'Batıdaki çocuklar gök gürültüsü, Sur'dakiler bomba sesi olarak algıladı'
Piskilet grubu, Sur'daki çocuklarla etkinlikler yaptı. Çocukların çatışmalardan etkilendiğini söyleyen grubun üyelerinden Mehtap Alişan, "Batıda yaptığım orf çalışmalarında ses gök gürültüsü ise çocuk da az çok böyle tahmin ediyordu. Ama Sur’daki çocuklar bu sesleri uçak, bomba, çatışma sesi olarak algıladılar" dedi.
İZMİR - "Piskilet", İzmir’de çocuk çalışmaları yapan, aralarında psikolog, sinemacı, çocuk gelişimcinin ve müzisyenin olduğu, kadınlardan oluşan bir grup. Piskilet grubu, İzmir'de yaptıkları çalışmaları başka şehirlere de taşıyor. İlk olarak Diyarbakır'ın Sur ilçesine giden ekibin çalışmaları, gönüllülük temelinde gerçekleştiriliyor.
İlkesel olarak fon almayı doğru bulmadıklarını belirten Piskilet grubu, yaptıkları takıları satarak, dayanışma konserleri ve kampanyalar aracılığıyla çalışmalarını hayata geçiriyor. 5 kadın tarafından kurulan gruba, her geçen gün yeni gönüllüler de katılıyor.
'ÇOCUKLARA EN İYİ GELEN ŞEY OYUN'
Başlangıç noktalarının Diyarbakır'ın Sur ilçesi olduğunu ifade eden Pınar Akdemir, esas amaçlarının başka yerlerde hak ihlaline, ihmale, istismara uğrayan çocuklara ulaşabilmek olduğunu söylüyor:
''Bu tür çalışmalarda seçtiğimiz mekanları, malzemeleri ya da oyunları çok özenle seçmemiz gerekiyor. Yani psikolojik anlamda herhangi bir zarar vermemek lazım. O yüzden bunlara dikkat ettiğimiz sürece sıkıntı olmayacağını düşünüyorum. Biz oraya bu çocukları tedavi etmeye falan gitmiyoruz. Sihirli mucizevi bir şeyden de bahsetmiyorum. Ama oyunun kesinlikle iyileştirici bir etkisi var. Çocuklara ulaşmanın en iyi yolu oyun. Ve onlara en iyi gelen şey de oyun. Bu yüzden yaptığımız çalışmaları akademik öğretilerden çok oyun ile iç içe yapmaya çalışıyoruz. Biz oralara çocuklarla bir arada durmaya gidiyoruz. Onların da bizim de bu dayanışmaya ihtiyacımız var."
'ASIL AMACIMIZ BU İŞİN SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMASI'
Mehtap Alişan, Diyarbakır’daki süreci uzun zamandır takip ettiklerini ve orada yaşanan çocuk hakları ihlalleri nedeniyle bu kararı aldıklarını ifade etti. Asıl amaçlarının bu projenin sürdürebilir hale gelmesi olduğunu dile getiren Alişan, şunları söyledi:
''Asıl amacımız oraya gidip yalnızca çocuklarla çalışma yapmak değil, bu işin sürdürülebilir olmasını sağlamak. Bunun için de orada bu işi yapabilecek kişi ve kurumlarla iletişime geçip sürdürülebilir bir formata sokma niyetindeyiz. Örneğin, Amed Şehir Tiyatrosu ile beraber hareket ediyoruz. Onlar da Eylül ayı itibari ile mekanlarında çocuklarla drama atölyesi yapmaya başlayacaklar. Geri dönüşüm, müzik ve dans atölyeleri kurmayı planlıyoruz. Bununla birlikte orada Suriçi Platformu, Ekoloji Meclisi gibi gönüllü ekipler var. Onlarla da iletişim halindeyiz."
'DIŞARIDAN BİRİNİN GİTMESİ ÇOCUKLARI HEYECANLANDIRIYOR'
"İlk gittiğinizde karşılaştığınız tepkiler ve Sur nasıldı?" sorusu üzerine Mehtap Alişan, "Sur kötü. Yıkıntılar var ve hala yıkılmakta olan mahalleler var. Ama buna karşı direnen bir halk da var. Sur’u yıkma konusunda devlet ne kadar kararlı ise oradaki halk da sonuna kadar direnmeye kararlı" dedi.
Dışarından gelenlerin çocukları çok heyecanlandırdığını aktaran Alişan, şöyle devam etti:
"Çünkü her şeyin başında farklısın. Kıyafetin, saçın farklı ve bu farklılık çocukları cezbediyor. Oradaki mevcut atmosferde yaptıklarımız çocuklar için bir ilkti. Geri dönüşüm malzemelerinden yaptığımız kuklalar, masklar, drama ve orf çalışmaları çocukların ilk kez deneyimlediği şeylerdi. 12-13 yaşındaki kız çocuklarının başlangıçta 'Büyüdüm, ben artık oyun oynayabilir miyim ki? Sorularının yerini çalışmalar sonunda 'Ben artık çocuk değilim ama 3 yaşındaki çocuk gibi eğlendim, bizimle öyle ilgilendiniz' gibi geri dönüşler vardı. Bunlardan sonra çocuklarla oturup, 'Aslında hepiniz çocuksunuz ve oyun hepinizin hakkı. Bu hakkınızı dilediğiniz kadar kullanabilirsiniz burada' diye konuştuk."
'RUH HALLERİNDEKİ DEĞİŞİKLİK ORTAYA ÇIKIYOR'
Çalışmayan katılan çocukların çatışmalardan etkilendiğini ve çoğunun evinin yıkıldığını kaydeden Alişan, "Ruh hallerindeki değişiklikler yaptığımız çalışmalarla daha çok ortaya çıkıyordu. Örneğin, orf atölyesinde bazı enstrümanların seslerini keşfetme çalışması yapıyorduk. Batıda yaptığım çalışmalarda ses gök gürültüsü ise, çocuk da az çok böyle tahmin ediyordu. Ama Sur’daki çocuklar bu sesleri uçak, bomba, çatışma sesi olarak algıladılar. Bunların sonucunda çocukların çatışmalardan aslında ne kadar zarar gördüklerini görebiliyoruz" dedi.
'BU BİR MÜCADELE ETME BİÇİMİ'
Piskilet'in hak ihlaline maruz kalan çocuklarla çalışma yapma motivasyonuyla oluşmuş bir grup olduğunu ifade eden Dilan Taşdemir ise şunları söylüyor:
"Daha doğrusu bunu bir çalışma olarak değil bir mücadele, bir muhalefet etme biçimi olarak görüyoruz. Bu yüzden Piskilet ekibi olarak sahada yaptığımız çalışmaları da mücadele etme biçiminin farklı bir formu olarak görüyoruz. Bu yüzden Piskilet’i toplumsallaştırma gibi bir niyetimiz var. Çünkü hak ihlaline uğrayan çocuklar hepimizin sorumluluğunda. Yaptığımız her şeyi sosyal medya sayfalarımızdan paylaşıyoruz ve çalışmaların her aşaması için bir dayanışma ağı örmeye gayret gösteriyoruz. Yaptığımız her şeyi Facebook sayfamızdan paylaşıyoruz. Çocuklar için kullanacağımız malzemeleri ise bir sosyal medya kampanyası aracılığı ile topluyoruz. Kim ne kadar katkı koyabiliyorsa herkese açığız." (DUVAR)