Bedir Aziza: 19 yaşındayım ama sanki 30 yaşındayım

14 yaşında ailesiyle birlikte Halep’ten Türkiye’ye gelen Bedir Aziza: “Yaşıtlarıma bakınca, başka hayatları görünce abla… Tabi ki ben de isterim ama sonra düşünüyorum, halimize şükrediyorum. Benim gibi hayatı görmemişler. O yüzden bile şükrediyorum. Ona bakarsan 14 yaşındayken zorluk çekmişim. Aileme sahip çıkmışım. Bakıyorum şimdi çok şeyler başarmışım. Ben sanki, yaşadıklarım… (Biraz duruyor) Sanki 30 yaşındayım.”

Abone ol

İSTANBUL - Bedir Aziza 14 yaşındayken ailesiyle birlikte Halep’ten Türkiye’ye gelmiş. 5 kardeşler. İlk zamanlar dil öğrenme ve ekonomik olarak ayakta kalmaya çabalamakla geçmiş. Haliyle bu sıra okul devam edememiş. 14 yaşında tekstilde ütücü olarak çalışmış. 16 yaşında tercümanlık yapmaya başlamış. Şimdi 19 yaşında. Mecidiyeköy’de bir güzellik merkezindeki tercümanlık işi ta ki 1,5 ay kadar önce virüse kadar devam ediyordu. Şimdi iş yerinin telefonları açılmıyor.

Bedir’in cümlelerini derleyip toparlamıyorum. Ne diyorsa o haliyle buraya alıyorum. Diğer türlüsü Bedir olmuyor.

“Halep’te… Kendi dükkanımız, evimiz, arabamız vardı. Hepsi yıkıldı. Kumaş satıyorduk abla. 9 yaşındayken yaz dönemi babamla beraber çalışıyorduk. Dükkanı açmak vs… Yani bakıyorum o zaman da çalışıyordum ama tabi şimdiki gibi değil.”

Bedir, Türkiye’ye geldiği ilk yıllarda tekstilde ütücü olarak çalışmış. Sorasında Mülteci Derneği adına Sultanbeyli Belediyesi’nde tercümanlık yapmaya başlamış.

Bedir Aziza'nın tek istediği, ailesini geçindirmek için bir iş.

“Yaşıtlarıma bakınca, başka hayatları görünce abla… Tabi ki ben de isterim ama sonra düşünüyorum halimize şükrediyorum. 14 yaşından beri çalışıyorum. İlk geldiğimizde tekstilde çalıştım. Ütücü olarak çalışıyordum. Vücudumda alerji oldu. Sıcaktan hani. Benim gibi hayatı görmemişler. O yüzden bile şükrediyorum. Ona bakarsan 14 yaşındayken zorluk çekmişim. Aileme sahip çıkmışım. Bakıyorum şimdi çok şeyler becermişim. Ben sanki, yaşadıklarım… (Biraz duruyor) Sanki 30 yaşındayım. 14 yaşında biri sabah uyanıp işe gidiyor. Eve 9’da dönmek, ailesine bakmak… Bence büyük bir şey başarmışım. 16 yaşında belediyeye tercüman olarak girmek, müdürü ikna etmek… Adliyelerde, karakollarda çeviri yaptım. Sultanbeyli sokaklarını ezbere biliyorum. Nasıl başarmışım? Tabi ki abla, bundan sonra da başarırım.”

“İnternet sitesi için reklamları Arapça’ya çeviriyordum. Hastalık çıkınca, 1, 5 aydır kapattılar. İçerde param var. (Maaşını kast ediyor) Kimse cevap vermiyor. Patron kendisi de cevap vermiyor. Mesaj attım birkaç defa. Hiç cevap vermedi. Diğer patron da yanıt vermiyor. Eşyalarım, montum, çantam falan hep orda kaldı. Onları da vermiyorlar. Tek Suriyeli bendim. Evet, sahibi Türkiyeli abla. Şimdi iş arıyorum ama iş yok, bulamıyorum.”

‘BORÇ ALDIK ONLARLA İDARE EDİYORUZ’

Bedir’in iki ablası evli. İki kardeşi ve annesiyle yaşıyor.

“Ben bakıyorum onlara. Biri 8 yaşında, kalp hastası. Onun ameliyat yapılması gerekiyor ama yapılamıyor. Küçük olduğu için. Diğer kardeşim 14 yaşında. O da fiziksel engelli. Annem, iki kardeşim, ben. Şimdi nasıl idare ediyoruz? Önceden biraz biriktirmiştim. Onlarla idare ediyoruz. Biraz da borç aldık. Yani evet etraftan, tanıdıklarımızdan… İnşallah iş bulurum. Okula şu an açıktan devam ediyorum. Zor zor kurtarmaya çalışıyorum. Hayır, ilk geldiğimizde okula başlayamadım. Para lazımdı.”

“Babamı 4 yıl önce kaybettik. Kalp krizi geçirdi Kilis’te. Suriye’ye gitmişti. Bir ablam vardı. Lise okuyordu. Bitmek üzereydi. Biz ondan önce geldik. O orda kaldı. Sınavları bitince babam almaya gitmişti. Dönüşte buraya gelirken, otogarda kalp krizi geçirdi. Vefat etti. Burda ablam. Evlendi. İki ablam evlendi. Bizimle yaşamıyorlar artık.”

‘BİRİ GELSE, GEL ÇALIŞABİLİRSİN, ŞU AN GİDERİM’

“Virüs mü? İnşallah etkilemez, iş bulurum. Şu an bazı kişilere yardım ediyorum. Hastanelerde, karakollarda falan. Onlar para vermeye çalışıyor ama ben almıyorum. Çünkü dili hani bizim vatandaşlara yardım etmek amacıyla öğrendim. Hani onlardan para alıp, onları kullanmak amacıyla öğrenmedim. Zaten annemle sürekli tartışmalar yaşıyoruz bu konuda. Bana diyor, sen çalışmıyorsun; ama iş bulamıyorum. (Ona hak verdiğimi söylüyorum) İşte yani anlayana abla. Para… İdare edemiyor şu an. Ben şu an bile, sokağa çıkma yasağı var ama, hazırım. Biri gelse, gel çalışabilirsin, şu an giderim. Benim için hiç sorun değil.”

Şimdisi için ne gerekli? Hayatını ne, neler kolaylaştırabilir Bedir’in?

“Çok iyi yerlerde çalışabilirim ama vatandaşlık olmadığı için alamıyorlar. Mesela bir savcıya çevirmiştim. Kartal Adliyesi’nde. Boşanma davası vardı. ‘Senin vatandaşlığın var mı?’ dedi. 'Hayır' dedim. 'Vatandaşlığın olsaydı seni alabilirdik, adliyede yapabilirdin ama vatandaşlığın olmadığı için yapamıyoruz.' Geçen ay sosyal hizmetlere de başvuruda bulundum. CV’me baktılar, çok beğenmişler ama 'Senin vatandaşlığın olmadığı için seni alamıyoruz' dediler. Bunu ben çok yaşıyorum. Mühendis, doktor olanları direkt alıyorlar. Tanıdığım birkaç arkadaş var mühendislik okumuş. Onları aldılar. Bazıları birden bire şansa geliyor. Benim tanıdığım birkaç kişi Türkçe bile bilmiyor. Bir kaç yıl önce gelmişler ama hemen vatandaşlık aldılar.”