Bergama'nın dünyaya armağanı parşömen Nesrin Ermiş Pavlis'e emanet

Parşömen yapan Nesrin Ermiş Pavlis, 'Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı' unvanını aldı. Pavlis'e el veren parşömen ustası İsmail Araç ise "Yaşayan İnsan Hazinesi" ilan edildi.

Abone ol

Özgür Duygu Durgun

Adını Bergama'dan alan "Parşömen", ustalık belgesini almış genç bir kadının ellerinde yeniden üretilerek geleceğe taşınıyor. Nesrin Ermiş Pavlis, Latince "Charta Pergamena"dan (Bergama Kağıdı) türeyerek bütün dillere yerleşen parşömenin anavatanı Bergama'da antik dönemin yöntemleri ve aletleriyle parşömen yapıyor. 

Pavlis, kısa süre önce Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 'Geleneksel Parşömen Yapımı' icra dalı ile 'Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı' olarak kaydedildi. Pavlis'e el veren isim ise Anadolu'nun son karatabak ve parşömen ustası olarak bilinen 90 yaşındaki Bergamalı İsmail Araç. İsmail Usta ise UNESCO'nun "Somut Olmayan Kültürel Miras" sözleşmesine göre artık bir "Yaşayan İnsan Hazinesi". 90 yaşındaki usta, bu unvanı Ocak ayında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenecek törenle alacak.

Nesrin Ermiş Pavlis

PARŞÖMEN USTASI İSMAİL ARAÇ'TAN USTALIK BELGESİNİ ALDI

Nesrin Ermiş Pavlis, Bergama'da doğup büyümüş genç bir zanaatkar. Pavlis'in parşömene duyduğu ilgi yaklaşık 10 yıl önceye dayanıyor. Bergama Belediyesi UNESCO Dünya Mirası Birimi'nde çalışırken, bölgenin tarihi ve kültürel envanterine yönelik çalışmalar yapan Pavlis, parşömen üzerine çalışan Demet Sağlam Tokbay ile birlikte geleneksel parşömen üretimini canlandırmaya karar veriyor. İki genç kadının yolu, son karatabak ve parşömen ustası olarak tanınan İsmail Araç ile kesişiyor. Pavlis ve Akbay'ın İsmail ustayı ikna etmeleri birkaç yıl alsa da sonunda yanında çırak olmayı başarıyorlar.

Hikâyenin devamını Pavlis'ten dinliyoruz:

"Demet'in o dönem Bergama'da Mavi Dükkan isimli bir mekanı vardı ve burada parşömen üzerine çalışıyordu. Ancak işin gerçek mutfağını görmek istiyorduk. İsmail usta ise Bergama'da Tabakhane bölgesi olarak bilinen mahallede bu mesleği icra eden son ustaydı. Sırtını Akropol'un eteklerine vermiş, ıssız bir atölyede kedileri ve köpekleriyle birlikte kendi halinde bir yaşam süren İsmail Usta'ya bu işi öğrenmek istediğimizi söyledik. Zira ondan sonra parşömen üretimi yapacak kimse olmayacaktı. Usta, önceleri bizi istemedi. Daha önce işe aldığı çıraklar işin zorluğunu ve pisliğini görünce kaçmışlardı. Düzenli bir çırağı hiç olmamıştı. Bizi ilk günden çok zorladı. Kararlılığımızı denemek için  eldivensiz çalıştırdı. En kirli, en kötü kokan deri parçalarını bulup getirdi ve önümüze koydu. Ama pes etmedik ve ustayı bu işi yapabileceğimize ikna ettik."

Pavlis ve Tokbay, 2013 tarihinde Bergama Belediyesi ile Ege Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği II. Uluslararası Bergama Sempozyumu’na dünyanın dört bir yanından parşömen üreticilerini davet ederler. İsmail ustayı da sempozyumda bir atölye çalışması yapmaya ikna ederler. Usta-çırak ilişkisi sempozyum sayesinde başlar. İsmail Araç, dört yıl boyunca onları yetiştirir ve 2017'de Bergama Arastası’nda düzenlenen Peştamal Kuşatma Töreni’nde Demet çırağına ustalık, Nesrin çırağına kalfalık unvanı verir.

ANTİK DÖNEMDE YAPILAN PARŞÖMENİ ÜRETİYOR

Nesrin Ermiş Pavlis bir süre sonra İsmail ustadan aldığı ustalık oluruyla Bergama'nın eski mahallerinden birinde, anneanne ve dedesinden kalan bahçeli evde kurduğu Arka Bahçe Parşömen Atölyesi’nde etkinlikler yapar; mahalle sakinlerini davet eder, onlara parşömeni anlatır, farklı disiplinlerden sanatçıları ağırlar. Başlarda mahallelinin "Bu kız niye böyle pis işlerle uğraşıyor?" diye sorguladığı genç kadın, zaman içinde çocukların "parşömenci abla"sı olur.

"Atölyem ve aynı zamanda evim olan bu mekanın ilk sahibi büyük dedem Yusuf Şanlıkaya, Bergama Arastası’nda tanınan bir tabak ustasıymış, ben onu tanıyamadım. Büyük dedem ile aramdaki manevi bağın yanı sıra, İsmail Usta ile devam eden güçlü usta çırak ilişkimiz beni bu mirasa daha çok bağlıyor" diyen Nesrin Ermiş Pavlis, tamamen geleneksel yöntemler kullanarak, el aletleri ile parşömen yapıyor. Bu da zahmetli bir süreç demek. Dericilerden tuzlanmış koyun ya da keçi derileri alıp bu derileri yaklaşık bir ayda işleyerek parşömen haline getiren Pavlis, antik dönemde bir parşömen nasıl üretiliyorsa tamamen aynı metotları kullanıyor. Pavlis, "İşlerimi herhangi bir ticari beklentiyle yapmıyorum, amacım sanatçılara ulaşmak. Kullandığım derilerin organik yapısı birbirinden farklı olduğu için ürettiğim parşömenler hiçbir zaman incelik, renk ve doku bakımından birbirinin aynı olmuyor, bu da ürettiğim her parşömen tabakasını biricik ve özel yapıyor. Heykele, resme veya üç boyutlu işlere dönüşebilir bir malzeme olduğu için sanatçıların yeni bir malzeme olarak parşömeni benimsemesi en büyük dileğim" diyor.

.

BAKANLIK UZUN SÜRE PARŞÖMENİ GELENEKSEL SANAT DALI OLARAK TANIMADI

2014'ten bu yana parşömenin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tanınmasını sağlamaya çalıştıklarını ve her başvuruda olumsuz yanıt aldıklarını anlatan Pavlis, bu çabaların sonucunda ilk kez 2020'de parşömenin geleneksel bir sanat olarak Bakanlık nezdinde kabul edilmesini sağladıklarını ekliyor.

2020'ye dek zanaat olarak tanınmadığı için çıraklık eğitimi veya halk eğitim merkezlerinde parşömen üretimine dair kurs açılması bugüne dek mümkün olmamış. Ancak bundan sonra parşömenin önünde yeni fırsatlar açılabileceğini belirten Pavlis sözlerine, "Biz, Demet ile bu yola girdiğimizde amacımız geleneksel parşömen üretimini yaşatmak ve yeni nesillere aktarmaktı. Bakanlığın parşömeni geleneksel sanat olarak tanıması bizler için umut veren bir gelişme. Bu sayede ülkemizde artık resmi statü taşıyan meslek kursları açılabilecek, yeni çıraklar ve yeni ustalar yetişebilecek" diyerek devam ediyor. 

Nesrin Ermiş Pavlis, şu sıralar yaşadığı  Yunanistan'ın Midilli adasında parşömen üretim atölyesi kurma çabası içinde. 2022 için hayali ise, pandemi biterse, Ege'nin iki yakasından sanatçıları Bergama'daki atölyesinde buluşturmak. 

Nesrin Ermiş Pavlis ve İsmail Araç

SON KARATABAK USTASI ARAÇ ,YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ SEÇİLDİ

Manastırlı bir anne ile Dramalı bir babanın oğlu olarak Bergama'da doğup büyüyen İsmail Araç, kendini bildi bileli tabaklık mesleğinin içinde. 1950'lerin başında Bergama'da çok sayıda tabakhane olduğunu ancak günümüzde kendisi dışında bu işle uğraşan kimsenin kalmadığını anlatan İsmail Usta parasızlıktan dolayı okuyamayınca çareyi çocuk yaşta meslek edinmekte bulmuş.

"Bir arkadaşım vardı, madem tabaklık yapıyorsun gel seni bir yere verelim dedi. Daha ufacık çocuğum. Bir zamanlar Tabakçılar Köprüsü'nün altında çalışırdı tabaklar, ben de köprüye asılır onlara bakardım. Koca koca adamlar ellerinde büyük bıçaklar, görsen nasıl yabaniler. Hayvan derilerini yüzüyorlar. Korkardım, aşağıya köprünün altına inemezdim."

Ama merak korkuyu yener ve bu yabani adamların yanında ise başlar İsmail Araç. Ustaları ondaki cevheri görmüş olmalı ki genç İsmail'e "Avrupa”da tanınacak, bir numara olacaksın" diyerek onu şevklendirirler. Bergama Arastası'nda sohbete gelenlere hala bu anekdotu anlatıyor İsmail Araç.

85 yaşına kadar aktif olarak çalışan İsmail Usta, “Bakmayın şimdiki halime 85'ime kadar tüy gibiydim ama artık o güç kalmadı, atölyeye de gitmiyorum artık” diyor. Sadece eski yöntemlerle parşömen üretmemiş, elinden her turlu hayvanin derisi geçmiş ustanın, "Bir insan derisi bir de domuz işlemedim; yılan, çiyan, ayı, tilki, sansar ne varsa işledim diye anlatıyor. Bu meslekte usta olmanın sırrını ise şöyle açıklıyor İsmail Araç:

"Önce merak edeceksin. Merak olmazsa hayatta hiçbir şeyi iyi yapamaz insan."