Baykal: Erdoğan'la pazarlık yapmadım
'Erdoğan'la pazarlık yaparak, cumhurbaşkanlığı desteği karşılığında milletvekili olmasını sağladığı' iddialarını yanıtlayan Baykal "Öyle bir özel anlaşmayı yansıtacak hiçbir şeyi konuşmadık" dedi.
DUVAR - Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 2002'de dönemin AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'la gizli bir görüşme yaparak, pazarlık karşılığında siyasi yasağının kaldırılmasına destek olduğu iddiası ile sonraki tarihlerde yine Erdoğan'la yaptığı görüşmelerde neler konuştuklarına ilişkin soruları yanıtladı. 2002'de 1 Mart tezkeresini konuştuklarını söyleyen Baykal, 2015'deki seçimden sonraki görüşmede ise Erdoğan'a MHP ya da CHP ile koalisyon kurmasını önerdiğini ifade etti.
Erdoğan'la 1 Mart tezkeresi için yaptığı görüşmede neler konuşulduğunu anlatan Baykal, "Bu konularda benim samimi olabileceğimi düşünemiyorlar. İlla ‘Pazarlık yaptı' diyorlar. Buluşma zaten 22 Şubat 2003'de, yani 1 Mart öncesi idi. Yani hakların iadesinden sonra yapılmış bir buluşmadır o. Haklarını vermişiz neyin pazarlığını yapacaksın?” dedi.
Erdoğan'la pazarlık yaptığı iddiaları ve güncel konulara ilişkin Cumhuriyet ve Sözcü'nün sorularını yanıtlayan Baykal'ın açıklamaları şöyle:
FIRSATÇILIK YAPAMAZDIK (Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılması): Biz böyle fırsatçı, kapkaççı bir anlayış içinde hiç olmadık, değiliz. Bu davranışımızı da bir çıkar, bir pazarlık sonucu bir davranış olarak anlamak kendisi bizatihi bir büyük siyasi problemidir Türkiye'nin. Böyle bakanlar, akılları almıyor ya adam karşısındaki rakibinin siyasi haklarını bedavaya nasıl verir; Oysa bu bizim temel bir inancımız. Mücadele edeceksek bir şaibe ile mücadele edemeyiz. Yani o külüstür bir şiir okudu diye Pınarhisar Cezaevi'nde 2 ay kaldı diye ‘Milletvekili olamaz' dediğin sürece onunla mücadele edemezsin. Bunu halka kabul ettirmen mümkün değildir zaten. Geçmişte nasıl ki ‘CHP generallerle işbirliği yapmadı' diye suçlandı. Türkiye'nin bazı ilerici yazarları, bunu bir fırsat diye sayıyorlardı, biz karşı çıktık, bilinçli olarak, aynı şekilde bugün de ‘Ben Sayın Erdoğan'la anlaşmışımdır' diye düşünülüyor. Çünkü Türkiye'de hakim siyasi kültür bizim anlayışımız doğrultusunda değil, siyaseti bir fırsatçılık gibi algılayan bir anlayış.
Bizde böyle bir şey yok. Gerçekten eşitliğe, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, demokrasiye, siyasi mücadelede eşitliğe samimiyetle inanıyoruz. Buna aklı basmıyor Türkiye'de bazı çevrelerin. ‘Enayilik bu, olur mu ya, o bir şey aldı, ne alacak, cumhurbaşkanı olma garantisi aldı falan diye' bakıyorlar. Tabii akılları almıyor bunu. Yani bu bizim siyasi hayatımızın bir zaafiyetidir.
ECEVİT'LE BİRLİKTE İKTİDAR, DEVRİM SİLAHIN NAMLUSUNDAN ÇIKAR ANLAYIŞINI REDDETTİK: Biz CHP olarak ordu artı CHP iktidar formülünü bilinçli olarak 1971, 12 Mart'tan itibaren Ecevit hareketi ile birlikte reddetmiş bir hareketin parçasıyız. Yani siyasette karşımdaki genel başkan olacak, parlamentoda neredeyse üçte iki çoğunluğa sahip olacak, seçime girecek ama milletvekili olamayacak, yaptırtmayacağım ben de ve mücadeleyi böyle götüreceğim. Bunu anlamam mümkün değil. Bu bizim için bir siyasi fırsatçılık değil, bu bizim karakterimizdir kardeşim. Bunu anlamanız lazım. CHP böyledir, ben o kırılma noktasında Ecevit'le birlikte “iktidar, devrim, ilericilik silahın namlusundan çıkarı” reddeden hareketin bir parçasıyım. Bilmem eşit olmayan, karşımdakinin elinin kolunun bağlandığı bir yarışmaya girerek bunu bir fırsat gibi değerlendirmek bizim siyaset anlayışımızın temellerine ve karakterimize aykırıdır.
PAZARLIK YOK: Böyle demokrasi doğrultusunda atılan adımların arkasında bir ‘Al gülüm ver gülüm pazarlığı' yatıyor düşüncesi, bu yanlıştır. Ben hiçbir ilişkimde Sayın Erdoğan ile ne o karşılaşmalarımda öyle bir özel anlaşmayı yansıtacak hiçbir şeyi ne ben konuştum, ne o konuştu.
Daha sonra İstanbul'da Sayın Erdoğan'ın talebi üzerine bir araya geldiğimizde, siyasi yasağı zaten kaldırılmıştı. Sayın Erdoğan 1 Mart tezkeresi telaşı içerisindeydi. Aramızda şu konuşma geçti:
– Baykal: Tezkere kabul edilirse ülkemize kaç bin asker girecek?
– Erdoğan: 65 bin kişi.
– Ne zaman çıkacaklar?
– Ben de bilmiyorum. ABD ile işbirliği yapmazsak ambargo uygularlar, bizi sıkıştırırlar, ek mali kaynak kullanmamız, yaratmamız gerekir. Yardımcı olur musunuz?
– Elbette, bu kararın sorumluluğunu alırım ve bütün Türkiye'de bunun için çalışma yaparım. İstersen birlikte dolaşırım istersen ben tek başıma dolaşırım.
HAKLARIN İADESİNDEN SONRA GERÇEKLEŞEN BİR BULUŞMA: Bu konularda benim samimi olabileceğimi düşünemiyorlar. İlla ‘Pazarlık yaptı' diyorlar. Buluşma zaten 22 Şubat 2003'de, yani 1 Mart öncesi idi. Yani hakların iadesinden sonra yapılmış bir buluşmadır o. Haklarını vermişiz neyin pazarlığını yapacaksın?
(ABD'nin Irak'ı işgali öncesi 1 Mart tezkeresi) Türkiye'nin en hassas bölgesine bir yabancı ordunun 10 binlerce askeriyle yerleşmesini çok sakıncalı buldum. ‘Bizim Irak'a, Suriye'ye karşı böyle bir düşmanlık içerisine girmemize hiç neden yoktur' dedim. Bunu da Cumhuriyet'in dış politika anlayışına inanmış biri olarak hiç tereddüt etmeden söyledim. Daha sonra Suriye Devlet Başkanı Esad, Türkiye'ye geldiği zaman benimle görüşmek istedi; Çankaya'da Camlı Köşk'te buluştuk, bana ‘1 Mart tezkeresine karşı çıkarak yalnızca Türkiye'yi değil bizi de kurtardınız' dedi.
KOALİSYONU CHP YA DA MHP İLE KURUN DEDİM (2015’teki seçimden sonra Erdoğan ile yaptığı görüşme): Onun dışında bir de seçimden sonra Erdoğan'ın talebi üzerine gittim. Seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere istişare ihtiyacı hissettiğini düşünüyorum. Beni çağırdı ve gittim. ‘Orada kim bilir ne konuştu, ne yaptı. Gidilir mi' falan diye kıyameti kopardılar. Orada ‘Koalisyon hükümet kurulsun' dedim. ‘Koalisyonu ya MHP ile ya da CHP ile kurun. Türkiye'nin buna ihtiyacı var' dedim. Hepsi bundan ibarettir.
Bunu anlatmak lazım, bizim siyasi hayatımızın ‘Vardır bir pazarlık, bir çıkar, bir dümen olmuştur' anlayışı çok sağlıksız, çok yanlış, çok tehlikeli, aşılması gereken bir durum. Bazı insanlar gerçekten insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, demokratik değerlere inanıyordurlar ve o doğrultuda adım atıyordurlar. Bunu içinize sindirin, anlayın kardeşim. Biz de onlardan birisiyiz işte.
PEKER'İN HAKKIMDAKİ İDDİASI DOĞRU DEĞİL: (Sedat Peker'in kendisi hakkındaki iddiası) O konuda gerekli açıklamayı avukatım yaptı, benimle ilgili iddialar kesinlikle doğru değildir.