Bask’ta silahın düşüşü; sokağın yükselişi
ETA, dün yayınladığı adreslerle mühimmat depolarını Fransız polisine teslim ederek, resmen silahsızlanmış oldu. Bu kararın bağımsızlıkçı Bask solunu etkileyecek olması şüphesiz ancak ETA nasıl bu sürece geldi ve kıtadaki diğer bağımsızlıkçı hareketlerden hangi konularda ayrılıyor?
DUVAR - İspanya ve Fransa sınırındaki Bask bölgesinin bağımsızlığı için 50 yılı aşkın süredir silahlı mücadele veren ETA, (Euskadi Ta Askatasuna - Bask Ülkesi ve Özgürlük) 8 Nisan itibariyle tam anlamıyla silah bıraktı. Ancak örgütün 2010’da tek taraflı ateşkes ilan etmesi ve ardından silah bırakması sadece dönemin konjonktürüyle açıklanacak olaylar değil. Bask, sol bağımsızlıkçı hareket ve ETA arasında yaşanan görüş ayrılığı ve ikna süreci silahlı hareketi bu noktaya getiren en önemli faktörlerden.
KADROLARIN AYRILIŞI, SİYASAL ALANIN DOĞUŞU
İspanya iç savaşını 1939 tarihinde Nazi Almanyası ve Mussolini İtalyası'nın açık desteğiyle kazanan ve ülkesini öldüğü tarih olan 1975’e kadar baskıyla yöneten Francisco Franco döneminde Fransa’da kuruluşunu ilan eden ETA, uzun bir süre sadece Franco yönetiminin temsilcilerini hedef alan bir çizgi izledi. Özellikle 1973 yılında Franco yönetiminin başbakanı Carrero Blanco’nun aracına koyulan bombayla öldürülmesinden sonra ETA’nın İspanya genelinde uyandırdığı yankı, örgütün daha sonraki eylemlerinin de önünü açtı.
Ancak ETA’nın tarihindeki kırılma noktası olarak ifade edilebilecek olay Sosyalist değerleri, ulusal değerlerin daha üzerinde tutan eski kadroların, daha ulusal ve radikal genç kadrolarla yollarını ayırması oldu. Kitle çalışmasına yüzünü dönen eski kadroların örgütten ayrılması ve sansasyonel eylemlerin yarattığı etkiden etkilenen radikal kanadın ETA’ya hakim olması örgütün programında da ciddi değişiklikler yapılabilmesine olanak sağladı.
Franco’nun ölümünden sonra ülkede esen ‘demokratikleşme’ rüzgarları ETA’nın kendi içinde bu bölünmeyi yaşadığı yıllara denk geliyor. Yeni kadroların Franco dönemindeki askeri ve idari hedeflerine sivilleri de katması bu kısmi ayrılığın en somut ve acı örneği. Bu dönem de aynı zamanda kendine siyasi alan yaratan ETA’ya dargın ancak küskün olmayan kanat güncel Bask bağımsızlıkçı solunun da temellerini attı.
SİLAHIN DÜŞÜŞÜ, SOKAĞIN YÜKSELİŞİ
Onlarca silahlı eylemin ardından 2000’li yıllara gelindiğinde sivil alandaki bağımsızlıkçı sol güçlenmeye başladı. Her ne kadar sonradan ‘Terör örgütünün siyasi kolu’ olduğu gerekçesiyle İspanyol mahkemesi tarafından kapatılan Batasuna gibi deneyimler olsa dahi bağımsızlıkçı solun sokaktaki sesi, son yıllardaki silahın sesinden daha etkili oldu. İspanya’nın farklı bölgelerindeki cezaevlerinde kalan yüzlerce ETA tutsağının ziyaretçileri ile daha kolay görüşebilmesi için Bask bölgesindeki cezaevlerine nakledilmesi ve hapishane koşullarının iyileştirilmesini savunan Presoak Etxera kampanyası, sadece Bask solundan değil, Bask Milliyetçi Parti (PNV) muhafazakar partilerin tabanından da destek aldı.
Örgütün gömülü silahlarının bulunduğu adresleri Fransız polisine vermeden önce yayınladığı açıklamada yer alan “Biz Bask halkı için silahlandık şimdi de Baskların barış ve özgürlüğe ulaşabilmesi adına bırakıyoruz… Tüm silahlarını Bask sivil toplum temsilcilerine teslim eden ETA, artık silahsız bir örgüttür” ifadeleri eski yolun yerini yeni yola bırakmasının sembolik bir ifadesi.
Bu noktadan sonra sokağın gücünü fark eden Bask solunun önünde bir adım daha vardı: ETA’nın silahsızlanma sürecine ikna edilmesi. Elbette Arnaldo Otegi gibi 1990’larda, 2000’lerin sonunda pek çok kez cezaevinde ‘ETA üyeliği’, ‘terör örgütünü yüceltme’ gibi suçlardan yatan, siyasi hareketinin önemli isimleri bu noktada elini taşın altına koyanlar oldu. İspanyol hükümeti ile bu süreci karşılıklı olarak işletmekten yana olmuş olsalar dahi İspanya hiçbir zaman müzakereye yanaşmadı. Bu nokta, sık sık birbirine benzetilen İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (IRA) gibi diğer kimi silahlı ulusal hareketlerin, Bask silahlı mücadelesinden ayıran en büyük farkı göze çarpıyor: Ateşkes ve silahsızlanma süreçlerinin işleyişi.
BAĞIMSIZLIKÇILIĞIN YAPISI VE GELECEĞİ
Ülke içindeki bir diğer bağımsızlık talebi oldukça yüksek bölge olan Katalonya da sık sık Bask bölgesiyle benzerlikleriyle birlikte karşılaştırılan bir bölge. Ancak bu karşılaştırma belki IRA-ETA karşılaştırmasından daha yanlış bir noktada bulunuyor. Bunun en önemli nedeni elbette ülkenin iktisadi tarihinde yatmakta. Her iki bölge de İspanya’nın tartışmasız en zengin bölgelerinden. Katalonya’da bağımsızlık talebinin ağırlığının kültürel nedenlerdense iktisadi nedenlerden kaynaklanması ancak Bask bölgesindeki bağımsızcılığın kesinlikle kültürel ve tarihsel nedenlerden var olmasının en büyük nedeni şüphesiz İspanya’nın vergi sisteminden kaynaklanmakta. Özerk bölgelerin de kurulduğu Franco sonrası dönemde Bask bölgesi kendine has bir vergi sisteminin de sahibi oldu. Katalanlar vergilerini İspanya’nın diğer bölgeleriyle paylaşıyorken Basklar kendi vergilerini sadece kendilerine ayırma hakkına sahip.
İktisadi farklılığın yarattığı bağımsızlık anlayışının oluşumunun silahlı mücadele ile olan bağı da son derece önemli. Katalonya’daki liberallerin ve muhafazakarların başını çektiği ekonomik bağımsızcılık ve daha az da olsa sayısı hafife alınamayacak kültürel bağımsızlık temelli sol kanatın oluşturduğu kamuoyu Bask bölgesinde aynı yoğunlukta değil. PNV gibi muhafazakar milliyetçi partilerin, vergi sisteminin getirdiği ayrıcalıktan sonra siyaset üretebilecekleri alanının daralması ve buna karşı kitlede sol bağımsızlıkçı kanadın bağımsızlığı sahiplenmesi hatta bundan dolayı silahlı geçmişinin de bulunması birbirine bağlanabilecek alanlar.
Bugün Bask bağımsızlıkçı solu –her ne kadar siyaset yasağı nedeniyle özerk Bask bölgesi genel seçimlerinde yerel parlamentoya vekil olarak giremediyse de- bölgede yaşayan birçok kişi için ‘barışı getiren kişi’ olarak bilinen Arnaldo Otegi liderliğinde sosyalizm ve bağımsızlık hedefine sokakta yürümeye devam etmekte. Şüphesiz silahsızlanma, bu yolun daha da kitleselleşmesi ve kısalmasında ne kadar olduğu bilinmese de etkili olacağa benziyor.