2013, Türkiye tarihindeki önemli kırılma noktalarından birin yaşandığı yıl: 31 Mayıs gecesi başlayan kalkışma, Gezi Parkı’nın işgaliyle sonuçlandı. Aslında “işgal” yanlış kelime çünkü halk, parkını ve ağaçları korumak için oradaydı. Diğer bir deyişle, Gezi Parkı’nın işgali önlendi. Bir dönem Topçu Kışlası yapılacağı söylenmişti, yapılamadı. AKM yıkıldı, Taksim Meydanı’na cami dikildi ama Gezi Parkı hâlâ aynı şekilde duruyor. Geçtiğimiz haftalarda, iddianamenin açıklanmasıyla birlikte Gezi direnişi sırasında yaşananlar yeniden gündeme geldi. O günlerde çok acı şeyler yaşadık, kayıplar verdik, arkadaşlarımız tutuklandı ya da memleket dışında yaşamak zorunda bırakıldı. Yine de Gezi direnişi sırasında umutluyduk, parkın park olarak kalmasını sağladığımız için mutluyduk. Sonrası çok iç açıcı değil ama bir şeylerin değişebileceğini orada gördük.
Çok acı şeyler yaşadık dedim… Anlatmaya gerek yok, hepimiz biliyoruz. Özeti şu: Arkadaşlarımızı kaybettik, tanımadığımız insanların ardından ağladık. Ali İsmail’den Ethem’e, ölümünden sonra sevdiğimiz, sahiplendiğimiz kardeşlerimiz oldu. Bir de küçük kardeşimiz vardı: Umutla uyanmasını beklediğimiz Berkin. Uyanmadı. Uyanamadı. Bundan tam beş yıl önce, 2014 yılının 11 Mart günü, 269 günlük bekleyiş acıyla sonlandı: Berkin Elvan’ın 16 kiloya düşmüş bedeni daha fazla dayanamadı.
Berkin 14 yaşındaydı. Bir polisin ateşlediği gaz fişeğinin kurbanı oldu. Cenazesi görkemliydi: Yüzbinlerce insanın katılımıyla uğurlandı. Polis polisliğini yaptı ve cenazenin toprağa verilmesini müteakip onu uğurlamaya gelenlere saldırdı. Dönemin başbakanı, “Bizim gençlerimizin elinde molotof ve sapan yok,” diyerek “Berkin’in elinde sapan vardı,” diyen devlet görevlilerini savundu ve cenazenin kaldırıldığı gece 24’te katıldığı programda, bu durumun ülkeyi nasıl etkileyeceğini soran “gazeteci”nin sorusuna, mealen, “Bunlar rüzgâr gibidir, gelir geçer, sabah borsa biraz düşmüştü ama akşama doğru toparlandı,” cevabını verdi. Egemen Bağış, cenazeye katılanları nekrofil olarak nitelendirirken Şamil Tayyar’ın başını çektiği bir ekip, Berkin’in o güne kadar özellikle yaşatıldığını, fişinin tam da Gazi olaylarının yıldönümüne denk gelen günde çekilerek sokakların karıştırılmak istediğini iddia etti. Halk Berkin’in cenazesinde “bir”leşirken yukarıdan gelen bu ve buna benzer açıklamalar alabildiğine çirkindi.
Berkin Elvan, Gezi olayları sırasında ekmek almak için evinden çıktı ve bir daha dönemedi. Bir gaz fişeğiyle başından vuruldu, komada yattı, direndi ancak dayanamadı. 11 Mart 2014’te sabaha karşı hayatını kaybetti.
Berkin’in ölümünün ardından yazdığım yazılardan biri, BirGün’ün o dönemki eki Cumartesi’de yayımlanan şarkılı yazı. Yaşı kadar şarkıyla anmış, unutulmasın diye onu hatırlatan şarkıları art arda sıralamıştım. Bugün izninizle onları tekrarlayacağım, aşağıya küçük notlarla sıralayacağım. Beş yıldır adını unutmadığımız, çoğalttığımız Berkin’i, şarkılarda yaşatmaya devam edeceğiz.
Büyü - Grup Yorum
Berkin’in ölüm haberini aldığımızda aklımıza gelen ilk şarkıydı. Grup Yorum, 2013 yılının 6 Temmuz günü Açıkhava Tiyatrosu’nda verdiği konserde Berkin’in arkadaşlarını sahneye davet etmiş, bu şarkıda onlara eşlik etmişti. Gülten Akın’ın 12 Eylül’ün en büyük utançlarından biri olan Erdal Eren için yazdığı dizeler güncelliğini kaybetmiyor: “Büyü de baban sana / Baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar zindanlar alacak…” Berkin, bunların hepsini ve yazık ki ölümü büyümeden, büyüyemeden gördü.
Memik Oğlan - Zülfü Livaneli
Livaneli’nin bu ağıtı, Ülkü Tamer’in “14 yaşım diken ile kaplanmış” dizesiyle başlar. Grup İsyan Ateşi, uyanmasını beklediğimiz günlerde şarkıyı Berkin için şöyle değiştirmişti: “14 yaşın diken ile kaplanmış / Bir lokma ekmeğin kana bulanmış // Uyan Berkin uyan uyan / Umudu bırakma yayan / Uyan Berkin Elvan uyan / Zalimlere inat dayan…” Şarkı o günden beri ne zaman dilimize düşse, “14 yaş” bir başka yakıyor canımızı.
Deniz Koydum Adını - Metin & Kemal Kahraman
Üniversite yıllarımda en çok dinlediğim şarkılardan biriydi bu. Bilhassa “bir sabah öylece çekip gittiler” dizesinden çok etkilenirdim. Berkin, bir sabah ansızın gitti. Kendi isteğiyle değil, devlet eliyle alındı elimizden. Arkasında gözü yaşlı bir “aile” bıraktı –ki bu büyük ailenin mensubu olmak beni her zaman gururlandırıyor. Kendimi ölümüne hazırlamıştım ama olmadı, çöktüm. Cenazesinde, aklımda hep bu şarkı vardı.
Bekle Beni - Çağdaş Türkü
Çağdaş Türkü’nün 12 Eylül sonrasında yayımlanmış ilk albümüne adını veren bu şarkı, şu dizelerle başlar: “Bekle beni küçüğüm / Umudun yitirmeden / Sevincin karartmadan / Döneceğim bir gün / Bekle beni…” Ancak Berkin’i aklıma getiren dizeler bunlar değil. Asıl şu kısım: “Ama acılara alışılmaz / Bir şeyler var değişecek / Bir şeyler var değiştirmemiz gereken / Önce acılardan başlanacak…” Onca acıya rağmen umut baki. Kim bilir, belki bir gün bir şeyler sahiden değişir ve artık bu acıları yaşamayız.
Ah Oğlum - Müslüm Gürses
Duygusu bambaşka belki ama “oğul”un ardından yazılmış en güzel dizeler bu şarkıda karşımıza çıkıyor. Müslüm Gürses’in kalpten söyleyişi, böylesi bir acıyı yaşamış olabileceğini aklımıza getiriyor. Bildiğimiz kadarıyla öyle bir şey yok ama Gürses, hislerimize tercüman: “Fotoğraflar yerini tutmuyor oğlum // Yıkanmadı gömleklerin kokun gitmesin diye / Montun asılı duruyor duvarda hâlâ / Dönersin diye, giyersin diye…”
Canım Oğlum – Hasret Gültekin
Hasret Gültekin, genç ölenlerden. Ölmedi, o da Berkin gibi, devletin görmediği, suskun kaldığı bir katliamda öldürüldü. Şarkı, bir babanın oğluna seslenişi: “Canım oğlum güzel yavrum gözümün ışıltısı / Ölümden ölmekten değil korkumuz…” Hasret, bu sözleri söyledikten hemen sonra, 1993’te henüz 22 yaşındayken gözü dönmüş canilerce Sivas’ta yakılarak katledildi.
Uğurlama - Grup Yorum
Bütün zamanların en etkili şarkılarından biri belki de... Duyduğumuz andan beri hep genç yaşta elimizden alınanları hatırlatır. Bu yüzden, yine cenaze günü, Berkin’i uğurlarken aklımızda dönenlerden biriydi: “Gecenin ucunda gün aralanır / Yar sevdası ile yürek bilenir / Sızılı bir ırmak uğurlar seni / Su olup akarsın, kır çiçeklenir…”
Şişli Meydanında Üç Kız - Ruhi Su Dostlar Korosu
Berkin, son yolculuğuna Şişli’den uğurlandı. Bugün, Feriköy Mezarlığı’nda. Şişli’de toplananlar, akıllarına bu şarkıyı getirdiler. Acılı dizelerini değil, öfkeyle karışık bir umudun sindiği şu dizeleri: “Sabahın bir sahibi var / Sorarlar bir gün sorarlar / Biter bu dertler acılar / Sararlar bir gün sararlar…”
Oğula Ağıt / Vurdular Onu – Timur Selçuk
Çiğdem Talu’nun, ‘70’li yılların “devrimci” ortamında, bir Teodorakis şarkısının üzerine yazdığı sözler bunlar: “Kurşun değildi, top tüfek değildi / Faşist bir yılandı boğan oğlumu / Bir can gitse de binler var geride / Bir gün gelir ki ezerler onu!” Bir önceki şarkıdaki öfke ve umut bu ağıta da sinmiş. İlk kez Timur Selçuk tarafından meşhur ODTÜ konserinde seslendirilmişti, sonradan Grup Yorum repertuvarına girdi.
Özgürlük Türküsü – Sevcan
Sevcan Yavuz, 17 Kasım 1992’de Armutlu’da panzerin ezdiği 7 yaşındaki küçük kız. Berkin’den de küçüktü. Devlet, ölümünü görmezden geldi. 21 Kasım 2004’te babası Ahmet Kaymaz’la birlikte Mardin Kızıltepe’de öldürülen 12 yaşındaki Uğur ve 28 Eylül 2009’da Lice’nin Şenlik köyünde bir havan mermisinin isabeti sonucu hayatını kaybeden yaşıtı Ceylan Önkol gibi. Bu şarkı, Sevcan’ın şahsında öldürülen çocukları anlatıyor: “Boğaz’daki martı benim / Karıncanın yükü benim / Paylaşmayı öğrendim de / Adım ondan Sevcan benim // Yedi yaşında dillerim / Yedi yaşında düşlerim / Panzer esti yüreğimi / Donup kalan gözler benim…”
Hani Benim Gençliğim - Ahmet Kaya
Söze ne hacet! “Uçurtmam tel örgülere takıldı” dizesi her şeyi anlatıyor. 12 Eylül zamanı yazılmış bu şarkı, hiçbir şeyin değişmediğinin ispatı. Şarkıdaki bilyeler, Berkin’in oynayamadığı bilyelerdi ve defnedilmeden hemen önce mezarına konuldu, son yolculuğunda ona eşlik etti.
Kıymayın Efendiler - Selda
Nâzım Hikmet’in dizelerini, Kerem Güney bestelemiş. Başta Edip Akbayram, pek çok şarkıcı tarafından yorumlandı ama ben, Selda’nın içli sesiyle söylediği yorumu tercih ediyorum. Dizeler her şeyi anlatıyor: “Koşuyor altı yaşında bir oğlan / Uçurtması geçiyor ağaçlardan / Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman / Çocuklara kıymayın efendiler / Bulutlar adam öldürmesin”
Hiroşima – Berkin Elvan ve arkadaşları
Video, Berkin’in ölümünün hemen ardından YouTube üzerinden dinleyicisini buldu. Berkin, bir müsamerede arkadaşlarıyla birlikte Zülfü Livaneli’nin şarkısını söylüyor. Üzerinde “özgürlük” yazan bir tişört var. Nâzım Hikmet, sanki onu düşünerek yazmış: “Çocuklar öldürülmesin / Şeker de yiyebilsinler…”
Berkin Elvan’a – Grup Yorum
Söze gerek yok. O günlerde yayımlanmış bir şarkıydı, acısı hâlâ içinde. Grup Yorum artık bu memleket sınırları dahilinde konser veremiyor, bu şarkıyı ve diğerlerini kitlelerle söyleyemiyor. Bu bile o günden bugüne nasıl bir yol katettiğimizin göstergesi.
1991 yılında Almanya’da yayımlanan ilk Hüsnü Arkan albümünün adı, “Bir Yalnızlık Ezgisi”. Albümde yer alan dokunaklı şarkılardan “Nereye Uçar Turnalar”ın son dörtlüğü şu sözlerle başlıyor: “Ölenlerin adını unutma, türkülerin, meydanların / Ah, bırakmasın onlar seni…” Şarkılar biraz da bu işe yarıyor: Unutturmuyor, hatırlatıyor ve söylendiği sürece yaşatıyor.
Berkin beş yıl önce bir 11 Mart günü aramızdan alındı. Pazartesi günü mezarının başında anılacak. Faili belli. Bugün onu anarken içimizdeki acı öfkeye dönüşüyor. Şairin dediği gibi, “bir gün mutlaka” bu öfke yerini bulacak. Hep söylüyorum, umut baki.