Çok enteresan, çok ilginç bir lig yaşıyoruz bu sezon. Seyirci
zaten yok. Yani bu bile bütün dengelerin değişmesine, kartların
farklı dağıtılmasına neden oluyor. Federasyon tartışılıyor, MHK
zaten tartışılıyor. Hakemler, bu kez ikinci plana düştü çünkü bu
sefer VAR tartışmaları her şeyin önüne geçti. Futbol ise tamamen
bulmacaya döndü. Kimin kimi yendiği, kimin kime yenemediği çok açık
kestirilemiyor. Beşiktaş'ın ise bugün lig lideri olması tamamen
hesaplarda olmayan bir haldi.
Beşiktaş'ın bugün 34 puanla lider olmasını övmek işin kolayı.
Son 5 maçta 16 gol atıp, sıfır gol yemiş olmasını anlatmak ise
hüner değil. Beşiktaş'ın röntgenini çekerken biraz daha
derinlemesine girmemiz gerekiyor.
Bundan 3 ay öncesine gidelim ve ortadaki sürreal tablonun
tarifini verelim: Wellinton, Alanya'nın 3'üncü stoperi. İşi
bırakmış, kafa olarak istifa etmiş bir Vida. Son derece ağır ve
pozisyon bilgisi zayıf bir Montero. Zaman zaman oynayan bir Necip.
Yani Beşiktaş'ın stoper dörtlüsü bu şekilde. Orta sahaya gelecek
olursak, vasat, son derece sınırlı kapasitede bir Mensah. Ofansif
yönü biraz zayıf, yaratıcı olmayan ama defansif özellikleri iyi
olan bir Josef. Her yöne biraz oynayan ama son derece istikrarlı
bir Atiba. Ki Atiba senin muhtemel o an itibariyle en iyi oyuncun.
O da 38 yaşında. Müthiş koşan, dinamik ama olağanüstü top kaybı
yapan bir Dorukhan. Hâlâ geri dönmesi beklenen, büyük oyuncu olacak
diye avutulan bir Oğuzhan. Futbolu bırakmış bir Ljajic. Kanatlara
bakalım; 3 maç fena oynamayan ama son 6 maç sakat olan, bal
yapmayan arı N'Koudou. Sağ önde Cyle Larin; “nereden çıktı şimdi bu
adam” diyorsunuz. Santraforun ise Güven Yalçın. Bir tane genç sol
bekin var Rıdvan. Sezon başından beri de tartışılan iki genç
kalecin var.
Bu takım şu an itibariyle 34 puanla lider ve 2020 yılı
içerisinde ligin en çok puan toplayan takımı konumunda. Evet, bu
gerçekten alkışlanacak bir performans, takdir edilmemesi mümkün
olmayan bir başarı. Beşiktaş'ın kadrosu Fenerbahçe'nin,
Galatasaray'ın ve hatta Başakşehir'in bir hayli gerisinde.
Trabzonspor ile de tartışılabilir. Şimdi bunu ortaya koyup
düşündüğünüzde ortada gerçekten müthiş bir süreç var anlatılması
gereken. Çok açık konuşuyorum; Beşiktaş'ın şu anda şampiyonluk
yarışında olmaması gerekiyordu. Türkiye'deki genel futbol
kamuoyunun, hatta Beşiktaşlıların da dahi yaptığı hesaplarda, bu
noktaya gelinmesi yoktu.
Sezon başında yaka paça gönderilmek istenen Cyle Larin, gol
krallığında 10 golle birinci sıraya çıktı. Sakat denilen
Aboubakar'ın ise ligin en iyi santraforuna dönüştüğü konusunda
herkes hemfikir. Son dakika transferi olan Rachid Ghezzal'ın
evrakları ise son dakikada moto kurye ile yetiştirildi. Bugün
Beşiktaş'ta en çok fark yaratan oyuncu pozisyonunda. Sağ bek Rosier
bugün Taksim'de sokağa çıksa anne veya babasına denk gelmediği
sürece kimse tanımaz. Ama baktığınızda Beşiktaş'ta Gökhan Gönül
neredeyse unutuldu. Tabii değer olarak kastetmiyoruz, performans
olarak demek istiyoruz.
Fenerbahçe veya Galatasaray bugün lider olduğunda bunu okuma
şeklimiz daha farklı olurdu. Çünkü Galatasaray ve Fenerbahçe ligin
başından beri birinci, ikinci veya üçüncü sırada in-çık yaşıyorlar.
Beşiktaş, ligin üst sıralarında olup, sonunda liderliğe falan
kavuşmadı. 17'nci sıralardan çıktı geldi, adım adım. Öyle bağıra
bağıra da değildi, gelişini Beşiktaş camiası, taraftarı bile
görmedi. Yani üst sıradaki takımlar hafta hafta “yatay geçiş”
yaşarken, Beşiktaş bir anda “dikey geçiş” yaptı. “Bu sezonu nasıl
kurtarırız?” endişelerinden “Acaba şampiyon olur muyuz?”
pozisyonuna evrildi. Burada bu sezon şampiyonluğun favorisi,
transfer şampiyonu olan Fenerbahçe'nin sendelemesinin payı da
vardır muhakkak. Ya da Fatih Terim'in atılıp, ceza alıp takımını
yalnız bırakmasının. Ama bütün bu detaylar, Beşiktaş'ın son 9 maçta
8 galibiyet aldığı gerçeğini değiştirmiyor. Halbuki bundan 1,5 ay
önce Beşiktaş 10 puanla ligin alt sıralarına demir atacak gibi
görünüyordu. Yönetim tartışılıyordu. Yönetim ile Sergen Yalçın
arasında sorunlar yaşanıyor gibiydi. Bu sürecin bu noktaya
gelişinde yönetimin ve Sergen Yalçın'ın payı büyük. Birçok takım
çok büyük yıldız oyuncular transfer etti bu sezon başında. Beşiktaş
ise sadece yıldız bir teknik direktör transfer etti. Bugün
Fenerbahçe'de teknik direktör Erol Bulut'tan çok daha büyük
isimler, futbolcular var. Ama Beşiktaş'ta en tepeden en aşağıya
kadar Sergen Yalçın'dan daha büyük bir isim, daha büyük bir
futbolcu var mı? Bunu buradan okumak lazım. Oyuncuların yedek
kulübesine baktığında kendisinden daha büyük bir futbolcu görmeleri
o oyuncuların hocalarına bakış açılarını birinci dereceden etikler,
kim derse desin.
Beşiktaş'ın bu müthiş sprintini alkışlıyoruz ama bu maratonu
nasıl tamamlar bunu ayrıca tartışmak gerekir. Kısa metrajlı
mesafelerde bu performanslar mümkün olabiliyor ama uzun soluklu lig
yarışlarında kadro derinliği ve kalitesi olan takımlar 1-2 adım öne
geçebiliyor. Devre arasında yapılacak transferler de bu ligin
kaderini etkileyebilir. Beşiktaş'ın bu mesafede kat ettiği yolu ve
aldığı virajları takdir ediyoruz ama bundan sonrası için, bu oyun
ve bu kadronun, hatta Sergen Yalçın'ın bu Beşiktaş'ı nerelere
taşıyacağını bekleyip göreceğiz.