunun süresi içinde yapıldığına ve ele alınabileceğine OY ÇOKLUĞU ile;
2- Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Arif Kızılyalın hakkında ‘ŞİKÂYETİN YERSİZLİĞİNE’ yine OY ÇOKLUĞU ile karar vermiştir.
BÜYÜKSİPAHİ: KARARA DERHAL VE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE İTİRAZ EDECEĞİM
Basın Konseyi’nin bu kararına Mustafa Büyüksipahi’den itiraz geldi. Konuyla ilgili Twitter hesabından açıklama yapan Büyüksipahi, bazı kişi ve kişiler tarafından Basın Konseyi'nin baskı altına alındığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Cumhuriyet Gazetesi'nin ve emekçilerinin saygınlığını hedef alan "rüşvet karşılığı" haber skandalını Basın Konseyi'ne taşımıştım. Tartışmalı bir sürecin ardından konsey kararını bugün açıkladı. "Etik ihlal oluşmuştur, para alınmıştır" kanaatine varılsa da kınama yapılmadı
Karara derhal ve güçlü bir şekilde itiraz edeceğim. Kararın manipüle edileceği açık. Yargıyı da etkileyebilir. Ortada bir etik ihlal varsa bunu birilerinin yapmış olduğu gerçeği göz ardı edilemez. Bu bağlamda mahkemeye başvuracağım hatta gerekirse uluslararası mahkemelere.
Birtakım kişi ve kişilerin Basın Konseyi'ni baskı altına almak için yoğun çaba harcadığını, ilk toplantının ardından 'kınama kararı' alındığını ve kararın resmi siteden açıklanmadan önce şikâyet edilene ulaştırıldığını 'HARİCEN' öğrendim.
Şikâyet edilen kınandığını önceden öğrenmiş ve alelacele savunma talep etmiştir. Süresi geçmiş olmasına rağmen savunma talebi alınmış ve ikinci toplantıda ilk oylamadaki üyelerin 9/5 kınama kararının aksine farklı katılımcılarla tekrar oylama yapılmıştır. Usulsüzlük kesindir.
Her şeye rağmen meslek ilkelerini, gazeteciliğin etik değerlerini koşulsuz ve samimiyetle savunan Basın Konseyi üyelerine teşekkür ederim. Süreci hukuki zeminde değerlendirip meslektaşlarımla paylaşacağım." (HABER MERKEZİ)