Beşiktaş Kulübü'nün olağanüstü seçimli genel kurulunda Ahmet Nur
Çebi, siyah beyazlıların 34'üncü başkanı oldu. Oylar verildi, oylar
sayıldı, seçim geride kaldı. Ahmet Nur Çebi, seçimi ezici bir
farkla kazandı kazanmasına ama bu sonuç sürpriz de değildi
açıkçası. Nasıl oldu bu iş? Anlatalım.
Öncelikle şuradan başlayalım; Türkiye'de merkez medya bir kez
daha kaybetti. Türkiye'de ana akım medya kimin seçim kazanması
yönünde bir tutum sergiliyorsa aksi yaşanıyor. Bence medya da kendi
içerisinde bunu sorgulamalı. Yani medyanın çoğunlukla dolaylı
yönden veya direkt olarak desteklediği taraflar bir şekilde
kaybediyor. Hemen örneklendirelim. 2013 yılında Fenerbahçe
kongresinde Aziz Yıldırım ile Mehmet Ali Aydınlar'ın aday olduğu
seçimde tüm medya bir şekilde Mehmet Ali Aydınlar'ı destekliyordu.
Aziz Yıldırım, o seçimi çok ezici bir oy farkıyla kazanmıştı
hatırlarsanız. En son 2018 yazındaki Aziz Yıldırım ile Ali Koç'un
karşı karşıya geldiği seçimde ise merkez medya Aziz Yıldırım'ın
kazanması yönünde bir tutum sergiliyordu ve Ali Koç bu seçimi
kazandı. Bu seçimde de Serdal Adalı'yı bir favori olarak göstermeye
çalışan medya yine hem yanıldı hem de kaybetti.
Ahmet Nur Çebi seçimi nasıl kazandı? Titanik'i düşünün. Tüm
ihtişamıyla limandan ayrılmıştı. Büyük umutlarla karaya el sallayan
yolcularıyla, geceleri balo salonlarındaki eğlenceleriyle...
Hikayenin bir bu süreci vardır bir de aysberg sonrası. Gemi
aysberge çarpar ve hasar görür. Su almaya başlar ve gemi yavaş
yavaş batar. Keman çalan müzisyenleri de unutmayalım. Ahmet
Nur Çebi, Titanik'in o ihtişamlı saatlerinin temsilcisi bir bakıma.
O varken halbuki her şey ne kadar güzeldi. Vodafone Park'ın bitişi
ve açılışı, üst üste gelen şampiyonluklar, Şampiyonlar Ligi'nde
gruptan namağlup çıkma başarısı. Bu benim analizim değil esasında.
Benim analizim bunun yarattığı algı. Yani ben 'böyledir' demiyorum
yanlış anlaşılmasın. Ama algıda çizilen 'böyledir' resmini size
betimliyorum.
'Biz varken ışıltılıydı. Biz gittik ışıklar söndü' algısını
gerek Ahmet Nur Çebi, gerek ekibi çok iyi anlattı Beşiktaş
kamuoyuna, hatta genel kamuoyuna. Bu seçim sürecinde değil sadece;
1,5 yıldır bu algı oluşmaya devam ediyordu yani. Başka takımın
taraftarı bile 'Ahmet Nur Çebi varken her şey farklıydı' diye bir
görüş belirtebiliyordu Beşiktaş'ın mevcut akıbeti konusunda.
Ekibinde transfer sihirbazı olarak addedilen Erdal Torunoğulları
yer alınca ibre zaten Ahmet Nur Çebi tarafında olacaktı. Bu iki
isim aslında Fikret Orman'ın başlangıçta beraber yola çıktığı
yöneticilerdi. Hatta FEDA ile başlayan ve şampiyonluklara uzanan
hikayede bu iki isim mevcuttu. Stadı olmadan deplasmanlarda
oynayarak tarihi bir işe imza attıysa Beşiktaş Kulübü, bu iki ismin
de payı çok büyüktü muhakkak. Daha sonra bir anda yol ayrımı
yaşandı ve ardından gelen sportif başarısızlıkların da bunu
körüklediğini düşünüyorum. Bir anda 'Fikret Orman, yola
çıktıklarını yoldan bulduklarına değişti' algısı oluşmaya başladı.
Bunu algı olarak son 1,5 yılda çok iyi işlediler Beşiktaş
kamuoyuna.
Dört aday vardı aslında. Serdal Adalı, İsmail Ünal, Hürser
Tekinoktay ve Ahmet Nur Çebi. Kongrede kullanılan oy sayısı 8 bin
644. Ahmet Nur Çebi, toplam 5 bin 9 oy alırken; Serdar Adalı 2 bin
983, Hürser Tekinoktay ise 537 oy aldı. Ahmet Nur Çebi sadece çok
büyük bir oy farkıyla kazanmadı; açılan 20 sandıkta da en çok oy
alan aday oldu.
Herkes seçimin 300-500 oy farkla biteceğini söylerken ben gerek
Medyascope ekranlarında, gerek Radyo Gol'deki yayınlarımda bir
haftadır İsmail Ünal'ın adaylığını geri çekeceğini ve bunun seçime
etkisi farklı olacağını, Ahmet Nur Çebi'nin ise seçimi kazanacağını
defalarca söylemiştim. İsmail Ünal'ın adaylığını çekip Serdal
Adalı'nın safında yer alması bence Ahmet Nur Çebi'nin oylarına
pozitif yansıdı. Çünkü bu hamlenin Serdal Adalı yönetiminin bir
önceki yönetimin devamı olduğu imajını yarattı. Bence kimse
kimsenin devamı değildir teknik olarak ama bu yaratılan algıların
kongre üyelerinin bakış açısına ve hatta taraftar dahil tüm
camianın tutumuna sirayet ettiğini düşünüyorum.
Bizi şimdi ne bekliyor? Beşiktaş'ın anormal bir borç yükü mevcut
ve ekim ayı ödemelerinin yapılması gerekiyor hemen bugünlerde.
Hafta içi Braga maçı ve hafta sonu Galatasaray derbisi var.
Beşiktaş'ın önümüzdeki yedi gününün nasıl geçeceğinin Ahmet Nur
Çebi'nin başkanlık sürecini çok etkileyeceğini düşünüyorum. Çünkü
kulüpte ciddi mali sorunlar yaşanıyor. Abdullah Avcı göreve geleli
dört ay oldu ve hâlâ bir kuruş bile almadığı söyleniyor. Beşiktaş
gibi büyük bir kulübün bu seçim sonrasında bu iki maçta nasıl bir
refleks, nasıl bir reaksiyon vereceğinin çok önemli olduğunu
düşünüyorum.
Fikret Orman'ın başkanlık dönemiyle ilgili hatırlanması gereken
en önemli unsur Fikret Orman'ın medya ilişkileridir. 'Bunu niye
yazdınız?' diye asla medya mensuplarını azarlamamıştır. Bence medya
ilişkileri açısından Türk futbol tarihinin en iyi örneklerden biri
olabilir. Esprili ve pozitif tavırlarıyla her zaman Beşiktaş
Kulübü'nün kapılarını medya mensuplarına sonuna kadar açmıştır.
Ahmet Nur Çebi'nin de açıkçası bu denli pozitif bir tutum
içerisinde olmasını diliyorum. Çünkü herkesin bahsettiği şu
'şeffaflık' kavramı için en önemli unsurun basın emekçilerine
verilen özgürlük ve gösterilen saygı olduğu kanısındayım. Sayın
Ahmet Nur Çebi'ye Beşiktaş'taki başkanlık görevinde başarılar
diliyorum. Son olarak da efsane başkan Süleyman Seba'nın bir
sözüyle, hatta tavsiyesiyle bu konuya not düşmek istiyorum:
“Beşiktaş için bir şeyler yapmak istiyorsanız, kimsenin adamı
olmayın!”