Bawer Agirî: Dijital dünya Kürtçeye nefes aldırıyor

Youtube'da açtığı 'Hîngeha Kurdî' kanalında Kürtçe dersler veren Bawer Agirî, her şeye önce 'anadil'den başlanması gerektiğini söylüyor. Anadilini öğrenen her çocuğun bir çok alanda başarılı olduğunu anlatan Agirî "Kürtlerin kendi anadillerine sahip çıkmaları ve öğrenmeleri gerekiyor. Her yerde öğrenmek için talep etmeleri gerekiyor. Gerekirse dijital dünyada öğrensinler” diyor.

Abone ol

DUVAR - Kürtçeye 16 yılını veren Bawer Agirî, Youtube kanalında Kürtçe dersler için bir yıllık program hazırlıyor. Bu programa göre de bir yılını ve ekonomik olarak geçimini sağlayacak bütçesini ayarlıyor. Zaman zaman destek alan Agirî, “Bir fedakarlık yaparak kendimi buna göre ayarladım. Çünkü bu fedakarlık isteyen bir çaba” diyor.

 'HER ŞEY CIWAN HACO'NUN ŞARKISIYLA BAŞLIYOR'

Bawer Agirî, 2004 yılında Kürtçe öğrenmeye karar veriyor. Çünkü 2004 yılında Ciwan Haco'nun 'Na Na' adıyla yeni bir kaseti çıkıyor. Agirî de ilk olarak Kürt sanatçı Ciwan Haco'nun 'Na Na' albümündeki 'Sê Sê' şarkısını yazıp ezberlemeye başlıyor. Ancak beklediği gibi yazamıyor ve bir sonuca ulaşamayınca Kürtçe öğrenme arayışına giriyor.

Agirî, o süreci şöyle anlatıyor: “Bizim bir dilimiz var ve kendi dilimizi neden yazamıyoruz dedim. Sonra bir sözlük alarak Kürtçe kelime ezberlemeye çalıştım. Ancak yine yazamadım. 2009 yılına kadar ara verdim. 2009'da İstanbul Kürt Enstitüsü'ne gittim. Ancak ders saatleri ile çalışma saatlerim bir birine uymadığı için başlayamadım ta ki 2013 yılına kadar. 2013 yılında ikinci seviyede başladım derslere. 2016 yılında 4'üncü seviyeyi bitirdim. Güzel bir gelişme olduğunu fark ettim. Araştırmayı seven birisiyim. 'Ben neden Kürtçe öğretmeni olmamayım?' diye sordum kendime. Yaklaşık 2 yılımı da Kürtçe öğretmenliğine verdim.”

 'İNTERNETTE YETERLİ KÜRTÇE KAYNAK YOKTU'

Bawer Agirî, Kürtçe öğrenmeye başladığı yıllarda, sınıfta öğrendiklerini pekiştirecek materyaller ve videoların internet ortamında olmadığını fark ediyor. Bu eksikliği fark ettikten sonra Kürtçe ders verme nedenini şöyle açıklıyor:

"Kürtçe öğrendiğim sırada, internette yeterli Kürtçe kaynak yoktu. Öğrenmemizi pekiştirecek, faydalanabileceğimiz videolar yoktu. Bir konuyu ele aldığımızda, internette baktığımızda bu konuya dair materyallere ulaşamıyordum. En azından şu anda Kürtçe öğrenenler yararlansın diye nisan ayında Youtube'da bir kanal açtım. Herkesin kolaylıkla ulaşabileceği bir şekilde videolar yüklemeye başladım. Ben Kürtçe öğrenirken çok zorluk çektim. Çok araştırıyordum ama ulaşamıyordum. Şimdi insanlar hem benim gibi uğraşmasınlar hem istedikleri konuya erişebilsinler diye ders veriyorum.”

 'DERSLER ULUSLARARASI STANDARTLARINA GÖRE HAZIRLANIYOR'

Agirî, yıllar sonra mezunu olduğu İstanbul Kürt Enstitüsü'nde ders vermeye başlamış: “Pandemi başlamadan önce İstanbul Kürt Entitüsü'nde ders veriyordum. Pandemi başladıktan sonra 3 ay online olarak dersler vermeye başladık. Dersler bittikten sonra Kürtçe ders içerikli videolar çekmeye başladım. İlk zamanlarda ders içerikli Kürtçe videolar hazırlamak zor oluyor. Bir süre sonra yöntemlerini öğreniyorsun. En zorlandığım yönü montaj ve sosyal medya platformlarında bu videoları yayma kısmıydı. Dersleri uluslararası standartlarına göre hazırlıyorum. İstanbul Kürt Enstitüsünün derslerde kullandığı 'Hînker' ders kitabını kullanıyorum ve ona göre de içerikler hazırlıyorum. Çünkü ben de bu ders kitabına göre eğitim aldım. Şu anda Kürtçe bilenler için sistemli bir şekilde dersler hazırlıyorum. Örneğin bir dile başlarken ilk olarak alfabesini öğrenmeniz gerekiyor. Daha sonra zamirler... Bunlara göre bir program var. Bende o programa göre hareket ediyorum.”

 'ÖNCE ANADİL'

 Dijital dünyanın sınır tanımadığını belirten Agirî, sözlerine şöyle devam ediyor: “Sınır konulsa bile dijital dünya buna izin vermez. O sınır bir şekilde aşılıyor. Normal fiziki sınırlar gibi değil bu. İsteyen herkes bir şekilde o videolara ulaşabiliyor. Bu bizim için büyük bir avantaj. Kürtçe öğrenmek isteyen herkes öğrenme şansına sahip. Bir dili öğrenmek gerçekten çok önemli. Bir dil bir lisan, bir lisan bir halk, bir halk bir devlettir. Biz bunu bu şekilde anlamalıyız. Özellikle biz Kürtler kendi dilimizi öğrenmek zorundayız. Bundan kaçış olmamalı. Dünyadaki bütün psikologlar, bilim insanları hep bunu öneriyor: Bir insanın önce kendi anadilini öğrenmesi gerekiyor. Özellikle Avrupa ülkeleri bunu çok destekliyor. Önce anadil. Anadili öğrenen her çocuk bir çok alanda başarılı oluyor. Kürtlerin kendi anadillerine sahip çıkmaları ve öğrenmeleri gerekiyor. Her yerde öğrenmek için talep etmeleri gerekiyor. Gerekirse dijital dünyada öğrensinler.”