*Metin Yeğin bu yazının bu şarkıyı dinleyerek okunmasını önerir
Şehir kenarında bir gecekondu mahallesiydi. Bir fabrika
duvarında oturuyorduk, 9-10 kişi. Herkes yukarı bakıyordu. Yıldız
kaymasını bekliyorduk. Sokak lambaları ya yoktu ya kırıktılar. İyi
bir şeydi bu, daha iyi görünüyordu yıldız ve karanlık iyi bir
şeydir zaten. Pek romantik sayılmazdı grup ama şarap da içiliyordu.
İçine buz atılmıştı, şarabın. Biraz beyaz duruyor, eriyince kırmızı
oluyordu buz. Bu sefer, neredeyse herkes birden bağırdı ‘işte’
diye. İki kadın işçi, birbirine sarıldı hatta. Kimse birbirine ne
dileği tuttun diye sormadı. Herkes aynı şeyi tutmuştu kesin. Yıldız
da yıldızdı ha. Şöyle baştan aşağı yırtar gibi düştü. Sigarası
bitenler yeniden yaktı. Şarap sıraları gelene kadar, mate içmeye
devam ettiler. Her yerde ve her zaman mate içerdi Uruguaylılar…
Bir araba farı geldi uzaktan. Yıldızları bırakıp, ona baktı
herkes. Polis arabası gibi görünmüyordu, En azından üstünde
mavi-kırmızı filan lambası yoktu. İyi bir hükümet vardı ama belli
olmaz, bu hükümetlerin işi. İktidar bozar insanı. Ne yapsan sıçrar
üstüne, boktan bir şey. Fakat Jose Mujica ile görüşmüştüm. Tarım
bakanıydı o günlerde. Seviyordu yoksullar onu. Bizim gibi yaşıyor,
diyorlardı. Araba durdu oralarda bir yerde. Polis değildi kesin.
Herkes yine yıldızlara bakmaya ve şarap içmeye -ucuz ama güzeldi
şarap- geri döndü. Mate içmeyi hiç bırakmamışlardı zaten.
Karanlığın içinde geldi diğer işçiler. Herkes atladı duvardan.
Kapının oraya doğru gittik. Uzun bir zincir vardı kapıyı tutan. Onu
kırdılar işçiler. Güzel bir görüntüydü zincir parçalanması. Yıldız
gibi karanlık içinde akıyordu bu da. İçeri girdiler pek konuşmadan.
Hepsinin alacakları vardı fabrikadan ve kapanırsa başka iş de
yoktu. ‘İşgal et, diren ve üret’ti yani.
-Ne biliyim işe yarar bugünlerde diye anlatıyorum.-
Hepsi keyifli bir şekilde, barikat kurmaya başladı. Büyük bir
ateş yakıp, patronun sandalyesini attılar ortasına. Artık hiç
kimsenin işine yaramayacak nasıl olsa dediler. Güzel de yandı
sandalye doğrusu. Gerçek deri olabilirdi oturulan yer ve çok
cilalıydı kollukları. Küçük kıvılcımlar savruldu havaya. Havai
fişek gibiydiler, şenlikli işçi bayramı tadındaydı. Karşıdan
arabalar geliyordu. Polistiler, kırmızı-mavi yanıyordu lambaları.
Birkaç patron eşyası daha attı işçiler. Hiçbir zararı olmadı bunun.
Belki buzlar biraz daha erimiş olabilirdi ama zaten bitiyordu
şarap…
Keyifli bir şeydi, yıldız kaymasını seyrederek, fabrika işgalini
beklemek…