Bu maç, lig için bir ölçü değil. Beşiktaş'ın ligde oynayacağı kadro da bu olmayacak çünkü. Ama asıl sorun da bu değil mi zaten? Maç öncesi ve sırasında yeterince hafife alınan PAOK mesela, belli ölçülerde kadro sıkıntısı yaşasa da bu denli bir plansızlığa teslim olmamıştı. Zaten sonucu da futboldan çok bu durum belirledi.
Herhangi bir Avrupa kupası ön eleme maçına, bir Türk takımının hazır olarak çıktığını göremeyeceğiz. Bu bir kısır döngü gibi kötü sonuçları, kötü sonuçlar da daha çok ön eleme turunu getirecek. Kaçış yok.
Beşiktaş'ın da "gelenekselleşen Türk futbolu gerçeğine" uygun olarak elenmesi kadar normal bir şey yok aslında. Bunu yaşamayan "büyük takımımız" zaten yoktu, bu ilk olmadığı gibi son da olmayacak, maalesef.
Peki, Beşiktaş bu maçta nasıl ipuçları verdi?
1- Her şeyden önce siyah-beyazlılar bir kaleci kazandı. Ersin, gollerde savunmasının onu bıraktığı çaresizlikle baş edemedi. Fakat 4. golü getirecek penaltı vuruşunu köşeden çıkarması ve sonrasında yaptığı gol kurtarışları maçı canlı yorumlayan Uğur Meleke'nin de dediği gibi "19 yaşında başladığı maçı 25 yaşında bitirmesine" neden oldu. Gecenin en, belki de tek olumlu gelişmesiydi. Beşiktaş'ın için büyük yaralar açabilecek farklı bir mağlubiyeti önleyen isim oldu.
2- Beşiktaş, maç boyu 8 korner attı. Bu kornerlerin biri hariç hepsi de dönüp kendi kalesine gol tehlikesi olarak geldi. Beşiktaş'ın kazandığı kornerler PAOK'a yaradı. Aslında ceza sahası dışına seken topların çoğunu Beşiktaşlı oyuncular ilk anda kontrol etse de PAOK'lu futbolcuların üzerlerine doğru koşmasının getirdiği panikle topu oyun alanının herhangi bir bölgesinden dışarıya göndermek yerine, ayaklarına dolaştırıp rakibe teslim ettiler. Ki rakip de hızlı çıkmak konusunda gerçekten çok iyiydi. Attıkları goller, buldukları pozisyonlar hep bu şekilde geldi. Orta sahada topu hiç kullanmadılar, daha doğrusu orta sahayı kullanmadılar ve böylece hem çok hızlı Beşiktaş kalesine indiler, hem de Beşiktaş'ın Atiba önderliğinde oyun kurmasını, orta sahayı ele geçirmesini engellediler. Bu nedenle Atiba bile bu maçta kötü göründü.
3- Welinton ve N'Skala gecenin en sarsak, en çok hata yapan oyuncuların başında geldi. Tamam, Beşiktaş ilk kez bu savunma dörtlüsüyle -ki sağ bek olarak Lens vardı, düşünün- çıktı sahaya, anlaşmazlıklar yaşanması doğaldı. Peki, bu oyuncuların yaptığı acemilikleri nasıl açıklamalı? En akla yatkını, takıma -özellikle Welinton'un- çok geç katılmaları.
4- Lens, Beşiktaş'ın sahadaki en büyük sorunu. Elindeki muazzam kontrat gücüyle asla yollanamayacak ve emekliliğini burada yapacak bir isim. Fakat sahadaki varlığı vasat bile değil. Yani sadece görevini yapsa, etliye sütlüye karışmasa tamam. Sağ kanatta sadece koşsa yeter. Fakat üstüne Beşiktaş'ı zora sokacak her türlü aksiyonun baş kahramanı oluyor. Evet, çok para veriliyor ama en azından kenarda tutulup bu zararın sadece maddi tarafını göğüslemek daha mantıklı. Saha dışında yeteri kadar maddi külfet olmuş, bari sahadaki dengeyi bozmasın.
5- Fiziğini düzeltip gelmiş Larin, çok kötü bir görüntü çizmedi. Attığı golde iyi iş yaptı. İlginçtir, Lens'in ortası da çok iyiydi. Fakat Larin esas olarak Umut Nayir'in partner olarak oyuna girmesinin ardından oyuna daha fazla katkı sundu. Bunu sağlayan ise geride 3'lü savunmaya dönülmesiydi. Oyunu önde oynamak isteyen ya da doğal olarak liginde favori olan her takımın ikili ya da üçlü varyasyonların olduğu bir hücum hattı olmalı. Bunu bu maçta bir kez daha gördük. Fakat geride 3'lü oynamak hem antrenörün hem de futbolcuların daha çok çalışması demek. O nedenle tercih edileceğini sanmıyorum. Fakat umudu orada görüyorum.
6- Sergen Yalçın'ın vücut dili ve maç önü açıklamaları Beşiktaş'ın o maçta ne yapacağını önceden anlatıyor. Bu maç öncesi verdiği hava bu mağlubiyetin ipucu gibiydi. Sergen Yalçın'ın futbol aklından yararlanılmak istiyorsa Lens, N'Koudou gibi oyunculardan çok Oğuzhan, Mensah, Dorukhan gibi oyunculara yatırım yapılmalı. Fakat Yalçın'ın maç sonundaki "basit goller yedik, rakip araya attığı toplarla golü buldu," açıklaması da hayal kırıklığıydı. Evet, rakibin planı basitti, kazanılan toplar sonrası hızlı çıkmak ve savunma arkasına uzun toplar atmak. Ama işe yaradı, hem de maç boyu. Bu basit plana önlem alamamak asıl problem. Keşke bizim takımlarımız da Avrupa sahnesinde bu basit planlarla yollarına devam etseler.
7- Bu maç, lig için bir ölçü değil. Beşiktaş'ın ligde oynayacağı kadro da bu olmayacak çünkü. Ama asıl sorun da bu değil mi zaten? Maç öncesi ve sırasında yeterince hafife alınan PAOK mesela, belli ölçülerde kadro sıkıntısı yaşasa da bu denli bir plansızlığa teslim olmamıştı. Zaten sonucu da futboldan çok bu durum belirledi.
8- Ve ne acı ki, PAOK'a bu galibiyet için sadece 30 dakika yetti. "Tecrübeli oyuncu" sevdalısı kulüplerimiz, umarım PAOK'un ilk iki golünü atan ve üçüncüsünü de hazırlayan 18 yaşındaki Yunan oyuncu Christos Tzolis'i iyi izlemişlerdir...