Hikayeyi ilerletmek için yiyecekleri kullansak da, hikaye sadece yemeğe olan açlıkla ilgili değil, hepimizin içindeki açlıkla ilgili. Sizin için, önemli olanı elde etmek amacı için ne kadar ileri gitmeye istekli olduğunuzla ilgili.
Açlık/Hunger (2023) filmi yakın zamanda izlediğimiz
The Menu, Triangle of Sadness/Hüzün Üçgeni, Bong
Joon-ho'nun Parazit filmlerini akla getirmiş olabilir
ya da filmin kahramanı Şef Paul’un Hell's Kitchen’ın
Gordon Ramsay’ı ya da Whiplash filminin acımasız
eğitimcisi şef Terence Fletcher’ı olduğu düşünülebilir. Tabii ki
Aoy’da “hırsa dönüşen bir rüyanın içinde kaybolan” ama pes
etmeyen genç Andrew…
Yönetmen Sitisiri Mongkolsiri filminde Aoy’un “özel biri olmak”
için yanlış rüyada kendini arayışını, önce lüks aşçılığın karanlık
tarafına sürüklenişini, sonrasında gerçeğin aynasına çarparak yine
kendi seçimiyle kurtuluşunu ustaca aktarır.
Mongkolsiri anlaşılır bir şekilde insan hırsını, açgözlülüğü ve
toplumdaki sınıf ayrımını gösterir.
Ruben Östlund’un Hüzün Üçgeni, ayrıcalıklı yaşamları
mercek altına alan bir toplumsal kara komedi.
Şef Paul mutfak ekibine ordudaki askerler gibi davranmaktadır.
Eksik, yanlış bulduğu davranışları affetmez. Örneğin mutfakta
sigara içerken yakaladığı personeline içine sigara düşürttüğü
çorbayı zorla içirir, karidese alerjisi olan çocuğa içinde karides
unutulan tencerede çorba pişirdiği için aşçı yardımcısını
aşağılar.
HEPİMİZİN İÇİNDEKİ AÇLIK
Açlık filminin yönetmeni Mongkolsiri, "Hikayeyi ilerletmek için
yiyecekleri kullansak da, hikaye sadece yemeğe olan açlıkla ilgili
değil, hepimizin içindeki açlıkla ilgili. Sizin için, önemli olanı
elde etmek amacı için ne kadar ileri gitmeye istekli olduğunuzla
ilgili. Ve bu film bu çeşitlilikte sorunlardan bazılarının altını
çiziyor" diyecektir.*
Aoy’un yaşadığı ve birkaç kez seyahat etme olanağı bulduğum
Bangkok, halk arasındaki adıyla Krung Thep/Melekler Şehri kültür ve
damak tadı farklılıklarının gözlemlenebileceği, tüm cadde,
sokaklarına palmiye yağı kokusu yapışmış bir adresti…
Uçaktan iner inmez Bangkok’un elli altmış yıl önceki halini
görmenin bir yolu da olan yüzen pazarların en ünlüsü Damnoen Saduak
Floating Market için koştum. Bangkok’un yaklaşık 100 km
dışındaydı. Pazarda satılan -Tayland Kralı’nın emri ile tarımda
kimyasal gübre kullanmak zaten yasak olduğu için- tüm meyve, sebze
ürünlerinin organik olduklarını söyleyebilirim. Yemeklerin
gözlerimin önünde pişirilip satıldığı kayıklardan merakla
yaptığım ilk tadımın ızgarada kızarmış muz olduğunu anımsıyorum.
Kob kun ka’yı (Kob kun kap erkeklere teşekkür) hak eden
kızartılmış muz, tadını bildiğimiz içi yumuşak kalmış patates
kızartması gibi…
Bangkok'taki Damnoen Saduak Floating Market-Yüzen
Pazar, genellikle sabah yoğun ve öğlene dek açık
oluyor.
PAD THAİ ŞEHRİ DEMEK DAHA DOĞRU
Bir başka kayıkta yapılan Tayland yerel mutfağının gözdesi pad
thai tabii ki gözde seçimim olacaktı. Filmi görenler
hatırlayacaktır pad thai, Açlık filminin kahramanı Aoy’un
babasının dükkanında müşterilerine en çok ve wok tavada yaptığı
kızartılmış noodle Pad See Ew’e çok benzer, kurutulmuş karides, yer
fıstığı, çırpılmış yumurta ve fasulye filizi ile yapılıyor, ama
içindekiler bu kadar değil.
Ancak benim Aoy’un yaşadığı dünyaya girmem için masal duygusu
veren yüzen pazardan bir an önce kaçmam gerekli. Nereye derseniz,
elbet ünlü “sokak yiyecekleri cenneti”ne.
Eğer daha önceden bilgim olsaydı kuşkusuz Aoy ailesinin noodle
dükkanı Shuyou’ya girerdim-tabii ki şaka. Ama
bir gerçek Bangkok sokak yemekleri bu şehir kadar eski ve çarpıcı
bir sanata dönüşmüş. Çin mahallesinde pişirilenleri de
unutmadan…
Ne yazık ki iki gidişimde de Ghost Gate Mahallesi’nde deniz
ürünlü müthiş noodle / drunken noodleları ve yengeç etli yağda
kızarmış torpido görünümlü ünlü omleti ile ünlü aşçı Raan Jay
Fai’nin yerini atladım. Kusura bakma Jay Fai…
72 yaşında Michelin Yıldızı alan Bangkok sokak
yemeklerinin en tanınmış şefi Jay Fai ocağını kimseye
bırakmıyor.
Jay argoda "güçlü mafya tipi kadın" anlamına gelmekteymiş,
görünüşü de kaç yaşında olursa olsun bereli, kırmızı rujlu,
gözlerini hem ateşten, hem dumandan korumak için ikonik
motosikletçi gözlüğü takan bu kadını doğrulamaktadır. Jay,
omletinin yanı sıra Thai Tom Yum Khaa (tavuk ya da deniz ürünleri,
hindistan cevizi sütü, lemongrass, taze zencefil, limon suyu, balık
sosu, Şili biber ezmesi, fesleğen ve kişniş özlü) çorbası
dillere destan.
Gençlik yıllarında yaptığı terzilikten minik sokak yemekleri
dükkânıyla Michelin yıldızı aldığı noktaya kadar gelişinin hikayesi
de bir film olabilir. (Üç yıl önce de Jay Fai İstanbul’a
gelmişti.)
Bir an için düşünmüştüm, Açlık filminin bir başka
kahramanı Şef Paul yoksa Bangkok’un yemek süper starı Gaggan
Anand’tan mı esinlenildi?! Hindistan'da doğmuş, sevdiği ve
taze malzeme bulma konusunda çok daha rahat ettiği Bangkok’a
taşınmış ve Asya'nın bir numaralı restoranının şefi
olmuştur.
YEMEK PİŞİRME FELSEFESİNDE 5 UNSUR
Üç ayda bir değişen, 25 parçadan oluşan Hint-Tay- Japon füzyon,
hatta İspanya'da çalıştığı Ferran Adria ile El Bulli’den de izler
taşıyan mutfağını özetleyen tadım menüsünün özü, yemek pişirme
felsefesindeki beş unsura dayalı: tatlı, acı, tuzlu, ekşi. Beşinci
ise “sürpriz” olandır.
Gaggan Anand’a göre Avrupa, New York, Londra’da da şimdi daha
güzel yemekler sunulmaktadır. Şeflerin aynı zamanda kolları ya da
vücutlarında dövmeleri bol, ayakkabı yerine terlikli, rock 'n' roll
sanatçılarına benzeyen görünümleriyle günümüz dünyasında bu
değişimi temsil ettiğini belirtir. İnanmaktadır ki, bugün bir şef
kendisine verilen herhangi bir ödülü reddedip "fuck it!” dediğinde
insanlar onu daha çok sevmektedir ve o da bu değişime restoranının
menüsüne olmaz bir şeyi yaparak, en popüler Hint sokak yemeği Gol
Guppas yorumunu ekleyerek benzerini yapmıştır.
Nasıl bir şey mi? Tayland'da siyah renkli yiyecekler
sevilmemektedir, Gaggan Anand sebzelerden kömür yapmıştır; soğan,
sarımsak, zencefil ve patlıcanı bir araya getirip, hepsini güzelce
yakıp sebze kömürü elde etmiştir. Bir başka kömürlü sunumu daha
vardır: Charcoal/Mangal kömürü, kömür sanılanın içinde Amritsari
Balık Tikka (Kuzey Hindistan'da çok popüler) olduğunu yenilebilir
organik bambudan yapıldığını ve lezzetini arttırmak için
kurutulmuş soğan ve biber tozu kullanıldığını belirtir.
Şef Gaggan Anand Hint sokak yemeklerini de
yorumlayarak, Bangkok'ta Asya'nın bir numaralı restoranının şefi
olmayı başardı...
Sıradaki bezelyeli mantar sarmalarıdır. Mantar onun için doğanın
en büyük armağanı, cennet meyvesidir. Akami Wrap, pirinç kraker-
taco’nun, ton balığı, soğan, kişniş ve sarımsak harç ile
dolumudur.
Gaghan’ın suşi anlayışı da -pirinçten doğal bir tabak üzerinde
sunduğu, mavi yüzgeçli orkinos dilimleri kullandığı Chutoro Sushi-,
denizkestanesi ya da mangodan -örneğin, Mango snowball-,
portakaldan, dondurmadan yararlanması da onu farklı şef
yapmaktadır.
Tatlıya gelince, Kuzey Tayland’daki Chiang Mai’den getirttiği
taze çilek, mürver çiçeği jölesi ile farklı bir ghevar (Hint
lokumu), un, ghee, kewra, süt, tereyağı, şeker, badem, Antep
fıstığı, safran, yeşil kakuleden oluşan, yani Hint usulü bir kek
yapmıştır. Ama etrafını yenebilir gümüş altın parçaları ile
süslemiştir, çünkü Hindistan'da tatlı Tanrıya sunulmak için bir
armağan yiyecektir.
Sanırım Açlık filminin kahramanlarını hayal etmek
Tayland’ta çok kolaydır, filmin senarist Kongdej Jaturanrasamee de
Bangkok’daki pek çok şefle görüşmeler yapacaktır.
Yönetmen Sitisiri de bunu onaylar:
”Proje üzerinde çalışmanın zorluğu daha çok bilgi boyutundaydı.
Anlamak zorunda olduğumuz yepyeni bir dünya olduğu için yapılacak
çok araştırma vardı…”
YEDİĞİN ŞEY SOSYAL STATÜNÜ GÖSTERİR
Açlık'taki hikaye yemek etrafında dönüyor, bir
röportajda Sitisiri “çünkü biz yemek düşkünü bir ülkeyiz ve
buradaki baş kadın karakter Tayland'da günlük hayatta gördüğümüz
normal bir insan. Ancak, olay örgüsü biraz karanlık bulunabilir ve
aynı zamanda farklı toplumsal sorunları ve yönleri de ortaya
koyuyor.” açıklamasını yapar.
Açlık filminde iki ayrı dünya ve anlayıştan aşçı bir
araya ve karşı karşıya gelecektir... Aoy ve Paul.
Film izleyiciyi bir yandan da Pad See Ew ve Rad na kokusunun
dünyasına sokar. Bir yandan da Aoy ve Paul’un beceri dünyasına.
Aoy yani Chutimon becerisinin kanıtı olan kollarındaki yanık
izlerini belki Bangkok’un ünlü Lerdtip restoranında Şef Gigg’den
aşçılık eğitimi alırken de yapmıştır.
Bu arada yönetmen, mutfak sahnesinin görsel olarak büyüleyici
kalmasını sağlamak için Şef Chalee Kader’in deneyiminden
yararlanır.
Açlık, gerçekten de - adından da anlaşılacağı gibi -
filmde ana motiftir ve yalnızca şefin restoranının adı olarak
değil, aynı zamanda hırs, dürtü, direnme ve arzu ile eşanlamlı
olarak kendini gösterir.
Şef Paul “Yediğin şey sosyal statünü gösterir, sevgini değil.”
diyecektir, genç ve hırslı Aoy’a.
“Fakirler açlığını dindirmek için yemek yer. Ama insan yemekten
fazlasını satın alabildiğinde insanın açlığı dinmez.”
Hırsla yüksek mutfak dünyasına giren sokak yemekleri
aşçısı Aoy (Chutimon Chuengcharoensukying) doymak nedir bilmeyen
-acımasız kapitalist düzenin gerçeğiyle karşılaşınca sırtını
dönecektir.
HAYATIN VE YEMEĞİN GERÇEK ANLAMI
Paul sözcüklerin gücünü dener Aoy’un iddiaları için:
“Paul: - Kızarmışnoodle. Düz bir
yemek neye yarar.
Aoy: - Büyükannemin Ngo Ngae noodle
tarifi. Babam küçükken hastalandığında
ağlayıp sızlarmış. O
daçok yemek seçermiş. Büyükannem babamı sakinleştirmek
için buz dolabında ne varsa alıp... tarifi güzeldi ama. Enönemlisi sevgisini katmış. Babam da çok severdi. Sonra
tarifini verdi, öğretti.
Paul: - XO sosuyla soya fasulyesi ezmesi.
Aoy: -Tek bir lokmayla anlıyor musun?
Paul: - Sevgisini mi katmış. Bu, yoksulluktan kaçamayanların
ürettiği bir bahane. Bence yemeğe sevgi filan
katılamaz. Şef olmak için azim gerekir, sevgi
değil.”
Aoy kendisinin başka bir Paul olmaya doğru gittiğini fark
edince, (bir eleştirmene göre Aoy, bu tutkusunun onu canlı
canlı yiyeceğini bilmemekte), “flame” bumerang gibi kendisine
dönmeden içindeki sevginin kazanmasına izin verir. İştahlı ve
doymak bilmeyen bir sınıfın her zaman ‘özel biri olmanın”
peşindekileri kullanıp atacağı gerçeğini öğrenince…
Yaşamak güzel şeydir, yemek pişirme sanatı da güzel ve erdemli
yaşamaya hizmet ettikçe.
“Kızartılmış soya soslu erişte/noodle“ anlamına gelen Pad See
Ew, popüler bir noodle yemeklerinden biri.
1 Paket Noodle (yassı pirinç noodle, diri kalacak şekilde
haşlanmış)
250 gr tavuk göğüs eti (doğranmış)
1 adet yumurta
4 adet sarımsak
Çin Brokoli / Gai Lan (yerine brokoli + ıspanak karışımı)
Sıvı yağ (2 yemek kaşığı)
Sos için
Koyu/dark soya sosu
Hafif/soy soya sosu
İstiridye sosu
Pirinç Sirkesi (1 yemek kaşığı)
Esmer Şeker (1 tatlı kaşığı
Büyük bir tava ya da Wok tava alın, önce sarımsağı soteleyin,
tavuğu atın-pişirin ve sebzeleri (2-3 dakika) ekleyin, kısa süre
karamelize edin. Tavanın bir kenarında kırdığınız yumurtayı çırpın,
karışımı çıkarın bir tabağa alın. Wok tavaya noodle koyun, üzerine
bir kapta önceden hazırladığınız sos karışımını ekleyin, hızlıca
karıştırın. Son olarak tabaktaki tavuk-sebzeleri ekleyin
karıştırın. Buraya Thai Stir Fried Noodle yapılışı videosunu koydum.